Hastalık ve Depresyondan Sonra “Mucizevi Şifa”yı Buldu

Daha 3 yaşındayken, annemin normal olmadığını düşündüğümü açıkça hatırlıyorum. Çoğu zaman, benim gibi küçük bir çocuk kadar bile mantıklı düşünemezdi ve ne yapacağı belli olmazdı. Ondan korkuyordum ama bunu kimseye söyleyemezdim.

Tek bildiğim annemin bazen çok hoş, mutlu ve enerji dolu olduğu, yemek pişirdiği, temizlik yaptığı ve şarkı söylediğiydi. Fakat hızla sıradan ve kötü birine dönüşebilirdi. Bazen çok içine kapanır, yavaş hareket eder ve sanki orada değilmişim gibi uzak dururdu. Zamanın çoğunda çok sessiz kalmayı ve gerekmedikçe onu rahatsız etmemeyi öğrendim.

Missouri’de şehir dışında küçük bir çiftlikte yaşardık, çok az misafirimiz olurdu ve nadiren dışarı çıkardık. Babam çoğunlukla çiftçilik yapar ya da kamyon sürerdi. Bu yüzden annem, küçük erkek kardeşim ve ben, genellikle yalnız kalırdık.

Annem çok değişken olduğu için, babamın yanında zaman geçirmeyi tercih ederdim. Ancak o da kaba ve duygusuz olabiliyordu.

Örneğin bir gün, bir takım işleri halletmek için hep birlikte evden çıkıyorduk. Baktığım kedi yavrularından biri bizimle birlikte kamyona atlamaya çalıştı. Annem yanlışlıkla yavrunun kafasına kapıyı çarparak onu öldürdü. Ağlamaya başladığımda, babam annemin elinden yavruyu aldı. Pencereden dışarı, hızla geçtiğimiz mısır tarlasına fırlattı ve bana “Ağlamayı kesmezsen seni de oraya atacağım” dedi.

O yıllardan kalan bazı hatıralarda, hayatın neredeyse çekilmez olduğuna inandığımı hatırlıyorum. Annem hariç hiç kimse ne yaptığımı anlayamasa da, 3 ve 5 yaşları arasında dört kere intihar etmeyi denedim.

Bir keresinde, babamla birlikte traktörün üzerindeyken kendimi tehlikeli bir şekilde bıraktım. Babam kötü bir şey olmadan beni kurtardı. Başka bir zaman bir şişe bebek aspirini yuttum. Beni öldüreceğini biliyordum çünkü annem söylemişti. Boş şişeyi bulduğunda hepsini yuttuğumu itiraf ettim. Bana komik bir bakış attı ve nedenini sordu. Ona söyleyemeyeceğimi biliyordum, bu yüzden nedenini bilmediğimi söyledim. İyileşeceğimden emindi ve öyle de oldu.

Başka bir seferinde, birkaç bozuk para yutuyordum ki, boğazımı gerçekten tıkayabilecek kadar büyükleri denemeden önce beni yakaladı. Son olarak, bir gün mısır tarlasına gittim ve orada bekledim. Çünkü eğer beklersem orada öleceğime inanmıştım. Ölmeyi bekledim ama hiçbir şey olmadı, bu yüzden sonunda geri döndüm.

İntihar planlarım işe yaramayınca, büyümenin dışında benim için bir kaçış olmadığına inandım. Bunu amaç edinip, umutsuzluğa düştüğümde bile vazgeçmedim.

Barbara 1965’te babasıyla birlikte.

Ergenlik Daha Fazla Kargaşa Getiriyor

Yaklaşık 6 yaşımdayken annem ikiz erkek çocukları doğurduktan hemen sonra babamı boşadı. Hep babamın ona kötü davrandığını söylerdi, ancak bunun olduğunu hatırlamıyorum.

