Çin, Geleceğin Savaşlarını Yönetmek İçin ‘Beyin Kontrollü’ Silah Peşinde

foto: pixabay

Savaş alanında saldırıları sadece bir düşünce ile başlatmak.. “Süper savaşçılar” yaratmak için insan beynini geliştirmek.. Düşmanların zihinlerini etkileyerek, emrine boyun eğdirmek..

Bir zamanlar sadece bilim kurgu filmlerinde var olduğuna inanılan, beynin silah olarak kullanılması fikri, Çinli askeri yetkililer tarafından yıllardır tartışılıyor. Pekin, bu senaryoları gerçeğe daha da yaklaştırabilmek için sinirbilimine her yıl milyarlarca dolar harcıyor.

Çin’in devlete bağlı Askeri Tıp Bilimleri Akademisi’nin (Academy of Military Medical Sciences – AMMS) bir yan kuruluşunda tıp araştırmacısı olarak çalışan Li Peng, 2017’de yayınlanan bir makalesinde, “Beyin bilimi üzerine yapılan çalışmalar, gelecekte savaşların nasıl gelişeceğine dair bir vizyondan doğdu” dedi. Böyle bir araştırmanın “son derece güçlü bir askeri niteliğe” sahip olduğunu ve her ülke için “stratejik bir sağlam zemin” elde etmek için çok önemli olduğunu da sözlerine ekledi.

Li, askeri araştırmalarda beyin bilimini kullanmanın aciliyetini vurgulayan tek kişi değil.

Mart ayında, Çin ordusu tarafından yönetilen bir gazete, “insan ve makineyi entegre eden” bulut destekli yapay zekayı (AI), savaşları kazanmanın anahtarı olarak tanımladı. Ordunun hızla “yapay zekaya entegre olması” ile Çin’in bu teknolojiye hızla sağlam bir şekilde uyum sağlaması gerektiğini vurguladı ve herhangi bir gecikmenin “hayal edilemez sonuçlara yol açabileceği” konusunda uyardı.

‘Nitelik’ Avantajı

Askeri gazetelerdeki araştırma makalelerine göre, Çinli askeri yetkililer beyin bilimindeki yeniliklerin silah olarak kullanılabileceği dört alan görüyor.

“Beyin taklidi”, insanlar gibi işlev gören yüksek zekâlı robotların geliştirilmesini ifade ediyor. “Beyin kontrolü”, insanların makinelerle entegrasyonu ve böylece askerlerin normalde imkânsız olan görevleri yerine getirmelerine olanak sağlamasıdır. “Süper beyin”, insan beynini uyarmak ve beynin gizli potansiyelini harekete geçirmek için infrasonik dalgalar veya ultrason gibi elektromanyetik radyasyonu kullanır. “Beyni kontrol etme” olarak adlandırılan dördüncü alan, insanların nasıl düşündüklerine müdahale etmek ve onları manipüle etmek için ileri teknolojiyi kullanır.

İnsansı android robot Alter, insan hareketlerini taklit ediyor, Mirakian müzesi, Tokyo. Fotoğraf: Unsplash

Çin Ordu Tıp Üniversitesi’nden iki öğretim üyesi, 2018 tarihli bir makalede, “psiko-virüs” adlı bir biyoteknoloji parçasını araştırdıkları ve devlet tarafından finanse edilen projelerini anlattı. Orduda uygulanan bu tür psikolojik silahlar, savaşlarda “sadık, cesur ve stratejik süper savaşçılar” geliştirmeye yardımcı olabiliyor. Yazarlar, psiko-virüsün “düşmanların bilincini manipüle edebilir, iradelerini kırabilir ve duygularına müdahale ederek onları karşı tarafın iradesine boyun eğdirebilir” güçte olduğunu söyledi.

Çin ordusunun resmi gazetesi olan ve Halkın Kurtuluş Ordusu olarak bilinen PLA Daily’de yayınlanan 2019 tarihli bir makaleye göre, beyin bilimciler aynı zamanda engelli askerlerin iyileşmesine yardımcı olabilir ve askeri personelin sağlığını sistematik olarak iyileştirebilir.

