Deniz Yücel: “Asıl Küfe; Emeklinin, Emekçinin, İşçinin, Esnafın Sırtında!”

CHP

CHP Sözcüsü Yücel, THY’nin İsmailağa’ya yüz binlerce dolarlık bilet ‘hibe’ etmesini eleştirdi.

MYK Toplantısının gündemine dair açıklama yapan CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel,Türk Hava Yolları’nın (THY) İsmailağa Cemaati’ne yüzbinlerce dolarlık bilet ‘hibe’ etmesine CHP’den resmi tepki geldi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları ile emekli maaşlarına yapılan zammı eleştiren Yücel’in açıklamalarından satır başları şöyle:

  • Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, hepinizin bildiği gibi Kıbrıs’ta bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Bu ziyaretler diplomatik kurallar çerçevesinde, samimi ve nezaketli bir şekilde gerçekleşti. Fakat Lefkoşa’da son derece yakışıksız bir tavırla karşılaştık. Her şey olması gerektiği gibi diplomatik teamüller çerçevesinde ilerlerken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görevli büyükelçi, Genel Başkanımızı karşılamaktan, yan yana görünmekten imtina etti. Aklı sıra kendince bir mesaj verdi. Bu yakışıksız ve saygısız davranışı eski genel başkanlarımıza ve dışişleri bakanlarımıza da yaptı. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’i karşılamayan Kıbrıs Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nun bu davranışı diplomatik teamüllere aykırıdır.
  • Bu saygısızlık, sadece CHP’ye değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin temsil ettiği demokratik değerlere ve diplomatik geleneklere de bir hakarettir. Geçmişi herkes tarafından bilinen, nerede durduğu belli olmayan, duruşu ve tavrı, anlık kişisel çıkarlarına göre şekillenen bu rüzgar gülü, kendini istediği kadar küçültebilir, istediği yere kadar alçaltabilir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ederken bunu yapamaz. Devlet görevlilerinin, siyasi partiler arasında ayrım yapması, demokrasimize, devlet ciddiyetine ve hukukun üstünlüğüne zarar verir. O yüzden bu yakışıksız tavra kayıtsız kalmayacağız.
  • Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in her hafta gerçeklerden uzak bir başarı hikâyesini dinler olduk. Bir hafta sanki ülkeyi, içinde bulunduğu ekonomik buhrandan çıkarmışçasına ‘başardık’ diyorlar, diğer hafta ‘ekonomi programımız tıkır tıkır işliyor’ diyorlar. Ama halkın cebine yansıyan bir şey yok. Aksine açlık, yoksulluk ve sefalet her geçen gün daha da katmerleniyor. Bu hafta da Sayın Şimşek’ten, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in kredi notumuzu iki kademe arttırmasını büyük bir başarı hikayesi olarak dinledik. Notumuz B3’ten B1’e yükselmiş. Büyük bir müjde ile duyuruldu duyurulmasına ama; Moody’s’e göre hala yatırım yapılabilir ülkeler arasında bile değiliz. Fakat kimse bu acı gerçekten bahsetmiyor.

Kredi notumuz iki kademe yükseldiği halde dahi, ülkemizin yatırım yapılabilir ülkeler arasına girememesi, Türkiye’yi, kaç yıl geriye götürdüklerinin de bir kanıtı aslında. AKP iktidarının ve ekonomiyi kurtarsın diye göreve getirdikleri Mehmet Şimşek’in bu pişkin tavırları, artık milletin aklıyla alay etmekten ve sabrını sınamaktan başka bir şey değil.

-Moody’s kredi notumuzu yükseltince Ayşe teyzenin tenceresi kaynamıyor, Ahmet amcanın borçları bitmiyor. Gerçek anlamda kazandığımızda; halk bunu evinde hissetmeli, bu durum fiyat etiketlerine, mutfaktaki tencereye yansımalı.

