Meral Akşener’den Mermi Kovanları İle Yanıt


Meral Akşener 5 nisan Çarşamba günü, son grup toplantısını yaptı.

Konuşmasında Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’a ve AKP iktidarına;


‘’Uzun zamandır; ciddiyetten mahrumuz. Çünkü; görev bilincini kaybetmiş bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Verdiği hiçbir sözü, tutamayan; mafyaları, simsarları, uyuşturucu kaçakçılarını kollayan Sinan Ateş’in katillerine göz yuman zalim bir iktidar! Sorumsuz bir iktidar! Korkak bir iktidar! Ve artık vaktini, çoktan doldurmuş, son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar!’’


‘’Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle devlet yönetilir mi? Hey gidi hey… Neydin, ne oldun Recep Bey? ‘Cesaretin sembolüyüm’ diye geldin; giderayak, esaretin sembolü oldun. ‘Milletin adamıyım’ diye geldin; giderayak, mafyaların, simsarların, kuklası oldun. Bir zamanlar, geçmiş iktidarların hatalarından, ders alırdın. Şimdiyse, kendi hatasını göremeyecek kadar kör, doğruları duyamayacak kadar da, sağır bir adam oldun. Nereden, nereye değil mi Recep Bey? Görüyorum ki, artık sende; Ayşe Ateş’e verdiği sözü tutacak, basiret yok! Babasız kalan Banuçiçeğin, Bengüsu’nun, karşısına çıkacak, yüz yok! Elindeki sınırsız yetkiye rağmen katillerden hesap soracak, cesaret ise, hiç yok!’’


‘’Hiç merak etmeyin! Recep Bey’in yapamadığını, biz yapacağız! Onun tutamadığı sözü, biz tutacağız! Ne olursa olsun; Sinan Ateş’in kanını, yerde bırakmayacağız! Katiller, cezasını çekecek! Azmettirenler, cezasını çekecek! Yataklık edenler, cezasını çekecek! Bu işin üstünü örtmeye kalkışanlar da, cezasını çekecek! Nereye giderlerse gitsinler. Hangi deliğe girerlerse girsinler. İsterlerse dünyanın, öbür ucuna kaçsınlar; o alçakları, mutlaka bulacağız! Sinan Başkan’ı unutmayacağız, unutturmayacağız!’’ diyerek Sinan Ateş’in katillerini bulacaklarını söyledi.


Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun; sosyal medya platformlarında, kullanıcılara ilişkin kişisel bilgileri adli mercilere iletme kararını eleştiren  Meral Akşener, düzenlemenin ilgili kısmından örnek vererek;


‘’Mesela; gerçek enflasyon verilerini inceleyen ENAG, yanıltıcı bilgi yaymaktan susturulacak. Üstelik sadece ENAG değil; ENAG verilerini, paylaşan hesaplar da susturulacak. Mesela; Kızılay’ın çadır satışını haber yapanlar ve yayanlar, devlet sırrını açığa çıkardı diye susturulacak. Mesela; ‘Dört gün oldu, bir tane arama kurtarma ekibi gelmedi’ diyenler, devletin birliğini bozuyor diye susturulacak.’’
‘’Bu düzenleme; Twitter’dan, bir AHaber oluşturma gayretidir. Bu düzenleme; Facebook’ta, milletimize bitmeyen bir penguen belgeseli izletme çabasıdır. ‘’


‘’Bu hükûmetin depremdeki acizliğini sosyal medya ortaya çıkardı. Saray medyası, sahte başarı hikâyeleri yazarken Kızılay’ın depremzedelere çadır sattığı haberi sosyal medyadan yayıldı. Toplanan vergilerin, kimlerin cebine girdiğini sosyal medya duyurdu. İşte tam da bu yüzden; rezilliklerini meydana döken, her şeye düşmanlar. Sosyal medyaya düşmanlar. Gençlere düşmanlar. Gençlerin kullandığı, tüm teknoloji araçlarına düşmanlar.’’


