Pekin’in Gözü Tayvan’dayken; Ukrayna Savaşı, Çin-Rusya Ortaklığını Test Ediyor

Fotoğraf: Wikimedia Commons

Çin rejiminin; bir yandan müzakerelere desteğini yinelerken, diğer yandan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini açık bir şekilde kınamadaki başarısızlığı, bazı gözlemcileri Çin’in Rusya’ya -savaşan ülkeye- uygulanan muazzam ve benzeri görülmemiş yaptırımları atlatmasına yardım edip edemeyeceğini sormaya yöneltti.

Rus-Çin ilişkileri uzmanları, “Ancak; Rusya’ya yardım etmek, potansiyel olarak Pekin’in kendi stratejik emellerini, özellikle Tayvan ile ilgili olarak, baltalayabilir ve Pekin, Rusya’nın saldırgan eylemlerinin külfetli ve sakatlayıcı ekonomik etkisinin bir parçası olmak istemeyebilir.” şeklinde açıklamada bulundu.

Birçok kişi, Rusya’nın Çin’e yeni bir boru hattıyla gaz sağlamak için 30 yıllık bir sözleşmeyi kabul ettiği ve Çin’in Rusya’dan 117,5 milyar dolarlık petrol ve gaz satın alacağı 4 Şubat’ta duyurulan anlaşmanın, iki ülke arasında daha yakın ekonomik ve siyasi ilişkilerin olduğu bir çağı müjdelediğini ve Pekin’in Rusya ile ilgili herhangi bir uluslararası anlaşmazlıkta taraf seçmek zorunda kaldığında, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in lehine dengeyi bozacağını varsaymıştır.

Washington merkezli bir düşünce kuruluşu olan Bilgi Teknolojileri ve İnovasyon Vakfı’nın küresel inovasyon politikasından sorumlu başkan yardımcısı Stephen Ezell, Moskova ve Pekin’deki üst düzey siyasi yönetimin kendi toprak emellerine aynı şekilde baktıklarını da belirtti. Putin, Mihail Gorbaçov ve Boris Yeltsin gibi figürlerin Batı’yı yatıştırmayı seçmesinden önceki yıllarda Ukrayna’nın işgalini ve nihai ilhakını Sovyetler Birliği’nin eski ihtişamını geri getirme sürecinin bir parçası olarak görüyor.  Xi Jinping rejimi aynı zamanda kendi kendini yöneten Tayvan’ı da içine alma hedeflerini barındırıyor.

Her ne kadar gerçek daha karmaşık ise de, Putin, Ukrayna’ya boyun eğdirmek isterken Pekin’den haklı olarak yardım ve destek bekleyebilir gibi görünebilir.

Başkan Yardımcısı Ezell, “Xi Jinping, bu noktada, bu krizde Moskova’nın yardımına gelmekten kaçındı. Sanırım gerçek işgal Pekin için de sürpriz oldu ve bu durum Pekin’i çok istikrarsız bir dış politika pozisyonuna sokuyor. Bu kesinlikle Pekin’in, dış politikaya bakış açısına meydan okumasını temsil ediyor.” dedi.

Diplomatik Zorunluluklar

Anlaşmanın açıklanmasından tam üç hafta sonra, 4 Şubat’ta, Rusya Ukrayna’ya saldırdı. Ezell, aynı gün, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerin hızla Rusya’ya geniş bir yelpazede yaptırımlar ilan ettiğini ve Çin’in şimdiye kadar bu yaptırımlara kısmen uyduğunu kaydetti.

Ezell, “Putin’in Ukrayna’yı işgalinin Çin rejiminin 1954’teki Çin-Hindistan Anlaşması’na dayanan ‘Beş Barışçı Birlikte Yaşama İlkesi’ne doğrudan aykırıdır ve en azından teoride, Partinin Çin üzerindeki egemenliğinin ilk yıllarından beri Pekin’in uluslararası görüşünün bir temeli olmuştur,” şeklinde konuştu. Beş İlke, egemen ulusların birbirlerinin toprakları ve egemenliği için karşılıklı saygı, karşılıklı saldırmazlık, karşılıklı  olarak birbirlerinin iç işlerine müdahale etmemek, eşitlik, karşılıklı yarar ve barışçıl birlikte yaşam içerir.

Ezell, “Putin’in Ukrayna’yı işgali, Çin rejiminin 1954 Çin-Hindistan Anlaşması’na dayanan “Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesi”ne doğrudan aykırıdır ve en azından teoride, Parti yönetiminin ilk yıllarından beri Pekin’in uluslararası görünümünün bir temeli olmuştur,” şeklinde konuştu. Beş İlke, egemen ulusların birbirlerinin topraklarına ve egemenliklerine karşılıklı saygı göstermelerini, karşılıklı saldırmazlıklarını, birbirlerinin iç işlerine karşılıklı karışmamalarını, eşitlik ve karşılıklı yarar ve barış içinde bir arada yaşamayı içerir.

Yani Çin, dış politikasını esasen herhangi bir ülkenin topraklarının dokunulmazlığı ilkesi etrafında inşa etti. Ezell, “Diğer ülkelerin egemenliğinin tanınması ve birbirlerinin iç politikalarına müdahale  etmeme ilkesi uzun süredir. Çin diplomasisinin bir parçası olmuştur” dedi.

