Özgür Özel’den ‘Kürsü’ Tepkisi: Milli Egemenlik Demiyoruz, Diktatörlük Diyoruz

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘Eğitim Maratonu’ etkinliğinin “Hayvanlar ele geçirildi” denilerek yapılması planlanan Milli Egemenlik Parkı’ndan taşınmak zorunda bırakılmasına tepki gösterdi.

Cumhuriyet Halk Partisi tarafından eğitim alanında yaşanan sorunlara dikkat çekmek üzere Ankara Çankaya Anıtpark’ta halka açık olarak gerçekleştirilecek 24 saatlik Eğitim Maratonu, başladı. 19 Temmuz Cuma günü sabah 10.00’da sona erecek. Etkinliğin tamamlanmasının ardından CHP İl ve İlçe örgütleri tüm il ve ilçelerde basın açıklaması gerçekleştirecek. Etkinlikte konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları söyledi:

Ülkenin ortak geleceğinin, nasıl fırsatların heba edildiğini, nasıl risklerin barındırıldığını konuşacağımız bir süreci başlatmak üzere buradayız, Anıtpark’tayız. Aslında Suat Özçağdaş’ın önerisi hepimizin kabulü, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un da ‘Bu çok iyi bir fikir, söylenecek her şey konuşulmalı Meclis’in yanı başında, hatta biz o kürsüyü bir özgürlük kürsüsüne çevirelim’ dediği bu kürsü Meclis’in yanı başına kurulabilecekken dün akşam saatlerinde Numan Kurtulmuş’un ‘daimi bir özgürlük alanı olsa ne iyi olur’ dediği bu kürsünün konulacağı yeri İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi talimatlarıyla parkın etrafını bariyerlerle çevirdiler. Milli Egemenlik Parkı’na kurulacak bu kürsüyü geldik Anıtpark’a kuruldu ve 24 saat boyunca buradan eğitim politikalarıyla ilgili söylenmesi gereken ne varsa her şey buradan söylenecek.

‘HAYVANSEVERLER BURAYI ELE GEÇİRECEK’
Bir etkinliği dahi devletin polisine kanunsuz, Anayasa’ya aykırı emirler vererek engellemeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Dertleri ne? Bahaneleri -efendim dün oraya hayvanseverler geldi, burayı ele geçirecekler, burayı bırakmayacaklar, sizin için açarsak onlar da kalır- kalsın zaten! Sen Meclis’e hayvanları katledecek, öldürecek, zehirleyecek bir düzenlemeyi getir, buna isyan edenler, buna isyan edenler sesini duyurmaya koşsun Ankara’ya gelsinler, efendim Milli Egemenlik Parkı’nı hayvanseverler ele geçirmesin.

“TARTIŞMAK YERİNE TARTAKLAMAYI TERCİH EDEN ZİHNİYET…”
Milli Egemenlik demek milletin dediğinin olması demektir. Bir kişinin, bir zümrenin, bir partinin dediğinin o partinin korktuğunun söylenilmemesi, konuşulmasının istenmediğinin konuşulmasının engel olunmasına zaten milli egemenlik demiyoruz. Ona dikatatörlük diyoruz, keyfi yönetim, tek adam rejimi diyoruz. Bu kurtulunması gereken bir zihniyetken bu yerleştirmeye çalışıp bir de buna anlayış göstermemizi istiyorlar. Diyorlar ki ‘Ankara’nın bütün parklar sizin, aman burası olmasın. Neden? İçeride hayvan hakları yasası konuşuluyor, buraya hayvanseverler gelip eylem yapmasın. Cumhuriyet Halk Partisi olarak kim hakkını arıyorsa ki hayvanseverlerin mücadelesi tek başlarına yürüttüğü mücadele değildir. Hepimiz hayvanseveriz, hepimiz o canların önünde kendimizi siper etmeye hazırız. Cumhuriyet Halk Partisi grubu hem hayvan hakları yasası adını taşıyan katliam yasasına karşı hem de kadının soyadını istediği gibi belirlemesi ve kullanmasının önündeki zorba dayatmaya karşı kırmızı alarmdadır. Meclis’te de mücadele vermektedir, sokakta da mücadele vermektedir. Ama herkes şunu bilsin ki; karşımızdaki zihniyet sözden korkmaktadır. Müzakereden korkmaktadır. Karşımızdaki zihniyetin bildiği şey sözün karşısına bariyer koymaktır. Düşüncenin karşısına polis dikmektir. Tartışmak yerine tartaklamayı tercih eden bu zihniyeti Cumhuriyet Halk Partisi aklıyla, yüreğiyle, zihniyle ve bedeniyle dize getirecektir kimse merak etmesin.

Tam bir gün sürecek bugün saat 10’da burada başladı. Yarın sabah saat 10 olana kadar burada her dakika her saniye bu kürsüde birileri çıkacak MEB’in sorunlarını, eğitim politikalarının sorunlarını konuşacak. Bu bazen CHP’nin genel başkan yardımcısı, kendi alanının milli eğitim politikalarına temas eden ya da onlardan etkilendiği yönlerini konuşacak, tartışacak. Sendikalar gelecek, sendikaların sayın genel başkanları gelecek. Eğitim emekçilerinin hakları ve milli eğitim politikalarına yönelik kurumsal görüşlerini dile getirecekler. Türkiye’nin dört bir yanından akademisyenler gelecek. 10 dakika kendine ayrılan sürede ömrü boyunca verdiği emek mücadele ve yaptığı bilimsel çalışmaların ibriğinden damıttıklarını bu kürsüden kayda geçirmek üzere buraya gelecekler. Onlar konuşacaklar. Veliler konuşacak. Eğitim alanında örgütlü dernekleri konuşacak. Sivil toplum kuruluşları konuşacak. Ve her saat başında yine bu milli eğitim maratonunun hayata geçirilmesi için büyük emek veren Suat Özçağdaş, yardımcıları ve bu konuda birlikte çalıştıkları geniş ekibin, başlatan yönlendiren özetleyen katkılarıyla bu kürsüde olacaklar. 1 tam gün hiç susmadan milli eğitim konuşacağız, eğitim konuşacağız, çocuklarımızın geleceğini konuşacağız. Ben bu maratonun sembolik ilk 100 metresini koşmak üzere buradayım. Ama benden sonra sırayla ve bir gün boyunca bu faaliyet sürecek. Ankara’da bulunan üyelerimiz, Ankara’daki öğrenciler, veliler, akademisyenler buraya bu dakikadan sonra yapılacak çağrıyla gün boyunca burada davetlidirler. Bu akşam, gündüz zor saatler geçecek bir 3-4 saat. Güneşin altında, doğrudan güneşin altında olacak. Bu zorluklara katlanmaya alışık çok önemli isimler var aramızda.

