(Yakın Doğu Üniversitesi’nde (YDÜ) “Medya ve Yeni Medya Ekseninde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Basın Hak ve Özgürlükleri” Paneli gerçekleştirildi.
“Medya ve Yeni Medya Ekseninde KKTC’de Basın Hak ve Özgürlükleri” paneli Dünya Basın Özgürlüğü günü, Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Turuncu Amfi’de, hukuk alanından, akademik alandan, ve medya sektöründen önemli isimlerin konuşmacı olarak katılımı ve geniş bir izleyici katılımı ile, gerçekleştirildi.
Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. İrfan S. Günsel Onursal Başkanlığında,Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü tarafından düzenlenen, “KKTC Medya ve Sinema Sempozyumu” kapsamındaki panelde, “Hukuki Perspektif” ve “Etik Perspektif” başlıklı iki oturum yer aldı; basının durumu, hukuki ve etik açıdan değerlendirildiği belirtildi.
YDÜ İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fevzi Kasap ve YDÜ İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ayhan Dolunay’ın koordine ettiği panelde;ilk oturumda, Ombudsman Emine Dizdarlı, Barolar Birliği Başkanı Av. Ünver Bedevi, Doç. Dr. Fevzi Kasap ve Öğr. Gör. Ayhan Dolunay konuştu. Bu oturumun başkanlığını YDÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ufuk Çelik yaptı.
İkinci oturumda ise, Medya Etik Kurulu Başkanı Dr. Bekir Azgın, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Akkor ve Gazeteciler Birliği Başkanı Sami Özuslu konuştu. Bu oturumun başkanlığını YDÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Özejder üstlendi.
Panelin açılış konuşması İletişim Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Gökçe Keçeci tarafından gerçekleştirildi. Etik ilkelere bağlı basının toplum için yüksek önemine dikkat çeken Doç. Dr. Keçeci, basın mensuplarının 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutladı.
Dizdarlı: “Basın da tüm özgürlükler gibi hukuk düzenince belirlenen sınırlara tabiidir”
Ombudsman Emine Dizdarlı, konuşmasında, basının da tüm özgürlükler gibi hukuk düzenince belirlenen sınırlara tabii olduğuna dikkat çekti.
Basının hukuksal terimler konusunda zaman zaman kargaşa yaşadığını söyleyen Dizdarlı, “zanlı” kelimesinin suçu işlediği henüz sabit olamayan, “sanık” kelimesinin ise hakkında Başsavcılık tarafından suç işlediği hususunda ithamname hazırlanan kişi için kullanıldığını anımsattı.
Dizdarlı, “Bir kişi hakkında ithamname hazırlanmış olması o suçu işlediği ve bu nedenle cezalandırılacağı anlamına gelmez” dedi.
Emine Dizdarlı, basın mensuplarına, “Suçu hükmen sabit oluncaya kadar kişi haklarını zedeleyen ifadelerden kaçınmaları ve ‘suçu ispatlanana kadar herkes masumdur’ ilkesini göz önünde bulundurmaları” için çağrı yaptı.
Bedevi: “Yıpranmış, Kendi değerlerini yitirmiş toplumlarda yaşıyoruz. medya bu durumu körüklememeli. vazifesi bilgilendirmek ve eğitmek olmalı”
Barolar Birliği Başkanı Ünver Bedevi ise, “Yıpranmış, kendi değerlerini yitirmiş toplumlarda yaşıyoruz. Medya bu durumu körüklememeli. Medyanın vazifesi bilgilendirmek ve eğitmek olmalı” değerlendirmesini paylaştı.
“Büyük paraların, rekabetin içindeyiz. Etik değerlere, evrensel doğrulara yönelme yeniden tesis edilmeli” diyen Bedevi, bilgi kirliliğine neden olacak, dedikodu mahiyetli sansasyonel haberlere değil, objektif bilgilendirmeyi ve dengeyi esas alan, kişi haklarına önem veren haberlere itibar edilmesini istedi.
