Raporda “Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı” denildi.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) 2016 yılından bu yana düzenli olarak hazırladığı, Türkiye’deki hava kalitesi ve hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerini inceleyen Kara Rapor 2024 yayımlandı.
Kömür, petrol ve doğal gazın yakılmasının, fosil yakıtlara bağımlılığın en önemli çevresel bedellerinden biri hava kirliliği.
Türkiye’de hava kalitesinin yönetimiyle ilgili detaylı bir mevzuat olsa da bu mevzuatın içeriğinde ve uygulanmasında ciddi sıkıntılar bulunuyor. En önemli sorunlardan biri, mevzuatta belirli sektör ve tesislere tanınan istisnalar.
2016 yılından beri Türkiye genelinde, yıl bazında hava kalitesi verilerini, mevzuat, politika ve uygulamalarını inceleyen THHP, Kara Rapor’un altıncısında da hava kirliliğiyle ilgili sorunları ortaya koyup somut çözüm önerileri getiriyor.
“Altyapı var ama etkin işletemiyoruz”
Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında şunları söyledi:
Temiz hava hakkı, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkının önemli bir bileşeni ve bir insan hakkı. Bu hakkın etkili biçimde kullanılabilmesinin ön koşulu, soluduğumuz havanın kalitesini bilmek. Bu da ancak etkin bir hava kalitesi izleme sistemi, bu sistemden elde edilen verilerin doğru değerlendirilmesi ve kamuoyu ile şeffaf süreçlerle paylaşılmasıyla mümkün.
Kara Rapor’da şunu ortaya koyuyoruz: 2022 ve 2023 yıllarında Türkiye genelinde hava kalitesi izleme ağındaki istasyon sayıları artsa hava kirliliğinin izlenmesi verimi hala çok düşük. Yani altyapımız var, ama bu altyapıyı etkin işletemiyoruz. Özellikle fosil yakıt kullanan ağır sanayinin olduğu bölgelerde hava kalitesi düzenli takip edilmiyor. Özellikle fosil yakıt kullanan ağır sanayinin olduğu bölgelerde hava kalitesi düzenli takip edilmiyor. Maalesef Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hala Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor.
”İzmir’de hava kalitesi alarm veriyor”
Rapor’a göre hava kirliliğine yol açan partikül maddeler PM10 ve kanserojen PM2,5, üç büyük şehir İstanbul, Ankara ve İzmir’de düzenli ve yeterli ölçülmüyor:
Ulaşılabilen kısıtlı resmi verilere göre İstanbullular 2022 yılı boyunca ortalama 38,41 μg/m3 yani Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kılavuz değerinin iki buçuk katı PM10 kirliliğine maruz kaldı. Kansorejen partikül madde PM2,5 ise yeterince ölçülmedi.
Ankara’da 2022 yılı PM10 yıllık ortalaması 39,25 μg/m3,
İzmir’de ise 45,18 μg/m3’tü. İzmirliler yıl boyu ulusal mevzuatın koyduğu sınır değerin üstünde kirli hava soluyor. Ankara ve İstanbul ise bu limitin sınırında.
”Hava kirliliğinin meme kanseriyle bağlantısı ortaya kondu”
Kara Rapor 2024’ün en çarpıcı vurgularından biri, hava kirliliğiyle meme kanseri arasındaki ilişkinin ortaya konması.
Raporun yazarlarından halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol, dünyada meme kanseri ile hava kirliliği arasındaki ilişkiye işaret eden bilimsel araştırmaların sayısının giderek arttığına dikkat çekti:
“P10 ve PM2,5 ile birlikte hava kirliliğinin önemli bir bileşeni olan NO2’deki (azot dioksit) her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini 1,02 kat artırıyor. Her 10 μg/m3 PM10 artışıyla meme kanserinden ölme riski 1,05 kat artıyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre ise PM2,5’a daha fazla maruz kalınan bölgelerde yaşayanlarda meme kanseri vakalarında yüzde 8’lik bir artış gözlemlendi.”
Raporda ayrıca egzoz dumanı solumanın meme kanseri riskini artırdığına dikkat çekiliyor; örneğin Fransa’da yıllık meme kanseri vakalarının yüzde 3,15’i, ana kaynağı trafik olan NO2’ye atfedildiği bilgisi veriliyor. Bu artışın maliyeti yıllık 825 milyon euro.
