THY’nın yeni hostes kıyafetleri ile ilgili yapılan eleştiriler gündemi uzun süre meşgul etti. Ünlü tasarımcı Dilek Hanif hem THY’daki süreç hem de yeni projeleri hakkında Epoch Times’ın sorularını yanıtladı…
THY kaç yılda bir üniforma değişikliğine gidiyor?
Bildiğim kadarıyla, THY ihtiyaca göre değişikliğe gidiyor. Uzun süredir, aynı üniforma kullanılıyordu. THY kendi konseptlerini ön plana çıkarmayı hedefliyordu. Şu an kullanılan kıyafetler, THY marka kimliği ile bütünleşmeyen son derece standart kıyafetler. THY, marka kimliği ile ilgili bir çalışma başlattı. Bu sebeple CIP salonları ve ikram ile ilgili değişiklikler yapıldı. Üniformalarda da benzer değişim yapılacak. Bu sebeple 8 ayrı tasarımcının katıldığı bir tasarım ihalesi açtılar.
İhale sürecinden biraz bahseder misiniz?
Aralarında Vakko’nun da bulunduğu 8 tasarımcı mektup ile ihaleye davet edildi. Çizimlerin yer aldığı bir dosya hazırlandı. Daha sonra her tasarımcıdan bunların prototip olarak hazırlanması istendi. Herkes tasarımlarını önce THY’dan birçok kişinin yer aldığı (hostes, marka kimlik grubunun da içinde olduğu) bir yönetim grubuna sunum yaptı. Daha sonra dışardan gazeteci, mimar, gibi farklı gözle bakabilecek kişilerden oluşan seçici kurula da bir sunum yapıldı. Bu süreçlerden sonra THY benimle çalışma kararı aldı.
İhaleden sonraki süreci anlatır mısınız?
Benim yaptığım sunumların yanı sıra marka kimliğine uygun farklı ve kalıcı alternatifleri de çalışmamı istediler. Bu şekilde biz de çok alternatifli bir çalışma süreci başlattık.
Kaç aydır THY ile çalışıyorsunuz?
8-9 aydır çalışıyorum.
Sizce bu ihaleyi kazanmanızda ne etkili oldu?
Diğer tasarımcılar da benim gibi yurtdışında çalışmaları olan isimlerdi. Tasarımları yaparken sadece görsel değil, hareket kabiliyeti gibi çok fazla detayı düşünerek koleksiyon hazırlamıştım. Sade şıklıktan yanayım, zarafetin önemli olduğunu düşünüyorum. THY kimliğine uygun, farklı ve sıradışı çalışma olmasını istedim. O sebeple öne çıktığımızı düşünüyorum.
Çok ciddi iki seçici kurulun onayından geçtiniz. Bu seçimlerde üst yönetim var mıydı?
Genel Müdür Temel bey sanıyorum katılmamıştı. Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu bey bir kez toplantıda vardı.
Üniformaları gösteren ilk fotoğraf Twitter’a nasıl sızdı ve tepkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu konuya bir açıklık getirmem gerekiyor. Tasarım süreci bitmiş ve sanki bu resimdeki üniformalar kabul edilmiş gibi bir haber çıktı. Tamamen asılsız. Konu dışı bir fotoğraftı. Çok büyük bir yanlış anlaşılma oldu. Zaten biz kendi içimizde henüz seçimi sonuçlandırmamıştık. Çok alternatif üzerinde halen çalışma yapıyoruz. Daha sonra diğer alternatifleri gösteren bazı görselleri de sunduk basına.
Önce bir grup tasarım çalıştık daha sonra seçici kurulda etnik çalışmalar da talep edildi. Etnik grup içerisinde kültürümüzü yansıtan çeşitli alternatifler deniyorduk. Müşteriye birşeyin olup olmayacağını ancak göstererek izah edersiniz. Kimsenin aklında soru işareti kalmaması açısından bu yolu seçiyoruz. Bu yöntem müşteriyi daha çok memnun ediyor.
