Bu yıl 13-21 Eylül 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde dans, performans ve tiyatro gösterilerinin yanı sıra atölye çalışmaları, paneller ve partiler de yer alacak.
Latincede “fringere” fiili, dışarıya doğru kırmak için kırmak anlamına gelir. Bizi çevreleyen bir şeyin içinde olduğumuzda, onu dışarıya doğru açmak, ışığın girebileceği bir çatlak yaratmak. Dışarıya, açık havaya, diğerine doğru gitmek. Dışarıya doğru gitme eylemi yaratmak ve bunu yaparken dışarının içeri girmesine izin vermek. Çemberi kırmak, engellerin üzerinden atlamak. 2019 yılında Türkiye’de ilk kez düzenlenen İstanbul Fringe Festival, tiyatro, dans ve performans disiplinlerinde dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından yenilikçi ve yaratıcı eserleri bir araya getirerek şehre sahne sanatları alanında eşsiz bir platform ve festival deneyimi sunuyor.
İstanbul Fringe Festival, kısa sürede şehrin özgün ve saygın bir sahne sanatları festivali haline gelmeyi başararak, İstanbul sanat sahnesinin özgün dinamiklerini dünyanın dört bir yanından yükselen sanatçıların yenilikçi eserleriyle harmanladı.
İstanbul Fringe, 5 yıl boyunca 50.000’den fazla izleyiciye ulaşmış ve 500’den fazla sanatçıyı onlarla buluşturmuştur. Festival her yıl İstanbul’un çeşitli mekanlarında 15 uluslararası ve 5 yerel sahne sanatları gösterisine ev sahipliği yapmaktadır. Gösterilerin yanı sıra festival, sahne sanatları alanında bilgi ve görüş paylaşımına katkıda bulunmak amacıyla atölyeler, paneller, sanatçı söyleşileri ve çeşitli diğer etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.
Alternatif ve yenilikçi işler üreten genç sanatçılara işlerini uluslararası platformda sergileme imkanı sunmayı hedefleyen festival, bu yıl da Türkiye’nin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda, Singapur, Slovenya, Tayvan, Japonya ve Yunanistan olmak üzere toplam 11 ülkeden ekipleri İstanbul’da ağırlayacak.
“Alternatif”, “keşfedilmemiş”, “sınır” anlamına gelen Fringe’in hikayesi, 1947 yılında Uluslararası Edinburg Festivali’ne davet edilmeyen ve gösterilerini “bir kenarda” sergileyen 8 ekip ile başladı. Bu oluşum, çağdaş gösteri sanatları alanındaki en prestijli festivallerden biri olarak görülen Edinburgh Fringe’e dönüştü. Bugün fringe festivalleri, her yıl dünyanın farklı şehirlerinde 170 bin sanatçıyı, 250 farklı mekanda ve 60 bin etkinlikte, yaklaşık 19 milyon kişiyle buluşturuyor. Her şehirde farklı ölçek ve formlarda düzenlenen fringe festivalleri alternatif ve yenilikçi işler üreten genç sanatçılara işlerini uluslararası platformda sergileme imkanı sunmayı amaçlıyor. İstanbul Fringe Festival, tiyatro, dans, performans gibi farklı disiplinlerdeki işleri, tüm dünyada olduğu gibi çeşitliliği ve özgünlüğü ön plana koyarak İstanbul’un kent dinamiği ve çok kültürlü doğasıyla buluşturmaya çalışıyor.
İstanbul Fringe Festival bu yıl da açılış etkinliğini 13 Eylül’de Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy’de gerçekleştirecek. Festival, Yunanistan’dan The Black Matter Productions imzalı The Kitchen Dance – A House Trance Vocabulary performansıyla başlayacak.
16 Eylül’de Belçika’dan Cage-Free, 17 Eylül’de Ekin Tunçeli imzalı Heartquake, 18 Eylül’de Hollanda’dan UIT|EEN|VAL II, 19 Eylül’de klasikleşen Fringe Kısalar ‘24** gösterimleri Alan Kadıköy’de olacak.
