Kadim Bilgeliğin Pandemi Hakkındaki Öngörüleri
Çin tıbbı ve geleneksel bilgelik, korkunç olayların nedenleri hakkında fikir veriyor
Geleneksel Çin tıbbı (GÇT) çoğu insanın bildiği bitkisel formüllerden ve akupunktur uygulama tekniklerinden çok daha derindir.
İngiltere, Cambridge’de yaşayan bir GÇT uzmanı olan Dr. Shu Rong geçtiğimiz günlerde yaptığı bir paylaşımda, bir COVID-19 hastasını uzaktan tedavi etme deneyimini ve salgının yayılma eğiliminin bu antik teoriye göre nasıl tahmin edilebileceğini anlattı.
Shu, geleneksel Çin tıbbı bilgisini, 600 yıldan uzun bir zamandır nesiller boyunca devam eden bir aile soyu eğitimi ile büyükbabasından aldı. Ataları yüzyıllar boyunca salgın hastalıkları tedavi etme konusunda değerli deneyimler kazandılar. Shu’nun NTDTV ile yakın zamanda yaptığı bir röportajda anlattıkları, yeni bir hastalık veya salgın ortaya çıktığında Batı tıbbı yeni ilaçlar geliştirmeye çalışırken iyi bir GÇT doktorunun, etkili bir tedavi bulmak için nesiller boyunca öğretilen eski ilkeleri uygulayabileceğini gösteriyor.
1950’lerde Shu’nun büyükbabasının bir Çin tıbbı kliniğinin bulunduğu Çin şehrinde bir salgın patlak verdi. Birçok hasta tedavi görmek için hastanelere gitti. Çünkü o zamanlar insanlar GÇT’nin Batı yöntemlerine kıyasla geri kaldığını düşünüyorlardı. Göreceli bir azınlık olan 70 kadar hasta Shu’nun büyükbabasından yardım istedi. Hastanelere giden birçok kişi salgında ölürken, Shu’nun büyükbabasından tedavi görenlerin tümü iyileşti.
Bu olay, şehirdeki tıp camiası üzerinde büyük bir etki yarattı. Pek çok genç Batılı tıp doktoru “kariyerlerini değiştirmeye” karar verdi ve GÇT’yi Shu’nun büyükbabasından sıfırdan öğrenmek için çırak oldular.
Yoğun Bakım Hemşiresi Şiddetli COVID-19 Belirtilerinden Kurtuldu
Shu, COVID-19 salgını sırasında da benzer deneyimler yaşadı. Geçen yıl Londra’daki bir hastanede COVID-19 hastalarına bakarken, yeni koronavirüs olarak bilinen ÇKP (Çin Komünist Partisi) virüsü bulaşmış bir yoğun bakım hemşiresini tedavi etti. Xu soyadını taşıyan Çinli hemşire, 2020 Martının sonlarında evinde karantinadayken hastalığı ağırlaştı. Tedavi için Shu’yu aradığında, yedi gündür yüksek ateşten muzdaripti. Ateşi düşürmek için her gün asetaminofen almasına rağmen, işe yaramıyordu. Ayrıca hastanın geleneksel Çin tıbbına göre kritik durumda olduğunu gösteren, nefes almada güçlük, göğsünde sıkışma ve aşırı terleme belirtileri vardı.
Shu ertesi sabah kargoyla Bayan Xu’ya bitki paketleri gönderdi. Paketleri alan hasta, bu bitkilerle çay yapıp akşam içti. Hemşire daha sonra o gün, hastalandığından beri ilk kez sağlıklı bir şekilde uyuduğunu ve ateş ya da terleme olmadığını söyledi. Yedi gün sonra tamamen iyileştiğini bildirdi.