Sonraki birkaç yıl boyunca, üzücü bir hayat yaşadık. Birkaç kez taşındık; büyükannemize gittik ve geri geldik. Önceleri kışın en soğuk günlerinde elektriğimiz ya da gazımız yoktu. Evimizde sık sık gürültülü partiler olurdu ve genellikle sabahın erken saatlerine kadar uyuyamazdım. Annemin malt likörünü bebek kardeşlerimin şişelerine koyarak uyumalarını sağladığını hatırlıyorum. Böylece “misafirleriyle” rahatsız olmadan kart oynayabiliyordu. Çoğu zaman her yerde sigara izmaritleri ve bira şişeleri ile dolu bir odada uyanıyordum. Genellikle yemeğimiz azdı ya da hiç yoktu.

Sekiz yaşımdayken, annem başka bir koca bulmuştu – genç bir Vietnam savaş veterineri, onunla ve çocuklarıyla ilgilenmek isteyen bir alkolizm adayı. Onunla ilk evimiz daha önce yaşadığımız yerden oldukça uzaktı. Akrabalarımızdan hiçbirine de yakın değildik.

İlk kışın ilk birkaç haftasında, okula uzun bir yol yürüyerek gitmek zorunda olmama rağmen, giyecek bir ceketim yoktu. Zar zor yetecek kadar yemeğimiz olurdu. Çoğu zaman çok az yerdim ya da hiç bir şey yemezdim. Muhtemelen bilinçsizce bu şekilde kendimi öldürebileceğimi düşünüyordum. Aile üyeleri genellikle ne kadar zayıf olduğumu söylerdi.

Annem, çocuklarının her biriyle olan ilişkisinin kötü olmasından bir başkasının –özellikle ailesinden birinin- sorumlu olduğunu bize açıkça gösterdi. Sıklıkla bize aile üyeleriyle ilgili kötü şeyler söylerdi, onların suçlu olduğunu hissedeceğimiz bir noktadan eleştirirdi. Böylece ne zaman onlarla bir arada olsak, en çok kendimizi suçlu hissederdik ve her şeyin en kötüsüne inanırdık.

Böylece hiçbirimiz onun kötü davranışından ailedeki birine bahsedemedik. Bunu yaparsak kimsenin inanmayacağına bizi inandırdı, bu yüzden kimseye bir şey söylememeye cesaret edemedik. Bu uzun yıllar boyunca oldukça başarılı bir kontrol yöntemi oldu.

Yeniden evlenmiş ve bir üvey çocuğa sahip olmuş olmasına rağmen, bu süre zarfında babamı oldukça düzenli olarak görebildim. Onun konforlu evine gitmek bana işkence gibi geliyordu – düzenli yataklar, çarşaflar, havlular, temiz iç çamaşırları ve çoraplar – hemen hemen hiç sahip olmadığım tüm ihtiyaçlar vardı. Yemek hiç eksik olmuyordu ve hatta oyuncaklar da vardı.

Babamın yeni karısı bana karşı çok nazikti. Bana dikiş dikmeyi öğretti ve yatağı ıslatmayı bırakmama yardım etti. Babam da değişmiş gibi gözüküyordu, belki de daha önceki davranışları annemin bir yansımasıydı. Söylemeye gerek yok, orada ne kadar kalırsam kalayım, “eve” gitmekten nefret ediyordum.

1971’de Barbara.

Umutsuzluğa Daha Fazla Batırıyorum

Bir gün üvey anneme, gelip onlarla yaşayabilir miyim diye sordum; Anneme sormam gerektiğini söyledi. Sonunda cesaretimi toplandım. Annem ve üvey babam zaten hepimize bakmakta çok zorluk çektikleri için bunun mantıklı olacağını düşünüyordum. Ancak anneme sorduğumda, aniden değiştiğini gördüm – korkutucuydu. Ciddi bir hesap hatası yaptığımı anladım.

Sanırım bu noktada babamla ve üvey annemle olan ilişkime, kimse ondan şüphelenmeden nasıl zarar vereceğini planlamaya başladı. Manipüle etmesi gereken biri için her zaman bir önyargı oluşturabilirdi. Kendisine zarar verebileceğini düşündüğü hiç kimseye gerçek renklerini göstermezdi. Dışarıda babam ve karısına karşı her zaman nazikti ve yakınlarda oldukları zaman onlarla çok iyi ilgileniyordu.