”Hava kirliliğinden kaynaklı ölümler 70 bine yaklaştı”
Kara Rapor kapsamında her yıl düzenli olarak yürütülen sağlık etki değerlendirmesine göre 2022 yılında Türkiye’de hava kirliliği sonucu gerçekleştiği tahmin edilen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre daha yüksek.
Sağlık etki değerlendirmesi çalışmasını yöneten halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “2022’de illerdeki ortalama ince partikül madde (PM2,5) düzeyleri DSÖ kılavuz değeri olan 5 μg/m3’e indirilebilseydi 68 bin 440 ölüm önlenebilirdi. 2022’de kazalar, yaralanmalar ve COVID19 nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam ölümlerin yüzde 14.2’si hava kirliliği kaynaklıydı” diye konuştu.
”En çok ölüm, havası en kirli Hakkari’de”
Hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde olarak en yüksek olduğu iller, PM2,5 düzeyinin en yüksek olduğu ilk 10 il. Bir önceki yıl birinci sırada olan Batman’ın yerini Hakkari aldı. Hakkari’de 230 kişi hayatını kaybetti. Ancak PM2,5 düzeyi 5 µg/m3 ‘ün altına düşürülseydi bu ölümlerin yüzde 41’i önlenebilirdi.
Ölüm oranlarında Hakkari’yi Batman, Şırnak, Muş, Malatya, Iğdır, Şanlıurfa, Ağrı, Osmaniye ve Gaziantep gibi Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bulunan iller takip ediyor.
Bununla birlikte DSÖ değerlerine göre hava kirliliğine atfedilen ölümlerin sayısal olarak en fazla olduğu il, İstanbul (8 bin 357); onu İzmir (4 bin 852) ve Bursa (3 bin 657) izliyor. Ankara’da hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 155. Ölümlerin bu illerde sayısal olarak daha fazla olması, hava kirliliği düzeylerinden ziyade il nüfuslarının yüksek olması ile ilişkili.
”Ağır sanayinin yoğun olduğu yerlerde partikül madde izlemesi sınırlı”
Türkiye genelinde 2022’de 365 adet hava kalitesi izleme istasyonu olmasına ve bu sayının 2023’te 380’e yükselmiş olmasına rağmen, tüm istasyonlarda mevzuata göre izlenmesi gereken parametrelerin tamamına bakılmıyor. 2023 yılında toplam istasyon sayısı artmış olmasına rağmen, yeterli veri alımı sağlanan istasyon sayıları 2022 yılına göre daha düşük. Dokuz ilde hiçbir istasyonda yıllık PM10 değerlerini hesaplamak için yeterli veri yok.
Üretimde fosil yakıt, özellikle de kömür kullanan ağır sanayinin yoğun olduğu bölgelerdeki partikül madde izlemesi çok sınırlı. Kirliliğin yoğun olduğu bilinen Sakarya-Hendek OSB, Kocaeli Gebze OSB ve Kocaeli–Dilovası- İMES OSB 2 istasyonlarında 2022 ve 2023 yılları boyunca hiç PM10 ölçümü yapılmadı.
2023 yılında en yüksek PM10 ortalamasına sahip olan 10 il sırasıyla Malatya, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hakkari, Aydın, Batman, Iğdır, Şırnak, Gaziantep ve Kilis.
Yıllık ortalaması, ulusal mevzuattaki yıllık ortalama PM10 limit değerinin (40 µg/m3) altında gerçekleşen, bir başka deyişle PM10 açısından havası görece temiz olan sadece 13 şehir var: Adıyaman, Bitlis, Karaman, Isparta, Antalya, Bilecik, Kırşehir, Trabzon, Giresun, Rize, Sinop, Afyonkarahisar, Samsun.
Ancak bunlarda da ulusal mevzuatta izin verilen yıllık ortalama PM10 kirliliği, DSÖ’nün insan sağlığı için belirlediği kılavuz değerin 2,7 katı.
Çözüm önerileri
THHP, Kara Rapor 2024’te, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı sağlık sorunlarının yol açtığı ölümlerin azaltması için şu önerilerde bulunuyor:
Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı.
Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmeli.
PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalı.
Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmeli.
Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmeli.
Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalı.
Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmeli.
Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalı.
Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalı.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.