Çin tıbbı ile Batı tıbbı arasındaki belirleyici farklılıklardan biri, vücudun hastalıklarla savaşma kabiliyetini iyileştirme yöntemidir. Batı tıbbı genellikle vücudun bağışıklık tepkisini dikkate almaz, hatta bastırırken, Çin tıbbı bağışıklık sistemini izler ve hastalığın kökeninden kaynaklanan dengesizlikleri yönetmeye çalışır. COVID-19 salgınının en önemli göstergelerinden biri, ölen insanların çoğunun, modern toplumda zaten öldürücü etkisi büyük olan diyabet veya obezite gibi önceden var olan sağlık sorunlarına sahip olmasıdır. Çin tıbbı, tedavilerinde önceden var olan sorunlara daha fazla dikkat etme eğilimindedir ve kişiye özel yaklaşımlar sunar. Bunun yanı sıra Batı tıbbı, doğrudan hastalığı hedef alan ilaçlara ve ameliyatlara odaklanır.
Gengzi Özel Yılı ve Salgınla İlgili Tahminler
İki tıp türü arasındaki bir diğer önemli fark, Çin tıbbının çevresel faktörlerin hastalıklara etkisine daha fazla önem vermesidir.
“Sarı İmparatorun Klasik İç Hastalıkları” kitabı, geleneksel Çin tıbbında en yüksek seviyeli bilgi kaynağı olarak kabul edilir. Kitapta belirtilen ilkelerden “Beş Element ve Altı İklim”, iklimle ve astronomiyle ilgili faktörlerin dünya doğası ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini açıklar.
Yeryüzünde Çin uygarlığından daha eski hiçbir uygarlığın olmadığını belirtmek gerekir. Çin, 5000 yıl boyunca sürekli değişmekle birlikte kesintisiz devam eden bir kültüre sahipken, Mezopotamya’dan Antik Yunan’a ve Roma İmparatorluğu’na kadar diğer medeniyetler nispeten kısa tarihsel dönemlerde yükselmiş ve düşmüştür. Çin medeniyetinde, en azından 1949’daki komünist devrime kadar, tarihten ders almaya büyük önem verilirdi.
Tekrarlayan kalıplar ve değişimler de dahil olmak üzere nesilden nesle aktarılan bilgiler, Çin tıbbının önemli bir unsurudur.
Shu “Beş Element ve Altı İklim” konusunda uzmandır. Bu prensibi uygulamak için, Çin’in 60 yıllık döngü sisteminde mevcut yılın yerini belirlemek ve bu yıl olağandışı bir iklim koşulu olup olmadığını anlamak gerekir.
Çin takviminde 2020 yılı (25 Ocak 2020’den – 11 Şubat 2021’e kadar) Gengzi Yılı olarak adlandırılır ve “Işığın karartılması” olarak adlandırılan 36. I-Ching (Değişimler Kitabı) heksagramına karşılık gelir. İnsani işlerde aptallığın karanlığının hüküm sürdüğü, iyiyi ve zekayı gölgede bıraktığı bir dönemi gösterir.
Shu, temelde böyle bir yılın doğal afetler ve siyasi karışıklıklar da dahil olmak üzere felaketlerle dolu olduğunu açıkladı.
Tüm Gengzi yılları, Çinliler için felaket yıllarıdır: 1840’ta İngiltere ile Birinci Afyon Savaşı; 1900’de, sekiz yabancı gücün oluşturduğu çok uluslu bir askeri koalisyon olan Sekiz Uluslu İttifak tarafından Pekin’in işgali ve 1960 yılında, tahminen 30 ila 40 milyon Çinlinin açlıktan öldüğü üç yıllık Büyük Kıtlığın zirve yapması.
Çin takvim sistemindeki belirli bir yıla ait her heksagram (altı köşeli yıldız), I-Ching’deki altı satırlık bir ifadeye karşılık gelir ve her bir satır iki aylık bir dönemdeki durumu açıklar. Yılın son iki ayı (Aralık 2020 ortasından Şubat 2021 ortasına kadar) için ifade şu şekildedir: “Işık yok, yalnızca karanlık var. Başlangıçta zirveye çıkanların geleceği yere düşmek olacaktır.”
