Zorla Organ Toplama: Denizaşırı Ülkeler Nakil İçin Çin’e Akın Ediyor
İnsan hakları avukatı, yasadışı yollarla organ alarak yurt dışına kaçıranların frenlenmesinde, yasaların büyük bir etkisi olabileceğini söylüyor
Çin’in organ nakli endüstrisi 2000’li yılların başından itibaren katlanarak büyüdü ve bugün Çin, dünyanın dört bir yanındaki organ alıcıları için, gidilecek ülkelerin başında geliyor. Çin’de organ bağışları asgari düzeyde olmasına rağmen, organlar bol ve satın alma için bekleme süresi birkaç gün ile iki ay arasında değişiyor – başka bir ülkelerde böyle bir şey söz konusu bile değil.
Hatta hastalar nakil ameliyatlarının vaktinden önce yapıldığını bildiriyorlar. İsrailli kalp nakli cerrahı Dr. Jacob Lavee, 2005 yılında bir hastası kalp nakli için Çin’e gideceğini ve operasyon tarihinin belirlendiğini söylediğinde, bu sarsıcı gerçekle yüz yüze geldi.
Bunun sadece zorla organ toplama yoluyla gerçekleştirilebileceğinin farkına varan Dr. Lavee, esas olarak insan organlarının alım ve satımını yasaklayan ve 2008 yılında yürürlüğe giren İsrail Organ Nakli Yasasının hazırlanmasında öncülük yaptı.
Aralık 2012’de Amerikan Organ Nakli Dergisi’nde (American Journal of Transplantation) yayınlanan bir araştırmaya göre bu adımın, İsrail’den organ nakli ticaretinin azaltılmasına önemli bir etkisi oldu. Kanada’da da benzer bir mevzuat üzerinde çalışılıyor. Organ kaçakçılığıyla mücadele S-240 tasarısı, 27 Şubat 2019’da Dışişleri Komitesi tarafından oy birliğiyle kabul edildi ve son düzenlemeler için Avam Kamarası’na gönderildi.
Kaliforniya Üniversitesi merkezli bir kuruluş olan Organs Watch tarafından hazırlanan bir raporda Kanadalı alıcıların, dünyanın en büyük yurt dışı organ alıcıları arasında yer aldığı bildirildi.
Toronto St. Michael Hastanesi’nde böbrek nakli bölümü başkanı Dr. Jeff Zaltzman, hastalarından en az 50’sinin nakil için Çin’e gittiğini söyledi. Zaltzman zorla organ alımı konusunda 2014’te yapılan forumda Çin’de yaşanan olayların, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde bulunmayan, üçüncü tip bir bağışçı yarattığını söyledi. Onları “yaşayan ölü donör” olarak adlandırdı.
“Yaşıyorlar ve sonra ölüyorlar. Bu yüzden bu ifade, Çin’deki duruma özgü bir terim” dedi.
Korea’s Chosen isimli TV kanalı tarafından 2017’de yayınlanan “Yaşatmak için Öldürmek: Çin’deki Organ Ticaretinin Karanlık Yüzü” belgeselinde, 2000’den bu yana Çin’de yılda ortalama 3.000 Korelinin organlarının alındığı ifşa edildi.
Belgesel, Çin’deki Tianjin Birinci Merkez Hastanesinde bulunan organ nakli merkezinde yapılan araştırmalarla ilgili. Hastane talep halinde “sağlıklı, genç bağışçı”lardan organ tedarik etmeyi garanti ediyor.
Uluslararası organ nakil hastaları için yapılmış üç katlı ve 500 yataklı hastanenin ameliyathanesi de günün 24 saatinde çalışıyor.
Kıdemli bir hemşire, belgesel yapımcılarına, “Çin’den organlar kolayca geliyor. Nereden geldiklerini bilmiyorum. Yeni alınmış organları buraya getirmeleri sadece iki saat sürüyor” dedi ve bir karaciğerin 130.000 ABD dolarına mal olduğunu ekledi.
Başka ülkelerden gelen hastalar da Çin’e organ almak için gidiyor. Şangay’daki Zhongshan Hastanesi web sitesinde, hastanenin ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Güney Kore, Hong Kong, Makao ve Tayvan dâhil olmak üzere 10’dan fazla ülke ve bölgeden hasta aldığı belirtiliyor.
Çin’in kazançlı organ nakli endüstrisini besleyen insan organları bolluğunun kaynağı, Winnipeg merkezli uluslararası insan hakları avukatı David Matas ve eski kabine bakanı David Kilgour tarafından ortaya çıkarıldı.
Biri 2006’da ve biri de 2016’da olmak üzere iki araştırma raporu yayınladılar; dini ve siyasi mahkûmların – başta inançları için gözaltına alınan Falun Dafa uygulayıcılarının- izinleri alınmadan ve hayatta iken zorla organ alımına maruz kaldıklarını ifşa ettiler. Başka bir deyişle, mahkûmlar organları için öldürülüyorlar.
“Bağışçının öldürüleceğini bilmiyordum”
“Kanlı Hasat / Katliam: Bir Güncelleme” başlıklı ve aynı zamanda Amerikalı araştırmacı Ethan Gutmann’ın da ortak yazar olduğu rapor, Çin’deki organ ticareti vakalarının bazılarını ayrıntılı olarak açıklamaktadır.
Organ ticareti için seyahat eden insanların birçoğu, bir komisyoncu tarafından gruplara ayrılır. Şubat 2001’de, dokuz hastadan oluşan bir grup, organ nakli için Güneydoğu Asya’dan Taiping Hastanesine gitti. Dokuz organ nakli iki gün içinde tamamlandı ve bütün işlem toplam altı gün sürdü.
