Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Yargının gücünü bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır.
Erdoğan, Yargıtay Başkanlığı’nda 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’nde yeni hukuk reformları, anayasa tartışmaları hakkında konuştu. Erdoğan, “Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz. İnsanın olduğu her yerde hata olur hatta istismar olur. Ancak adalete karşı duyulan husumet kabul edilemez bir tutumdur” diye ekledi. Erdoğan bu sözleri, TİP’ten Hatay milletvekili seçilen, Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen ve vekilliği düşürülen Can Atalay, Anayasa Mahkemesinin (AYM) hak ihlali kararlarına rağmen cezaevinde tutulmaya devam ederken dile getirdi.
Konuşmasına Yargıtay Başkanı seçilen Ömer Kerkez’i tebrik ederek başlayan Erdoğan, “Seçim atmosferinin geride bırakılmasını, yargımızın etkin işleyişi bakımından önemsiyoruz. Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin başta olmak üzere anayasamızın Cumhurbaşkanlığı makamına verdiği görev ve yetkileri harfiyen yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanının açıklamalarından öne çıkanlar şunlar:
Geciken adalet adalet değildir ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devletimizde hayata geçirmeye çalıştık. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihi nitelikte adımlar attık.
Bu hedef doğrultusunda son 22 senede yaptığımız reform, düzenleme ve yatırımlara sizler zaten yakinen vakıfsınız. Bunları uzun uzadıya anlatmaya gerek duymuyorum. Hedef süre uygulamasından hakim, savcı sayılarının artırılmasına, adliye saraylarımızdan yüksek yargı organlarımızın yeni hizmet binalarına kavuşturulmasından, mahkeme sayılarının çoğaltılmasından, adaletin tecellisine katkı yapan pek çok kritik hamlelerdir. Ama kabul edelim ki bunların hiçbiri adaletin garantisi değildir.
Vatandaşlarımızın adalet arayışlarında karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla yeni adımlar atıyoruz. Bu yıl iki yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Bunlardan ilki hukuk mesleklerine giriş sınavıdır. Bu sınavla avukat, hakim, savcı ve noter olacak kişilerin mesleki niteliklerinin artırılmasını hedefliyoruz. İlk sınavı 29 Eylül günü gerçekleştireceğiz.
”üç yıllık bir modeli devreye alıyoruz”
Uygulamasına bu yıl başlayacağımız bir diğer önemli müessese hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. Şimdiye kadar iki yıl süren hakim ve savcı adaylığı sistemi yerine üç yıllık bir modeli devreye alıyoruz. Yaklaşık bir yılı Adalet Akademisi’nde geri kalan iki yılı deneyimli hakim ve savcıların maiyetinde usta çırak ilişkisiyle geçecek olan bu sistemle hakim ve savcılarımız çok daha donanımlı, tecrübeli olarak yetişecek.
İnsan Hakları Eylem Planı’yla daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi oluşturacak, adil yargılanma hakkıyla kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesine hizmet edecek düzenlemeler yapacağız.
Aslında Türkiye, siviller eliyle yapılacak yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya hazırdır. Bu konunun sık sık gündeme gelmesinin gerisinde de toplumun ve siyaset kurumunun bunu yapabilecek yetkinliğe erişmiş olması vardır. Yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engel ise ön yargılardır. Özellikle muhalefet çevreleri sivillerin anayasa yapması hususunda tam manasıyla bir öğrenilmiş çaresizlik durumu yaşıyorlar. Öz güven eksikliğinin işaretlerini her tavır ve söylemlerinde şahit oluyoruz. Yeni Anayasa konusunda maalesef sağlıklı bir tartışma değil, kemikleşmiş ön kabullerden kaynaklı bir kakafoni yürüyor. Yeni yasama yılında inşallah siyasi partiler arasındaki diyalog zeminini güçlendirerek esasında hiç olmaması gereken bu sıkıntıyı aşacağımıza inanıyorum.
”Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır”
Millete karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçanları millet affetmez. Millete hakaret edenleri, kahramanlaştıranları millet asla affetmez. Türkiye’yi ilgili karanlık senaryolara bilerek veya bilmeyerek figüranlık yapanları bu necip millet hiçbir zaman affetmez. Siyaset başta olmak üzere her alanda nezakete, iş birliğine, diyaloğa çok fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.
Yargı mensuplarımızın bağımsızlığı ve tarafsızlığını korumak, kararlarını sadece hukukun ve vicdanlarının sesine dayanarak almalarını sağlamak için gerekli tüm desteği veriyoruz. Yargının gücünü bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz.
Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebilir. Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir. Bakınız geçtiğimiz yıl mahkemelerde 12 milyon dosyayla ilgili karar verildi. Bunların içerisinde zaman zaman bu nasıl karar diyebileceğimiz kararlar oldu, olabiliyor. Hiç arzu etmesek gelecekte de olabilir. İnsanın olduğu her yerde hata olur, yanlış olur, eksik, kusur hatta istismar olur. Önemli olan telafisi imkansız hasarlar oluşmadan bunların giderilmesidir. Ancak adalete karşı duyulan husumet kabul edilemez bir tutumdur. Kamuoyuna da yansıyan bazı kararlar bahane edilerek maalesef tüm yargımız, hakimlerimiz, savcılarımız hedef tahtasına konuluyor.
Milletimizin mahkemelerden beklentisi ihtilafları büyütmek değil, adil bir yargılamayla anlaşmazlıkları gidermektir. Yargımızın verdiği kararlarla yeni tartışmaları alevlendirmek yerine, bunları söndürmesi gerektiğine inanıyoruz.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.