Özgür Özel: “Emeklinin Hakkını Emekliye Jest Diye Sunuyorlar”

CHP lideri Özgür Özel, iktidar tarafından bankalara 1 Nisan’a kadar promosyonları ödemesi yönünde baskı yapıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Özel, “Emekliler bu meydanları doldurdukça, haklarını aradıkça, ben onların arkasında değil, yanında değil önlerindeyim. Haklarını senden söke söke alacağız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de Ege İhracatçı Birlikleri ziyareti sonrasında yaptığı açıklamada, “Bankalara yazı yazmışlar. ‘Promosyon verin, bunu 1 Nisan’dan önce verin’ demişler. Promosyon şudur, emekli hangi bankayı tercih etmişse o verir. 8 ila 12 bin lira diyor ya. Yapı Kredi Bankası zaten 15 bin lira veriyormuş. Kimin parasını kime veriyorsunuz? Zaten emeklilere verilen ve verilecek olan bir parayı, 1 Nisan’dan öne çekerek emeklinin hakkını emekliye jest diye sunan, emekliyi hafife alan ve kandırmaya çalışan bir anlayış var. Emekli onların aklını istemiyor, kendi hakkını istiyor” dedi.

Özel, Ege İhracatçı Birlikleri ziyareti sonrası gazetecilerin soruları üzerine, “Bugün ve Pazar günü İzmir’de programlarım var. Yarın memleketim Manisa ve Denizli’de mitingimiz olacak. Bugün erken saatlerde sizlerin de takip ettiği gibi şehit aileleri ve gazilerimizle bir araya gelmiştik. Bugün Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin de üyesi olan Ege İhracatçıları Birliği’ni ziyaret ettik. Kendileriyle, yöneticileri ile çok verimli, 1,5 saatlik toplantı gerçekleştirdik. Toplantı ile ilgili partimizden görevli arkadaşlar gerekli kayıtları aldılar. İzmir’in yarınlarını konuştuğumuz, Cemil Başkan’ın yönetiminde, 30 belediye başkanımızın yönetiminde, İzmir için ne yapabiliriz, İzmir’in sanayisi, ticareti, ihracatı için ne yapabiliriz, bunları konuştuğumuz, her iki taraf için heyecan ve umut veren bir toplantıyı gerçekleştirmiş olduk” ifadesini kullandı. Özel, sorular üzerine, şunları kaydetti:
“En büyük anket 31 Mart günü yapılacak, seçim yaklaştıkça anket söylemek biraz seçmeni yönlendirmeye yönelik oluyor. Son değerlendirmemden bugüne kötü bir anket görmediğimi, her gördüğüm anketin iyiye gittiğini söyleyebilirim. 31 Mart tarihinde İzmir’de büyük başarı yakalayacağız. İzmir’in beklediği değişim ve dönüşümü gerçekleştireceğiz. Bundan önceki dönemde görev yapan belediye başkanlarımız, konvansiyonel belediyecilik anlamında üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptılar. Daha önce söylemiştim. Bu belediye başkanları Türkiye’nin herhangi coğrafyasında yüksek memnuniyet oranlarına ulaşabilecek belediye başkanlarımız. Ege Bölgesi’nde 6,5 milyarlık Ar-Ge’nin 3,5 milyarı İzmir’de yapılıyor. Türkiye ithalatı, ihracatından fazla bir ülke. Bu bir sorun. İhracatın, ithalatı karşılama oranı Türkiye’de yüzde 70. Ege Bölgesinde yüzde 205, İzmir’de yüzde 300’ün üzerinde. Bu rakamları gördüğünüzde İzmir ülkeye bu kadar çok şey veriyorken, CHP’ye bu kadar önemli destek veriyorken, çok üst düzeyde hizmetler bekliyor. İzmir’in bundan sonraki süreçte doğası, çevresi, sanayisi ve emek barışıyla, tarihiyle İzmir Türkiye’nin gözbebeği bir kenttir, marka şehir olarak, dünyadaki diğer marka şehirlerle yarışacak ve Türkiye’nin dünyada turistler tarafından en çok tercih edilen, ulaşımıyla, havası, suyu ve deniziyle hepimizin göğsünü kabartan bir şehir olarak çok iyi bir noktaya getireceğimiz bir iddiaya sahibiz. 30 belediye başkanından 9’unun kadın olduğunun altını çizmek istiyorum. Bugüne kadar sadece 6 kadın belediye başkanımız olmuştu. İzmir kadın ve erkek eşitliğinin, kadınların özgürlüklerinin bu kadar üst düzeyde olduğu, bunları Cumhuriyet’e borçlu bu kente, borcumuz bir dahaki seçimlerde 15 kadın belediye başkan adayıdır. Her koltuğun biri erkeğinse, biri kadının olmalıdır İzmir’de. Şu anda 9 çok iddialı ve hepsi seçilecek yerden kadın belediye başkanımızı İzmir’in kadınlarına ve kadın haklarına saygılı erkeklerine emanet ediyoruz. 40 yaş altında 12 belediye başkanımızın vizyonları ile dünyadaki marka şehirlere yarışacak İzmir’in yeni devrimini gerçekleştireceğiz. İzmir Cumhuriyet için ilk kurşunun atıldığı, milli mücadeleye son noktanın konulduğu bir kenttir. Birinci yüzyılda çok başarılı işler başardık, ikinci yüzyıldaki hem belediyecilik noktasında, hem de CHP’nin iktidara yürüyüşü noktasındaki en büyük atılımı ve devrimi yine İzmir’den başlatıyoruz.”

“Ben panik halinde rozetimi mi çıkarmışım? Rozetimden mi utanmışım? Panik halinde bıyıklarımı mı inceltmişim? Panik halinde genel başkanımın resimlerinden mi kaçmışım? Panik halinde, ben aslında onlardan değilim, size benziyorum mu demişim. Düne kadar içki yasaklarının konulduğu gün, Meclis’te içki yasağını, saat yasağını en sert savunan kişiyken, meyhanelerin olduğu sokaklara panik halinde girip klipleri ben mi çektirmişim? Kim panik halindeymiş? Ama ben Hamza Dağ hakkında çok konuştuğumu bilmiyorum ama Hamza Dağ benle konuşmak istiyor. O yanlış anlamış. ‘Beni acil ara’ diyen ben değilim, kendi genel başkanı. Hamza Tayyip Bey’i acil ara. İzmirlilere benziyormuşsun, kızıyor. Olmadık işler yapıyormuşsun, kızıyor. Şu kadarını söyleyelim. O Hamza beni acil ara esprisine tahammül edemeyip, 4 genci apar topar gözaltına aldırtan Hamza Dağ’ın mensubu olduğu AKP zihniyetidir. Dayatma dediğiniz budur. 4 genç ‘Hamza beni acil ara’ esprisini yapsa ne olur? İzmir Gençlik Kolları çıksın, Cemil beni acil ara Özgür yazacak da ben de diyeceğim bunları acil gözaltına alın. Ben espriyi anlamaya çalışırım. O espriye espri ile cevap vermeye çalışırız. Bu olmayacak bir iştir. İzmir dayatmaya gelmez diyor. Türkiye’ye yaşam biçimi dayatmasını kimler hangi coğrafyalarda yapıyor, bir baksınlar. Bir de İzmir kime ne dayatmış ona baksınlar. Bugüne kadar yönettiğimiz İzmir’de inanç özgürlüğü noktasında kime ne dayatmışız biz? Kim ibadetini yaparken engellenmiş, kim bir yaşam biçimine zorlanmış? Kim rahatsız edilmiş? Bir kişi çıkıp da CHP’nin demokrasinin başkenti İzmir’e bize kendi yaşam biçimlerinizi dayattınız diyebilir mi? Bir de onların yönettiği kentlere gidin ve bir bakın bakalım. Onların yönettiği kentlerde örneğin birçok büyükşehirde bırakın yerli turisti, yabancı turistin alkol alarak yemek yiyebileceği bir tek mekân yok. Alkol ruhsatı vermemekle övünüyorlar. Siz kimi kandırıyorsunuz. Yıllardır yönettiğiniz hangi büyükşehirlerinizde alkol ruhsatlı lokanta açılabiliyor. Yabancı turistin geleceği Kayseri Belediyesi alkol ruhsatlı lokanta açtırıyor muymuş, Konya Belediyesi açtırıyor muymuş? AKP’nin yıllardır yönettiği. Hani bize diyorlar ya çantada keklik. Biz kimseyi çantada keklik sanmıyoruz. Çantada keklik sansak İzmir’in sesini duyup, büyük bir değişim ve dönüşüm hamlesini başlatmayız. ‘Öyle olacak kardeşim’ deriz. Ama onlar öyle olacak diyorlar. O yüzden partilerinden birçok kişi ayrılıyor. Başka partilerden aday oluyorlar. Yeniden Refah ile kapışıyorlar. Biz centilmen insanlarız. Biz son derece saygılı insanlarız. Bizim de ittifak ortaklarımız bıraktı ve gitti. Ne dedik? Canınız sağ olsun. Onlarınki gidince hem de Necmettin Hoca’nın oğludur. İp cambazı, zübük, şantajcı dedi. Böyle mi siyaset? Kim dayatıyormuş şimdi. Kendisi dayatıyor, ayrılana hakaret ediyor. Bizi bırakıyorlar, canları sağ olsun. Gelen olur canı sağ olsun. O yüzden İzmir CHP’nin özgürlüğüne alışıktır. İzmir’de bütün AKP’li ve MHP’liler şahidimizdir. İzmir’de biz kimseye kendi yaşam biçimimizi dayatmadık. Ama siz yönettiğiniz illerde, benim size bulduğum şahidin 10’da biri, 100’de biri, binde biri şahidini bana bulabilir misiniz? AKP’li belediyeler bize bir yaşam biçimini dayatmıyor diye. Kim kimi kandırıyor.”

