Özel-Erdoğan Görüşmesi 11 Haziran’da

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Erdoğan ile yapacağı görüşmenin 11 Haziran günü saat 16.00’da gerçekleşeceğini duyurdu.

CHP Lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 11 Haziran Salı günü CHP Genel Merkezi’nde ağırlayacaklarını bildirerek, “Siyasete 31 Mart’ta seçmenin birinci parti olarak sırtımıza koyduğu yük ve sorumluluk, onun sorunlarını gündemde tutmaktır. İki aydır gündemi Özgür Özel belirlemiyor. İki aydır gündemi Özgür Özel’in dile getirdiği halkın sorunları belirliyor. Halkın sorunları konuşuluyor. Bunu yapmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
CHP Lideri Özgür Özel, Genel Merkez’de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ile görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşme takvimine ilişkin soruya, “Geçtiğimiz hafta görüşmüştük. Özel kalem müdürlerimiz bugün son bir görüşme gerçekleştirip günü netleştireceklerdi. O yüzden bugün açıklayabileceğimizi söylemiştik. Gelecek hafta 11 Haziran günü saat 16.00’da Sayın Cumhurbaşkanını Genel Merkezimizde ağırlayacağız. Gün ve saat bu şekilde netleşmiş oldu. Kendilerini bekliyoruz” dedi. Özel, Erdoğan görüşmesine kimlerin katılacağına ilişkin soruya, “Aynı heyetlerle ikinci görüşmeyi de gerçekleştireceğiz” diye yanıt verdi. Özel, oturma düzenine ilişkin soruya, “Öyle bir şeye gerek yok. Zaten onu daha önce de konuşmuştuk. İki siyasi partinin genel başkanları nasıl oturması gerekiyorsa, o şekilde Sayın Cumhurbaşkanını ağırlayacağız. Bunun dışında herhangi bir şeyi müzakere etmeye gerek yok” yanıtını verdi.
“BEN DURDUĞUM YERDEYİM”

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun “Mayınlı sahaya girilmiş olduğu kanaatini taşıyorum. Erdoğan’ın yeniden adaylığı ile ilgili bir muhalefet partisi liderinin buna sebep olmaması lazım” sözüne ve DEM Parti’nin “Artık Türkiye’de erken seçimin koşulları oluşmuştur” açıklamasına ilişkin sorulara, “Ben durduğum yerdeyim. 31 Mart seçimlerinde seçmenin karşısına çıktığımızda çok net olarak şunu söyledik. Biz sizin sesinizi duyuyoruz ve duyuracağız. Eğer siz de sesinizi duyurmak istiyorsanız, bu seçimde size 10 bin lira en düşük emekli maaşını reva görenlere, asgari ücretinize zam yapmamayı düşünenlere, öğretmen olmuşsunuz, 1 milyon öğretmeni atamayanlara, gençlerin umutlarını kıranlara, işçilere hak ettiğini vermeyenlere sesinizi duyurun. Çiftçiler sesinizi duyurun dedik. Bunun bir genel seçim olmadığını söyledik. Ben 31 Mart günü de söyledim. Bugün de söylüyorum. 31 Mart seçim sonuçları CHP’yi 47 yıl sonra birinci parti yaptı. O günden bugüne de hiçbir anket yok ki CHP birinci parti olmasın ve AKP ile arasındaki farkı seçim akşamından daha çok açmasın. Hal böyle olduğunda bizim net olarak söylediğimiz şudur. Biz bir erken seçim çağrısı yapmıyoruz. Erken seçim kararını millet verir. Ben CHP’nin 127 milletvekili ile erken seçim kararını zaten alabilecek güçte değilim. Olsa yarın alırım, öbür pazar iktidara gelirim. CHP erken seçim istemez mi? İster. Ama erken seçim yapılabilmesi için bunun milletin gündemi olması ve vatandaşın istemesi lazım. Şimdi siz 17 bin lira asgari ücreti değiştirmezseniz, çaya 17 lira taban fiyat verirseniz, diğer taraftan daha dünkü görüşmelerde Gezi ile ilgili değerlendirmeleri yerel basın mensupları ile yapılan sohbette okuduk. Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarına uymazsanız ve asgari ücrete zam yapmama gibi bir noktaya gelirseniz, toplumun hangi kesimi sizden memnun olacak da devam edeceksiniz? O zaman erken seçim kaçınılmaz olur” diye konuştu.

“SANDIK GELİR, VATANDAŞ KAZANIR”

Özel, “Mayınlı saha filan yok. Siyasette erken seçim konuşmanın mayına basmak olduğunu düşünmüyoruz. Hele hele birinci parti hiç böyle düşünmez. Ama oy oranınız sizi bir seçimden uzak tutuyorsa seçimi mayınlı saha olarak nitelendirirsiniz. CHP yarın bir seçim yapılsa iktidara gelecek partidir. İktidar namzeti partidir. Ancak erken seçim meselesinde benim atfım CHP’nin çağrısı değil hukuk tanımazlığın ve vatandaşın sesini duymamanın doğurabileceği sonuçlara ilişkindir. Sayın Cumhurbaşkanı gelecek. İadeyi ziyarette bulunacak. Tüm konuları görüşeceğiz. Önemli olan görüşebilmek. Önemli olan konuşabilmek. Siyasetçiler el sıkışmazsa bir takım vesayet odakları ellerini ovuşturmaya başlarlar. Siyasetçiler görüşmezse bazı gizli mahfiller de başka planlar yapılmaya başlar. Siyasetçiler görüşür. Konuşur. Tartışır. Yarışır. Sandık gelir. Vatandaş kazanır. Türkiye kazanır. O yüzden demokratik siyaset kanallarını açık tutmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

“HALKIN SORUNLARI KONUŞULUYOR”

Özel, Erdoğan görüşmesindeki konu başlıkları ve Erdoğan’ın “Kırmızı çizgilerimiz var” sözüne ilişkin soru üzerine, “Biz zaten yumuşamadan bahsetmiyoruz. Vatandaşın canı bu kadar burnundayken muhalefeti bu kadar yumuşatacağımızı kimse beklemesin. Ama bir normalleşmeden bahsediyoruz. Müzakere edebilmek, görüşebilmek, nezaket sınırlarını muhafaza edebilmek, hakaret etmemek, eleştirmek ama hakaret etmemek. Etmeyince de duymamak. Ben vatandaşın bundan memnun olduğunu tüm değerlendirmelerde ve anketlerde görüyorum. Yine bunun devamında bir takım konularda müzakere etmek sonuç alınabilirse, onu vatandaşın kazanımına dönüştürmek. Sonuç alınamazsa mücadeleye devam etmek. Ancak normal olan budur. Yoksa siyasilerin birbiri ile çatıştıkları, adeta savaştıkları, küfürleştikleri, hakaret davalarının havalarda uçuştuğu bir siyasetin hiç kimseye, hiçbirimize, en çok da yoksul, fakir ve işsizimize, çiftçimize hiçbir faydası yok. O yüzden normalleşmeden rahatsız olanlar krizden ve gerilimden beslenenlerdir. Böyle partiler var. Böyle partiler, normalleşme olmasın diye her fırsatta bize hakaret ediyorlar. Saldırıyorlar. Ama biz sorumluluğumuzun farkındayız. Siyasete 31 Mart’ta seçmenin birinci parti olarak sırtımıza koyduğu yük ve sorumluluk, onun sorunlarını gündemde tutmaktır. İki aydır gündemi Özgür Özel belirlemiyor. İki aydır gündemi Özgür Özel’in dile getirdiği halkın sorunları belirliyor. Halkın sorunları konuşuluyor. Bunu yapmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

“KANUN BÖYLE DEĞİL”

Özel, Erdoğan’ın Hakkari Belediyesine atanan kayyumla ilgili “Yargı burada kanunu değil hukuku konuşturmuştur” ifadesinin anımsatılması üzerine, “Ben şahit olmadığım ve bilgi sahibi olmadığım hiçbir görüşmeyle ilgili böyle birtakım teorilerin peşine takılıp da bir değerlendirme yapmam. Siyasette uzun süre rekabet etmiş iki kişinden birisi siyasetten ayrıldıysa, onun bir ziyarette bulunması ve bir görüşme gerçekleştirmelerine tuhaf anlamlar yüklememek gerekiyor. Aksine bir şey açıklanmadıkça. Bunun yanında kayyumla ilgili her iki açıklamayı da Cumhur İttifakından gelen, talihsiz buluyorum. Sayın Bahçeli’nin milletin varlığı, demokrasinin varlığının ve devletin varlığının önündedir değerlendirmesi çok sorunlu. Millet vardır. Eğer demokrasi varsa, demokratik yönetilen bir devlet kurarsınız, o devleti demokrasi ile yönetirsiniz, milletin yüzü güler. Yoksa milletin menfaatlerini bugün Sayın Bahçeli başka tarif eder, ben başka tarif ederim, bir başkası gelir bambaşka tarif eder. Hepimiz tarumar oluruz. Bugün yetkiyi elinde bulunduran ile aram iyi, ayar veriyorum, yön veriyorum diye milletin sesi olunmaz. Milletin sesi sandıktadır. Kime yetkiyi verirse, milletin sesi o olur. Ülkeyi öyle yönetir. Nasıl yönetir? Demokrasiye bağlı kalarak. Hukuk kuralları içinde. Hukuku çiğnedik. Milletin menfaati burada diyemezsiniz. Anayasayı askıya aldık, milletin menfaati burada diyemezsiniz. Milletin menfaatinin nerede olduğuna millet karar verir. Siyasetçiler kendilerine göre okuma yapamazlar. Sayın Erdoğan’ın da kanunu değil hukuku işletme lafında kanuna aykırı bir kararın kendilerince hukuki olduğunu değerlendiriyorlar. Kendi tarif ettikleri hukuk. Yani evet, siz bir belediye başkanı seçebilirsiniz ama biz istersek yönetebilirsiniz demek kendi yarattıkları hukuka, herhalde saray hukukuna uyuyor. Kanunun böyle olmadığını kendisi de dün ifade etti” diye konuştu.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.