Bedevi, “Basın çerçevesinde oluşturulan kamuoyu baskısı ciddi yük oluşturuyor, sorun yaratıyor. Yargılamamın adil olabilmesi için buna dikkat edilmesi gerek; ciddi sıkıntılar söz konusu” ifadesini kullandı.
Hukuk Komisyonu için yasa tasarısı hazırlandığını da anımsatan Bedevi, bu komisyonun bir an önce hayata geçmesinin önemli olduğunu söyledi.
Kasap: “2016’nın Ekim ayında 14 gazeteyi taradık. yazılı basında 1585 suç haberine rastladık… bu veriler, suçu, suçun yazılı basına ne oranda yansıdığını gösteriyor”
YDÜ İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fevzi Kasap, KKTC Medya ve Sinema Sempozyumu’nun birkaç ayağı olacağını söyledi.
Kasap, bugünkü panelde KKTC medyasının paydaşlarını akademik bir ortamda bir araya getirdiklerini ifade ederek, “Bu panelle Cumhuriyet Meclisi’nde bekleyen Bilişim Yasası’nın tartışılır ve düzenlenir duruma gelmesi için bir rüzgar yaratmayı da istedik” dedi.
Fevzi Kasap, ilerleyen süreçte düzenlenecek panellerde medya çalışanlarının sorunlarının, çalışma pratiklerinin ve sinemanın ele alınacağını söyledi.
Kasap, sürdürdükleri akademik bir çalışmaya da işaret ettiği konuşmasında, 2016’nın ekim ayında 14 gazeteyi taradıklarını ifade ederek, “Yazılı basında 1585 suç haberine rastladık. Bu veriler, suçu, suçun yazılı basına ne oranda yansıdığı, işin etik boyutunun hararetli şekilde ele alınması gerektiğini gösteriyor” diye konuştu.
Dolunay: “Henüz hakkında hüküm verilmeyen kişinin hükümlü gibi yansıtılması, ad ve soyadının, fotoğrafının yayınlanması önemli bir aykırılık”
YDÜ İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ayhan Dolunay, etik ve basın etiği gibi konulara da değindiği konuşmasında, başta basın mensupları olmak üzere bu alandaki toplumsal bilincin artırılması gerektiğini söyledi.
Bunun yasal boşlukların doldurulması, devlet politikası kapsamında bilinçlendirici etkinlikler düzenlenmesiyle mümkün olacağını ifade eden Ayhan Dolunay, bu konuda hem devletin hem de sivil toplum örgütlerinin aktif rol üstlenmesi gerektiğini kaydetti.
2013 yılında kurulan Medya Etik Kurulu’nun çalışmalarına da değinen Dolunay, bu kuruluşun çalışmalarının KKTC’deki etik ihlallerinin önüne geçmesi veya etik ihlal söz konusu olduğunda yaptırım uygulanması için önemli bir adım niteliğinde olduğunu dile getirdi.
KKTC’de görülen en önemli ihlallerden birinin de henüz yargılama aşamasında olan adli olaylarla ilgili haberlerde yaşandığını söyleyen Dolunay, “Henüz kişi hakkında hüküm verilmemişken, şüphelinin hükümlü olarak yansıtılması, sadece baş harfleri ile yazılması gerekirken, açık ad ve soy adının, ve puslandırılmamış fotoğrafının yayınlanması önemli bir aykırılık oluşturmaktadır” dedi.
Özuslu: “basın özgürlüğü hayatın özgürlüğüdür, bunu her platformda dile getiriyoruz, getireceğiz”
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Sami Özuslu, KKTC’deki yasaların basın özgürlüğünü kısıtlamadığını söyleyerek, KKTC’de hiçbir gazetecinin düşünce suçu nedeniyle tutuklanmadığını kaydetti.
“Elbette KKTC’deki yasalar fevkalade değildir ama biz vicdani reddi dahi konuşuyoruz. Bunu gittiğim ülkelerde, uluslararası platformlarda da söylüyorum; bizim çağdaş Avrupa’yı takip eden bir yargımız var” diyen Özuslu, “Hukukun tamamı yasalarla ilgili değil, bir kısmı da niyetle alakalı” ifadesine yer verdi.
