Dünyanın ilk 7 harikasından biri: Mosi-oa-Tunya (Gürleyen Duman)
Uzun bir zaman önce sadece 7 Dünya Harikası varken, günümüzde bu sayı 582’yi bulmuştur. Bunların tümü UNESCO’nun koruması altındadır ve bu harikalara şimdi “Dünya Kültür Mirası” adı veriliyor. 582 dünya harikasından 445’i kültürel, 112’si doğal, 20’si de hem kültürel hem doğal özellikleri içeriyor.
Victoria Şelaleleri veya Mosi-oa-Tunya (Gürleyen Duman) dünyanın en görkemli şelalelerindendir. Zambezi Nehrinin üzerinde, Zambiya ve Zimbabve sınırları arasında, bulunur. Şelaleler yaklaşık olarak 1,7 km genişliğinde ve 128 m yüksekliğindedir. Dünyanın yedi harikasından biridir.
Yerlilerin “Mosi-oa-Tunya” (Gürleyen duman) diye adlandırdıkları Victoria şelalelerinin ilk beyaz tanığı 1855’de İngiliz keşif ve misyoner Dr. Livingston olmuş. O dönemde kara Afrika’ya hıristiyanlığı yaymaya ve esir ticareti ile mücadele etmeye gelen Dr. Livingstone, Victoria şelalelerini görünce hislerini: ‘‘Melekleri bile güzelliği ile büyüleyen bir yer…” diye nitelendirir. Asıl amacı Nil nehrinin kaynağını aramak olan kaşif, o günden sonra büyülenmiş gibi kendini bu bölgeye adar. Şelaleye İngiliz kraliçesi Victoria’nın adını koyar, bölgeyi kalkındıracak girişimlerde bulunur ve yerli halkı eğitir.
Victoria şelalesinin bir ucu Zimbabwe’de öbür ucu ise Zambia’da bitiyor. Victoria şelalesini en geniş açıdan ve dökülen en fazla su hacmini Zimbabwe’de görebilirsiniz. Zambezi nehrinin ağzı 1.7 kilometre genişleyerek 107 metre derinliğinde Zambezi boğazına dökülüyor ve böylece Victoria şelalesi oluşuyor. Yağmur mevsiminde dökülen suyun dakikadaki hacmi 545 milyon litreyi buluyor. Bu dökülen suyun spreyi 500 metre yukarı çıkarak çevreye yağmur şeklinde düşüyor. Bu sayede bu bölgede bir yağmur ormanı gelişiyor ve 30 kilometre uzaktan bile “gürleyen dumanın” etrafa yaydığı spreye tanık olabiliyorsunuz. Nisan ve Haziran ayları arasında hava biraz rüzgarlıysa bir mucize daha gerçekleşiyor ve çifte gökkuşağına tanık oluyorsunuz. Victoria şelalelerini görünce doğanın görkemi ve zenginliği karşısında başınız dönüyor.
Ve… ne kadar şanslısınız ki, bu doğal güzellikleri sadece uzaktan değil, yakından da görmek ve hatta içinde yer almak mümkün. Zambezi nehrinde dolaşan birçok yolcu gemisi var, bunların arasında tarihi geçmişi ve kolonyal havasıyla dikkat çeken “Afrika Kraliçesi” ile gün batımını seyretmek inanılmaz keyifli. 1947’de Kral George’un seyahat ettiği bu gemi ile nehrin tüm kıpırtılarına tanık oluyor ve nehirde yıkanan fillere, güneşlenen su aygırlarına, yüzen timsahlara ve birçok farklı hayvana rastlıyorsunuz.
Eğer şelalenin tamamını görmek, gemilerin yanaşamadığı vahşi suları yakından izlemek isterseniz, helikopter turları ile bu amacınıza ulaşabiliyorsunuz. Victoria şelalelerini havadan görmek aslında tüm şelaleyi görmek anlamına geliyor. Yürüyerek veya gemiyle ancak bulunduğunuz ülkenin topraklarında kalan bölümü görebiliyorsunuz. Eğer yükseklik korkunuz yoksa, yarım saat süren helikopter turunu gerçekleştirebilirsiniz.
Dökülen suyun genişliği ve hacmi insanı şaşırtırken, bir de gökyüzünde asılı duran ve hiç kaybolmayan gökkuşağını görünce, kendinizi cennete gelmiş zannediyorsunuz ve buranın Dr. Livingston’un dediği gibi, melekleri bile kıskandıracak güzellikte olduğunu düşünüyorsunuz.
Kuzey Amerika’daki Niagara Şelaleleri’nden daha geniş olan Victoria Şelaleleri sadece Güney Amerika’nın Iguaçu Şelaleleri ile karşılaştırılabilir. Iguaçu 270’den fazla (görece) ‘küçük’ şelaleye bölünmüşken Victoria dünyadaki en büyük, 100 metreden yüksek ve 1,5 km’den geniş, tek su yatağından, dökülmektedir.
Faydalanılan kaynaklar: