Nikon Canon Didişmesi ve Güzel Pentax

‘‘Amatörler ekipmanla, profesyoneller ışıkla’’ igilenirmiş…Fotoğrafa ilgi duyan hevesliler eninde sonunda bu tabir ile karşılaşıyorlar.

Olay dipsiz bir kuyu olmakla birlikte, yüksek maliyeti de olan bir konu. Kişi ‘‘Bir araştırayım bakayım’’ dediği an, muhtemelen kendisini bitmeyen bir sürecin içerisine de atıvermiştir. Kimisi için bir hobi, kimisi için ise daha fazlası fotoğrafçılık. Kimisi için bir paylaşım alanı. Hislerini aktarabilme vesilesi. Bana göre olay bakan gözlerde ve duygularda bitse de, güzel ekipman tamamen bir kenara itilemiyor. Ben tabii ki burada benim gibi heveslilerin ilgi duyabileceği makinelerden duygusal anlamda bahsedeceğim. Nikon’un ve Canon’un çok pahalı olan full frame makinaları konumuzun çok dışında kalıyor. Zaten onlar hakkında konuşabilecek bilgiden de yoksunum. Sadece kendi düşündüklerimi paylaşmak istiyorum.

Nikon D3x yaklaşık 18.000 liralık bir fiyat etiketine sahip

Bir makine alma hevesiyle, giriş ve orta seviye makinaları araştırma tuzağına ben de bir süre düştüm. Ustaların, deneyimli kullanıcıların yazılarını, makalelerini, görüşlerini ve ekipman incelemelerini merakla ve de keyifle okudum. Bu esnada amatör Canon ve Nikon’cuların sonu gelmeyen saçma tartışmalarına herkes gibi ben de şahit oldum. Her şeyi tartışma konusu yapmakta üzerimize yoktur zaten. Onlar ne derlerse desinler, en güzeli Pentax 🙂

Görünen o ki asla ortak bir görüşe varılamıyor. Herkes farklı görüşlere sahip. Fakat anladığım kadarıyla kabaca görüşler şöyle:

Canon, giriş seviyesi makinelerinde, kısa zaman dilimleri içerisinde, sıkça model yeniliyor. 450D, 500D, 550D, 600D vs…Bu modellere, genellikle yeni başlayan ve fotoğrafa meraklı insanlar yöneliyorlar. Bu seriler daha küçükler, daha hafif ve daha ucuzlar. Başarılı makineler bence. Tam benim gibilere göreler. Birçok kişi bu modellere burun kıvırıyor (muş), fakat daha diyaframın ne olduğunu bilmeyenleri de çoktur muhtemelen içlerinde. Sadece görüntüsüne bakıp fotoğraf makinesi alan insan sayısı ne kadar da fazlaymış. Bu modeller hobi fotoğrafçılığı yapan herkese yeter de artar bile. Bu sınf makinelerde daha ticari bir tutumu var Canon’un. Kimisi bunu eleştiriyor fakat kimine göre de bu gayet iyi.  Örneğin ikinci el makine almak isteyenler bu tutum sayesinde rahatlıyor, piyasa canlı kalıyor diyorlar. Bazıları ise aldığım makine kısa bir süre sonra eski modele dönüşüyor diye üzülüyormuş.

Solda Canon 600 D sağda ise 550 D'yi görüyorsunuz. Hissedebileceğiniz gibi 600 D nin gövdesi birazcık daha etli ve dönebilir ekrana sahip

Fotoğrafa birazcık daha vakit ayırmak, canı gönülden ilerlemek, gelişim göstermek isteyen bazı amatörler ise, bu modelleri eline aldıklarında ‘‘tamam budur’’ diyemiyorlarmış. Aslında demek istiyorlar, ama diyemiyorlar.  Gözleri birazcık daha yükseklerde onların 🙂  Bu serinin malzemesinin tokluğunda ve ergonomisinde bir eksiklik olduğu duygusuna kapılıyorlar; genel kanı böyle…..yine de 600 D gayet güzel bence;…güzel götürür….yıllarca kullanılabilecek makinalar bunlar. Bu makineler SLR ve birçok ihtiyacı karşılarlar. 600D’nin kasasının verdiği his, 550D ye göre daha iyi. Azıcık daha etli. Tutuşu daha iyi. Döner ekranı ve akıllı menüsü var. Fotoğraf kalitesi arasında ise bir fark yok bu modeller arasında. Zaten bir yerden sonra objektifler devreye giriyor. Bu 550D ve 600 D modellerinin video çekim performansları ise rakiplerine göre daha iyi. Zaten iş sadece gövde de bitmiyor, bunu unutmamak lazım. Objektifler çok önemli.

