Çin’de Gerçekleştirilen Biyolojik Deneyler Etik Sınırları Yok Sayıyor

Whuan P4 Viroloji Laboratuvarı’ndan bir görüntü (Fotoğraf: Epoch Times’ın hazırladığı haberden ekran görüntüsü )

Tüm dünyada etik konuları içeren bilimsel araştırma ve deneyler öncelikle etik kurul sınavlarını geçmesi gerekirken, Çin’de, Çin Komünist Partisi (ÇKP) son yıllarda biyotıp ve genetik mühendisliğinde etik sınırları aşan birçok deney gerçekleştirdi. Bu deneylere insan ve maymun embriyo kimeraları üretmek ve erkek farelerde yavru doğurabilmeleri için yapısal değişiklikler gerçekleştirmek de dahil.

Şu anda bu durumu destekleyen üç gelişme göze çarpıyor.

Birincisi, İnsanla İlgili Biyomedikal Araştırmalar için Etik Denetim Çin’de hala çok yeni. Rejim bunu yapmaya 1 Aralık 2016’dan sonra başladı. 2018’de 122 Çinli bilim insanı, genetiği değiştirilmiş bebekler ile ilgili araştırmaları eleştirdi. Açık mektupta, Çin’in biyomedikal etik denetlemesini “sahte” olarak nitelendirdiler.

İkincisi ABD’de hayvan araştırmaları için etik ve ahlaki düzenlemeler daha katı hale geldikten sonra son yıllarda bu araştırmalar için ayrılan fon ve bütçeler azaldı ve bu durumda bu tür deneyler yapmak için Çin’i çok çekici bir yer haline getirdi. Örneğin, ABD Çevre Koruma Ajansı 2019’da, 2035 yılına kadar memeliler üzerinde artık araştırma yapmayacağını veya nu iş için fon sağlamayacağını duyurdu.

Üçüncüsü, 2011’de ÇKP, klonlama ve diğer biyoteknolojiler yoluyla primat hastalıkları için modeller yaratmaya yönelik ulusal kalkınma hedefini belirledi. Chinese Venture tarafından yayınlanan 2020 Biyotıp Endüstrisi Geliştirme Raporuna göre Çin’deki toplam biyofarmasötik pazarı, yıllık yüzde 20 büyüme oranıyla 2016 ve 2019 yılları arasında 24,3 milyar avrodan 42 milyar avroya yükseldi. 2025 yılında ise 110,3 milyar avroya ulaşması bekleniyor.

Aşağıda bu konuyla ilgili olarak Çinli bilim adamları tarafından gerçekleştirilen ve Çin devlet medyası tarafından “dünyadaki yenilikler” olarak lanse edilen dört deneyi dikkatinize sunuyoruz.

Deney 1: Erkek Hamileliği İçin Fare Modeli

 9 Haziran’da Çin Deniz Tıp Üniversitesi’nden araştırmacılar, bilimsel çalışmaların ön yayını için bir platform olan BioRxiv’de “erkek hamileliğinin fare modeli”  adlı bir makale yayınladılar. Makale, üç dişi farenin canı pahasına erkek bir fareyi hamile bırakmanın özel bir yöntemini anlatıyor.

1. İlk olarak, erkek bir fare için dişi bir mikro-çevre yaratmak üzere hadım edilmiş bir erkek fare dişi bir fare ile sırt sırta dikildi, böylece ve heteroseksüel bir parabiyotik çift oluşturuldu.

2. Başka bir dişi farenin rahmi, dikilmiş bu erkek fareye nakledildi.

3. Son olarak, üçüncü dişi farede geliştirilen blastosist evresindeki embriyolar, erkek parabiyonun nakledilen rahmine ve dişi parabiyonun doğal rahmine nakledildi.

4. 21 gün sonra, 280 erkek embriyodan 27’si normal olarak gelişti ve on adet iyi gelişmiş bebek fare sezaryen ile doğurtuldu. Deney için en az 46 erkek ve 138 dişi fare kullanıldı.

 Çin web portalı “Sina” deneyi, Çinli bilim adamları “bir mucize gerçekleştirdiler” ve “zamanın başlangıcından beri var olan evrensel doğa yasasını yıktılar” diyerek “Erkekler hala çocuk sahibi olmaktan uzak mı?” başlığıyla verdi.  

Fakat deney bazı uzmanlar tarafından sorgulandı ve itiraz edildi.

Hayvan hakları grubu PETA’nın kıdemli bilim politikası danışmanı Emily McIvor, deneyi “iğrenç” olarak nitelendirdi. “Hayvanlara ‘tek kullanımlık eşya’ muamelesi yapılmamalıdır.” dedi.