Çok uluslu bir risk yönetimi şirketi olan North Star Support Group’un jeopolitik danışmanı Sam Kessler’e göre, Çin Komünist Partisi yıllardır “biyoteknoloji silahlanma yarışında öne geçmeye” kendini adamış olsa da, sınır teknolojilerindeki hızlı gelişmeler yeni bir aciliyet getirdi.

The Epoch Times’a gönderdiği bir notta, “Geçmişte hayal edilmesi imkânsız olan fütüristik teknoloji, artık daha gerçekçi hale geldi” diye yazdı. “Bu tür bir teknolojik hâkimiyetin kaybedilmesi ihtimali, kontrol edilmediği takdirde stratejik engellerin zayıflamasına yol açabileceğinden, en küçük bir hataya bile izin vermiyor.”

Çin’in biyoteknoloji alanındaki faaliyetleri konusunda endişelenen Amerika Birleşik Devletleri, Aralık ayında Çin’in AMMS’sini (ülkenin Çin ordusu tarafından yönetilen en büyük tıbbi araştırma enstitüsü) ve ona bağlı 11 biyoteknoloji araştırma enstitüsünü, dolayısıyla Çin ordusunu, “beyin kontrollü silahlar” geliştirmekle suçlayarak kara listeye aldı.

Çin rejimi, ABD’nin kara listeye alması hakkında yorum yapmadı. AMMS’ye ulaşılamadığı için konu hakkında yorum yapıp yapmayacağı bilinmiyor. Ayrıca bugüne kadar Çin Ulusal Savunma Bakanlığı, yorum yapmak için Epoch Times’tan bir talepte bulunmadı.

Bu olaydan haftalar önce, Ticaret Bakanlığı’nın Sanayi ve Güvenlik Bürosu, beyin-bilgisayar arayüzü (Brain-Computer Interface-BCI) teknolojisinin ihracatını yasaklamak için önerilen bir yasa hakkında kamuoyuna yorumlarını sormuştu. Bu teknoloji, insanların sadece düşünceleri ile harici bir cihazla doğrudan iletişim kurmasını sağlamayı amaçlayan yeni bir alandır.

Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre bu tür bir teknoloji, ABD düşmanları için “askeri veya zekâ kapasitesinde niteliksel bir avantaj” sağlayacaktır. Örneğin “gelişmiş karar verme mekanizması, çeşitli görevlerde insana destek sağlama, gelişmiş insanlı ve insansız askeri operasyonlar için işbirliği de dâhil olmak üzere insan askerlerin yeteneklerini artırmak” gibi avantajlar.

‘Çin’in Geleceği İle İlgili Bir Mesele’

Amerika Birleşik Devletleri, konuyla ilgili dünyanın en fazla sayıda araştırma makalesi yayını ile, beyin teknolojisi alanında ön saflarda yer almaktadır.

Nisan ayında Elon Musk’ın nöroteknoloji girişimi Neuralink, beynine yerleştirilen bir çip aracılığıyla bilgisayar oyunları oynayan bir maymunun görüntülendiği bir video yayınladı. Silikon Vadisi’nde implant edilebilir nöral arayüz teknolojisi geliştiricisi olan Synchron, şirketin Stentrode olarak bilinen çip implantının takıldığı Avustralyalı felçli bir hasta tarafından, wireless (kablosuz) olarak geçen ay yayınlanan yedi tweet gönderildiğini bildirdi. Ulusal Sağlık Enstitüleri, ilk ABD insan denemesinin başlatılmasına yardımcı olmak için geçen Temmuz ayında Synchron’a 10 milyon dolar vermişti.

Almanya’nın Hannover kentindeki CeBIT Teknoloji Fuarı’ndaki Berlin Beyin Bilgisayar Arayüzü araştırma konsorsiyumu standında genç bir kadın, kafasına EEG beyin tarama cihazı takan bir adamı, yalnızca küreklerin beyniyle tepki vermesini isteyerek langırt oyunu oynadığını izliyor, 2 Mart 2010’da. (Sean Gallup/Getty Images)

Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (Defense Advanced Research Projects Agency-DARPA), askerin yerine geçecek yarı özerk bir makine yaratmayı amaçlayan bir “Avatar” projesi gibi askeri uygulamalar için, beyin-bilgisayar arayüzü BCI teknolojisini araştırıyor.

