Kansızlık (ANEMİ)

Kalp tarafından pompalanarak atardamarlarda ilerleyerek kılcal damarlara dağılan “kan” daha sonra tekrar kılcal damarlar yoluyla toplardamarlara geçer ve kalbe geri döner. “Kan” Plazma denen sıvı, Alyuvar ve Akyuvarlar’dan oluşur.

Plazma sıvısı yaklaşık %90 oranında sudan ve proteinler, tuzlar ve glikoz, karbondioksit ve hormonlardan oluşur.

Akyuvarların temel görevi bakterileri ve öbür yabancı maddeleri yok etmektir ve alyuvarlardan çok daha az bulunur.

Alyuvarlar ise kanın en önemli işlevlerinden biri olan akciğerlerdeki oksijeni alarak dokulara taşımaktır. Kandaki oksijeni taşıma işlemini alyuvarlarda bulunan “hemoglobin” denen bir madde üstlenir.

Hemoglobin maddesinin yeterli oranda bulunmaması “KANSIZLIK-ANEMİ” olarak bilinir.

Dokulara oksijenin iletilmesini sağlayan Demir mineralidir. Bu yüzden kandaki demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık problemleri ortaya çıkar.

Kandaki hemoglobin oranının ortalama 14 olması gerekir, hemoglobin değerinin 6’ya düştüğü zamanlarda ayaklarda ve yüzde ödem görülebilir, uyku bozuklukları ve yorgunluk şikayetleri ile karşılaşılabilir.

Ciltte görülen solukluk, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, nefes darlığı, baş ağrısı, baş dönmesi, kolay üşüme, çarpıntı, hafıza ve dikkat azalması, tırnaklarda beyazlık, dudak çatlamaları demir eksikliğinin belirtileridir.

Kadınların, özellikle adet dönemlerindeki kanamalarının şiddetine ve süresine dikkat etmeleri gerekir, adet kanamalarının çokluğunun sağlıklı olmanın göstergesi olduğu yönündeki inanışlar tamamen yanlıştır, 3-4 günden fazla devam eden şiddetli adet kanaması durumunda, kadın doğum uzmanına gidilerek muayene olunması gerekir. Bu durumda kadın, yediği içtiği her şeyi gereksiz yere dışarı atıyor demektir.

Uzmanlar doğru beslenildiğinde demir hapı kullanmaya gerek olmadığını belirttiler.

DOĞRU BESLENME KAN YAPIMINI ARTIRIR

Hayvansal gıdalardan kırmızı et en zengin demir kaynağıdır. Diğer yararlı gıdalar ise; kırmızı et, tavuk, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri ve balıktır (en zengini somon).

Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru erik, badem, fıstık, ceviz gibi kuruyemişler ile çekirdekler demir yönünden çok zengin olmamakla beraber yeterli düzeyde demir içerirler.

Çay ve kahve, yemeklerden hemen sonra içilmemeli. Bu, demirin emilimini engelliyor ve yemekte yenilen yiyeceklerdeki demir etkisiz hale geliyor. Çay ve kahve ya yemek yedikten 1-2 saat sonra tüketilmeli ya da yemekten önce içilmeli.

Sebzeler tamamen öldürülmeden yarı çiğ yenmeli ve kendi suyu ile pişirilmeli.

Keçiboynuzu, üzüm ya da dut pekmezinden, sabahları uyanır uyanmaz bir kahve fincanı dolusu içilmeli. Pekmezin içine, demirin emilimini artırmak için limon sıkılabilir ya da damak tadına göre biraz tahin konulabilir. Demir emilimini c vitamini 2 kat arttırır.

Pekmezin içilmesinden 30-45 dakika sonra süt içilmeli.

Özellikle şehir merkezlerinde sıkça tüketilen beyaz ekmek çok tercih edilmemeli. Bunun yerine bildiğimiz tam tahıllı köy ekmeği tüketilmeli. Buğday öğütülürken içerdiği demirin %75’i kepeğinde kalır, yani buğday unu tane buğdaya göre ancak %25 demir içerir.

 

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.