‘’Kim Jong’un, uzun boylu ruh ikizi ile Millet İttifakı’nın adayı arasında bir tercih yapacaksınız. Kuzey Kore’ye özenen bir Türkiye ile Avrupa standartlarında bir demokrasiyi doyasıya yaşayan bir Türkiye arasında bir tercih yapacaksınız. Kim Jong’un izinden gidenlerle, Atatürk’ün gösterdiği istikamete yürüyenler arasında bir tercih yapacaksınız. Sizlere, öğrenilmiş çaresizlik prangaları takanlar ile ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ diye haykıranlar arasında bir tercih yapacaksınız.’’ dedi.


‘’Çünkü; güç sizde. Çünkü; söz sizde. Çünkü; gelecek sizin ellerinizde. Adım gibi eminim ki 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz ve kaderinizin dizginlerini, elinize alacaksınız! Sandığa gideceksiniz ve Recep Bey’i, o koltuktan indireceksiniz! Sandığa gideceksiniz ve Atamızdan aldığınız emanetin hakkını verip yepyeni bir tarih yazacaksınız! Hiç şüphem yok. O sene, bu sene!’’


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Yeni bir dönemi başlatıyoruz. Bu dönemin adı, ‘şahlanış’ dönemidir.” sözlerine ilişkin Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın eski söylemlerini hatırlatan Meral Akşener sözlerine;


‘’Arkadaş! Sen daha dün, şahlanıyoruz demiyor muydun? 2018’de, 2020’de, şahlanıyoruz demiyor muydun? 2021’de, 2022’de, yine bir şahlanasın gelmemiş miydi? Hani prangalar vardı? Hani önündeki tek engel, parlamenter demokrasiydi? Hani uçuyordun, hani kaçıyordun? Hani “Bu kardeşiniz…” diye nutuklar atıyordun? Noldu? Ne değişti?’’


“2023 hedefleri diye diye, 7 seçim geçirdin. 2023’e geldik, sen hâlâ aynı şeyleri söylüyorsun. Hâlâ aynı vaatlerde bulunuyorsun. Zahmet edip de, seçim söylemini bile değiştirmiyorsun. 2023’te, 2,1 trilyon dolar, millî gelir vadediyordun; 2023’e geldik, millî gelirimiz, 1 trilyon doları bile bulamadı. 2023’te, 500 milyar dolarlık, ihracat vadediyordun; 2023’e geldik, yarısını ancak buldun. 2023’te, kişi başı 25 bin dolar, gelir vadediyordun; 2023’e geldik, 9 bin dolara çakıldın, kaldın. 2023’te, yüzde 5 enflasyon vadediyordun; 2023’e geldik, yüzde 50 buçuk enflasyonla övünür oldun. Yahu siz şaka mısınız? Böyle şuursuzluk olabilir mi? Böyle ciddiyetsizlik olabilir mi?’’


‘’Tam 21 yıl oldu. Ama sen hâlâ, asgari düzeyde bir devlet insanı olamadın. Dile kolay. Koskoca 21 yıl. Kim olsa, bir şeyler öğrenirdi. Ama sen, maalesef, hiçbir şey öğrenemedin. Bir de üstüne, geçtiğimiz hafta, çıkmışsın; bana, ‘Utan, utan.’ diyorsun.’’ dedi.


Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın kendisine yönelik; ‘’Utan, utan’’ sözlerine ilişkin ;
‘’Evet utanıyorum! Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olma şerefinin zerresini dahi üzerinde taşıyamamandan ben utanıyorum! Küfür bulaşmış dilinden, fitne saçan sözlerinden söylediğin yalanlardan, attığın iftiralardan biz utanıyoruz! Milyonlarca vatandaşına düşman gözüyle bakmandan biz utanıyoruz! Ama belli ki sen, hiç ama hiç utanmıyorsun! Bu yüzden de, nefret saçmaya, öfke kusmaya tam gaz devam ediyorsun. ‘’


