İstanbul Edebiyat Festivali’nde Yazar Okur Buluşması Devam Ediyor
İSTANBUL-İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı ve Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi işbirliğiyle düzenlenen 2. İstanbul Edebiyat Festivali’nde yazarlar okurlarıyla buluşmaya devam ediyor. Nazan Bekiroğlu, Oya Baydar, Şebnem İşigüzel, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ve Zeki Bulduk, okurlarıyla birlikte romanları aşan kahramanları konuştu.
İstanbul’un kültürel zenginliğini, sanatsal verimliliğini ortaya koymak, İstanbulluları edebiyatla buluşturmak, Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un yerini yeniden keşfetmek ve okurlarla yazarları bir araya getirmek amacıyla düzenlenen 2. İstanbul Edebiyat Festivali çeşitli etkinliklerle devam ediyor.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun yönettiği oturumda konuşan Nazan Bekiroğlu dünya edebiyatından, unutamadığı kahramanları sahneler eşliğinde aktardı. Romanın doğası icabı bir çatışma içermek mecburiyetinde olduğunu söyleyen Bekiroğlu, hayalin ve hakikatin yaşanan ve özlenen hayatın bu çatışmayı doğurduğunu ifade etti.
Don Kişot üzerinden ilk kahramanını anlatan Bekiroğlu, “Benim unutamadığım roman kahramanları genellikle bu çatışmayı üzerinde taşıyanlar. Öncelikle Don Kişot. Bugünkü anlamda ilk roman olan Don Kişot, teknik ve tematik romanın imkan ve sorunlarını taşır. Katmanlı okumaya oldukça müsaittir. Roman, şövalye hikayeleri eleştirisi üzerine kurulmuştur. Şövalyelerin idealleştirilmiş maceralarına özenen Don Kişot, hikâyelerdeki gibi bir hayat ve aşk yaşamak ister. Gerçekle hayal arasındaki bütün sınırların tümüyle ortadan kalktığı bir gün yola çıkar. Hikâyenin sonunda pek çok macera yaşandıktan sonra ‘akıllanarak’ bütün kitaplarını yakar ve roman sona erer. Cervantes bize galiba hayalciliğin ne fena bir şey olduğunu söyler tırnak içinde. Oysa her büyük roman gibi Don Kişot bize yazarından çok daha fazlasını söyler. O, idealler arkasında koşmanın, en fazla şüphe etmeye hakkı olduğu anda dahi kendisine duyduğu inancın en bariz örneğidir çünkü. Dostoyevski’nin unutulmaz cümlesiyle o, ‘mağdur komik değil, mağrur trajik’tir.” dedi.
Roman nedir? sorusuna cevap arayarak sözlerine başlayan Oya Baydar, bu soruyla roman kahramanının önemini kavranabileceğini söyledi. Bir okur olarak baktığında başka hayatları tanımanın kendi hayatını da tanımasını sağladığını söyleyen Baydar, “Roman okurları çoğunlukla kadınlardan oluşuyor. Tüm dünyada kadınların hayatları çok dar ve onu aşmaya ihtiyaçları var.” ifadesini kullandı.
Oturumu yöneten Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ise evrensel kahramanların insan özelliklerini vurgulayarak “Biz romanlarda bile kötüyle karşılaşmaktan korkan bir toplumuz.” değerlendirmesinde bulundu.