Çin’de üretilen ‘Zehirli’ bal, market rafında karşınıza çıkabilir!
Neredeyse herkes bal sever - ama ekmeğinizin üzerine sürdüğünüz bu yapışkan, tatlı madde acaba gerçek midir? Sahte bal gezegenin her tarafına yayılıyor ve tüketicilerin sağlığını riske atıyor.
Dolandırıcılar su içeriği yüksek olan olgunlaşmamış balı hasat ettikten sonra, reçine tortularını çıkararak ve ucuz şuruplar ekleyerek balı yapay olarak kurutmaktadır.
Uluslararası Bal İhracatçıları Örgütü (IHEO) başkanı Norberto Garcia, “Ham bal üretimi, bal tanımını karşılamayan bir ürünün hızlı ve yüksek miktarlarda üretilmesi (sahtecilik) anlamına geliyor” diyor.
Çin’de üretilen bala ucuz dolgu maddesi olarak, yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) ve şeker kamışı eklenmektedir. Aslında HFCS, kilo vermek ve kalp hastalığı ve diyabeti önlemek isteyenlerin veba gibi kaçınması gereken bir şeydir. HFCS’nin sağlıksız bir ürün olmasının nedenlerinden biri, vücudumuzdaki yağlara diğer herhangi bir şeker türüne göre daha hızlı bir şekilde metabolize edilmesidir.
Çin’in dünyanın en büyük bal üreticisi olduğu dönemde, garip bir olay ortaya çıkmıştır.
Çin’de arı kovanlarının sayısında yüzde 21’lik bir artış olmasına rağmen arı sayısı hızla azalmaktadır. Bunun nedeni devlete ait fabrikaların neden olduğu kirlilik ve yaygın bir şekilde yüksek düzeyde zehirli böcek ilaçlarının kullanımıdır. O kadar ki, arılar Çin’deki birçok bölgede yok olma sınırındadır ve çiçeklerin tozlaşması insanlar tarafından elle yapılmaktadır. Çevre kirliliği bu kadar kötü düzeydedir ve komünist parti politikacıları bu durumu görmezden gelmektedir.
Tuhaf bir şekilde, Çin’in arı nüfusu tükenirken, ülkenin bal üretimi sürekli olarak artmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, Çin’in bal üretimi 2013 yılında 461.431 ton bal iken, 2014 yılında 474.786 ton, 2015’te 488.726 ton, 2016 yılında ise 502.614 ton olarak gerçekleşti.
Çin, sahip olduğu mevcut arı nüfusunun yapabileceğinden çok daha fazla balı nasıl üretebilmiştir?
Cevap: Bal Dolandırıcılığı Sayesinde
Pirinçten üretilen şurupları tespit etmek daha zordur ve Çinli sahte bal üreticileri bunu bala ekleyerek, balın ağırlığını artırmaktadır. Yaptıkları sahtekarlıklar bununla da sınırlı değildir.
Euractiv’de yayınlanan habere göre, Bayreuth Üniversitesi’nde yapısal biyoloji profesörü olan Dr. Stephan Schwarzinger, “Balın gerçeklik testi için tek bir yöntem yoktur – çünkü birçok hile yöntemi vardır” diyor.
İki kez Pulitzer Ödülü kazanan gazeteci Andrew Schneider, Gıda Güvenliği Haberleri’nde (FSN) 7 Kasım 2011’de yayınlanan ‘Testlere Göre Marketlerde Satılan Balın Çoğu Bal Değildir’ isimli makalesinde, “ABD marketlerinde satılan balın dörtte üçünden fazlası gerçekte arıların ürettiği bir şey değil” diyor.
Çinli dolandırıcılar, ABD gibi ülkeler tarafından bala uygulanan ağır gümrük vergisinden kaçmak için, ürünlerini ileri düzey filtrelemeden geçirerek, üçüncü dünya ve Asya ülkeleri üzerinden dünya pazarına sürmektedir. İleri düzey filtrelemede balın üretildiği ülkenin ortaya çıkarılmasını sağlayabilecek polen izleri ortadan kaldırılmakta, daha sonra bal ucuz tatlandırıcılarla seyreltilmekte veya parçalanmakta, yeniden etiketlenerek çoğu yerel süpermarketlerde satılmak üzere bütün dünyaya ihraç edilmektedir.
Amerikan Bal Üreticileri Derneği başkanı Mark Jensen, “Tüm polenler sadece ultra filtreleme ile yok edilebilir. Bu filtreleme işlemi hiçbir işe yaramamakla birlikte maliyeti yüksektir ve balın kalitesini düşürür” diye belirtti. “Bana göre, raflardaki ultra filtreden geçmiş her türlü balın Çin balı olduğunu ve ülkeye yasadışı ve federal yasalara aykırı şekilde sokulduğunu varsaymak daha güvenlidir” diye ekledi.
Avustralya’da Yapışkan Bir Durum
Balla ilgili bu tür sorunlar sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmıyor. Avustralyalı arıcı Simon Mulvany, Avustralya’nın en büyük bal üreticisi olan Capilano’ya karşı sosyal medyada bir kampanya yürütmektedir. Arı aktivisti, dev şirketi yanıltıcı etiketleme yaparak “zehirli” ithal bal satmakla suçladığı için, Capilano’nun öfkesini kazandı.