Onlarla yaşayabilir miyim diye sormamın üzerinden çok geçmeden, babamla kalacağım bir hafta sonu geldi. Babam her zaman beni almaya gelirdi, ama bu sefer annem beni bırakmaya karar verdi. Oraya vardığımızda, babam çoktan beni almaya gitmişti, ama annem onun geri dönmesini beklemeyi reddetti. Eve döndüğümüzde, o da evine geri dönmüştü. “Ah, bir dahaki sefere gidebilirsin sanırım” dedi.

Yaptığı şeye baktığımda bunun benim cezam olduğunu biliyordum. Babamla geçen hafta sonları beni umutsuzluğun en kötüsünden kurtarıyordu. Bunlar beni annemin çılgınlığından kurtarıyordu ve o da bunu biliyordu. Bana bir kez daha kontrolün kimde olduğunu göstermişti. Ağlamaya başladım.

Üvey babam beni sakinleştirmeye çalıştı ama annem ona sadece şımarık bir velet olduğumu söyledi. O anda bana bir şey oldu. Sanki aramızdaki bir şey kırıldı ve sonunda onu daha net görmeye başladım. Kıskançlığının onu tamamen kontrol altında tuttuğunu anladım. Onunla birlikte olmadığım sürece mutlu olmama izin vermemeye karar vermişti.

O olaydan bir süre sonra bir sabah kalktı ve kötü bir rüya gördüğünü, babamla karısını hemen görmeye gitmemiz gerektiğini söyledi. Hızla oraya gittik. Onlarla konuşmak için içeri girdi ve ne konuştuklarını duymamıza izin vermedi. Daha sonra bana rüyasında babamın kötü bir araba kazasında öleceğini gördüğünü söyledi.

Evlilikleri boyunca, annem her tartışmadan sonra babama “traktörün şimdi çalışmayacak” gibi tehlikelerden bahsederdi. Sanki kendisi bir cadıymış ya da geleceği tahmin edebiliyormuş gibi davranırdı. Eğer bu şeyler gerçekleşirse babam ona cadı derdi. Böylece annem babamı, geleceği görebildiğine ve onu lanetleriyle cezalandırabileceğine inandırmıştı.

Babam rüyasını duyduğunda, bundan çok etkilendi. Onlarla yaşamak istediğimi anneme söylediğimi ve annemin bunu düşündüğünü bilmiyordu.

O yıl neden babamın bir araba kazası geçirdiğini ve öldüğünü kesin olarak söyleyemem ama annemin usta bir müdahaleci olduğunu biliyorum. Muhtemelen babamı kaza geçireceğine ikna etti ve babam sadece bunun gerçekleşeceğine inandığı için kaza yaptı. Emin olduğum tek şey, babamla yaşamak istediğimi söylediğimde annemin çileden çıktığıydı. Ne olursa olsun, bunun asla gerçekleşmediğinden emin olmaya karar vermişti.

Babamın ölümünden sonra, umudumu kaybettim. Aklı başında olmama yardımcı olan tek şeyi, dört gözle beklediğim tek şeyi kaybettiğimi hissettim.

Barbara’nın 1978’deki genç hali.

 

Bir başka Trajedi Karışıklığa/Maddi Suistimale Yol Açıyor

Babamın ölümünden sonraki yıllarda, annem beni ve bazen erkek kardeşlerimi de alıp, insanları “ziyaret” etmeye başladı. Bizi arabada, bazen saatlerce, bazen aşırı sıcakta bıraktı.

Reçeteli ilaçları çalmak ya da uyuşturucu ya da para almasını sağlayacak “başka” işler yapmak için bu yerlere gittiğinden şüpheleniyorum. Geriye dönüp baktığımda, manik depresyon ve muhtemelen şizofreni belirtilerini gizlemek için ağrı kesici ve / veya diğer ilaçlarla kendi kendini tedavi ettiğine ve bağımlılık kazandığına inanıyorum.

