Falun Gong’u ve Protestocuları İzlemek İçin Polise Yardım Eden Çin Şirketi Hikvision Kara Listeye Alındı

Foto: pixabay

Pennsylvania merkezli kamera güvenlik bilgi sistemleri şirketi IPVM’nin son raporuna göre, Çin’in kamera güvenlik sistemleri devi Hikvision, Çin rejiminin protestocuları ve Falun Gong uygulayıcılarını izlemesine yardımcı olmak için alarma geçti.

Alarma konu olan protesto faaliyetleri arasında, “düzeni bozmak için kamuya açık yerlerde kalabalık gruplar halinde toplanmak, yasadışı toplantı, yürüyüş, gösteri düzenlemek” ve “şikâyet dilekçesi” ile tehdit oluşturmak yer alıyor.

Hikvision web sitesindeki erişilebilir teknik belgelerde, bu eylemler “kumar” veya “uyuşturucuyla ilgili” suçların yanında yer almaktadır.

Tehlike işaretleri ayrıca “dinleri” ve “Falun Gong”u da hedefliyor.

Falun Dafa olarak da bilinen Falun Gong, meditasyon egzersizleri ve ahlaki öğretiler içeren manevi bir uygulamadır. 1990’larda toplum içinde yaygınlaştı ve on yılın sonunda Çin’deki uygulayıcı sayısı yüz milyona kadar ulaştı. Bunu bir tehdit olarak algılayan Çin rejimi, 1999 yılında uygulamayı ortadan kaldırmak için ülke çapında bir kampanya başlattı.

O zamandan buyana milyonlarca Falun Gong uygulayıcısı, ülke çapındaki hapishanelerde ve gözaltı merkezlerinde tutularak işkenceye uğradılar ve organları zorla alındı.

Alarm Yöntemleri

Şirketin web sitesinde tehlike işareti karşısında ne gibi alarm eylemleri uygulanacağı belirtilmiyor ancak “görev başında keşif”, “ekipman alarmı” gibi “alarm yöntemleri”nden ve polisi aramaktan bahsediliyor.

Bir IPVM araştırmacısı olan Charles Rollet, bu yöntemlerin nasıl uygulandığını ayrıntılı olarak açıkladı.

Görevli polis, olayları veya durumları “kalabalık grupların, düzeni bozmak amacıyla, kamuya açık yerlerde toplanması” anlamına gelen “503” olayı olarak rapor edebilecek. Rollet’in bildirdiğine göre bu durumda sistem, polis departmanının geri kalanını da alarma geçirebilir.

Aynı yöntem, dini gruplar veya Falun Gong gibi grupların etkinlikleri ve listedeki diğer “ihlaller” için de uygulanabilir.

Hikvision’ın Infovision IoT olarak da bilinen Akıllı Uygulama Platformunun öncelikli görevi, verilerin “toplanması, depolanması ve işlenmesi”dir. Platformun birincil kullanım alanlarından biri, olayların “akıllı denetimi”dir.

Teknik belgede aynı zamanda şirket müşterilerinin, güvenlik için toplanan muazzam miktardaki kişisel veriye erişebileceği de belirtiliyor. Bir “personel sözlüğü”nde, kişinin siyasi görüşü, dini ve etnik kökeni gibi çeşitli kişisel özelliklerin yanı sıra, onu fiziksel olarak tanımlayan, ceket rengi, yaklaşık yaşı, gülümseyip gülümsemediği, saçının uzun veya kısa olduğu, gözlük takıp takmadığı gibi özellikleri de kaydediliyor.

Rollet bu izleme sisteminin kötü etkileriyle ilgili endişelerini dile getirdi. Bu tür bulguların, ÇKP’nin katı sıfır COVID politikalarına karşı yaygın protestoların patlak vermesinden sadece bir ay sonra ortaya çıktığını ve ardından da pandemi kısıtlamaları aniden kaldırıldığını belirtti.

Rollet, “Bu durum, toplantı yapma özgürlüğü ve din özgürlüğü hakkındaki endişeleri artırıyor” dedi. “Aslında bu iki hak, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) anayasasında yer alıyor, ancak uygulamada hükümet bu özgürlüklere çok sert baskı yapıyor. Bu yüzden teknolojinin, baskı altındaki grupların takibini kolaylaştıracağı konusunda endişeliyim.”

IPVM tarafından temasa geçildikten sonra Çinli şirketin web sitesinden “Falun Gong” ve “din” alarmını kaldırdığı bildirildi.

Sincan’daki İnsan Hakları İhlalleriyle Bağlantısı

Çinli Hikvision şirketi dünyadaki güvenlik kameralarının beşte birinden fazlasını üretiyor ve piyasa değeri Sony’den daha yüksek. Hikvision’ın yükselişi aslında Çin rejiminin artan güvenlik kamerası ihtiyacı ile bağlantılı. 2011’de Hikvision, 1.2 milyar dolarlık bir Chongqing “Güvenli Şehir” izleme projesi aldı ve üç yıl içinde 200.000 güvenlik kamerası kurdu. Çin hükümeti, Çin Elektronik Teknoloji Grubu (China Electric) tarafından yatırım yapılan, devlete ait Zhongdian Haikang Group aracılığıyla Hikvision’da yaklaşık yüzde 40 hisseye sahip.

Hikvision, Çin’de toplu gözaltılar ve izinsiz gözetleme de dâhil olmak üzere hak ihlallerine karıştığı gerekçesiyle 2019 yılında ABD hükümeti tarafından ticari kara listeye alındı. Şirket ürettiği teknolojiyi kullanarak, Çin komünist rejiminin Sincan’daki Uygurlu Müslümanları bastırmasına yardım ettiği için ciddi eleştirilere maruz kaldı.

Kongre Yürütme Komisyonu tarafından Çin hakkında Kasım 2019’da yayınlanan bir raporda, Hikvision’ın Sincan’da büyük miktarda kişisel veriyi toplayan ve analiz eden merkezi bir sistemin “kurulması, işletilmesi ve devam eden bakımına doğrudan dâhil olduğu” belirtildi.

Washington merkezli kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Uygur İnsan Hakları Projesi’nin küresel avukatlık direktörü Louisa Greve The Epoch Times’a verdiği demeçte, Hikvision, “Uygur halkı üzerinde mutlak bir korku yaratan, tam gözetleme ve ırka dayalı profil kaydetme sistemini kurdu. Bu sistem Çin’in başka yerlerinde ve potansiyel olarak dünyanın her yerinde tam gözetleme için bir prototip yaratıyor” dedi.

Hikvision, Çin hükümetine Uygurları bastırmak için yardım edildiğini gösteren tüm raporları yalanladı.

Ancak Florida senatörü Marco Rubio, çeşitli insan hakları suçlarına yardım ettikleri için Hikvision’a ve diğer Çinli firmalara yaptırım uygulanması çağrısında bulundu.

Rubio, The Guardian’a gönderdiği e-postada, “Hikvision teknolojisi, Çin Komünist Partisinin Falun Gong ve Uygurlar da dâhil çeşitli gruplara uyguladığı iğrenç insan hakları ihlalleri ve soykırımlarda merkezi bir rol oynuyor” dedi.

Emel Khan ve Sean Lin bu rapora katkıda bulundu.

Yazan: Hannah Ng, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.