Diyarbakır’da 22 Ağustos’ta başlayan anneler eylemi, PKK tarafından çocukları kaçırılan ailelerin katılımı ile devam ediyor.
Çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen aileler ile 4 yıl önce PKK tarafından kaçırılan asker ve polislerin aileleri de Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde oturmaya başladı. Oturma eylemine katılan aile sayısı 28’e ulaştı.
10 aydır kayıp olan 2002 doğumlu oğlu Mustafa Biçer için 3 Eylül’de HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemine başlayan Rauf Biçer, “Evlatlarımız gelene kadar HDP önünde oturmaya devam edeceğiz” diyor. Daha önce oturma eylemi yapmak istediklerini ancak destek bulamadıklarını söyleyen Rauf Biçer, “Bir annenin oturduğunu görünce biz de geldik. Zamanla çoğaldı aileler. Bizim çocuklarımız 14, 15, 16 yaşında. Bu çocuklar, Kandil’i, Kobani’yi bilmez. Bu çocuklar HDP’min desteği olmadan nasıl gider. HDP dışında bütün partilerle görüştük” dedi.
TBMM’deki tüm partilere seslenen Biçer, “Biz HDP’nin dediği gibi tüm partilerin birleşmesini, öfkesini bir tarafa bıraksın evlatlarımızı getirmelerini istiyoruz. Devlet de HDP de diğer partiler de birleşsin ve evlatlarımızı getirsin. Çocuklarımız gelmeden bu analar buradan kalmayacak” diye konuştu.
Sanatçılar da ziyaret etmişti
HDP binası önünde oturma eylemi yapan annelere sanatçılardan destek geldi.
Aralarında Hülya Koçyiğit, Muazze Ersoy, Gülben Ergen, Yavuz Bingöl, Cengiz Kurtoğlu, Hazım Körmükçü ve Hasan Kaçan’ın da bulunduğu bir grup sanatçı, Diyarbakır’da HDP binası önünde oturma eylemi yapan anneleri ziyaret etti.
Hülya Koçyiğit, ziyaret ettiği annelerin arasında şunları söyledi:
“Ben buraya vicdanımın sesini dinleyerek geldim. İnsani duygularımla geldim. Bu ülkede 30 yılı aşkın bir terör var. Ve terör yüzünden evladını kaybeden anneler var. Gözyaşları hiç dinmedi onların. Allah kimseye göstermesin. En büyük ah anaların ahıdır diyorum. Ben şehit annelerinin yanındayım, ben Cumartesi Anneleri’nin yanındaydım, bugün de bu annelerin yanındaydım. Çığlıklarını bütün dünya duysun istiyorum. Onlar direnişe geçtiler, hepimiz onların yanında olmalıyız. Çünkü demokratik haklarımız silahla alınamaz. Buna inanırsak hep beraber onların yanında durursak inşallah bir gün terörün de bittiğini onların da evlatlarına kavuştuğunu görürüz.” dedi.
Muazzez Ersoy şu ifadeleri kullanmıştı;
“Şunu söyleyeceğim ilk önce; ‘ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar’ diye bir söz var, hepimiz biliyoruz. Bu feryadın duyulması lazım. Bu feryatların cevap bulması lazım. Bu feryatların anlaşılması lazım. İnşallah sağlıkla tez gün tez vakitte o yavrular en güzel şekilde annelerine, babalarına, yuvalarına geri dönerler. Ben bu feryatların, Türkiye’de bazı şeyleri değiştireceğini düşünüyorum. Kim kimi destekleyecek bir daha düşünmeli diyorum. Bütün Türkiye şu anda annelerimizin feryatları için dua ediyorlar ve bütün anneler.”
Yavuz Bingöl;
“Bu yanlıştan geri dönün. Annelerinizi ağlatmayın. Anne evladına sarılmak isteyin, silahları bir meydanda yakın. Gelin annelerinizin kirpiklerinden gözyaşlarını silin. Bu ülke 50 bin insanını kurban etti teröre. Yeter artık. Anne feryadının siyaseti olmaz. Biz de bugün buraya geldik. Burada siyasi şov olarak bakan arkadaşlarımız var. Anneler de evlatları dönsün istiyorlar. Evlatlarının yerine bizi koyamazlar. Biz de geldik ki toplumsal farklılık yaratalım. Önce dünkü şehitlerimize gittik. Ailelerine sabır diliyoruz. Sonra da buraya geldik.” şeklinde konuştu.
Gülben Ergen, “Bir annenin ciğerinin yanarak evladını aramasından başka ‘Ölü de istiyorum diri de istiyorum’ diyor. Başka ne denilebilir? Annelerin gücünü hiçbir kuvvet yenemez. Dün gece burada hain terör yine can aldı. Pırıl pırıl delikanlılar… Ne hakları var? Bu ne büyük bir acı? Bitmeyecek, burası Türkiye Cumhuriyeti. Bu annelerin sesine kulak verelim, çok acı” diye konuştu.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.