Canon 60 D

Çok iyi bir makineye kötü bir objektif takarsanız hayal kırıklığına uğrarsınız. Çünkü bir süre sonra makine ile birlikte gelen kit lensi değiştirmek isteyecek ve yeni bir lens (objektif) arayışına gireceksiniz. Yüzlerce çeşit lens arasından [çekmek istediğiniz fotoğraf türüne göre] lensler seçmeniz gerekecek. Geniş açı, tele, makro için farklı lensleri inceleyeceksiniz. Portre çekecekseniz 50 mm-85 mm gibi seçimler yapmaya başlayacaksınız. Ya da prime lenslere yöneleceksiniz. Tarzınızı çok iyi belirlemeniz ve bu konuda bilinçli olmanız gerekecek. Bu da iyice araştırma yapmanız gerekeceği anlamına geliyor.

Canon’un 60D modeli ise birçok hevesliye ‘‘tamam’’ dedirtmeyi başarıyor. Fazla pahalı değil. Gövdesi xxxD sınıfına göre daha büyük, malzemesi güzel, ele daha iyi oturuyor. Çevirme tekeri büyük kolaylık. Ergonmosi daha başarılı. Döner ekranı var. Bazıları, ‘‘döner ekran fotoğrafçılığa aykırı, gerektiğinde yere yatacaksın ya da açını zorlayacaksın’’ diyor. Kimilerine göre ise döner ekran büyük bir avantaj, özellikle de video çekimlerinde.

En ucuz full-frame makine ise Canon’un 5D Mark 2 modeli. Harika bir makine olmakla birlikte, otomatik netleme noktaları ile ilgili bir sıkıntısı varmış. 9 noktadan oluşan noktalar, çok merkeze ve dar bir alana toplanmış diyor kullananlar. Netleme yaptıktan sonra kadraj kaydırmak gerekebiliyormuş. Biraz da yavaş olduğunu söylüyorlar. Tabii neye göre yavaş neye göre hızlı tartışılıyor sürekli. Stüdyo çekimleri yapanlar ise çok memnunlar kendilerinden. Fiyat-performans olarak alınabilecek en iyi makinaların başında sıralanıyor.

Canon 5 D Mark 2. Full frame bir makina kullanmak isteyenler için uygun fiyatıyla cazibesini hala sürdürüyor.

Nikon’un ise başlangıç modellerinden tutun full-frame modellerine kadar, hepsinin ergonomisi çok iyi. Ağır modelleri bile dengeli. Elinize aldığınızda malzemesinin iyi olduğunu hissediyorsunuz. Fakat Nikon’un giriş seviyesi makinelerinde tartışılan bir konu var. Giriş seviyeler olan D 3100 – D 5100 gibi gövdelerde AF motoru bulunmuyor. Üzerinde AF motoru olan Nikkor lensler ise normal lenslere göre birazcık daha pahalı. O yüzden Nikon alacak bir kişi üzerinde AF motoru olan D-90 gibi orta sınıf ve kendini kanıtlamış bir model alırsa, ileriki dönemlerde lens (objektif) seçiminde daha rahat edebilir. Şimdi bir de D 7000 çıktı. Çok güzel makine gerçekten. D 90’nın yenilenmiş versiyonu olmuş. Magnezyum alaşımlı gövdeden dolayı D 90 dan birazcık daha ağır. Teknik anlamda da birkaç artısı bulunuyor.

Bu arada, Canon’un gövdelerinde de AF motoru yok, fakat Canon’un ürettiği bütün lenslerde AF motoru zaten lensin üzerinde olduğu için bu sorun ortadan kalkmış.

Bence Nikon ergonomi konusunda çok başarılı. Elinizde daha dengeli duruyor. Sağ üstteki yeşil renkli ikinci ekran pratik bir çözüm sunuyor.

Pentax ise bir ayrı alem. SLR dünyasındaki en köklü firmalardan birisi. Çocukken filmli makinasını kurcalamış, kendimize göre çekimler yaptmıştık. Kullanıcısı ile bağ kurabilen bir marka Pentax. Özellikle objektifleri çok güzel. Hatta baktıkça içini eriten cinsten. Pancake tabir edilen lensler harika. Limited serisi lensleri yeme de yanlarında yat. Leica, Zeiss ve Pentax, objektif konusunda başkalar ve farklarını ortaya koyuyorlar. Arabanın Volvo’su gibi geliyor bana Pentax. Sağlam, dayanıklı, kaliteli. K-X ve K-R gibi giriş seviyesi gövdelerinde bile titreşim engelleme sistemi var; bu özellik Nikon’da ve Canon’da yok. Ayrıca gövdelerinde AF motoru da bulunuyor. Dolayısıyla en eski manuel Pentax lensleri bile sorunsuz ve adaptörsüz kullanabiliyorsunuz. Çok komik fiyatlara manuel lensler bulup fotoğrafçılığın keyfini farklı şekillerde de çıkarabilirsiniz. Daha bir kullanıcı dostu. Fiyatları daha uygun. Gerçi Limited serisi objektifleri birazcık tuzlu. Diğer markalar gibi Pentax’ın da verdiği renkler kendisine has. Belki saçma bir detay ama K-R modelinde AF ve MF düğmesinin yeri birazcık gıcık. Fakat özellikle K-R, bir fiyat performans ürünü. Iso performansı bayağı övülüyor. Bu arada Pentax full frame makine üretmiyor. Eğer üretirlerse şu anki full frame’lerden tamamen farklı bir ürün geliştireceklerini açıklamışlar. K-R nin de üretimi bitti. K5 ve K7 modelleri de taş gibi makineler. Gövde yalıtımı konusuna önem veren bir marka. Şimdi herkes merakla Pentax’ın ne yapacağını bekliyor.

Pentax firması dağıtım ve ürün çeşitliliği konusunda birazcık daha sıkıntılı. Özellikle Türkiye’de objektiflerine ulaşabilmeniz diğer markalara göre daha zor. Pentax kısa bir süre önce Ricoh isimli bir firmaya satıldı. Şu anda yeni bir dağıtıcı firma var ve Pentax kullanıcıları ümitliler. Ama bazılarının da içinde bir korku yok değil. ”Ya Ricoh Pentax’ın ruhunu öldürürse?” diye endişeleniyorlar. Bunun en iyi zaman gösterecek.

Pentax gelenekçi bir firma olmasına rağmen K-x ve K-r serileri ile renkli modellerini piyasaya sürmüştü. Özellikle beyaz model Japonya'da çok ilgi görmüş.

Objektifler ise tamamen ayrı bir dünya. Özellikle Türkiye’de çok pahalılar. Canon’un L serisi lenslerinin fiyatları, yukarıda bahsettiğimiz makinlardan daha pahalı. Zaten makine almak isteyen kişilerin, özellikle de düşük bütçeli kişilerin fazlaca araştırmalarının sebebi de bu. Kendilerine en uygun olanı seçmeye çalışıyor ve belirli bir sistem üzerinden ilerlemek istiyorlar. Çünkü bir marka satın aldığınız zaman, aynı zamanda bir sisteme de geçiş yapmış oluyorsunuz. Gelecekte yapacağınız objektif ve gövde yatırımları da buna göre belirleniyor.

Fotoğraflar:

http://www.product-reviews.net/2008/12/01/nikon-d3x-dslr-price-specs-and-pics-revealed/

http://www.itechnews.net/2010/09/10/pentax-k-r-dslr-camera/

http://www.digitalcameradeals.co.uk/canon-eos-5d-mark-ii-review-full-frame-digital-slr-camera/

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.