Amerika’daki gelişmeleri yakından takip eden Pekin, geride kalmaya niyeti olmadığını gösterdi. Synchron ilk denemesine başlamadan üç ay önce, Ocak 2020’de, doğu Çin’deki Zhejiang Üniversitesi, 72 yaşındaki felçli bir hasta üzerinde bir beyin implantı denemesini tamamlamıştı. Hasta, beyin dalgalarını kullanarak robotik bir kolu el sıkışması, içecek getirmesi ve klasik bir Çin masa oyunu olan Mahjong oynaması için yönlendirebiliyor.

Çin basınında çıkan haberlere göre son altı yılda Pekin, beyinle ilgili araştırmalarda ilerleme sağlamayı “Çin’in geleceği için önemli bir mesele” olarak görmeye başladı.

Ülkenin önde gelen ulusal bilim kurumu, devlet tarafından işletilen Çin Bilimler Akademisi (Chinese Academy of Sciences – CAS) web sitesinde bildirildiğine göre, beyin fonksiyonlarının haritasını çıkarma çalışmaları için yılda yaklaşık 60 milyar yuan (9.4 milyar dolar) harcadı. Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Eylül ayında, 59 araştırma konusu için ek 3 milyar yuan (yaklaşık 471 milyon $) tahsis ederek bu alanda araştırma başvurularını açtı.

Beyin biliminin önemi o kadar öne çıktı ki, Çinli lider Xi Jinping onu gelişen teknolojinin öncelikli bir alanı olarak tanımladı. Ülkenin ulusal güvenliği için ve Çin’i dünyanın en son bilimsel yeniliklerinde bir merkez haline getirmek için önemli olan teknolojik alan olarak gösterdi.

CAS öğrencilerine 2018’de yaptığı bir konuşmada, “Çin, ulusunu gençleştirme hedefine tarihte hiçbir zaman bu kadar yakın olmamıştı. Bilim ve teknoloji alanında dünyanın bir süper gücü haline gelmek için bugün, tarihte olduğundan çok daha fazlasına ihtiyacımız var” dedi.

Askeri ‘Yüksek Zemin’

Çin rejimi, ortaya çıkan bu teknolojik gücü kullanma konusunda ABD ile arasındaki farkı kapatmaya çalışıyor.

Devlet tarafından işletilen bilimsel araştırma enstitüsü Çin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademisi’nde (China Academy of Information and Communications Technology) kıdemli mühendis olan Zhou Jie, BCI hakkında düzenlenen yakın tarihli bir forumda, beyin teknolojisi üzerine yayınlanan makale sayısında Çin’in Amerika’dan sonra ikinci olduğunu söyledi. Pekin merkezli bir yapay zeka robot üreticisi ile büyük veri (think tank)ve yapay zeka (AI) konularında Pekin’e danışmanlık yapan bir düşünce kuruluşu tarafından Mayıs ayında ortaklaşa yazılan bir rapora göre, makale sayısı 2016-2020 döneminde yüzde 41 oranı ile, yüzde 19’luk küresel ortalamanın iki katından fazla arttı.

Çin’de BCI alanında yeniliklerdeki artış, dünyadaki artan coşkuya ayak uyduruyor gibi görünüyor.

ABD yaptırımları altındaki Çin askeri akademisi AMMS, sinirbilim araştırmalarının ön saflarında yer alıyor. AMMS ve iştiraklerinin 2018’den bu yana yaptığı buluşlar arasında çeşitli sinir sinyalleri toplama cihazları, minyatür kafatası implantları, hasarlı sinirleri onarmak için bir uzaktan izleme sistemi ve robot kontrolünü geliştirmek için tasarlanmış giyilebilir artırılmış gerçeklik gözlükleri yer alıyor.

2019 yılında, AMMS bünyesindeki Askeri Tıp Enstitüsü, beyin kontrollü insansız bir hava aracı yarattı. Aracı ileri hareket ettirmek için operatör, bir elektrot başlığı takıyor ve sağ elini hareket ettirdiğini hayal ediyor. Ayak hareketini düşünmek, makineye aşağı inmesi talimatını veriyor.