Mail Online’a konuşan Mclvor, “Fare gibi hassas iki canlıyı, birbirine dikerek sakatlamak ve haftalarca acı çekmelerine sebep olmak kabul edilemez, bu bildiğimiz Frankenstein bilimi düzeyinde ve kabul edilemezdir.” dedi. 

Deney 2: İnsan-Maymun Embriyo Kimeraları

15 Nisan’da Çin’in Yunnan Eyaletindeki Kunming Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Salk Biyolojik Bilimler Enstitüsü’nden bir araştırma ekibi Cell web sitesinde bir makale yayınladı. Bununla, insanlardan ve maymunlardan dünyanın ilk kimerik embriyolarını yetiştirdiklerini duyurdular. Bu, melez embriyoların hücreleri insanlar ve aynı zamanda maymunlardan geliyor.

Bilim adamları, maymunlarda gelişen organların insanlara nakledilebileceği umuduyla maymun embriyolarına insan kök hücreleri enjekte etti.

Araştırma yaygın etik tartışmalara yol açtı.

Dr. Norwich’teki East Anglia Üniversitesi tıp fakültesinde biyomedikal etik alanında öğretim görevlisi ve araştırmacı olan Anna Smajdor, “BBC”ye, çalışmanın “önemli etik ve yasal soruları” gündeme getirdiğini söyledi.

İnsanlar üzerinde belirli araştırmalar yapılamadığından, bilim adamları bu tür deneyler için kimerik embriyoların kullanılmasını savunuyorlar. Fakat Dr. Norwich BBC’ye verdiği demeçte, “bu embriyoların insan olup olmadığı” şüpheli, dedi.

Oxford Uehiro Pratik Etik Merkezi direktörü ve Oxford Üniversitesi Wellcome Etik ve Beşeri Bilimler Merkezi’nin eş direktörü Prof. Julian Savulescu BBC’ye, bu araştırmanın insan-olmayan kimeralar için Pandora’nın kutusunu açtığını söyledi.

Projenin Çinli başkanı, Çin Bilimler Akademisi’nden Akademisyen Ji Weizhi, insan-maymun embriyo kimeralarının , içerisinde yalnızca insan kök hücrelerinin geliştirildiği ve üreme kimerizmin doğal olarak meydana gelmediği bir ortam oluşturduğunu ve bunun”Kesinlikle” bir insan-maymun melezi olmadığını vurgulayarak bu konunun etik bir problem yaratmadığını savunuyor.

2019’da Pekin’deki Devlet Anahtar Kök Hücre ve Üreme Biyolojisi Laboratuvarı, domuz embriyolarına maymun hücreleri ekleyerek ilk “domuz-maymun melezlerini” yaratmıştı.

Bu iki melez sadece iki hafta sonra öldü ve araştırma, dünyanın dört bir yanından bilim adamları tarafından ahlaki ve etik olarak kabul edilemez bulunarak kınandı.

Deney 3: Genleri Düzenlenmiş Bebekler

Aralık 2018’de, Hong Kong’daki büyük bir akademik konferansta Çinli bilim adamı He

Jiankui, “AIDS’e karşı bağışık” olan genetiği değiştirilmiş ikiz kızların doğumunu duyurdu. Bunun dünyadaki ilk vaka olduğunu iddia etti.

Ekibinin CRISPR teknolojisini kullanarak embriyolardaki CCR5 genini “kestiğini” ve böylece bebeklerin gelecekte AIDS ile savaşmak için doğal bir yetenek kazanmış olabileceğini açıkladı.

Vaka dünya çapında bilim camiası tarafından kınandı. Uzmanlar, bir embriyonun genomunun değiştirilmesinin istenmeyen zararlara neden olabileceğinden endişe duyuyorlar. Bu sadece değişen bireyi değil, değişimi aktaracak olan gelecek nesilleri de etkileyebilir.

Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde biyomühendis ve teknoloji güvenliğini araştıran bir grubun üyesi olan Krishanu Saha BBC’ye şunları söyledi: Varsayalım ki biz, hipokampüsteki nöronları hedef alan bir genom düzenleyicisini beyine enjekte ettik, sonra bu genomun üreme organlarına gidip sonunda sperm ya da yumurtaları vurmayacağından nasıl emin olabiliriz?” Bu bireyin genetik değişikliğini çocuklarına aktarabilme olasılığı her zaman için vardır.”