“Vatandaşı enayi yerine koyarak yapılabilecek kötü siyasete bir numaralı örnektir. Ne diyoruz, emekli maaşı yetmiyor. En düşük emekli maaşı AKP iktidara geldiğinde 1,5 asgari ücretti. Hiç karışmasalar, görüşmeseler İzmirli en düşük emekli maaşı olarak 26 bin lira alıyor olacaktı. 1,5 asgari ücret. Berbat ettiler, 10 bin liraya düşürdüler. 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı şu an 2,5 çeyrek altın alıyor. Altın hesabı şaşmaz. Bunu iyileştirelim. Hiç olmazsa asgari ücrete getirelim. 7 bin lira seyyanen zam verelim dedik, para yok, para yok dediler. Sonra emekli kart dedik, emekli kart çıkaracağız dediler. Emekli kart da yalan oldu. Bankalara yazı yazmışlar. ‘Promosyon verin, bunu da 1 Nisan’dan önce verin’ demişler. Promosyon şudur, emekli hangi bankayı tercih etmişse o verir. 8 ila 12 bin lira diyor ya. Yapı Kredi Bankası zaten 15 bin lira veriyormuş. Kimin parasını kime veriyorsunuz? Zaten emeklilere verilen ve verilecek olan bir parayı, 1 Nisan’dan öne çekerek, 2 yıllık anlaşma, 3 yıllık anlaşma yapıldıysa onu 5 yıla uzatarak, emeklinin yaptığı anlaşmayı emekliye, emeklinin hakkını emekliye jest diye sunan, yine burada emekliyi hafife alan ve kandırmaya çalışan bir anlayış var. Emekli onların aklını istemiyor, kendi hakkını istiyor Emeklinin aklı hangi bankadan kaç promosyon alacağını bilir. Hakkı en az bir asgari ücrettir, doğrusu 1,5 asgari ücrettir. Bugün her emeklinin cebinden 5,5 çeyrek altın AKP yönetimi boyunca alınmıştır. Her ay 5,5 çeyrek altın kaybediyor emekli.”

“İzmir’e hiç gelmediği kadar bakan gelmesi iyi bir şeydir. Çünkü siyaset rekabet işidir. Bir şehre iktidar partisi bu kadar çok ilgi gösteriyorsa, orada kendileri için olumlu bir taraf var. Şehirler böyle ilgileri sever. Olumsuz şey Hamza Dağ konusu. Hamza Dağ demek ki bu işe yetmiyor, yetişemiyor. Bütün bakanlar geliyor, hepsi birden uğraşıyor. Bizim adaylarımız burada. Biz normal genel başkan ziyareti çerçevesinde ziyaretimizi yapmamız gereken mitingleri yapıyor ve şehirden ayrılıyoruz. Buraya başlarına ne genel başkan yardımcıları bırakıyoruz, ne şehir dışından milletvekilleri getiriyoruz. Ama herhalde Hamza Dağ panik butonuna biraz fazla basmış, takılı kalmış. Ankara’da ışık kırmızı yandıkça buraya koşturuyorlar.”

https://x.com/eczozgurozel/status/1771289407980486896?s=20

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.