Shu”Bir ulusa daha geniş perspektiften bakıldığında, bazı seçkinler aniden düşebilir; bireysel sağlık açısından bakıldığında, sağlığı iyi olan kişilerin, ya COVID-19 kapmaktan, ya kalp hastalığından ya da hipertansiyondan aniden hastalandığını görebiliriz. Trajedi veya değişim aniden ve tamamen beklenmedik bir zamanda gerçekleşir” dedi.
I-Ching’de”ani düşüş” için bir açıklamada, “İlkeleri yerine getirmekte başarısız oldu” şeklinde ifade edilmektedir.
İngiltere’de ortaya çıkan mutasyona uğramış yeni COVID-19 varyantından bahseden Shu, mutasyon çok hızlı yayılsa da ölüm oranının düşük kaldığını söyledi. “Beş Element ve Altı İklim” teorisine göre, bir salgın devam ederken bir sonraki aşamada ne olabileceğini analiz etmek için kış ikliminin normal seyredip seyretmediğinin gözlenmesi gerekir.
Shu, “Normal iklim, yaşadığınız bölge için alışılagelmiş miktarda yağmur ve sıcaklıkların normal aralıkta olduğu anlamına gelir” diye açıkladı. “Örneğin Birleşik Krallık’ta Noel civarında kar yağar, ancak bu yıl kar yağmadı. Bu da salgının önümüzdeki aylarda daha da kötüye gideceği anlamına geliyor.”
Bu kış dünyanın birçok yerinde olağandışı hava koşulları görüldü. Asya, Japonya, Moğolistan, Güney Kore ve Çin, belirli bölgelerde rekor seviyede düşük sıcaklıklar bildirdi. Avrupa’da, Ocak ayı başlarında tarihe geçecek bir kar fırtınası Madrid’i kara gömerken, birçok diğer Avrupa ülkesi alışılmadık derecede ılık bir kış yaşadı.
Çin Klasiklerinde Anlatılan En Kötü Belirtiler
Salgın kötüye giderken daha ciddi hastalık belirtileri ortaya çıkacak mı? Shu, bu sorunun cevabının, antik Çin tıbbı klasik eserlerinde zaten mevcut olduğunu söyledi.
1666-1746 yılları arasında (Qing Hanedanı döneminde) yaşamış ve Çin tıp tarihinde en etkili doktorlardan biri olan Ye Tianshi’nin yazdığı “Ateşli Hastalıklar Tartışması” adlı bir kitaptan bahsetti.
GÇT terminolojisinde “ateşli hastalık” yüksek ateşe neden olan tüm hastalıklar için kullanılan, genel bir terimdir. Salgın hastalıklar, ateşli hastalıkların bir alt kategorisidir.
Ye kitabında, ateşli bir hastalığa yakalandığında hastanın önce akciğerlerinin enfekte olduğunu ve durum daha da kötüleşirse “kötü Qi”nin, kalbi saran ağa saldırdığını söyledi (Qi, Geleneksel Çin kültürü ve tıbbının temel kavramlarından biridir. Qi’nin mevcut olan her şeyde yer alan “hayat gücü” veya “spiritüel enerji” olduğuna inanılmaktadır). Bu ağ, kalbi çevreleyen ve mikrop ya da virüs istilası durumunda koruma sağlayan dokulardan oluşur.
ÇKP virüsünün birden fazla organa saldırdığı artık iyi biliniyor. Bazı hastalar ishal yaşarken, bazılarında birçok Batılı tıp doktorunu şaşırtan zihinsel problemler gelişebilmektedir.
Shu’ya göre Ye’nin kısa açıklaması, oldukça basit gibi görünse de, 200 yıldan daha uzun bir süredir bilindiği gibi, çoklu organ işlev bozukluğunun “salgın hastalıkların” doğal bir özelliği olduğunu ve enfeksiyonun nispeten sabit bir yol izlediğini açıkça ortaya koydu.
