Zafer Partisi Sözcüsü Uğur Batur Gazze ve Filistin ile ilgili son günlerde yaşanan olaylarla ilgi bir basın açıklaması yaptı. Kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas’ın İsrail’e karşı Aksa Tufanı Operasyonu’nun başlattığını ve İsrail Savunma Kuvvetleri`nin saldırılara karşılık olarak savaş hali ilan ettiğini söyleyen Batur “Şu anda bir savaş başlamış gözüküyor.” dedi.
“Ortadoğu’da savaş durumu sadece İsrail-Filistin alanını değil bütün dünyayı, terör eylemleri ve yıpratma/bölme politikaları ile olumsuz şekilde etkilemektedir.” diyen Batur, Türkiye’nin yapması gerekenin savaşın bir an önce sona ermesini sağlayacak temaslar kurmak olduğunu söyledi. Tarafları Cenevre konvansiyonuna uygun hareket etmeleri doğrultusunda örgütlemenin önemine vurgu yapan Batur, AK Parti hükümetinin savaşın bölge güçleri ve dış güçler tarafından Türkiye’ye emrivakiler yapılacak şekilde istismar edilmesini kararlı mesajlar ile engellemesi gerektığını ifade etti. Türkiye içinde provoke edilmeye uygun olan, Suriyeli-Afgan siyasi gösterileri kararlılıkla engellemenin önemine işaret eden Batur, “Olayların kontrol dışına çıkma potansiyeli göz önünde tutularak özellikle İdlib’ten Türkiye’ye bir yeni göç akımına karşı en sert önlemler kararlılıkla almak olmalıdır. Ayrıca bilinmelidir ki; bağımsız Filistin devleti kurulmadan ve bağımsız Filistin devleti İsrail’in yaşam hakkını kabul etmeden Ortadoğu’ya barış gelmeyecektir.” dedi.
“Uyarıyoruz; ülkeyi etnik bir cehenneme çevirmeyin”
Açıklamanın devamında Israil – Filistin arasındaki olayların tarihsel gelişimini aktaran Batur ayni şeylerin Türkiye’de yaşanmaması için uyarılarda bulundu. Batur konuyla ilgili şu ifadelerde bulundu.
“Bunların önemini anlamak için aslında İsrail – Filistin arasındaki olayların nasıl başladığına çok kısaca değinmek lazım. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Filistin topraklarındaki Yahudilerin oranı, yüzde 10 iken, bölge demografisi kısa sürede organize bir şekilde değiştirildi. Filistin’e Yahudi göçleri Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, henüz 1880’li yıllardan itibaren artmaya başlamıştı. Zira Filistin’e göç etmenin Yahudiler nezdinde dinî bir boyutu da bulunuyor. Bu göç dalgalarına “yükselmek/yukarı çıkmak” anlamına gelen “Aliyah” adı verilmiştir.
1882-1939 arası dönem beş adet Aliyah dönemi olarak nitelendirilmiştir. Bu göçler sayesinde on binlerce Yahudi bu topraklara göç etti. Aslında Yahudiler bu toprakları satın almaya 1800lü yıllarda başlamışlardı.
Yıl 1837; Filistin nüfus sayımı yapılıyor, Filistin’de bulunan Yahudilerin toplam nüfusu dokuz bin olarak kayıtlara geçiyordu. Daha sonra Filistinli Araplar, Yahudilere toprak satmaya başlıyor ve bu rakam hızla elli bine yükseliyordu. Böylece 1882’de ikinci Yahudi yerleşimi kurulmuş oluyordu. 1908’de Yahudi nüfusu yüz binin üzerine çıkıyordu. Bu topraklar devlet tarafından satılmıyordu. Bizzat o bölgede yaşayan Arap şeyhlerin şahsi mallarıydı. Ederinin çok üstünde fiyatlara satmak için Filistinli Araplar adeta yarışıyordu. Halbuki Padişahın bu konuda açık emri vardı; hiçbir Yahudi’ye toprak satılmayacaktı. Her şeyin kılıfını uyduran Yahudiler , Alman kimliği ile , İngiliz kimlikleri ile toprak satın alıyorlardı.
Yani öyle işgal ederek başlamadı her şey! Adamlar bastılar parayı aldılar toprakları. Bu kısmı size tanıdık geldi mi? Osmanlı dönemi sonrası Filistin İngiliz himayesi altına girdi ve toprak satışı yasağı kalkınca Yahudiler satın aldıkları toprakların tapularını kendi üzerlerine aldılar.
1925’te 944 bin dönüm satılan arazi miktarı,
1927’de 1 Milyon 124 bin dönüme,
1930’da ise 1 Milyon 700 bin dönüme çıkmıştı.
Bunlar hep satın alınan arazilerdi. Tapulu, belgeli!
1948 yılına gelindiğinde bir devlet kurabilecek kadar toprak satın alınmıştı!
Demek ki neymiş; vatan satılmazmış…
Benzer olaylar bizim topraklarımızda da olmakta ve gelen sığınmacı ve kaçaklardan dolayı hızla ülkemizin demografik yapısı değiştirilmek istenmektedir. Buradan tekrar uyarıyoruz. Çok ama çok hızlı bir şekilde ülkemizde bulunan sığınmacı, Afgan ve kaçaklar güvenli yollarla ülkelerine gönderilmelidir. İdlib’ten Türkiye’ye bir yeni göç akımına karşı en sert önlemler kararlılıkla alınmalıdır. Anayasada yapmaya çalıştığınız madde değişiklikleri ile Türkiye etnik bir cehenneme dönecektir. Derhal bu sevdadan vazgeçilmelidir. Uyarıyoruz; ülkeyi etnik bir cehenneme çevirmeyin.”
Düşürülen SİHA
Ayrıca ABD tarafından düşürülen Türkiye’ye ait SİHA hakkında da konuşan Batur bu SİHA’yı düşüren uçağın İncirlik Hava Üssü’nden kalkıp kalkmadığını sordu. “AKP hükümeti niye hala bir açıklama yapmıyor. Bu durum netlik kazanmalı çünkü şayet İncirlik’ten kalkan uçak olayı doğru ise bu olay askerlerimize çuval geçirilme hadisesinden çok daha vahim bir hadisedir.” diyen Batur AKP hükümetinin bu konuda bir NOTA vermeyi düşünmediğini sordu.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.