20 Eylül’de ise Alan Kadıköy’de sahne gece etkinliğine açılacak. Singapur’dan Decadance Company’nin gösterisi olan The 11th Hour, “Death to Duets” ve “四” tematik bir çiftli gösteri olarak festival programında yer buluyor. “The 11th Hour” Ölüm konusunu ve sonrasında ne olacağına dair eskimeyen spekülasyonları hicivli bir şekilde ele alan karanlık bir dans komedisi olarak seyirci karşısına çıkacak.
14 Eylül’de Amerika Birleşik Devletleri’nden The How Company’nin performatif işi Untethered ve ardından Fransa’dan el (Hand), kalp (Heart) ve kafa (Head) arasındaki sürekli faaliyet üzerine bir dans gösterisi olan HHH, DasDas’a konuk olacak.
Festivalin ikinci gününde seyirciyle buluşacak diğer bir etkinlik ise Sahne Kadir Has’ta gösterim yapacak olan Parrhesia 2 oyunu. Foucault’nun Parrhesia – Gerçeği Söylemek adlı kitabından yola çıkan oyunun ikinci edisyonu olan bu gösteri, Echoes Sahne & Tiyatro KaST birlikteliğiyle sahneleniyor. 15 Eylül’de ise Tayvan’dan Shinehouse Theatre’ın The Whisper of the Waves gösterisi Zorlu PSM’de olacak. 16 Eylül’de interaktif ve meta-teatral bir solo gösteri olan Be My Guest, 17 Eylül’de ise GONG Sahne’nin GONG performansı seyirciyle buluşacak. 17 Eylül’de ENKA Oditoryumu’nda sahnelenecek The Life of Hokusai ise ünlü Japon ressam Katsushika Hokusai’nin hayatındaki iç çatışmaları, dans ve dövüş sanatlarının bir karışımı olan geibu aracılığıyla tasvir ediyor.
İstanbul Fringe Festival, 18 Eylül’de Tropikal Kapısı oyunuyla devam edecek. Esme Madra ve Büşra Albayrak tarafından yaratılan bu oto-kurmaca oyun, seyirciyi 2023 yılının İstanbul’unda yaşayan iki yakın arkadaşın hayatlarına götürüyor. Hikaye, ikilinin birbirine yolladığı sesli mesajlarla birkaç aylık bir dönemde olup bitenlere ve karşılaştıkları zorluklara odaklanarak gelişiyor. Kadro Pa imzalı Heybesini Çiğneyen Katır ise aynı gün yani 18 Eylül’de BeReZe Gösteri Evi’nde seyirciyle buluşacak.
Anton Çehov’un klasik eseri “Üç Kız Kardeş”ten hareketle yazılan ve üç genç kadını oyunun bıraktığı yerden 4 yıl sonrasına İstanbul’daki bir bar masasına taşıyan İki Kent Arasında Bir Bar Masasında 19 Eylül’de, BOVA Sahne’de festival seyircisiyle buluşacak. Bir başka üç kadının hikayesini anlatan Ga Kolektif imzalı Köprüden Önce Son Çıkış ise, 20 Eylül’de Barış Manço Kültür Merkezinde sahnelenecek. Aynı gün SBCS Studio ise Fiziksel Tiyatro Araştırmalarının Clown ve Clownesk stilleri kapsayan bir buluşma ve açık sahne deneyimi olan Clown Jam bir gösteriye sahne olacak.
Festivalin son gününde (21 Eylül) ise Arter’de 3 farklı etkinlikte buluşulacak. Istanbul Fringe Festival, Dance Laboratory Rhodes ve Dance Days Chania iş birliğinde Koreograf Mairi Pardalaki’nin “Dünya Maskara” projesi, Arter Açık Alan’da gösterilecek. Aynı gün Arter Sevgi Gönül Oditoryumu’nda Fringe Kısalar ‘24**, bu kez farklı bir gösteri kombinasyonuyla seyirci karşısına çıkacak. Festivalin son gösterisi ise Slovenya’dan BLUFF olacak. Sahnedeki iki hareketli varlık aracılığıyla BLUFF, toplumdaki bireysel bedenlerin imajlarını/algılarını araştırıyor.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.