“Virüs ya da bakteriler insan vücuduna kişinin ağzından ve burnundan girdiği için, kesinlikle önce akciğerleri enfekte edecektir. Bazı kişilerde enfeksiyon bu aşamada durur ve hasta yavaş yavaş iyileşir. Bu iyi bir durumdur. Diğer durumlarda, bu aşamada birçok hastanın bağırsak sorunları ortaya çıkar ve aslında bu da iyileşmekte olduğunu gösterir.”
Geleneksel Çin tıbbı, akciğerleri ve bağırsakları birbirine bağlı bir sistem olarak kabul eder; akciğerler bu sistemin iç kısmını ve bağırsaklar da dış kısmını oluşturur. Akciğerlerde enfeksiyon olduğunda ve belirtiler bağırsaklara taşındığında, hastalığın dışarıya doğru gittiği anlaşılır. Shu başka bir deyişle hastalığın insan vücudundan atıldığını söyledi.
Bununla birlikte, en kötü senaryoda, “kötü Qi” kalbi saran ağa saldırmak için insan vücudunun derinliklerine iner.
Shu “Kalp aynı zamanda beyin ve sinir sistemini de içeren birbirine bağlı bir sistemdeki en önemli organdır. Bu sistem kişinin duygusal ve zihinsel sağlığıyla ilgilidir” dedi.
Vücuda giren mikroorganizma çok güçlü ise ve kalbin koruma ağına nüfuz edebildiyse, hasta saçma konuşma, zihinsel bozukluk veya halüsinasyonlar gibi beyin ve sinir sisteminde işlev bozukluğu belirtileri gösterecektir. Temmuz 2020’de Brain dergisinde yayınlanan bir araştırmada, ölüme sebep olma potansiyeline sahip zihinsel bozuklukların, hastalığın hafif seyrettiği kişilerde bile COVID-19’un bir belirtisi olabileceği bulundu.
Aynı zamanda kalp, kan ve dolaşım sisteminin yönetiminden sorumludur. Shu, bu sistem bozulduğunda hastanın hem iç kanaması hem de gözlerinde, kulaklarında, burnunda ve ağzında gözlemlenebilir kanamalar olacağını açıkladı.
Bu korkunç semptomlar, aşırı şiddetli COVID-19 hastalarında en yaygın olarak burun ve ağızda kanama şeklinde gözlenmiştir. Shu salgın kötüleştiğinde, önceden geçirdiği bir hastalık veya enfeksiyonun sonucu olarak, çok daha fazla hastanın daha şiddetli acı çekebileceğini belirtti.
İnsanların temel ilkeleri sürdürmenin önemini hatırlamasını ve kibar ve dürüst bireyler olmaya çabalamasını umuyor. Çünkü antik Çin kültürü bilgeliğine göre tüm bu talihsizlikler “ilkeleri yerine getirememekten” kaynaklanıyor.
“5 Element ve 6 İklim” Teorisinin Geçerliliği
Bir başka Çinli tıp bilimcisi, aynı teoriyi uygulayarak ÇKP virüsü salgınının gelişini Haziran 2019 gibi erken bir tarihte tahmin etti.
Çinli bir akademisyen ve Çin Tıp Bilimleri Akademisi’nin fahri dekanı olan Wang Yongyan, Haziran 2019’daki bir tıp konferansında, o yılın Aralık ayı sonunda bir salgının başlayacağına inandığını söyledi.
Wang “İklim değişikliklerini, tüm canlıların durumunu ve insanlığın genel sağlığını gözlemlemeyi öğrenmeliyiz” dedi. “Beş Element ve Altı İklim” teorisine ilişkin gözlemlerine ve uygulamalarına dayanarak, “bir salgının 21 Aralık civarında patlak vereceği ve bir sonraki baharda da devam edeceği” sonucuna vardı.
Ocak ayı sonlarında Çin’de ÇKP virüsü şiddetlendiğinde, Wang’ın konuşmasının videosu Çin’de hızla yayıldı ve “Beş Element ve Altı İklim” teorisi gündeme oturdu.
Yazan: NTDTV
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.