Böbrek nakli için Hong Kong’dan Çin’e seyahat eden yedi hastalık bir grubun ameliyatı aynı gün yapıldı ve bir hafta sonra evlerine dönebildiler. Tayvan’dan, böbrek nakli için Çin’e giden bir kadın, nakil için bekleyen ya da iyileşme döneminde en az 10 hasta daha olduğunu gördüğünü söyledi.
Bu arada, “bağışçı”nın organ çıkarma işlemi sırasında öldüğü gerçeğini öğrenen bazı organ alıcılarının, şimdi bu rahatsız edici bilgi ile birlikte yaşaması gerekiyor.
Tayvanlı Rourou Zhuang “İnsani Hasadı” belgeselinde, “Organların kaynağını duyduğumda çok şaşırdım. Böyle bir şeye dâhil olduğum için çok üzüldüm. Hikâyemi anlatmak istiyorum, böylece insanlar bunun hakkında bilgi sahibi olabilirler” dedi. Çin’den yeni bir böbrek almıştı.
Xiusong Tu gözyaşları içinde, “Nakil için gittiğimde donörün öldürüleceğini bilmiyordum” dedi.
Japon hasta Hokamura Kenichiro, organ almanın ne kadar kolay olduğuna çok şaşırmıştı. Çin’deki bir Japon komisyoncu ile iletişime geçtikten on gün sonra, yeni bir böbrek almak üzere bir Şangay hastanesinin ameliyat masasında yatıyordu. Bir doktor onu sadece o sabah muayene etmişti. “O kadar hızlıydı ki korktum” dedi. Organın fiyatı 80.000 ABD Dolarıydı.
2016 raporuna göre Hokamura, böbrek, karaciğer veya kalp nakli için Çin’e seyahat eden yüzlerce varlıklı Japondan biri.
Raporda vücudun organı reddetme ihtimali veya yedek olması için, aynı hastaya birden fazla organ tedarik edildiği birçok olay ortaya çıkarıldı. Bir vakada aynı hasta için sekiz yedek organ tedarik edilmişti. Araştırmacılar, Çin’de her yıl 60.000 ila 100.000 organ nakli gerçekleştirdiğini, bunların çoğunluğunun Falun Dafa uygulayıcılarından geldiğini söylüyorlar.
Falun Dafa veya Falun Gong, 1990’ların sonlarına doğru yaklaşık 70-100 milyon uygulayıcısı olan geleneksel bir manevi uygulama yoludur. Falun Dafa’nın bu büyük popülerliğinden korkan Çin Komünist Partisi lideri Jiang Zemin, Falun Dafa uygulayıcılarına karşı 1999 Temmuz ayında bugün kadar devam eden bir zulüm kampanyası başlattı.
Araştırmacılar organ nakli suiistimalinin birçok ülkede var olmasına rağmen, Çin’deki farkın, devlet tarafından onaylanması ve devletin bundan kazanç sağlaması olduğunu tespit ettiler.
Kanada Organ Kaçakçılığı Yasası
29 Ekim 2014 tarihinde Toronto General Hastanesinde zorla organ alımı konulu bir forumda, organ ticareti açmazının tartışıldığı sırada, Dr. Zaltzman, organ nakli için Çin’e giden bir hastasını anlattı.
“İki ameliyat yarası olan genç bir erkek hastam vardı. Çin’de nakledilen ilk böbrek çalışmamıştı ve birkaç gün içinde ikinci bir nakil ameliyatı geçirmişti. Bu asla Kanada’da olmaz” dedi.
Bazı doktorlar hastalarını Çin’den organ alımının, bunun için işlenecek cinayete itici güç olabileceği konusunda uyarsa da, bu konuda ne yapabileceklerini bilmiyorlar.
İspanya, Tayvan, İtalya ve İsrail de dâhil olmak üzere bazı ülkeler, vatandaşlarının organ nakli için yurt dışına seyahat etmelerini engelleyen yasalar çıkardılar.
Benzer bir yasa Kanada Avam Kamarası’nda görüşülüyor. Kanada’da 2018 Ekim ayında oybirliği ile Senato’dan geçen S-240 tasarısı, bağışçının izni alınmadan yurt dışından bir organ almayı saldırı suçu olarak kabul ediyor. Ayrıca dünyanın herhangi bir yerinde zorla organ alımına karışmış insanların da Kanada’ya kabul edilmemesini zorunlu kılıyor.
26 Şubat’ta Dışişleri ve Uluslararası Kalkınma Daimi Komitesi’ne konuşan Matas, bu tür mevzuatın çok etkili olabileceğini söyledi.
Komiteyle telefonla yaptığı görüşmede “Tayvan ve İsrail’deki durum içler acısıydı. Her iki ülkede de yaygın şekilde Çin’le organ ticareti sorunu vardı” dedi.
“İsrail’de organ ticareti yasası kabul edildikten sonra, ülke genelinde tamamen ya da neredeyse tamamen ortadan kaybolmaya başladı. … Şimdi [Tayvan’da da] yasalaştı, Çin’e organ nakli ticaretinde keskin bir düşüş yaşandı. Bu yüzden bu iki ülkedeki mevzuat, uygulamada çok etkileyici oldu.”
Zaltzman, Kanada yasalarının da yürürlüğe girmesi halinde, doktorların karşılaştığı açmazı çözmenin bir yolu olarak bunu destekleyeceğini söyledi. “Bu ileriye doğru büyük bir adım olur” dedi.
Yazan: Joan Delaney, Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.