Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü kez aday olduğu için itiraz edilen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen ‘seçime girebilir’ kararının gerekçesini açıkladı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığına yapılan itirazları reddetmiş, Erdoğan’ın adaylığı önünde herhangi bir engelin bulunmadığına karar verilmişti. Söz konusu kararın gerekçesi belli oldu.
Gerekçeli kararda; yeni sistemle gidilen ilk seçimin 24 Haziran 2018’de yapılan genel seçimler olduğu belirtildi. Erdoğan’ın birinci dönem 5 yıllık görevinin birlikte yapılan ilk seçim olan 24 Haziran 2018’de başladığı vurgulandı.
Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan YSK Başkanı Ahmet Yener, “YSK’nın ele aldığı konuları izah etmek istiyorum. Millet Partisi’nin Millet İttifakı’nın adının kullanılmaması itirazı değerlendirilmiş, sonucunda oy çokluğuyla talebinin reddine karar verilmiştir. Millet İttifakı unvanı 2018’deki gibi 2023’te de kullanılacak.” diye konuşmuştu.
Anayasanın 101. maddesinde düzenlenen “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü nedeniyle adaylık tartışmalarının odağında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan için hukukçular “Bu kurallar herkesi bağlar. YSK’yi anayasayı uygulamaya davet ediyoruz” demiş ve karara tepki göstermişti.
YSK, Erdoğan’ın üniversite diplomasının ‘sahte’ olduğuna ilişkin itirazları reddettiğine ilişkin gerekçeli kararını da açıkladı. İtirazların ‘soyut’ olduğunu söyleyen YSK yaptığı açıklamada, “Noter onaylı diploma örneğinin sahteliği ancak mahkeme kararı veya aynı kuvvette başka bir belge ile ispatlanabilir” dedi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Anayasa’nın ‘Adaylık ve seçimi’ başlıklı 101’inci maddesinde Cumhurbaşkanının ‘yükseköğrenim yapmış’ Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçileceği hükme bağlanmış olup; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 3’üncü maddesinde “yükseköğretim” milli eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim – öğretimin tümü olarak tanımlanmıştır.
Diplomanın sahteliği konusunda somut herhangi bir delil ibraz edilemediği gibi, itirazlara konu diploma, noter onaylı olup, 1512 sayılı Noterlik Kanunu ve Noterlik Kanunu Yönetmeliğine uygun olarak ‘Dairemizce onaylanması istenilen işbu fotokopinin ilgilisi tarafından gösterilen ve iade edilen aslına uygun olduğu ve 2 örnek verildiğini onaylarım.’ şeklinde noter tasdikini içerdiği görülmektedir.
Noter onaylı diploma örneğinin sahteliği ancak mahkeme kararı veya aynı kuvvette başka bir belge ile ispatlanabilir. Kaldı ki, başvuru sahipleri, diplomanın sahte olduğunu değil, sahteliği konusunda kuşku oluştuğunu, Yüksek Seçim Kurulunun bunu araştırması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bir başka anlatımla, ibraz edilen diplomanın sahteliğini ortaya koyan somut hiçbir delil sunulmamış, aksine diplomanın sahte olduğu konusunda kuşkular olduğu belirtilerek, bu kuşkunun giderilmesi talep edilmiştir. İddianın soyut olduğu itiraz sahiplerinin kabulünden de anlaşılmaktadır.
298 sayılı Kanun’un 112’nci maddesinde de öngörüldüğü üzere, itiraz eden, delillerini ve gerekçelerini göstermek zorunda olup, seçim kurullarının ve Yüksek Seçim Kurulunun delilleri araştırma ve toplama görevi bulunmamaktadır.
Dilekçelerde ileri sürülen hususlara ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, Kurulumuzun bu konuda daha önce vermiş olduğu kesinleşmiş çok sayıda kararında da ifade edildiği üzere, iddiaların soyut iddialar olduğu ve hukuken kabul edilebilir nitelikte taşımadığı anlaşıldığından, taleplerin reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.