İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yedi ilçeye hizmet verecek olan Ataköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi 2’nci kademesinin açılışında açıklamalarda bulundu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, şehirdeki atık suyu toplayıp deşarj ederek karbon salınımını düşürecek ileri düzey biyolojik arıtma tesisin açılışını gerçekleştirdi.
Ekrem İmamoğlu’nun açıklamaları şöyledir :
“İSKİ’nin bu yatırımları çevre düzenini bozmadan, atık su yönetiminden içme suyu yönetimine kadar, İSKİ’nin belki de damardan bütün alanlarını ilgilendiren; Kanal İstanbul gibi anlamsız ve çevreyi bertaraf edecek, heba edecek süreçlerin de tümüyle karşısında olduğumuzu ve bu mücadeleyi de en üst seviyede verdiğimiz de halkımızla tekrar paylaşmak istiyorum. Biz buraya İstanbul halkının çıkarlarını korumaya, İstanbul’un doğasını, maneviyatını, yaşamını ve tarihi varlıklarını korumaya gelmiş bir yönetimiz. Yani, doğruya da baş eğen, yanlışa da baş eğen bir yönetim değiliz. Doğruya saygı gösteren; ama yanlışa karşı da dimdik durup İstanbul’daki 20 milyon halkımızın çıkarlarını koruyan, hatta İstanbul’un geleceğini teminat altına almaya mesul olan bir yönetimiz. Bunun unutulmamasını istiyorum. Her şeye evet diyenlerin, her şeye boyun eğenlerin ülkemizin birçok konusunu ve sorununu nasıl büyük bir problem haline getirdiğini yakın günlerde aslında görmüş durumdayız.”
İmamoğlu salgının geldiği korkutucu durum ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü :
“Covid-19 süreci ne yazık ki ülkemizde ve İstanbul’da çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Hiç kimse bu konuda görmezden gelme ya da duymama konumuna ge-le-mez! Her birey de sorumlu, her birey sorumluluk içerisinde hayatını değiştirmek mecburiyetinde. Bizim gibi yöneticilerin de doğruları söyleme ve en doğru metotlarla tedbir almayı aksatmama konusunda hareket etme mecburiyeti var.
İstanbul’da gerçekten kontrol dışı bir süreç yaşıyoruz. Ben de bunu deneyimledim. Görüyoruz ve buradaki herkes farkında ki bu iş Mart, Nisan, Mayıs dönemindeki gibi değil. Çünkü, çok yakın çevremizde çember gittikçe daralıyor ve herkesin hastalandığını görüyoruz. Salgının yedinci ayına geldik. Her geçen gün artan bu sayıyla hastanelerde yoğunluk oluştuğunu, hasta yatak sayısı konusunda bazı hastanelerde artık zorlanıldığını hep birlikte yaşıyoruz. Bunu yaşıyoruz dememin sebebi; biz yöneticiler olarak yakın çevremizdeki insanların her türlü talep ve sorunlarını dinlerken bunu deneyimliyoruz. Yer bulma konusundaki sorunlara varıncaya kadar.
Nüfusu İstanbul’dan az olan Avrupa ülkelerinden daha az sayı açıklamak salgınla mücadelede ne anlama geldiğini açıkçası ben anlayabilmiş değilim. Bu sayı açıklamaktaki, ‘toplumun gerçekleri konuşmuyorsunuz’ anlamındaki intibaının oluşmasına katkı sunan bazı yetkililerin bu tavrını ben anlayabilmiş değilim, çözemiyorum bir türlü. Madem biz nüfusu 10 milyonu bile aşmayan bir kısım ülkelerden, 83 milyonluk ülke olarak, çok daha iyi durumdaysak dünyanın gelip bunu incelemesi, bizi alkışlaması ve bizim de bunu bütün dünyaya insanlık adına anlatmamız gerekir. Eğer bu açıklamalar bu sayılar doğru değilse, ben bir faydasını çözemiyorum. Bir çözen varsa anlatsın ve ben de alkışlayayım. Düşünün, 11 milyonluk Belçika’da bile bizdeki vaka veya ölüm sayısı 2-3 kat az ise gerçekten bunu bütün dünyaya insanlık namına öğretelim, anlatalım. Ama eğer açıklamalarda bir yanlış varsa bunun da anlamlı olmadığını, bu anlamda milletimizin yanlış bilgilerle yanıltmanın doğru olmadığının da altını çizmek zorundayım.
Bize hasta verilerin verin ve biz bu hasta verileri üzerinden İstanbulkart kullanıcılarını engelleyelim. Otobüse geldiğinde o hasta, otobüs kartını kullandığında alarm yanacak, uyarıyı yapacak ve biz, vatandaş hakkında gerekli işlemleri başlatacağız. Ya bize ısrarla tek bir hasta verisi verilmedi. Ben bunu anlayabilmiş değilim. Bu talebimizi haksız bulan hiçbir devlet yetkilisine de rastlamadım. Madam haklıyız, bize hasta verisini niçin vermezsiniz. Anlayabilmiş değilim. Yani, yapılıyor; bize binen yolcuların sayısını biz göndereceğiz, bindikten sonra takip edilecek. Yahu hasta, araçlara bindikten sonra takip etsen ne olacak, bulaştıktan sonra onu bulsan ne olacak, bulmasan ne olacak? Bu tür sebepsiz yere uzatılan yanlış uygulamaları gidermeliyiz.
Bugün İstanbul’da bize sağlık kurumlarının kendi notuyla, ‘bulaşıcı hastalık’ diye gönderilen vefat sayılarımıza baktığımızda, son bir hafta için özellikle konuşuyorum, Türkiye için açıklanan vefat sayısının elli kadar fazlası sadece İstanbul’da var. Bu kadar net. Yani bu sayının bu şekilde açıklanmasıyla ilgili bir geçerli durum ya da bize yanlış bir bilgi sağlık kuruluşları tarafından Mezarlıklar Müdürlüğü’ne geliyorsa bunu gidersinler, doğruyu biz de görelim. Mutlu oluruz. Yani, pandemiden az insan vefat ediyorsa ben mutlu olurum. O bakımdan bu doğruların vatandaşlarımızla paylaşılması ve aynı zamanda bu doğrularla gerçekler üzerinden gerekli tedbirlerin ciddiyetle almak zorunda olduğumuzu ben hayatımızın ve yaşamımızın azalarak normalleşmesine dönük açıklamakla yükümlü makamda durduğum için bu doğruları sizlerle ve vatandaşlarımızla paylaşmayı bir görev biliyorum.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.