Ergenlik dönemlerimde, bir seferde birden fazla arkadaşım olmamasına rağmen daha sosyal hale geldim. Annemin güçlü kıskançlığından edindiğim tecrübeler nedeniyle kıskançlık yapan insanlarla ilgilenmedim. Bu yüzden çoğu zaman ilişkilerin bitmesine izin vermek yerine, bana kötü davranmalarına izin verdim. Bu süre zarfında annem bana güvenmeye başladı. Şimdi bunun manipülasyon amaçlı başka bir adım olduğunu anlıyorum, ama o zamanlar bana özel hissettirdi.

Mesela ben 13 yaşındayken, okulumun müdürüyle olan ilişkisini anlattı. Bunun doğru olmadığını ve 13 yaşındaki kızına bunu anlatmasının da doğru olmadığını bilecek kadar büyümüştüm. Ayrıca bunu kimseye söyleyemeyeceğimi biliyordum ve o da biliyordu. Ve böylece beni ilişkilerinde suç ortağı yaptı. Bilinçli olarak değilse de, bir sırrın bir müdahaleci için özel bir araç olabileceğini o zaman anlayamadım. O güne kadar yakınlaştığım üvey babamla olan ilişkim, suçlulukla sarmalanarak yavaş yavaş parçalanmaya başladı.

Hepimizi başka şekillerde de baskıyla kontrol etti. Çoğu zaman kasıtlı olarak kardeşlerimle benim aramda düşmanlık yaratmaya çalıştı. Temelde güven eksikliği yaratarak daha sonra birbirimize yakın olmamızın önüne geçti. Bütün bunları ilerde bir ya da birkaçımızın onunla bir sorunu olduğunda, kendisini korumak için yaptığının düşünüyorum.

Gençlik yıllarım finansal anlamda daha iyiydi. Üvey babamın iyi bir işi vardı ve içkiyi çoğunlukla kontrollü içiyordu. Annem hala parayı yanlış yönetiyordu (muhtemelen ilaç alışkanlığı yüzünden), ayrıca durmadan işe girip çıkıyordu. 14 yaşındayken çalışmaya başladım. Kendi okul kıyafetlerimle ihtiyaç duyduğum veya istediğim ekstra şeyleri kendim aldım.

İstikrar açısından, işler hiç bu kadar iyi olmamıştı. Boşanmadan bu yana geçen sekiz yıl boyunca altı farklı şehirde yaklaşık 10 farklı evde yaşadıktan sonra lise yıllarımın tamamında aynı evde yaşadık. Üstelik üvey babamın anne babasını neredeyse her pazar akşam yemeğinde ziyaret ettik. Onlar da bize kendi büyükanne ve büyükbabamız gibi davrandılar. Hala ara sıra kavgalar ve gerginlikler vardı. Ancak genel olarak bu yıllar, o güne kadar bildiğimden çok daha istikrarlı geçti.

Sonra trajedi tekrar ortaya çıktı. İlk erkek arkadaşım 15 yaşındayken vuruldu ve öldürüldü. Derin bir depresyona girdim, dolaylı olarak ölümüne sebep olduğuma inanıyordum. Babamın ve sonra da erkek arkadaşımın ölümlerinden dolayı, bir erkeğin sevgisine asla sahip olamayacağımı hissetmeye başladım. Bu duyguyu herkesle birlikte olmak için bir bahane olarak kullandım. Ayrıca uyuşturucu ve alkol kullanmaya başladım.

Lisedeki son yılım boyunca, yerel bir kiliseye kaydoldum. İçki içmeyi ve uyuşturucu kullanmayı bıraktım; Yine de hala rastgele birileriyle ilişki kurmaya devam ettim. Umutsuzca başka bir insandan gelecek az miktarda yakınlığa ihtiyaç duydum. Ama aynı zamanda gerçek bir ilişkiyi hak etmediğimi de hissediyordum.

Dışarıdayken pozitif olmama ve gizlemeye çalışmama rağmen depresyonum derinleşti.

1984’te Barbara, Sarah ile birlikte.

