Kılıçdaroğlu, ‘Geleneksel İslam Ülkeleri Büyükelçiler İftarı’na katıldı

Fotoğraf: CHP

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi’nin parti genel merkezlerinde düzenlediği ‘Geleneksel İslam Ülkeleri Büyükelçiler İftarı’na katıldı.


-“Sayın Karamollaoğlu, Filistin ve Filistin’de yaşanan dramı da net bir şekilde dillendirdi. Yıllardır devam eden bir dram var orada, hakları yenen, hakları gasp edilen insanlar var orada. O zaman eğer biz hakkın ve haklının yanında duracaksak, elbette ki Filistin ve Filistin davasının yanında durmak zorundayız. Aksi halde biz, bize öğretilen inancı reddetmiş oluruz.”


Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu:
-“Bizim bir hedefimiz var Ortadoğu için, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmaya karar verdik. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı; Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Niçin bir araya gelmiyoruz? Ortadoğu’da olanlar karşısında neden birbirimize farklı bakıyoruz? Pekâlâ, sorun çözülebilir. Pekâlâ, bir araya gelebiliriz. Pekâlâ, insanların acılarını gidermek konusunda özel bir çaba harcayabiliriz.”


İslam ülkelerinde neden acı var, neden gözyaşı var? Bu soruyu, aklı baliğ olan herkesin kendi vicdanında sorgulaması lazım. Aslında bilimde çığır açan İslam dünyası; sosyolojiden tutun, matematiğe kadar, tıptan tutun, uzay bilimlerine kadar. İslam dünyasının İslamiyet’ten hemen sonra gerçekleştirdiği bilimdeki olağanüstü gelişmeler, Ortaçağ’da Rönesans’ın başlamasına yol açtı. Bilimde ve teknolojide bu kadar ileri adımlar atan İslam dünyası 21‘inci yüzyılda neden geride? Bunu sorgulanması lazım, hepimizin. Kaldı ki Yüce Yaradan Kur’an-ı Kerim’de diyor ki, ‘Aklınızı kullanmıyor musunuz?’ Aklı kullanmanın yolu aslında Yüce Yaradan’ın mucizelerini keşfetmektir, bize sunduğu nimetleri keşfetmektir. Bilim ve teknolojinin özünde bu yatıyor zaten. Bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler, diğer ülkelere rahatlıkla kendi kültürlerini de götürebilmektedirler. Biz bilime ve teknolojiye, üniversitelere önem ama gerçekten çok fazla önem vermek zorundayız. Âlimin ölümü âlemin ölümü gibiyse, sevgili Peygamberimiz bir âlimin ölümünü bir kâinatın ölümüne bağlıyorsa, bilime ne kadar İslam dünyasının önem verdiğini gösteriyor. ‘İlim Çin’de bile olsa gidin öğrenin’ diyorsa sevgili Peygamberimiz, bilimin ne kadar önemli olduğunu bize söylüyor aslında. ‘Âlimin mürekkebi şehidin kanından daha üstündür’ deniyorsa bilimin ve âlimin kaleminin ne kadar değerli olduğunu bize anlatıyorlar aslında. Soru şu: Biz niye buradan koptuk, niçin koptuk biz buradan?
Adaleti de kendi ülkemize ve bütün İslam dünyasına getirmek zorundayız. Sayın Karamollaoğlu, Filistin ve Filistin’de yaşanan dramı da net bir şekilde dillendirdi. Yıllardır devam eden bir dram var orada, hakları yenen insanlar var orada, hakları gasp edilen insanlar var orada. O zaman eğer biz hakkın ve haklının yanında duracaksak, elbette ki Filistin ve Filistin davasının yanında durmak zorundayız. Aksi halde biz, bize öğretilen inancı reddetmiş oluruz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, haksızlık karşısında susmayacağız, bir yerde haksızlık varsa ona karşı çıkacağız. Bu benim yakınım, akrabam veya hiç tanımadığım birisi de olabilir. Dolayısıyla hakkı, hukuku ve adaleti İslamiyet bize zaten öğretiyor.Hak, hukuk ve adaleti öğretiyor.


İranlı bilge Sadi’nin söylediği meşhur bir söz vardır, ‘Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.’ Hepimiz adalete susadık, adalet istiyoruz ülkemizde. Dünyada da adalet istiyoruz. Dolayısıyla hem kendi tarihimizi, hem İslam tarihini, İslamiyet’in çıkış noktasını ve kaynaklarını eğer evlatlarımıza, çocuklarımıza iyi öğretebilirsek, bilimi de öğretiriz, teknolojiyi de öğretiriz, insanlığı da öğretiriz, adaleti de öğretiriz, hukuku da öğretiriz, bilge insanlara saygının ne olduğunu, hepsini anlatabiliriz. Köklerimiz çok güçlü ama filizlerimiz biraz zayıf. Köklerimizi güçlendirmek zorundayız. Köklerden bize, filizlere gelen bilgiyi mutlaka yeşertmek ve büyütmek zorundayız. Görkemli bir tarihimiz var, İslam dünyasının da görkemli bir tarihi var; az önce söyledim, bilim insanları, rakamları bulanlar, uzayı sorgulayanlar nedir uzayda olanlar diye, bütün bunları yapanlar İslam âlimleri.


Bilgi ve bilimden geriye doğru gidince, adaletten de geriye doğru gidiliyor ve bir toplumda çürüme süreci başlıyor, bu çürümeyi kaldırmak lazım. Biz bir arada, birlikte bu ülkenin huzuru için, İslam dünyasının huzuru için çalışmak zorundayız. Bizim bir hedefimiz var Ortadoğu için. Ortadoğu’nun kaderi hep acı, hep kan ve gözyaşı oldu. Neden? Yeraltında büyük bir zenginlik var ama o zenginlik ülkeler için hep felakete dönüşebiliyor. Bunu bir şekli ile çözmek gerekiyor. Barışı egemen kıldığınız zaman, toplumsal dayanışmayı güçlü kıldığınız zaman, pek çok sorunu çözebilirsiniz. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmaya karar verdik. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı; Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Niçin bir araya gelmiyoruz? Ortadoğu’da olanlar karşısında neden birbirimize farklı bakıyoruz? Pekâlâ, sorun çözülebilir. Pekâlâ, bir araya gelebiliriz. Pekâlâ, burada insanların acılarını en azından gidermek konusunda özel bir çaba harcayabiliriz. Bunların hepsi olabilir, bunların hepsini bir şekilde yapabiliriz…”


Sorunsuz bir dünyada, güzel bir dünyada beraber olmak dileğiyle hepinize tekrar selamlar saygılar sunuyorum efendim.”dedi.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.