Bu konuyu inceleyen uluslararası bir bilimsel kurumlar komitesi Eylül 2020’de bir rapor  yayınladı ve bu raporda, “Bir insan embriyosu genomu değiştirilince,  hayatta kalan spermdeki genomik değişikliklerin güvenilir sonuçlar verdiğine ve istenmeyen değişikliklere neden olmadığına dair sağlam kanıtlar bulunana kadar üreme için kullanılmamalıdır. Şimdiye kadar, hiçbir genom değiştiren teknoloji bu standardı karşılayamadı.” İbareleri kullanıldı.

Çin’de bile 122 bilim insanı, bu tür deneylerin riskleri konusunda uyarıda bulundu. Ve yetkililerin sözde “Biyomedikal Araştırmalar için Etik Denetimi” göz boyama olarak eleştiren açık bir mektup imzaladılar.

30 Aralık 2019’da bir Çin mahkemesi, He Jiankui’nin üç yıl hapis ve 360.000 avro para cezasına çarptırılmasına karar veren gizli bir duruşma düzenledi. Jiankui, insan embriyolarının genetik modifikasyonu üzerinde yasa dışı deneyler yapmakla” suçlanıyor. Olaya karışan diğer iki kişi de cezalara çarptırıldı.

Deney 4: Koronavirüsler Üzerinde İşlev Kazanımı Deneyleri

Çin’deki Wuhan Viroloji Enstitüsü’nden bir bilim adamı olan “Bat Woman” (Yarasa Kadın) lakablı Shi Zhengli, SARS-CoV üzerindeki araştırmasının bir parçası olarak bir işlev kazanımı (GOF) deneyi yaptıktan sonra etik ve ahlaki bir tartışmanın başlamasına yol açtı.

2015 yılında Shi ve meslektaşları “Nature Medicine” dergisinde, konu ile ilgili bir makale yayınladılar. Virüsü daha ölümcül veya bulaşıcı hale getirmek için genetik olarak tasarlayan GOF çalışması, virüsün yeni bir türünün yaratılmasını hedefliyordu. Sözde “potansiyel pandemik patojenin (PPP)” insanlarda salgına neden olması bekleniyordu.

GOF/PPP araştırmalarından kaynaklanabilecek ölümcül patojenlerin yaygın ve hatta küresel yayılma riski, araştırmanın yararlarından çok daha fazla olduğundan, bu tür araştırmalar yaygın etik kaygıları ve risklerin nasıl değerlendirileceği sorusunu gündeme getirdi.

Bu Nürnberg Yasası’nın gereklilikleriyle uyumsuz görüldü. Buna göre, genel etik ilkelere göre yapılan araştırma, “başka yöntemlerle elde edilemeyen toplum yararına verimli sonuçlar” üretmeyi hedeflemeli ve burada risk ve insani fayda orantılılığına dikkat edilmeliydi.

2014 yılında ABD hükümeti, influenza, şiddetli akut solunum sendromu (SARS) koronavirüsü ve Orta Doğu koronavirüsü (MERS) ile ilgili GOF araştırmalarının finansmanını askıya aldı.

Ağustos 2020’de, Michigan Üniversitesi Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Bölümü’nde Profesör olan Michael J. Imperiale ve Johns Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’nda Moleküler Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Bölüm Başkanı olan Profesör Arturo Casadevall bir mektup yazdılar ve mektupta “Doğal olarak olabileceğine dair güçlü bir kanıt olmadan, sadece ‘ne olacağını’ görmek için GOF deneyleri yapmamalıyız.” dediler. Başka bir deyişle, deneyler sadece yapabildiğimiz için yapılmamalıdır, burada etik kuraları göz önünde bulundurmalıyız.

Shi, 15 Haziran’da New York Times’a gönderdiği bir e-postada kendini savundu. “Deneyin amacının virüsü daha tehlikeli hale getirmek değil, türler arasında nasıl yayıldığını anlamak olduğu için GOF’tan farklıdır” yorumunda bulundu.

Dr. Walter Reed Ordu Araştırma Enstitüsü’nün viral hastalıklar bölümünün eski laboratuvar müdürü Sean Lin, Epoch Times’ın Çince versiyonuna, türler arası deneyin doğada meydana gelmediğini ve böylece bu deneylerin yeni virüsler yaratacağını söyledi. “Bu onları yalnızca daha öldürücü veya bulaşıcı kılmakla kalmaz, aynı zamanda virüsün mutasyona uğramasına ve türler arasında mutasyonlara yol açmasına da yardımcı olur.” dedi.

Yazan: Jennifer Bateman ve Jennifer Zeng / The Epoch Times

Çeviri: Evren Durmaz

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.