Çin, Yeni İmzalanan Askeri Düzenlemenin Ardından Daha Saldırgan Olacak
New York merkezli Gatestone Enstitüsü’nün kıdemli üyesi ve yazar Gordon Chang, Çin lideri Xi Jinping tarafından imzalanan yeni bir askeri düzenleme emrinden sonra, Çin’in bu düzenlemeye göre hareket edeceğini ve komşularına karşı daha düşmanca davranacağını tahmin ediyor.
15 Haziran’da yürürlüğe giren düzenlemede bir dizi “deneme ana hattı” belirleniyor. Böylece Çin ordusu “savaş dışındaki askeri operasyonlara” girişmek için yasal bir zemine sahip oluyor. Düzenleme ayrıca Çin ordusunu, Çin’in egemenliğini, güvenliğini, kalkınma çıkarlarını ve bölgesel istikrarını korumakla görevlendiriyor.
Chang, EpochTV’nin “China Insider” programında, “Bu, Çin’in geçmişte olduğundan daha saldırgan olacağının bir işaretidir” dedi.
“Çin’in burada yaptığı şey, uluslararası toplumu rahatsız edecek şekilde ve aslında bundan daha fazlasını yaparak, sahip olduğumuz standartları ihlal edecek şekilde, açık denizdeki ordusunu kullanmaya hazır olduğunun sinyalini veriyor.”
Xi’nin yeni emri, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) yönetimini devralmaya çalıştığı, fiilen bağımsız bir devlet olan Tayvan’da yeni bir egemenlik mücadelesinin başladığı endişelerini ateşledi. Xi’nin Rusya lideri Vladimir Putin’in “kendini savunma” eylemi ve bir “özel askeri operasyon” olarak adlandırdığı Ukrayna’yı işgaline benzer bir harekete girişebileceğine, bu düzenlemeyle kendi kendini yöneten adaya karşı gelecekteki olası bir askeri harekâtı “meşrulaştırdığına” dair spekülasyonlar var.
Chang’a göre yeni düzenleme, Çin rejiminin düşünme ve çalışma şeklini değiştirmedi.
“Çin yapacaklarını yapacak; kanun olsun ya da olmasın. Komünist Parti kanunla kısıtlanamaz. Anlaşmalarla durdurulamaz” dedi. “Örneğin, bu düzenleme imzalandı, onaylandı ve şimdi BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni ihlal ediyor. ÇKP bu tür ihlalleri sürekli olarak yapıyor.”
Lahey Daimi Tahkim Mahkemesi’nin 2016 yılında Çin’in toprak iddialarının BM Deniz Hukuku Sözleşmesine aykırı olduğuna karar vermesine rağmen Pekin, Güney Çin Denizi’ndeki iddialarını desteklemek için saldırgan taktikler benimsedi.
Çin’in Tayvan’ı ne zaman işgal edeceğine gelince, Chang komünist rejimin “buna hazır” olmadığına inanıyor.
Ancak böyle bir istilanın dünya için “beklenmedik olduğunu”; bu nedenle adayı ve diğer bölgeleri savunmak için hazırlıklar yapılması gerektiğini söylüyor.
Yeni düzenleme, Çin’in daha saldırgan bir hale geldiğine işaret eden tek sinyal değil. Chang’a göre, 15 Haziran’da Xi ve Putin arasındaki telefon görüşmesi, Pekin’in Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına ve Kremlin’in “egemenlik” hevesine “tam desteğini” gösteriyor.
Telefon görüşmesinin ardından iki lider, “stratejik koordinasyonlarını” derinleştirme konusunda anlaştılar. Aynı zamanda Xi, “dış güçler tarafından yaratılan güvenlik tehditleri karşısında Rusya’nın temel ulusal çıkarlarını korumaya yönelik eylemlerinin meşruiyetini” onayladı.
Chang, “Bu, Çin’in dış politikalarında daha kışkırtıcı, hatta daha kavgacı bir aşamaya başladığının bir başka işaretidir” dedi. “Bu, Çin’in Tayvan, Hindistan, Japonya veya Filipinler’i işgal etmeye hazır olduğunun gerçek bir göstergesidir.”
Xi ve Putin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden üç hafta önce, Şubat ayında ikili ilişkilerini “sınırsız” bir ortaklık olarak güncellemişti. O süreçte iki lider, iki komşu ülke arasında “yasaklanmış işbirliği alanları olmayacağını” da açıkladı.
Chang, ÇKP’nin yakın gelecek için endişe verici bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
“Bu, tarihin en tehlikeli zamanı olabilir” dedi. “Bu noktanın, 1962’deki Küba Füze Krizi’nden veya 1961’deki Berlin Krizi’nden çok daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum.”
Chang bir kriz olasılığının, Çin rejiminin komşularına veya ABD’ye karşı nükleer silah kullanımını asla reddetmemiş olmasından kaynaklandığını söyledi.
“Yani her şeyin bir anda korkunç bir şekilde ters gidebileceği bir noktadayız” dedi.
Yazanlar: Frank Fang ve David Zhang, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.