Resim Twitter’a moda camiasından biri tarafından kondu. Onun eline nasıl geçti bilmiyorum. Bu kişi beni tanıyor. Arayıp sorsaydı durumu izah ederdim. Konu da bu noktaya gelmezdi. Twitter’da çok sayıda takipçisi olan biri, oradan çok hızlı ve yanlış bir haber yayıldı.
THY nasıl bir müşteri?
Bence gayet iyi çalışıyorduk. Ben onları anlayabiliyorum. Çeşitli alternatifleri görmek istemeleri çok doğal. Çünkü kıyafetleri uzun süreli kullanmak istiyorlar. Bu da detaylı bir çalışma gerektiriyordu.
Resimde yer alan üniformalar zaten onaylamadıkları bir alternatifti. Biz istekler doğrultusunda çalışmak zorundayız. Ben o görselde yer alan kıyafetlerin zaten olmayacağını söyledim. Teknik olarak zor, hosteslerin yürümesi açısından da tehlikeliydi. Olmayacağını bilmemize rağmen, yine de göstermek durumundayız.
Kıyafetlerin kalınlığı hakkında da bayağı yorum yapıldı…
Etnik desen çalışması yapıyorduk. Birebir padişahların giymiş olduğu kaftan deseninden bir uygulama çalışması yapmaya karar verdik. Amaç o kumaşın elbisedeki duruşunu göstermekti. Onun için muhakkak dikip görmeniz gerekir. Biz bu deseni bir üreticiye verdik. Bu hazır kumaş değil. İlk seferde istediğimiz renk çıkmadı. Zaman kaybı olmasın diye dokunmuş olarak görelim dedik. Kumaşı yapan firma numune hazırladı. Kumaş çok kalın çıktı. Zaman kaybetmeden prototipte görmek amacıyla o kumaşı denedik. Bu hep böyle olur, kimsenin bu konuda yorum yapmaya hakkı yok.
Tepkiler süreci değiştirdi mi?
Hayır, kesinlikle. THY bu konuda gayet net. Kendi kültürümüzü içinde barındıran ama aynı zamanda çağdaş kıyafet ile birleşen bir çalışma istiyorlar. Ben de bu birleşimin dozunu ayarlamaya çalışıyordum. Tek başına çağdaş kıyafetler, THY’nı ayrıştırmıyor. Dolayısıyla ona etnik birşey katmak hoş olacak.
THY’nın içki ile ilgili yeni uygulaması ve medyada yer alan haberler THY’na olan tepkileri artırdı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İkisinin üst üste gelmesi çok şansız oldu. Onay almamış, kenara kaldırılan görselin bu şekilde ortaya çıkması şanssız oldu. Art niyet olduğunu düşünüyorum. Çünkü o kıyafetlerden sonra iki ayrı çalışma daha yapmıştık. Neden onlar yayınlanmadı da bu resim yayınlandı? Çünkü orada uzun bir etek boyu vardı. Hemen THY ve Türkiye geriye mi gidiyor gibi bir tartışma başlatıldı. Başka boyuta çekildi.
THY ile çalışırken bunu hiç hissetmedim. Her şeyi denemeye açık gidiyorduk. Konu bu tarafa çekildi.
İngiliz Economist dergisi de bu konu ile ilgili bir makale yayınlandı ve bu makalede ‘THY Başbakanı memnun etmek istiyor’ gibi bir yorum yapıldı. Sizce bu doğru mu?
Zannetmiyorum. THY üst düzey yöneticiler ile görüştüğümde de öyle birşey algılamadım.
Sizin hakkınızda da çok yorum yapıldı medyada…
Ben yazılan yazılara birkaç gün baktım, sonra okumayı bıraktım. Gördüm ki yazıyı yazan kişiler konunun aslını bilmeden yorum yapmışlar. Sanki ben yapmışım ve bunun altına imza atmışım gibi yazdılar.
Bu yorumu yazanlar beni arayıp, konunun aslını sormadı. Bana keşke sorsalardı. Geçenlerde biri neden ihale ile bu iş verilmedi diye yazmış. Hiç bilmeden konuşuyorlar. Bu kadar önyargılı yaklaşıma ne cevap vereceğim?