AMMS’nin Ulusal Savunma Bilim ve Teknoloji İnovasyon Araştırma Enstitüsü 2021’de uzay aracını rıhtıma yanaştırmak için sanal gerçekliği kullanan bir cihazın patentini aldı. Cihaz, astronotun beyin ve uzuv hareketlerini yorumluyor ve onları uçağın konumunu gerçek zamanlı olarak ayarlayan emirlere dönüştürüyor.

BCI ve beyin teknolojisinin diğer alanlarındaki yeniliklerin büyük bir kısmı tıbbi amaçla kullanım potansiyeline sahipken, bazıları askeri amaçlar için bir atılım sağlayabilir.

Bir Çin üniversitesi daha önce, düşünce kontrollü robotlar aracılığıyla yapılacak insansız savaşları, Çin’in “kontrol etmek için yarışmak zorunda olduğu”, yapay zekâda “yüksek bir zemin” olarak lanse etmişti.

Çin’in silahlı kuvvetler için yetenekli mezunlar yetiştiren bir askeri akademi olan Ulusal Savunma Teknolojisi Üniversitesi (National University of Defense Technology), üniversite tarafından üretilen içinde bir tekerlekli sandalye ve “herhangi bir yolda” yaklaşık 15 km/h hızla gidebilen bir araba da bulunan, beyin kontrollü cihazların bir listesini sunarken, “Orduyu güçlendirirken Çin karakteristik özellikleri kullanılıyor. Daha fazla mucizeye tanık olmaya hazır olun.” diye duyurdu.

Okul, geçen Kasım ayında web sitesindeki bir yayınında “Birlikte, ‘zihinlerimizle’ dünyayı değiştirelim” dedi.

Epoch Times, değerlendirme için üniversiteye ulaştı.

Kendine Güven Çağrıları

Güvenlik Politikası Merkezi’nin kıdemli bir üyesi ve ABD’li Deniz Kuvvetlerinden emekli bir albay olan Grant Newsham’a göre Ticaret Bakanlığı’nın engelleme kuralları, Pekin rejimini biyoteknoloji ve beyinle ilgili teknolojileri geliştirme yolunda engelleyebilir veya geciktirebilir, ancak yavaşlatması pek olası değil.

The Epoch Times’a verdiği demeçte, “Çin sadece biraz manevra yapacak, bazı isimleri değiştirecek ve biyoteknolojiyi silahlandırma çabalarında tam gaz ilerlemeye devam edecek” dedi.

Ancak yaptırımlar ülke içinde faydalı bir amaca hizmet ediyor: “Çinli kuruluşlara yatırım yapmak ve onlarla ortak olmak isteyen Amerikalıların (ve diğerlerinin) Çinlilerin ne yaptığını ‘bilmediklerini’ iddia etmelerini -ya da ‘bunun yasak olmadığını’ iddia etmelerini imkansız kılıyor.” diye ekledi.

Bu arada, Çinli araştırmacılar bu alanda kendilerine yeterli hale gelmeye odaklandılar.

2019’da, kuzey Çin’deki Tianjin Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, bir elektrot başlığı aracılığıyla beyne bağlandığında, kullanıcının zihinsel niyetini çözebilen ve iki saniyeden kısa sürede bilgisayar komutlarına çevirebilen “Beyinden Konuşan” bir çipin tanıtımını yaptılar.

21. yüzyıl, bilgi teknolojisi yüzyılı olarak adlandırılıyor. (Epoch Times çizimi)

Şanghay’daki seçkin bir kamu kurumu olan Fudan Üniversitesi Ocak ayında, vücudun dışından kablosuz olarak şarj edilebilen ve beyne olası zararları önleyen bir uzak (remote) BCI çipi sundu. Çin devlet medyasının o dönemde bildirdiğine göre çip, Batıda üretilmiş benzerlerinin gücünün yalnızca onda birini tüketiyor ve maliyetinin yarısına mal oluyor.

Üniversitenin çipi “kendi geliştirdiği” ifadesi, hem ekibin duyurularında hem de medya raporlarında belirgin bir şekilde yer aldı.

CAS’ın Şanghay Mikrosistem ve Bilgi Teknolojileri Enstitüsü (Shanghai Institute of Microsystem and Information Technology) müdür yardımcısı Tao Hu, Çin’in BCI alanında dünyaya liderlik etme potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

Çin devlet medyasında geçtiğimiz Haziran’da yayınlanan bir makalesinde, “Çin, temel BCI donanım tasarımı açısından yabancı ülkelerin gerisinde kalmıyor” diye yazdı. ABD’nin Çin’in BCI ihracatını engelleyebileceği riski göz önüne alınarak, ülkeyi BCI gelişimini hızlandırmak için kaynak tahsisini hızlandırmaya çağırdı.