  • Sayın Şimşek, uyguladıkları program sayesinde kredi notunun yükseldiğini iddia ediyor. Ancak halkın alım gücü düşmüş; temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, hepimizin yaşadığı ekonomik kriz, artan işsizlik ve enflasyon ortadayken, ekonomik programın başarısından söz etmek mümkün değil. Bu tür manipülatif açıklamalarla halkı kandırmaya çalışmaları, en az ekonomik krizin yaşattıkları kadar acı.
  • AKP iktidarı, emekliye reva gördükleri açlık ve sefalet maaşı olan 12 bin 500 liralık emekli maaşının maliyetini, dillerinden düşürmüyor. ‘Beğenmiyorsunuz ama bize maliyeti 33 milyar lira’ diyorlar. İnsanda biraz vicdan olur. Bunu söylerken hiç utanmıyorlar ama aynı utanmazlar, SSK’dan işverene sağlanan 5 puanlık destek primini iptal ettiklerini ve buradan bütçeye kaynak sağladıklarını söylemiyorlar. İptal ettikleri destek priminin hazineye ilk 6 aylık getirisi 128 milyar Türk lirası. Emekliye verdiğiniz 2 bin 500 TL’lik zammın bütçeye maliyetinin 33 milyar lira olduğundan bahsediyorsunuz, iptal ettiğiniz destek priminin 128 milyar lira getirisinden bahsetmiyorsunuz. Siz emekliye verdiğiniz parayı cebinizden mi veriyorsunuz?
  • Geçtiğimiz hafta ülkemizin, devlet kurumlarının kaynaklarının milletimize değil de; yandaşlara, belli kişilere ve gruplara aktarıldığının bir örneği daha ortaya çıktı. Türk Hava Yolları, milletimizin gururu filenin sultanlarını 13 saatlik ABD yolculuğuna ekonomi sınıfında daracık koltuklarla gönderirken; meğer bir taraftan da tarikatlara, yandaşlara, kendilerine yakın derneklere sınırsız ayrıcalıklar tanımış. 2018-2021 tarihleri arasında binlerce bedava bilet verilmiş. Tonlarca bagaj ve kargo bedava taşınmış. İndirimli yolculuklar yapılmış, üst sınıfta uçmuşlar. Tarikatlara, yakın görülen derneklere, eşe dosta kıyak çekilmiş. Bunlar Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar. Milyonlarca lira tarikatlara, yandaşlara aktarılıyor, sonra memurun işçinin alın teri ile kazandıklarını göz dikiliyor.
  • Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’deki Fransız Okulları’nın MEB’e bağlanması ve bu okullarda MEB’in müfredatına göre eğitim verilmesi gerektiğini söyledi… Ancak bu Fransız okullarından birinde; ‘Milli ve manevi değerlerimize bağlı çocuklar yetiştireceğiz’ diyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş’ın çocuğu da okuyormuş. Sayın Mahinur Göktaş, devlet okullarındaki eğitimi yada müfredatı mı beğenmiyor da çocuğunu Türk okullarına göndermek yerine Fransız okullarına gönderiyor? Yoksa konu kendi çocuğu olunca milli ve manevi değerlerinden vaz mı geçmiş? İki bakanı birbirine düşüren bu tartışma bize; ülkemizin eğitim sistemindeki çifte standardı, kaliteli ve nitelikli eğitimin artık bu ülkede sınıfsal bir mesele haline geldiğini bir kez daha göstermiştir. Parası olan yine bir yolunu bulup çocuğunu, bu tarikatların gölgesi düşmüş müfredattan uzak tutabiliyor da, çocuğunu özel okula gönderecek parası olmayanın çocuğu bilimden, çağdaşlıktan uzak bu müfredata maruz bırakılıyor. Bana bak Yusuf Tekin. Senin zihniyetinin yansıması olan bu karanlık müfredatı, sizinkiler bile beğenmiyor. Bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını atmaya çalıştığınız o kör karanlığa, kendi çocuklarınızı atmaya razı oluyor musunuz? Bu ülkenin çocuklarının başına gelen en büyük talihsizliksin Yusuf Tekin. Karanlık zihniyetinizin de, senin de karşında durmaya devam edeceğiz.
  • Bir Diyanet İşleri Başkanı var ki akıllara zarar. Adam kendini resmen şeyhülislam sanıyor. Geçtiğimiz cuma günü Düzce Akçakoca Merkez Camisi’nde okuduğu cuma hutbesinde ‘Kadınların yüz, el ve ayakları hariç örtünmesi gerektiği, kadınların gençlerin erken yaşta evlenmesi gerektiğine’ dair bir şeyler saçmalamış. Diyanetin sınırsız bütçesiyle, saltanat süren bu hadsiz adam, Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğunu unutmuşa benziyor. Unuttuysan hatırlatırız Ali Erbaş. İnsanların giyimine, yaşam tarzına, kaç yaşında evleneceklerine, telkin ve tavsiye yoluyla dahi karışamazsın. Haddini bil. Burası Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye’de kadınlar kaç yaşında evleneceklerine kendileri karar verebilirler. Türkiye’de kadınlar, siz istiyorsunuz diye dört duvarın arasına sıkışıp kalmayacaklar.

ÖZEL-ESAD GÖRÜŞMESİ

  • (‘Özgür Özel’in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile gündeme geldi mi?’ sorusu üzerine) Bu konu zaten bizim gündemimizde olan bir konu. Bir süredir bu konuyla ilgili diplomatik yollardan gerekli iletişim gerekli çalışma yapılıyor. Önümüzdeki günlerde, önümüzdeki süreçte Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in Suriye Devlet Başkanı Sayın Esad’la görüşeceğini ifade edebiliriz. Ancak bu görüşmenin tarihi, yeri ve zamanı henüz keskinleşmiş, netleşmiş değil.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.