Bence daha sağduyulu olmamız gerekir. Yorum yaparken biraz da konuyu anlamak lazım. İnsanoğluna bu yakışır. Bu kadar hırçın olamamaları gerekir.
Bir gazeteci de kumaşların nasıl olması gerektiği konusunda uzun uzun tarif yazmış. Güldüm. THY zaten her türlü kumaşın olmazsa olmaz özelliğini zaten belirlemiş. Bunu konuşmaya bile gerek yok.
Bir başka gazeteci de ‘Dilek Hanif bu işle intihar etti’ diye yorum yapmış. Dilek Hanif aptal mı? Ben sıfırdan bir marka yarattım. 23-24 yıllık bir marka. Paris haute couture haftasına gidebilecek vizyona sahip bir kişiyim.
Hosteslere neden söz hakkı verilmedi diye eleştirenler de vardı…
Sürecin sonunda 60 kişilik focus grubu olacaktı. Biz zaten yetkililerden kumaşın teknik özelliği hakkında brief aldık. İnsanlar bu konuda da anlamadan yazdı.
Yazılanlar hakkında çok yıprandığınızı söylemişisiniz…
Doğru. İlk günler çok üzüldüm. Çok iyi birşey için uğraşırken ve ödün vererek çalışırken haksızlığa uğramak beni üzdü. Ancak iş hayatında böyle şeylerin olabileceğini düşündüm. Bu yumruk beni çok daha güçlü ayağa kaldırdı. Şimdi kendimi daha güçlü hissediyorum.
Biraz diğer projelerinizden de bahseder misiniz?
Senede iki kez Paris haute couture haftasına katılıyorum. Türkiye’den sürekli katılan tek isim benim. Onun dışında ihracat ile ilgili bir çalışma yapmaya başladık. Markayı couture’de tanıtıp hazır giyimde devamını getirmek üzere bir kurgu yaptık. Kurumsal bir ekibimiz var. Genel müdür ve tasarım ekibimiz var.
New York’da Bergdorf Goodman mağazasında iki gün üst üste yer alacak bir trendshow için davet aldık.
Los Angeles ve Paris’te bir ajansımız var. Geçen yıl Oscar ödül töreninde Jane Fonda benim kıyafetimi giymişti. Yurtdışında kıyafetlerim çok giyiliyor. Rotamı yurtdışına çevirdim, ihracat ve marka ile ilgili çalışmalara ağırlık vermiş durumdayım.
New York’ta bazı noktalarda sürekli satışımız olsun istiyoruz. O sebeple gittiğimizde bazı yerler ile görüşmeler yapacağız.
Sizi diğer modacılardan ayıran nedir sizce?
Benim kıyafetlerim zamansızdır. Yani her parça seneler sonra bile tekrar gündemde olur. Feminen, sade ve elegan şıklıktan hoşlanıyorum.
Ayrıca isçilik için çok özel bir atölyemiz var. Jane Fonda geçen yıl 20 parça içerisinden bizim kıyafeti seçti. Stilistine neden bizi seçtiğini sorduğumda, “Çok ciddi bir işçilik vardı fakat bu giyen kişinin önüne geçmiyordu” cevabını aldım. Benim elbiselerimdeki işçilik giyen kişinin önüne geçmez ama ona güç verir.
Ayrıca kendi kültürünüzden birşey kullanınca, çok özgün oluyorsunuz. Drape, nakış çalışmaları bizim atölyemizde yapılıyor. İyi isçiliği olan bir atölyemiz var. 35 kişi çalışıyor.
Genç tasarımcılara tavsiyeleriniz nedir?
Bu işi gerçekten severek yapıyor olmak şart. Yoksa belli bir noktadan sonra zorlukları aşamıyorsunuz. Severek inanarak yapmak lazım. Bu inanç sizi zorluklar karşısında daha da ileriye taşıyor. Müşterinin ne istediğini bilmek de önemli. Hem müşterinin hem de sizin istediğiniz mix’i yapmak gerekir. Başarı burada saklı…