Dahili Yazışma: Çin Resmi Medyası, ABD’li Çalışanlarına; “Politik Saflığı” Korumalarını, Falun Gong’u Uygulamamalarını Emretti

0.000 Falun Gong uygulayıcısının 25 Nisan’da Pekin’de yaptığı barışçıl çağrının 22. yıldönümü anısına, 18 Nisan 2021’de, Flushing, New York’taki bir geçit törenine katılan Falun Gong uygulayıcıları (Samira Bouaou/The Epoch Times)

The Epoch Times’a sağlanan bir iç yazışma belgesine göre, Çin rejimine bağlı resmi yayıncının uluslararası kolu, sözleşmeli Amerikalı çalışanlardan bazılarına Falun Gong‘dan uzak durmalarını emretti.

Devlet tarafından işletilen ve İngilizce yayın yapan televizyon ağı olan CGTN (China Global Television Network)’in Washington bürosu, bu yılın başlarında birkaç çalışanı ile yaptığı iş sözleşmesi ile, çalışanlarına “politik saflıklarını” koruma talimatı verdi. Sözleşme, çalışanların Falun Gong da dahil olmak üzere Çin Komünist Partisi tarafından kabul edilemez görülen gruplara üye olmalarını da yasaklıyor.

Totaliter bir yönetim anlayışına sahip olan parti, ülkedeki tüm sivil toplum grupları ve dinler üzerinde sıkı kontrol sağlıyor.

Falun Gong manevi uygulaması, doğruluk, merhamet ve hoşgörü ilkelerini temel alır, beş adet de meditasyon egzersizi bulunur. Çin rejimi tarafından başlatılan ve yirmi yıldan fazla süredir devam eden acımasız bir zulüm kampanyasının hedefi olmuştur. 

Falun Dafa Bilgi Merkezi (Falun Dafa Information Center)‘ne göre şimdiye kadar milyonlarca uygulayıcı gözaltına alındı ya da zorunlu çalışmaya maruz bırakıldı, yüz binlerce uygulayıcı işkence gördü.

Falun Gong uygulayıcıları 1 Mayıs 2021’de Tayvan’ın başkenti Taipei’deki Dünya Falun Dafa Günü’nü kutlama etkinliğinde egzersizleri yapıyorlar. (Sun Hsiang-yi/The Epoch Times)

CGTN, ABD yasalarına göre tescilli bir yabancı ajandır. Dışişleri Bakanlığı tarafından yabancı görevli olarak tespit edilmiş, Çin komünist rejiminin denizaşırı propaganda kolları olarak görev aldığı onaylanmış 15 Çin kuruluşundan biridir.

Bir Sözleşme

Şirketteki baskı ve kontrol düzeyini dayanılmaz bulduğu için Ekim ayı sonlarında CGTN’den ayrılan eski ABD’li çalışanlar, “vaat beyanı” başlıklı Çince yazılmış bir belgeyi The Epoch Times’a sundu.

Bir çalışanın söylediğine göre, bu belge CGTN’in ana şirketi CCTV’nin Pekin merkezi tarafından yayınlanan orijinal belgenin bir kopyası gibi görünüyordu.

Belgenin belirli bölümlerinde Pekin merkezli tavır net olarak görülüyor. Pandemi ile ilgili şartlar bulunuyor, bu şartlara göre işçilerin Pekin şehir yönetiminin COVID-19 kurallarına uymaları gerekiyor. 

Anlaşmadaki diğer hükümler arasında kumar, sosyal medya kullanımı, rüşvet, söylentiler yaratmak, alkollü araç kullanmak, kırmızı ışıkta geçmek ve şirket sırlarını açıklamak ile ilgili kısıtlamalar yer alıyor.

Belgeyi imzalayan bir IT (Information Technology/Bilgi Teknolojisi) teknisyeni olan James (takma ad), The Epoch Times’a “Bir sözleşme imzalamış gibiydik.” dedi. James ve bu yazıda bahsedilen diğer mevcut ve eski CGTN çalışanları, şirketin vereceği karşılıktan korktuğu için The Epoch Times’a isimlerinin gizli tutulması koşuluyla konuştu.