‘’Bak Recep Bey; Cudi ve Gabar, senin için vatan olmayabilir. Ama bizim için, Rize ne kadar vatan toprağıysa Cudi de, o kadar vatan toprağıdır! Kocaeli ne kadar vatan toprağıysa Gabar da, o kadar vatan toprağıdır! Sen kuponcu olduğundan, vatan toprağının kıymetini bilmezsin. Ama biz gayet iyi biliriz. Al bayrağımızın gölgesinin düştüğü her yer bizim için cennettir, cennet! Sakın unutma!’’
‘’Sonra ne oldu? Millet seni, sandığa gömdü. Hatta, utanmadan bir de ağladın, mızıkçılık yaptın. O zaman ne oldu? Millet seni o sandığa, bir daha gömdü. Hem de bu defa, katmerli gömdü. O yüzden, iyisi mi, sen bu tehditlerini, kendine sakla! Çünkü bu kafayla gitmeye devam edersen, 14 Mayıs’ta, sandığın dibini görünce, daha çok ağlarsın. Sonra söylemedi deme.’’ dedi.


‘’Biz milletimize, 21’inci yüzyılda; mesleğini, hayatını, ülkesini, üzerinde gururla taşıyan tökezlediğinde, yanında devletinin olduğunu hissettiren yeni bir toplumsal sözleşme vadediyoruz.’’ diyerek  sözlerine  devam eden Meral Akşener, toplumsal sözleşmenin maddelerini şu şekilde sıraladı:


‘’Bu toplumsal sözleşmenin ilk ve en temel unsuru; yaşatmak. Yaşatan bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.
Toplumsal sözleşmemizin ikinci unsuru; adaleti sağlamak, adil olmak. Adil bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.
Toplumsal sözleşmemizin üçüncü unsuru; saygılı olmak. Saygılı bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.
Toplumsal sözleşmemizin dördüncü unsuru; nitelikli insan yetiştirmek. Nitelikli bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.’’
Cumhurbaşkanı R.T Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde çıktığı bir televizyon programında; ‘’ Bizim adımıza dikkat et. Benim adım Tayyip; soyadım da Erdoğan. Konuştuğun zaman buna göre konuş. Beni kendinle uğraştırma” sözlerine ilişkin ;
‘’Vay vay vay… Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi. Recep Bey! Sen hiç merak etme. Ben kiminle uğraşacağımı, çok iyi bilirim. Mesela ben; kul hakkı yiyenlerle uğraşırım. Mesela ben teröristin mektubunu devletin televizyonunda okutanlarla uğraşırım. Mesela ben; emekliden, memurdan, işçiden, çiftçiden esirgediği, milyarlarca lirayı, yandaşların, rant şebekelerinin, ayaklarının seren yağmacılarla uğraşırım!’’
‘’Mesela ben; milletine yalan söyleyen, milletinin sesini duymayan üstüne de, utanmadan, saraylarda keyif çatanlarla uğraşırım. Anaları mutfakta, babaları da evlatlarına karşı, çaresiz bırakanlarla; emekçileri, memurları, enflasyon canavarına ezdirenlerle; vatandaşı yokluk içindeyken faizcilere, 200 milyar lira aktaranlarla uğraşırım. Gençleri itip kakanlarla, kadınlara, hayatı zindan edenlerle; milletin helal aşına, ekmeğine, el uzatanlarla uğraşırım! Ve hiç kusura bakma; Sen sevsen de, sevmesen de, uğraşmaya devam edeceğim!’’

Geçtiğimiz günlerde İstanbul İl Başkanlığına yönelik düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin Meral Akşener, iktidarın aldığı tutumun devlet ciddiyetinden uzak olduğunu vurgulayarak;
‘’Neymiş efendim? İnşaat bekçisi bir kardeşimiz, hırsız kovalıyormuş. Hırsızları kaçırmak için de, havaya ateş etmiş. Ne hikmetse, kurşunlar gelmiş, İYİ Parti’yi vurmuş. Bakın siz şu işe… Allah’tan, il binamız Kabataş’ta değil… Bilmeyenler için söyleyeyim. İstanbul İl Başkanlığımız, sanılanın aksine, havada değil, yerdedir.’’