Evlilik ve Annelik

Mezun olduktan sonra, yakındaki bir şehirde bir dairede iş buldum. İş gerçekten çok iyi kazandırıyordu ama çok pisti. Yüzümde çok fazla iz bırakan kötü sivilcelere neden oldu. Her gün aynaya baktığımda, depresyonum daha da kötüleşiyordu. Birisi bana esrar teklif ettiğinde, onu kullandım. Ayrıca önüme gelen kişilerle ilişki kurmaya da devam ettim.

Sonunda, sırtımı incittim ve işi bırakmak zorunda kaldım. Aynı dönemde, daha önce tanıştığım bir erkek beni ziyarete geldi ve onunla birlikte başka bir eyaletteki evine gitmeye ikna etti. Ailesi onlarla yaşamamıza izin verdi. İkimizin işi de hizmet işiydi. Hayatım çalışmak, kafayı bulmak ve uyumaktan ibaretti. Depresyonum zamanla kötüleşti; hayatım anlamsız ve yetersiz görünüyordu. Katlanıyordum ve hayattaydım. Hepsi buydu.

Sonunda evlendik ve hamile kaldım. Kocam Hava Kuvvetlerine katıldı ve onun görev yerine taşındık. Kızımda amaç buldum: Sarah. Onun için yaşadım. Kendime – ve ona – çocukken mahrum kaldığım her şeyi kızıma vereceğime söz verdim: sıcaklık, rahatlık ve sevgi.

Barbara ve kızı Sarah, 1986 yılbaşında.

Kızım iki yaşındayken okula geri döndüm. Okulda başarılı oldum ama evliliğim hızla parçalanıyordu. Kocam bu dönemde daha sert ilaçlar almaya ve tanımadığım insanlarla bütün geceyi dışarıda geçirmeye başladı. Para yok oldu ve çok mücadele ettik. Eşim bazen saldırganlaşıyordu. Kızımın rahat yaşamının kaybolacağından korktum. Kocam en sonunda bir uyuşturucu testinden geçemediği için Hava Kuvvetleri’nden atıldı. Kısa bir süre sonra da taşındım.

İsteksizce eve geri döndüm ama orada uzun süre kalamadım. Sonunda bir daireye taşındım ve okula geri döndüm. Yenilenmiş bir amacım olduğunu hissettim; ancak depresyon ile mücadeleye ve bununla başa çıkmak için esrar ve alkol kullanmaya devam ettim.

Hastalık, Depresyon ve İntihar Fikri

Okula tam zamanlı devam ederken, aynı zamanda yarı zamanlı bir işte çalıştım. Bu yüzden kızımı her gün iki farklı bakıcıya götürmek zorunda kaldım. Sonunda, tüm bu işler pahalıya mal oldu. Sürekli olarak kendimi çok yorgun hissetmeye başladım. Göğsümün üst kısmında küçük bir güneş yanığı oluştu. Sonra iyileşmeyen bir kaşıntıya dönüştü. Aile doktorumuza gittim ettim ve lupus teşhisi kondu.

Bir şekilde okulu bitirmeyi ve diploma almayı başardım. Hatta mezun olmadan önce iş buldum. Ancak altı ay çalıştıktan sonra giderek hastalığım, yorgunluğum ve acılarım arttı. İyi günlerim oluyordu, ama çok seyrekti. Sonunda çalışamayacak hale geldim, sakat raporu aldım ve daha da depresif oldum.

Birlikte yaşadığım erkek arkadaşım o sırada onunla evlenmemi istedi ve ben de evet dedim. Böyle zor bir durumda benimle kaldığı için bana ve kızıma olan sevgisini kanıtladığını hissettim.

Depresyonla başa çıkmak için psikoloğa gitmeye başladım ve ayrıca bazı yazı derslerine katılmaya başladım. Duygusal olarak daha iyi hissetmeye başladığım günlerde, ayaklarımdan çok fazla acı çekmeye başladım. Doktorum daha fazla test yaptı ve romatoid artritimin de olduğunu belirledi.