Çin’in güneybatısındaki Chengdu şehrinde bulunan ve medya endüstrisi için bir IT çözümleri sağlayıcısı olan Sobey Digital Technology Limited Şirketi, bu IT teknisyenlerinin CGTN’de çalışmak üzere sözleşmelerini yapmıştı. Sobey konuyla ilgili yorum yapmayı reddetti ve CGTN, The Epoch Times’ın hem e-posta hem de telefonla yönelttiği açıklama taleplerine yanıt vermedi.

Belge ayrıca parti ideolojisine de vurgu yapıyor, çalışanlara “aynı düşünce kalıplarına sahip olmalarını” ve tüm yöneticilere “kendi gözetimleri altındaki personelin ideolojik eğitimini özenle sağlamalarını” söylüyor.

Washington merkezli ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Freedom House’un kıdemli Çin analisti Sarah Cook, bu ideolojik denetimlerin şüphe ile karşılanması ve onaylanmaması gerektiğini söyledi.

Sarah Çin Komünist Partisine atıfta bulunarak The Epoch Times’a “Bana göre bu, ÇKP sisteminde sıklıkla gördüğümüz dinamiklerle aynı doğrultuda ilerleyen, sıradan vatandaşları birbirleri hakkında rapor vermek ve birbirlerini denetlemek zorunda bırakan, ‘dış kaynaklı’ ideolojik bir yaptırım gibi görünüyor.” dedi. “Yöneticiler yalnızca kendi düşüncelerinden değil, aynı zamanda astlarının düşüncelerini denetlemekten de sorumlu.”

James ve IT ekibindeki mesai arkadaşları, ağustos ayında CGTN Washington ofisinde anlaşmayı imzaladıklarında, James’in orada çalışmaya başlamasının üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmişti. Takım arkadaşı Alvin ise yaklaşık yedi aydır CGTN’de çalışıyordu.

Aynı anlaşmanın kadrolu çalışanlara veya IT dışındaki diğer departmanlara da dayatılıp dayatılmadığı bilinmiyor. Çalışanlardan neden belgeyi özellikle o zamanda imzalamalarının istendiği konusunda da şirket tarafından herhangi bir açıklama yapılmadı.

The Epoch Times’ın röportaj yaptığı kişilerden hiçbiri Falun Gong’u uygulamıyor, ancak şirketin çalışanların özel hayatlarında ne yapıp ne yapmayacaklarına karar vermesi gerektiği fikrinin yine de itici geldiğini söylediler.

Alvin, “Kimse imzalamak istemedi” dedi, ancak yine de işlerini kaybetmemek için imzaladılar. 

Alvin, “Takım lideri imzalamamız için sözleşmeyi getirdi ve merkezin bunu şart koştuğunu söyledi” dedi. “Kısaca bir baktıktan sonra imzaladık”.

Başka bir eski CGTN çalışanı olan Michael, on yıldan uzun bir süre önce Güney Kore, Seul’e yaptığı bir gezi sırasında bir fotoğraf sergisinin önünden geçti. Sergi Pekin’de devlet tarafından organları için hapsedilen ve öldürülen Falun Gong uygulayıcıları ile ilgiliydi. Michael yapılanların dehşeti karşısında şaşkına döndüğünü söyledi.

The Epoch Times’a konuşan Michael, “Onların zulme uğradıkları yadsınamaz bir gerçektir.” dedi. “İfade ve din özgürlüğünün olduğu bir ülkede herkes inanmakta özgür olmalıdır.”

Alenen Ayrımcılık

Bazı Çin gözlemcileri, devlet tarafından işletilen medya kuruluşlarının yaptığı bu tür dayatmaların sürpriz olmadığını belirtti.

Daha önce The Epoch Times tarafından elde edilen sızdırılmış belgeler gösteriyor ki, bazı yerel yönetimler yurtdışına seyahat etmeden önce, personeline Falun Gong hakkında eğitim vermekte. Eğitimin amacı ise onların Falun Gong ile ilgili olaylardan uzak durmalarını sağlamak. 2017 yılında Singapur’a yapılan beş günlük bir iş gezisinden önce, Çin’in güneyindeki Haikou’da bulunan bir devlet dairesi, şehrin dışişleri ofisine ziyarete gelen bir personelin Falun Gong uygulayıcısı olmadığına dair rapor verdi.

Dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde bulunan ve Pekin tarafından finanse edilen Konfüçyüs Enstitüleri, on yıldan fazla süredir Falun Gong’u hedef alan benzer işe alma ve istihdam uygulamaları ile tartışmalara yol açmıştır.

Sonia Zhao, Kanada’daki McMaster Üniversitesi’ndeki Konfüçyüs Enstitüsü’nde Çince öğretirdi. 2010 yılında Kanada’ya gelmeden önce, Konfüçyüs Enstitülerini denetleyen devlet kurumu Hanban, Zhao’yu Falun Gong’u uygulamayacağına dair bir sözleşme imzalamak zorunda bıraktı.

Zhao, bir Falun Gong uygulayıcısıydı ve annesi, inancından dolayı Çin’de birden fazla kez hapsedilmişti. The Epoch Times’a enstitüde çalıştığı bir yıl boyunca kendisine bir şey olacağı korkusuyla inancını sakladığını söyledi.

2012 yılında Zhao, üniversitenin ayrımcı işe alım uygulamaları sebebiyle bir insan hakları şikayetinde bulundu. Kanada üniversitesi bir yıl sonra Konfüçyüs Enstitüsü’nü kapattı ve bu kararına sebep olarak: “Çin’de işe alım kararları, bizim işe alım sırasında yapmayı istediğimiz şekilde yapılmıyor.” dedi.

Eski Konfüçyüs Enstitüsü öğretmeni Sonia Zhao, Toronto İlçe Okul Kurulu önünde Konfüçyüs Enstitülerini protesto ediyor.

Çin analisti Cook, Kanada’daki Konfüçyüs Enstitüsü olayının kendisini şaşırtmadığını söyledi.

Cook, “Ancak yine de CGTN anlaşmasının böylesine açık bir şekilde ayrımcılık yapması dikkat çekici. Bu yalnızca insanların Falun Gong uygulamasıyla ilgili değil, aynı zamanda dini ve politik inançları ve faaliyetleriyle de ilgili” dedi.

“Bütün bunlar dini ve siyasi özgürlüklere yönelik kısıtlamaların ve ihlallerin ÇKP sistemine ne kadar derinden kök saldığını gösteriyor. Üstelik bu uygulamalar Çin sınırlarını da aşıyor.” dedi.

Ayrımcı Yaklaşımlar

Son aylarda en az sekiz IT çalışanı, uğradıkları kötü muamele ve sömürücü çalışma ortamından bıktıklarını söyleyerek CGTN’in Washington ofisinden istifa etti.

James, şirkette Çince konuşanlara farklı davranıldığını söyledi. “Sözde üstün” kişiler geldiğinde, saygı göstermek için koltuklarından kalkmaları gerekiyordu. Diğer dilleri konuşan çalışanlar ise bu kuraldan muaflardı.

Malezya’da büyüyen James’in ana dili Mandarin değildi. Anakara Çin’den olan yöneticisi bir keresinde onun Mandarin dili becerileri ile alay etmişti.

The Epoch Times’a “Çincemin iyi olmadığını ve çok aptal olduğumu söyledi.” dedi. “Yaptığımız işlerde hep kusur bulurdu ve maaşımızı kesmekle tehdit ederdi.”

Yaşadıkları zihinsel stres o kadar büyüktü ki, Michael ve bazı iş arkadaşları psikolojik terapi almayı düşündüler.

CGTN’de eski bir IT çalışanı olan Evan, şirketteki tüm uygulamaların amacının çalışanlar üzerinde kontrol sağlamak olduğuna inanıyor.

The Epoch Times’a “Çince konuşabildiğimiz için bize sürekli olarak patron olduklarını, en çok söz hakkına sahip olduklarını ve her hareketimizi kontrol edebileceklerini hatırlatıyorlar.” dedi.

Li Xin’an bu rapora katkıda bulundu.

Yazan: Eva Fu, Epoch Times

Çeviri: Tilbe Örtün, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.