‘’Ya ifade yanlış, ya da bu bekçi kardeşimiz bir aksiyon filmine özenmiş olacak. Mermiye falso vermiş ve olağanüstü bir nişancılık sergileyerek yanlışlıkla binamızı vurmuş.’’ dedi.
Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın; ‘’İçişleri Bakanlığı bunun faillerini buldu çıkardı ve ne olduğu çıktı ortaya. Haydi bakalım şimdi Erdoğan’dan özür dileyebiliyor musun?” sözlerine ilişkin;


‘’Sanki hırsızlık hadisesi, normal bir olaymış gibi; hırsızlara ateş etmek de, bu Teksaslı kardeşimizin, günlük rutiniymiş gibi gitmiş evine, bir güzel yatıp uyumuş. Hollywood prodüksiyonlarına, taş çıkartacak bu fantastik açıklamanın, sonunda ise Recep Bey çıkmış, benden özür bekliyormuş. Çünkü, kendisi çok kırılmış. Duyguları incinmiş. Rencide olmuş. Vah vah. Yazık ki ne yazık. Recep Bey; utanmasan, mermiye saldırdı diye, parti binamızı tutuklayacaksın. Bir de senden, özür dileyeceğim, öyle mi? Hadi oradan be hadi oradan! Çok beklersin!’’ dedi.


Partililere seslenerek konuşmasına devam eden  Meral Akşener; ‘’Ne mutlu bize ki; bugün, Kürşad’ın gür sesiyle Tanrı Dağı’ndan iniyoruz. Türk Milleti’ni hapseden o seddi yıkmaya geliyoruz! Zulüm seddini, yalan seddini, küfür seddini parçalamaya geliyoruz! Milletin ayağına vurulmuş prangayı, söküp atmaya geliyoruz. El ele, omuz omuza, tarih yazmaya geliyoruz!’’ diyerek kürsüde mermi kovanı çıkarttı.
Çıkardığı her bir kovan için ayrı ayrı konuşan Meral Akşener, sözlerine;


‘’Soruyorum sizlere! Bunca engeli, aştıktan sonra; şimdi bize, bu kurşun mu dur diyecek? Söyleyin! Sinan Ateş durdu mu?
Bunca tehdide, direndikten sonra şimdi bizi, bu kurşun mu korkutacak?


Söyleyin! Ömer Halisdemir, korktu mu?
Bunca ahlaksızlığa, göğüs gerdikten sonra; şimdi bizi, bu kurşun mu sindirecek?
Söyleyin! Özgecan’lar, Şule’ler, Ceren’ler sindi mi?
Bunca tuzağı bozduktan sonra; şimdi bizi, bu kurşun mu öldürecek?


Söyleyin! Gaffar Okkan’lar, Uğur Mumcu’lar, öldü mü?
Bunca hainliğin, üstesinden geldikten sonra; şimdi bizi, millî misakımızdan, bu kurşun mu vazgeçirecek?
Söyleyin! Eren Bülbüller, Yasin Börü’ler, Aybüke Öğretmen’ler, vazgeçti mi?
Bunca nifakı, bunca fitneyi, hakikatin ışığıyla yendikten sonra; şimdi bizi, bu kurşuna adres verenler mi ayıracak? Söyleyin! Hilalle yıldız hiç ayrıldı mı?’’


Mermi kovanlarını gösterip; ‘’Tüm mermilere göğüs gerip; milletimize güneş olacaksınız! Söz mü? 15 Mayıs günü burada; gülmeyen yüzleri güldürmek için, susmuş sesleri haykırmak için, çöken karanlığı dağıtmak için 40’tan 40 bin olacaksınız! Söz mü? Türkün Türküsü olacaksınız! Söz mü? Milletin Şiiri olacaksınız! Söz mü?’’ dedi.


‘’Bilge Kağan’ın, Kürşad’ın, Fatih’in torunları! Mustafa Kemal’in çocukları! Türkiye’nin İYİ ve cesur evlatları! Bu millet, 15 Mayıs sabahı; 21 yıldır, kendine biçilen deli gömleğini, yırtıp atacak. Bu millet, 15 Mayıs sabahı; istibdadın çürük zincirlerini, kırıp atacak. Bu millet, 15 Mayıs sabahı; hep bir ağızdan, ‘Hürriyet!’ diye haykıracak! Ve 15 Mayıs’ın şafağında; Türkiye, tarih yazacak! Söz mü? Allah sizlerden razı olsun. Sözünüz sözümüz, millet yolu, yolumuz olsun!’’dedi.


Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.