Sonraki beş yıl boyunca korkulu, öfkeli ve çoğu zaman depresiftim. Acıya karşı dayanma gücüm azaldıkça intiharı daha fazla düşünmeye başladım.

Sonunda kendimi, intiharın çözüm olmayacağına ve hayatımın neye benzediğinin önemli olmadığı – önemli olanın benim onunla nasıl başa çıktığım olduğu konusunda ikna ettim. Bu yüzden sonraki beş yıl içinde sağlığım giderek kötüleşmesine rağmen iç huzuru bulmaya başladım.

Barbara 1990’ların sonunda.

Bir Önsezi ve Ardından Bir Dönüm Noktası

1990’ların sonlarına doğru, vücudumun her yerindeki damarlarda çökme ve çatlama belirtileri görünmeye başladı. Ayrıca embolinin göstergesi olan, göğüs, karın ve başta ani ağrı belirtileri vardı. Çoğu zaman zorlukla nefes alıyordum. Sonunda doktorum bana damar iltihabı teşhisi koydu – bu, lupus ve romatoid artritten daha beterdi. Hayatımın yakında sona ereceğini düşünmeye başladım.

Bu süre zarfında, bazı garip rüyalar görmeye başladım – Çinli insanlar ve Çince karakterler hakkında rüyalar. Aklımda özellikle üç karakter çizmem gerektiği düşüncesiyle uyanıyordum, ama gözlerimi açtığımda artık onları açıkça göremiyordum.

6 Şubat 2000’de şehir kütüphanesinde bir broşür buldum. Ön yüzünde üç Çince karakter vardı ve o anda ona dikkatle bakmam gerektiğini biliyordum. Çok fazla bilgi vermiyordu, sadece bazı iletişim bilgileri vardı. Verilen numarayı tereddütle aradım.

Telefonu yanıtlayan kişi beni yerel kütüphanede bir çalışma grubuna katılmaya davet etti; burada – eski bir Çin meditasyonu ve kendini geliştirme uygulaması olan –Falun Dafa hakkında daha fazla şey öğrenebilecektim. Gittim ve bu noktadan itibaren hayatımdaki her şey değişti.

Falun Dafa’nın temel kitabı olan Zhuan Falun’u okumaya başlar başlamaz, bana çok anlamlı geldi. Aklımdan bir sis kalkmış ve kalbime bir huzur yerleşmiş gibi hissettim.

Uygulamanın bedeni güçlendirmek ve arındırmak için hafif egzersizler içerdiğini öğrendim. Her sabah küçük bir grup insanla egzersiz yapmaya başladım. Ayrıca Falun Dafa’nın diğer öğretilerini de heyecanla okuyarak uygulama hakkında daha fazla şey keşfettim.

Sadece üç hafta içinde çok farklı hissetmeye başladım. Bir gün fark ettim ki, iyi hissediyordum – sadece iyi ya da daha iyi değil – harika hissediyordum! Enerjim vardı, bedenimi hafif ve rahat hissediyordum ve istediğim her şeyi yapabiliyordum. Aslında, sadece kendimi daha iyi hissetmedim, en az on yıl önce, ilk hastalandığım zamandan daha iyi hissettim.

Sigara ve esrar içmeyi bıraktım, kafein ve alkol kullanmayı bıraktım ve tüm reçeteli ilaçlarımı fırlatıp attım. Daha sonra Sosyal Güvenlik İdaresi’ni (SSA) aradım ve onlara artık engelli maaşı almak istemediğimi söyledim.

Barbara’nın son zamanlardaki bir fotoğrafı.

Mucizevi Şifa: İç Huzur ve Amaç Duygusu Buldum

Kocam lupusun beynime gittiğini düşünerek endişelenmeye başladı ve SSA kendi psikiyatristine ve doktoruna gitmem konusunda ısrar etti. Neyse ki, her şey yolundaydı. Aynı zamanda romatoloğa ve dahiliye doktoruma da gittim ve bu inanılmaz uygulamaya başlamamdan altı ay sonra kanımdaki tüm değerler tamamen normaldi.