Konuşmasında Medya Etik Kurulu’nun çalışmalarına da işaret eden Sami Özuslu, kurulun ciddi bir boşluğu doldurduğunu, insanların basının konu olduğu suçlarda genelde yargıya değil, Medya Etik Kurulu’na başvurduğunu söyledi
Sami Özuslu, son yıllarda kaza ve intihar haberleriyle ilgili izlenen ortak yayın politikalarına da işaret etti.
“Sermaye ve çıkar gruplarının basını hızlı şekilde ele geçirmesi, mali nedenlerden dolayı basın kuruluşlarının kendini tüketme noktasına gelmesi başlıca sorunlarımız arasındadır” şeklinde konuşan Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Özuslu, “Basın özgürlüğü hayatın özgürlüğüdür, bunu her platformda dile getiriyoruz, getireceğiz” ifadesine yer verdi.
Azgın: “Gazeteci düşünecek, vicdan muhasebesi yapacak ve ona göre yazacak”
Medya Etik Kurulu Başkanı Dr. Bekir Azgın ise paneldeki konuşmasında, gazetecilik mesleğinin ciddi bir saldırı altında olduğunu belirterek, buna örnek olarak politikacıları, şirket sahiplerini ve yöneticileri gösteren Azgın, “Gazetecinin olmadığı yerde vicdan da olmaz. Bu akla her gelenin yazıldığı değil, etik değerlerle, sorumluluk duygusuyla yürütülen bir meslektir” ifadesine yer verdi.
Medya Etik Kurulu’nun çalışmalarına da değinen, 28 medya kuruluşunun bir araya geldiğini, bu konuda komite ve ilkeler oluşturulduğunu, yeni medya ilkelerinin de daha sonra buna eklendiğini aktaran Bekir Azgın, “Gazetecinin etik davranabilmesi için özgür ve bağımsız olması gerek. Bu koşulları yaratmamız lazım” dedi.
Medya Etik Kurulu’nun sadece uyarı ve kınama verebildiğini söyleyen ve bunu kurulun “zayıf yönü” olarak niteleyen Azgın, mesleki dayanışmanın da basın için çok önemli olduğunu söyledi.
Azgın, “Gazeteci düşünecek, vicdan muhasebesi yapacak ve ona göre yazacak” dedi.
Haberlerde ayrımcılık yapıldığına da işaret eden Azgın, düşmanlık uyandıran siyasi dil kullanmama konusunda uyardı. Azgın, Türkçenin basında doğru kullanılmadığı eleştirisi de yaptı.
Akkor: “En büyük sorun ekonomik”
TAK Yönetim Kurulu Başkanı Emin Akkor, Kıbrıs Türk basının en önemli sorununun ekonomik olarak değerlendirilebileceğini söyledi, bu ekonomik sorunun basın özgürlüğünün önünde engel olarak durduğunu kaydetti.
Gazetelerin çok az sayıda muhabir çalıştırdığını, bazı gazetelerde hiç muhabiri olmadığını söyleyen Emin Akkor, bu gazetelerin kaynağının internet ve TAK olduğunu kaydetti.
Yeni medya olarak adlandırılan internet gazeteciliği konusunda da değerlendirme yapan Akkor, Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun verilerine işaret etti, “2015’te 14 bin kişi internete bilgisayardan bağlanıyordu, bu rakam 2016’da 6 bine düştü. İnternete cep telefonundan bağlananlar 297 binden 313 bine yükseldi. Hemen hemen herkes cep telefonundan internete giriyor. İnterneti kullananlar seçici olmalı. Bu sadece internet için değil, diğer basın organları için de geçerli” dedi.
Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Yasa Tasarısı’nın Cumhuriyet Meclisi’nde olduğunu, komitede tartışıldığını söyleyen Emin Akkor, bazı maddelerin Ceza Yasası’na atıf yaptığını kaydetti.
Tasarıda internet gazeteciliği konusunda tek bir madde olduğunu söyleyen Akkor, bunun düzeltme yayınlanma zorunluluğuyla ilgili olduğunu aktardı, “Bu yetersizdir. Komitede görüşülen yasa tasarısı boşluktadır” dedi.
İHA
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.