Jane Dahl’ın Kısa Hikâyesi, ‘Bir Hırsızın Kalbi’

Bu yazımızda Jane Dahl’ın ‘Bir Hırsızın Kalbi’ isimli kısa hikâyesini bulacaksınız. Suç dolu hayatına rağmen bir hırsız, kendisine iyilikle karşılık veren bir anneye gerçek kalbini gösterir.

“Soyguncu ve Çocuğu” 1832, Karl Lessing. Philadelphia Sanat Müzesi. ‘Bir Hırsızın Kalbi’ hikâyesi hırsızın gerçek kalbini ortaya koyuyor. (Fotoğraf: Kamu Malı)

“Bir kitabı kapağına göre yargılama” ifadesini ne kadar sık duyarız? Ve kaç kez insanlar, önyargılar ve kötü ruh halleri yüzünden değersiz görülüp bir kenara itilir? Görünüşler, bir kişinin gerçek hikâyesini her zaman anlatmaz.

Jane Dahl “Bir Hırsızın Kalbi” adlı kısa hikâyesinde, bir eve giren ancak beklenmedik bir durumla karşılaşan bir hırsızı anlatır. Dahl bu hırsız üzerinden, kişinin görünüşünün ya da eylemlerinin her zaman kalbinin niteliğini yansıtmadığını vurgular.

Bir Eve Girme

Hırsız, gece yarısı bir evin penceresinden içeri süzülür. Tüm aletlerini yerleştirir ve evin sakin olduğundan emin olmak için bekler. Hemen işe koyulur, el feneriyle değerli eşyaları aramaya başlar.

Ancak gece yarısı macerası, bir kapının kapanma sesi ve koridorda yankılanan ayak sesleriyle kesintiye uğrar. Siyah maskesini takar, tabancasını doldurur ve geleni engellemek için harekete geçer. Fısıldayarak “Eller yukarı” der.

Gecelik giymiş küçük bir kızla yüz yüze geldiğinde şaşkına döner. Kızın küçücük hali onu etkiler ve sessizce onu sakinleştirir: “Korkma, sana zarar vermeyeceğim. Sadece sakin dur ki işimi hemen bitirip buradan gidebileyim.”

Buna rağmen küçük kız onun sözlerini duymazdan gelir ve kararlı adımlarla yanından geçmeye çalışır. Hırsız onu yakalar ve böyle aptalca bir şey yaptığı için azarlar. Ancak kız, “Telefon etmem lazım… Sadece telefon etmeme izin ver, sonra istediğini yapabilirsin” diye itiraz eder.

Hırsız, onun gitmesine ya da telefona dokunmasına asla izin vermez. Kızın polisi arayacağını bilir. Küçük kız daha da kararlı hale gelir, hırsızın elinden kurtulmak için mücadele eder ve kıpırdanır.

Hırsız onu bağlayıp susturmayı düşünürken, kızın gözyaşlarıyla gelen yalvarışı düşüncelerini böler. “Kardeşim ölüyor… Nöbet geçiriyor ve annem ne yapacağını bilmiyor—ama sen doktoru aramama izin vermiyorsun!”

Kalbin Niteliği

“Nöbet” kelimesini duyan hırsız, küçük kızı hemen serbest bırakır ve anneyle bebeğin nerede olduğunu sorar. Küçük kız ona yolu gösterir ve hırsız, kızdan hızlıca doktoru aramasını ister. Ardından dönüp aceleyle anne ve çocuğun bulunduğu odaya girer.

Anneye yaklaşır ve onun, nöbet geçiren bebeği çaresizlik içinde göğsüne bastırdığını görür. Hırsız, nazikçe bebeği annenin kollarından alır ve ona oğlunun iyiliği için cesur olması gerektiğini söyler.

Dahl’ın hikâyesi, hayatı nasıl olursa olsun ya da geçmişte hangi hataları yapmış olursa olsun, herkesin içinde bir iyilik ve inanç olduğunu anlatır. Hırsızın yanlış seçimlerine rağmen, anne onun içinde başka bir şey görür. Ve böylece kalbinin niteliğini ortaya çıkarır.

Dahl, Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens adlı eserindeki şu sözlerini adeta tekrar eder: “İşte benim sırrım. Çok basit bir sır: İnsan, yalnızca kalbiyle doğruyu görebilir; öz, gözle görülmez.”

Bir kalbin gerçek niteliğini anlamak için ne görünüşüne ne de kişinin yasalara aykırı eylemlerine bakmak doğru değildir. Aksine, bir kalbin niteliği ancak başka bir kalp aracılığıyla adil ve doğru bir şekilde görülebilir. Merhametli kalpler, gözlerin yorumlayamayacağı ortak bir dili duyar ve konuşur.

Yazan: Kate Vidimos, The Epoch Times

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.