Etik Riskler

Çin’in CAS’taki beyin araştırmalarına öncülük eden önemli bir figür olan Poo Mu-ming’e göre, Çin’in yarışta öne geçmesini kolaylaştıracak benzersiz bir avantajı var: İnsan olmayan primatlardan oluşan geniş bankası.

Çin, dünyanın en büyük deney maymunları tedarikçisiydi, ancak pandemi başlayınca onları göndermeyi bıraktı. Devlet basınında çıkan haberlere göre, 2008’de CAS’taki sinirbilim enstitüsünde deney hayvanı olarak farelerden maymunlara geçen Poo, Çin’in beyin araştırmalarındaki başarısını artırmak için uzun zamandır ülkenin deney hayvanı kaynaklarını kullanmak istiyordu.

2017’deki ekibi, Çin’in beyinle ilgili araştırmalarında önemli bir adım attı. Koyun Dolly’yi üreten yöntemi kullanarak, dünyanın ilk maymun çiftini klonladı. Poo, Ekim ayında CAS’a bağlı bir gazete olan Science Times’a verdiği demeçte, Çinli bilim adamlarının aynı klonlama teknolojisiyle aynı maymunları toplu olarak üretip, aynı özelliklere sahip maymunlar üzerinde deneyler yapabildiklerini, böylece deney hayvanlarında bireysel farklılıklardan kaynaklanan deneysel sorunların ortadan kaldırıldığını söyledi.

AMMS ayrıca, belirli manevi veya etnik grupları hedef alan “saldırgan bir bilinç kontrol silahı” için bir veri tabanı oluşturmaya yönelik çalışmalar da tasarlıyor.

Böyle bir projeden ilk olarak 2012 yılında AMMS bünyesindeki Radyasyon Tıbbı Enstitüsü (Institute of Radiation Medicine) tarafından bahsedildi. Veritabanı, saldırgan davranışları tetikleyebilecek bir resim ve video koleksiyonu oluşturmayı amaçlıyor. Önerilen hedefler arasında “ortak inancı paylaşan manevi liderler, örgütler ve aşırı dini gruplar ile yerleşim ve yaşam tarzı alışkanlıklarında benzer özellikleri paylaşan etnik gruplar” yer alıyor.

Kessler’e göre, Çin’in Batı’ya kıyasla daha hoşgörülü etik çıtası, BCI ile ilgili deneylerinde Çin’i “büyük ölçüde güçlendirecek ve yeniliklerini düzene sokacak” bir yer edinmesi yolunda, fazla zaman kaybına neden oldu.

The Epoch Times’a verdiği demeçte, Çin’de bu tür deneyler için “şüpheli test uygulamalarını kullanmalarını engelleyecek bürokrasinin daha az” olduğunu söyledi. “Teknoloji ve zekâdaki üstünlüğün, büyük ölçüde çizginin önünde kalma yeteneklerini nasıl yönettiklerine bağlı olabileceği bir dünyada bu, tüm farkı yaratıyor.”

Bir dergi tarafından, BCI teknolojilerinin bir gün insanları “köleleştirip köleleştiremeyeceği” sorulduğunda, Poo rahat göründü.

2017 yılında CAS’ın himayesindeki hakemli bir dergi olan Ulusal Bilim Dergisi’ne “Toplumumuzun, teknolojilerin bizim yararımıza kullanımını kontrol edecek mekanizmalar geliştirebileceğine güveniyorsak, yapay zeka konusunda endişelenmemize gerek yok” dedi.

 “1950’lerden bu yana, birçok insan nükleer bombaların yapımı konusunda endişeleniyor ve sonunda bir nükleer patlama ile yok edileceğimizi düşünüyor. Ama şimdi hâlâ oldukça iyi yaşıyoruz, değil mi?” diye ekledi.

Andrew Thornebrooke ve Donna Ho bu rapora katkıda bulundu.
Yazan: Eva Fu, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.