Mulvany, “En rahatsız edici olan, Capilano’nun kendi balını Çin balıyla karıştırıp saflığını bozarak Orta Asya ülkelerine ihraç etmesi” dedi. “Capilano Bal, halka açık söylediklerimi sosyal medyadan kaldırmam için bana dava açıyor ve bir daha böyle bir şey söylememe izin vermiyor.”
PLEASE HELP!Friday 20 July, I represented myself against big company Capilano Honey Ltd in the Supreme Court of…
Save the Bees Australia paylaştı: 20 Temmuz 2018 Cuma
LÜTFEN YARDIM EDİN! 20 Temmuz Cuma günü, Victoria Yüksek Mahkemesinde büyük şirket Capilano Bal Ltd’ye karşı kendimi temsil ettim. Avukatım yok, bu yüzden duyduğum yönlendirmelere göre, tek başıma elimden gelenin en iyisini yaptım ve şimdi 24 Ağustos’a kadar savunmamı güncellemem gerekiyor.
Ve Mulvany Capilano’ya Karşı Mücadele Ediyor
Capilano’nun CEO’su Ben McKee ABC News’e şunları söyledi: “Capilano Bal markası yüzde 100 saflıkta Avustralya balıdır. Bunun yanı sıra şirketimiz, Allowrie gibi tamamlayıcı markalarda kullanılmak üzere akredite uluslararası tedarikçilerden bir miktar bal ithal etmektedir.”
Ancak pek çok arıcı, Mulvany’yi desteklediklerini bildirdiler.
Mulvany, “Bütün bu gerçeklerin ortaya çıkması gerektiğini ve bunun bal endüstrisini geliştireceğini söylüyorlar” dedi. “Birçok arıcı, ithal baldan gelen Amerikan foulbroodu gibi yıkıcı salgın hastalıkları suçluyor. İthal bal, bulaşıcı olabilecek ve Avustralya bal arılarında hastalığa neden olabilecek canlı bakterileri barındırabilir.” (Çevirmenin notu: Amerikan foulbroudu: Bal arısı larvalarında görülen öldürücü bakteriyel hastalık)
Avustralya Finansal İncelemesi dergisiyle yaptığı röportajda Mulvany “Avustralya’nın itibarı gerçekten etkilendi” dedi. “Bal etiketinde bir üretici ülke bilgisine ihtiyacımız var. Bu yüzden aldığımız bal bir karışım olsun ya da olmasın, etiket üzerinde hangi ülkelerin balı olduğunu görmemiz gerekiyor.”
Simon Mulvany paylaştı: 1 Nisan 2016 Cuma
Mulvany, Çin “bal”ının sahte olduğunu, daha da önemlisi, Çin’den ithal edilen ve “bal” olarak etiketlenen maddenin, sağlığa zararlı olduğunu savunmaktadır.
Mulvany, Facebook’taki bir paylaşımında “Capilano Bal sinsi davranıyor ve satışlarını Allowrie, Smiths, Barnes ve Wescobee markaları altında yapıyor. Capilano, alkali maddeler içerdiği için çok kötü sonuçlarına yol açabilen kediotu bitkisinden üretilen Arjantin balını ithal ediyor” diye ekledi.
“Ucuz süpermarket balı, tüketicilerde karaciğer sorunlarına neden olurken aynı zamanda bir endüstriyi de mahvetmektedir. Fairfax medyasının harmanlanmış Avustralya balı numunelerinin yüksek oranda tehlikeli alkaloid içerdiğini bildiren raporundan sonra, sadece Avustralya’da, Capilano’nun harmanlama tesislerinde değil, dünyanın tamamında hararet yükselmiştir.”
Bu arada, Avustralya’nın en büyük süpermarket zinciri olan Coles, Capilano’nun ithal bal markası Allowrie’yi raflardan kaldırmaya karar verdi. Allowrie’nin yüzde 70’e kadar yüksek oranlarda, başta Çin ve Arjantin’den ithal edilmiş bal içerdiği söyleniyor.
Yeni Güney Galler’de arıcılık yapan Kieren Sunderland, ithal balla rekabet etmenin zor olduğunu ve Coles’ün adımını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
We have triumphed in our battle against #honeylaundering. From now on Coles will only sell authentic Australian honey….
#Honeylaundering’e karşı savaşımızda zafer kazandık. Bundan sonra Coles sadece gerçek Avustralya balını satacak. Coles artık Avustralya ballarıyla harmanlanmış Çin şuruplarını stoklamıyor. Coles’e yazan, dilekçeleri imzalayan, bildirileri paylaşan ve Çin karışımlarını satın almayı reddeden herkese teşekkür ederiz.
Diğer bir Avustralyalı süpermarket devi Woolworths davayı takip etmeyecek ve Allowrie markalı ürünleri daha ucuz bir “bal” seçeneği olarak raflarında tutacak.
Mulvany 20 Temmuz’da Viktorya Yüksek Mahkemesi’nde Capilano’ya karşı dava açtı. Mulvany’nin GoFundMe sayfasında Margaret Hurley “David ve Goliath durumu!” diye yazdı. Henüz durum hakkında güncel bilgi yayınlanmamıştır.
Winnie-the-Pooh’un en sevdiği yiyeceğin dünyanın en çok sahtesi yapılan gıdalarından biri haline gelmesi, talihsiz bir durumdur. Umuyoruz ki, geleceği tehlike altında olan arıcılık sanayi düzeltilebilir.
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.