Pekin’deki komünist rejimin Tayvan üzerindeki tasarımları, burada Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) bakış açısından herhangi bir çelişki göstermeyebilir, çünkü Parti’ye göre bu bölge her zaman Çin’in bir parçası olmuştur. Bu nedenle, ÇKP’nin bakış açısından, Pekin için Vladimir Putin’in Ukrayna’daki eylemlerini, herhangi bir ikiyüzlülük suçlamasına maruz kalmadan, Beş İlkenin ihlali olarak görmesi kesinlikle mümkündür.

Rus ordusunun Ukrayna’yı işgalinin yavaş ilerlemesi ve durumun bir bataklığa dönüşmesi, resmi daha da karmaşıklaştırıyor.

Ezell ekledi, “Bu krizin Rusya’yı zayıflatacağını düşünüyorum. Rusya’nın kendini bir bataklığa soktuğuna inanıyorum. Rusya, [Ukrayna’da] 35 milyonluk bir nüfusu nasıl elinde tutacak?”

“Ortaya çıkan tablo, Çin’in ince bir çizgide yürüdüğü, Çin’in işgali onaylamadığı ve Rusya’ya sadece mütevazı bir destek verdiğidir.” diye devam etti.

Çin rejimi Rusya’yı açıkça desteklememekle birlikte, Moskova’nın eylemlerini kınamayı ve eylemlerini bir işgal olarak etiketlemeyi sürekli olarak reddetti. Ayrıca Batı’nın yaptırımlarına katılmayı da reddetti. Pazartesi günü, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Moskova’nın Pekin’in ‘en önemli stratejik ortağı’ olduğunu söyleyerek, iki ülke ilişkisinin ‘üçüncü taraflardan etkilenmeyeceğini’ söyledi.

Harvard Kennedy Okulu Daewoo Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Ash Demokratik Yönetim ve Yenilik Merkezi Direktörü Tony Saich, Pekin’in Ukrayna’da Putin’in desteğine kendini adama konusunda temkinli olduğu ve Putin’in cüretkar saldırganlığının ÇKP liderliği için rahatsız edici olduğu konusunda hemfikir.

Ash Center’a verdiği yakın tarihli bir röportajda Saich, “Kesinlikle Xi, Kış Olimpiyatları’nın kapanış töreninden önce dramatik eylemlerin artmayacağının garantisini isterdi.” dedi.

“Çin’in doğrudan bir işgale destek vermeme arzusu, ilk tepkisi ve Xi ile Putin’in 25 Şubat’ta yaptığı telefon görüşmesinden anlaşılıyor, Xi’nin yorumları, Çin’i sükunet için rasyonal bir ses olarak konumlandırmaya çalışırken Putin’e desteğin sürdüğünü gösteriyor.”

Putin ile yaptığı görüşmede Xi, müzakereleri krizi çözmenin bir aracı olarak vurgulamaya dikkat çekti ve Beş İlke’de ulusların egemenliğine saygı gösterilmesine ilişkin belirli noktaları yineledi.

Putin’in Yaptığı Karışıklık

Commerce Street Holdings Başkanı ve CEO’su ve Küresel Ticaret ve Sermaye Akımları Uzmanı Dory Wiley’e göre, Pekin’i bu noktada Rusya’ya destek sunmaktan vazgeçirmede en belirleyici olan şey, Rusya’nın mevcut karmaşasının kendisi ve dünya için geniş kapsamlı sonuçlarıdır.

Mevcut kriz, dünyanın yaptırımlarla ve dolaylı askeri yardımla yanıt verme konusuna dikkat çekti ve Pekin kendi karmaşık ekonomik ve sosyal sorunlarıyla boğuşurken Rusya’nın Çin’deki önemi  kaybolmadı.

Wiley,”Rusya, tek dünya hükümeti olmadığı, dışarıda egemen ülkeler olduğu ve farklı hedefleri olduğu yönünde bir uyandırma çağrısı yayınladı. Şimdi Avrupa Birliği Ukrayna’nın savunması için silah ve para gönderiyor ve Almanya bunu İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez bireysel olarak yapıyor.” dedi.

“Ve hafife alınan da bu. Rusya’ya bakın, ruble çöküşünü gördük, merkez bankası oranını ikiye katladı ve bankacılık sisteminin yüzde 70’i SWIFT’e kilitlendi,” diye ekledi.

Pekin, Rusya’nın işgalinin bir işbirlikçisi veya yatıştırıcısı olarak ortaya çıkarsa, yaptırımların ve ithalat-ihracat yasaklarının bundan sonra nereye yönlendirileceğine karşı temkinli olabilir.

“Sermaye Çin’den kaçıyor. Çin’in işleri yürütme şekli, Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelere tonlarca iş ve tedarik zinciri kaybettiriyor. Ve yatırımcılar, ‘Çin’de veya Rusya’da katılımcılarımızın iyiliği için, toplumumuzun iyiliği için olmayan yatırımlarımız var mı?’ diye bir durup ne yaptıklarına bakabilirler,” dedi Wiley.

Yazan: Michael Washburn, Epoch Times

Çeviri: Şendağ Gökçe, Epoch Times Türkiye

*Bu makalede yer alan görüşler yazarın görüşleridir, Epoch Times’ın görüşlerini yansıtmayabilir.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.