Milletvekillerimiz buralar, yıllardır mücadele ettiğimiz arkadaşlarımız burada olacaklar. Ama akşam saatlerinde Anıtpark, Ankara çok keyifli olacak. Ve sabaha kadar burada dayanışma içinde arkadaşlarımız, hocalarımız tarihe not düşecekler. Her şey denendi bugüne kadar. Komisyonda söylenmedik söz kalmadı.

“BİRBİRİYLE EN KAVGALI BAKANLARI MİLLİ EĞİTİM BAKANLARI”
Dillerde tüy bitti birileri anlamadı. Hala dönüyorlar diyorlar ki; ’22 yıldır iktidardayız, amaçladığımız noktaya ulaşamadık’… Kültür Bakanlığı ile birlikte en çok bakan değiştirilen bakanlık burası. Burası Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yaz-boz tahtası. Burası Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en çok devr-i sabık yarattığı alan. Birbiriyle en kavgalı bakanları mevcur, önceki ve sonraki Milli Eğitim Bakanları. Her gelen eğitim muhabirlerini topluyor, yapacağı reformları anlatıyor. Öncesinde nasıl bir enkaz devraldığını, Türkiye’nin hangi sorunları yaşadığını, eğitimi çözmeden öbür sorunların çözülemeyeceğini, bu sorunu da kendisinin çözeceğini anlatıyor. Bir sonraki bakanın basın toplantısına kadar bu hikayeye tüm Türkiye’nin inanmasını bekliyorlar. Sonra o bakanı gönderip yenisini getiriyorlar. Eskisi mevcuda ateş püskürüyor, yenisi eskinden nefret ediyor. Türkiye, tuhaf çekişmelerle yıllarını heba etti gitti.

“İLK İŞ ÇOCUKLARIN YEMEKLERİNİ ALDILAR”

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş ise Suat Özçağdaş, şunları söyledi:

“Eğitim, Türkiye’nin temel sorunu. Kendilerinin yaratmış oldukları büyük ekonomik bunalım ile birlikte geleceğe dair en büyük eş sorun da eğitim olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla birlikte çalıştığımız öğretim üyelerimizle, sendika temsilcilerimizle, akademisyenlerimizle ne yapalım diye düşünürken, 24 saatlik bir eğitim maratonu yapmaya karar verdik. 24 saat boyunca burada olacağız, çalışacağız.

Sayın Milli Eğitim Bakanı çok sıkışmış durumda çünkü gerçekten bugüne kadar eğitimi yapboz tahtasına dönüştürmüş 22 yıllık bir iktidar var. Şu anda Milli Eğitim Komisyonu Başkanı olan Bakan, daha 1 yıl öncesinde Bakandı ve okul öncesi çocuklarımıza yemek vermişti. Bu Bakan, ilk iş olarak o çocukların yemeğini ellerinden aldı. 11 Nisan 2023’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıkıp dedi ki ‘mülakatı kaldırıyoruz’. 12 Mayıs 2023’te Mahmut Özer, bu soru üzerine artık ‘mülakat yapılmayacak’ dedi. Bu Bakan, şimdi mülakatı getirdi. Dolayısıyla hiçbir yönü olmayan, Milli Eğitim stratejisi olamyan, öğretmen yetiştirme politikası olmayan Bakanlık, 2 yıldır tamamen yepyeni bir hatta doğru gitmeye çalışıyor.

“SAYIN BAKAN ÇOK SIKIŞMIŞ OLDUĞU İÇİN GEREK…”
Sayın Bakan, çok sıkışmış olduğu için gerek Öğretmenlik Mesleği Kanunu gerek müfredatla ilgili konularda 1940-1930’ları referans veriyor. Biz de her açıklamamızda eğitim bilimleri perspektifinden bakanın yanlışlarını ortaya koyuyoruz. Geçtiğimiz günlerde Danıştay’a iki başvurumuz oldu; birisi mülakatların durdurulması için, bir diğeri de geçen hafta yine 20 civarında 20 milletvekilimizle yaptığımız açıklamayla Danıştay’da ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin durdurulması için açtığımız dava var.

AK Parti’nin bu ülkeye verdiği en büyük zararlardan biri; nitelikli eğitimin ancak satın alınabilir hale gelmiş olmasıdır. Eğitim, bir ülkenin uzun vaadeli yapabileceği en büyük yatırım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Çocuklar geleceğimizdir, onları en iyi şekilde yetiştirmek bizim görevimizdir’ demiştir. Türkiye’de 207 üniversite var. Neredeyse her yere üniversite açıldı. Fakat üniversiteler apartman üniversitesi. Yeterli öğretim üyesi yok, nitelikli eğitim yok, öğrencilerin sorununu duyan yok ve akademik özgürlükler yok.”

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.