Bana yeni bir hayat fırsatı verildiğini hissettim – yaşamak için ikinci bir şans. On yıl boyunca sürekli acı ve ıstırap içinde olmak, kelimelerle anlatamayacağım kadar zordu ve şimdi yeniden iyiydim. Hissettiğim hafifleme ve mutluluk tarif edilemezdi.

Dürüst olmak gerekirse, en iyi şey sonunda fiziksel olarak bir işe girebilecek kadar iyi olmak ya da yeniden normal bir şekilde uyuyabilmek, hatta bakkalda acı çekmeden sırada bekleyebilmek gibi basit şeyler değildi. En inanılmaz kısmı, içimde gerçekten nasıl hissettiğimdi.

Hayatın tüm farklı stresleriyle yepyeni bir yolla nasıl başa çıkabileceğimi görmeye başladım ve geçmişte bana önemli kaygılar yaşatacak durumlar karşısında çok daha rahat hissettim. Her gün daha fazla büyümeye devam eden bir iç güç ve sükunet buldum. Zihnimin huzuru benim için belirsiz bir kavramdan daha fazla şey ifade etmeye başladı.

Zamanla, hayatımda katlandığım şeyleri, bana zarar veren insanları ve bu deneyimlerden aldığım dersleri daha iyi anlamaya başladım. Mesela annem Falun Dafa hakkında ilk konuştuğum insanlardan biriydi ve ilk tanıtım kitabı Falun Gong’un bir kopyasını verdiğim ilk kişilerden biriydi. Bana – ve diğerlerine – yaptığı kötü şeyler için onu affedebildim. İlaç bağımlılığı ve akıl hastalığı onunla herhangi bir ilişki kurmayı imkânsız kılmasa da, artık ona karşı hastalıklı duygularım yok.

Geçtiğimiz 18 yıl boyunca, birçok insan ve durumla karşılaştım. Hayatımın yolu Falun Dafa’yı bulduktan sonra da iniş ve çıkışlar yaptı, fakat devam eden uygulamamla birlikte artık kontrol edemediğim sorunların yüküyle çökmüyorum.

Artık herhangi bir tür depresyon, endişe ya da zihinsel sorundan muzdarip değilim. Karşılaştığım herhangi bir şeyle etkin bir şekilde başa çıkabiliyorum – hatta geçmişte olsa bana çok zorluk yaşatacak olan durumlarla bile. Daha önce hiç sahip olmadığım bir amaç duygusu ve tüm hayatım boyunca yoksun olduğumun bir güveni taşıyorum. İntihar hiç hayal edebileceğim ya da tekrar düşünebileceğim bir şey değil.

Bugün 55 yaşındayım. Falun Dafa ve kendimi geliştirme süreci sayesinde öğrendiğim ana derslerden biri şu: kontrol edebildiğim tek bir şey var – ben. Bu basit hakikati hayatımın ilk yarısında anlayamadım. Ama keşfettiğinden beri, mümkün olacağına asla inanmadığım bir huzurun tadını çıkarıyorum.

 

Editörün Notu:

Falun Dafa, sağlığın ve ahlaki karakterin iyileştirilmesi ve ruhsal bilgeliğe ulaşmanın bir yolu olarak doğruluk, merhamet ve hoşgörüyü öğreten, bir zihin ve beden geliştirme uygulamasıdır.

Uygulama hakkında daha fazla bilgi için tr.falundafa.org adresini ziyaret edin. Tüm kitaplar, egzersiz müziği, kaynaklar ve açıklamalar ücretsizdir.

 

Yeni bilim sınırlarını keşfetmeye devam etmek için websitemizi ve Facebook’daki Epoch Times Türkiye sayfasını ziyaret edin!

Epoch Times, mevcut bilgilerimize meydan okuyan olaylar ve teoriler ile ilgili araştırmaları ve söylentileri araştırıyor. Biz, hayal gücümüzü canlandıracak ve yeni olanaklar yaratacak fikirleri araştırıyoruz. Facebook sayfamızdan, bazen tartışmalı da olabilen konular hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşın.

Haberi yazan: Barbara Phillips Gay

Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.