15 Temmuz darbe girişiminde AK Parti İl Başkanlığını işgal edilmesi davasında ifade veren uzman çavuş İbrahim Traş, kendilerini AK Parti’ye götüren Yüzbaşı Altınsoy’un yolda önlerine çıkan vatandaşlar için, “Ezin şu şerefsizleri. Hep onların yüzünden oluyor bunlar” dediğini iddia etti.
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında, Metris Kışlası’ndan hareket edip Sütlüce’de bulunan AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nı işgal eden askerler, bu sabah ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. 14’ü tutuklu, 74 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında, iddianamenin okunmasının ardından öğle arası verildi. Öğle arasından sonra sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi. Sabah saat 10.00 sıralarında başlayan ve akşam saat 18.20’yi gösterdiğinde sona eren duruşmanın ilk gününde, sırasıyla Uzman Çavuşlar Hüreyre Can Çatal, İbrahim Tıraş, Şahin Kurt, Reşat Ardıl ve Feyyaz Yörük savunmalarını yaptı. Savunmalarını yapan 5 sanık da benzer ifadeler kullanırken, darbe girişiminde habersiz şekilde emir komuta zincirine uyarak hareket ettiklerini söyledi.
“Oraya terör olayı nedeniyle binanın emniyetini sağlamaya gittiğimizi sanıyorduk”
Davada ilk olarak 15 Temmuz’da 47. Motorlu Piyade Tugayı’nda görevli olan uzman çavuş Hüreyre Can Çatal yaptı. Darbe girişiminden habersiz olduğunu söyleyen Uzman Çavuş Çatal, “Bir hareketlilik oldu, hazır olmamız istendi. Gezi olayları gibi bir şey sandım. Tabur Komutanımız Yarbay Recep Karaçam’ın emriyle hazırlandık ve silahlarımızı doldurduk. Birçoğumuz da tatbikat olduğunu sanıyordu. Araçlara bindiğimizde yanımızda tanımadığımız rütbeliler vardı. Nereye gittiğimizi bilmiyordum; ama yolda giderken bazı vatandaşlar bize “En büyük asker, bizim asker” diye tezahürat yapıyordu. Oraya gittiğimde de oranın AK Parti binası olduğunu bilmiyordum. Biz oraya terör nedeniyle binanın emniyetini almaya gittiğimizi sanıyorduk. Orada da binada bomba olduğu söylendi çünkü. Oraya girmek isterken az sayıda vatandaş bize tepki gösterdi. G-3 silahlarıyla ateş edildi, ama kimin ateş ettiğini görmedim. Bunun üzerine sayısı giderek artan yüzlerce vatandaş bize saldırdı, bazıları da bizi korudu. O gece yanımda akıllı telefon olduğunu kabul ediyorum. Sadece babamla konuştum, o bana bir şeyler anlatmaya çalıştı, ama çok gürültü olduğu için onu anlayamadım. Orada hiçbir eylemde bulunmadan kontrolümdeki askerlerle beraber polis tarafından belediye araçlarına bindirilip sabaha karşı kışlamıza getirildik” şeklinde savunma yapan Onbaşı Çatal’ın, savunmasını yaparken heyecandan kekelemesi ve cümlelerini toparlamakta zorlanması dikkat çekti.
“Yüzbaşı bize, ‘Ezin şu şerefsizleri’ dedi”
Metris Kışlası’nın 47. Motorlu Piyade Tugayı 2. Tabur 5. Bölüğünde görevli olan Uzman Çavuş İbrahim Tıraş da benzer bir savunma yaparak, “Bulunduğumuz kışla iç güvenlik kışlasıydı. Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi (KOKTOT) eğitimi almıştık, bunlar kışla içerisinde mühimmatsız eğitimlerdi. Saat 8.30 sıralarında Tabur Komutanımız Recep Karaçam’dan KOKTOT hazırlığı emri verildi. Derhal hazırlandık. Çıkış hazırlığı sırasında kışlamıza beyaz lüks bir araç içerisinde tanımadığımız subaylar geldi. Recep Karaçam tanımadığımız subaylarla konuşurken, “Bu iş ciddiye bindi” dedi. AK Parti binasına Yüzbaşı Hasan Hüseyin Altınsoy ile gittik. Yolda önümüzü kesmeyen bir aracı görünce, Altınsoy tarafından şoför arkadaşımıza, “Ez şu şerefsizleri. Hep bunların yüzünden oluyor” denildi. AK Parti İl Başkanlığı’na geldiğimizde Binbaşı Faruk Şimşek’in emri üzerine onunla birlikte İl Başkanı Selim Temurci’nin odasına çıkıp kendisiyle görüşmek istedik, ama Temurci’nin özel kalem müdürlüğünü yapan kişi silahlarımızı bırakmadan bizi odaya alamayacağını söyledi. Biz binaya girerken henüz vatandaşlar gelmemişti, şüphelenmedim. Sonra Binbaşı Şimşek’in hal ve hareketleri ve güvenliğini sağlamak için geldiğimiz binadaki tavırlarımız beni şüpheye düşürdü. Aşağıdan 2-3 el silah sesi duydum. Aşağıya indiğimde vatandaşlar da gelmişti, gittikçe kalabalıklaşıyordu. O zaman neden burada olduğumuzu sorguladım. Halkın bize vatan haini dediğini duyunca inanamadık, bazı vatandaşlar da bizi korudu. Vatandaşların daha da kalabalıklaşması üzerine bir köşeye geçip bekledik. Polis tarafından kontrol altına alındık” dedi.
“Polis bizi korudu”
İlk duruşma gününün son savunmasını yapan Uzman Çavuş Feyyaz Yörük ise başka bir görevdeyken içtima alanına çağrılıp Gazi Mahallesi’nde bir olaya müdahale etmeye gidileceği bilgisiyle askerlerin arasına dahil edildiğini ifade ederek, “Kışlamızda devir teslim töreni hazırlığı vardı ve ben o hazırlıklardan sorumluydum. Gün içerisinde birkaç kişiden tatbikat yapılacağı şeklinde iddialar duydum. Bunu bir arkadaşımız bölük komutanımıza da sordu, ama cevap alamadı. Devir teslim töreninin iptal olduğunu duyunca içtima alanına gittim ve herkesin hazırlandığını gördüm. Emir üzerine ben de hücum yeleğimi giydim ve hazırlanıp bir araca bindim. Bu sırada Gazi Mahallesi’nde bir olay olduğunu ve oraya müdahale etmeye gittiğimizi duydum. Araçtan indiğimizde AK Parti binasına geldiğimizi gördüm. Hepimizi farklı noktalara dağıttılar. Komutanlarımız bu binanın emniyetinin bizden sorulduğunu ve kimseye müsamaha göstermememizi emretti. Kendisini ilk defa o akşam gördüğüm ve daha sonra Binbaşı Faruk Şimşek olduğunu öğrendiğim komutan yanıma 3 asker verip beni halkın barikat kurduğu yere gönderdi. Barikatta yaşanan arbede sırasında Binbaşı Şimşek silahının namlusu yere doğruyken birkaç el ateş etti. Bana da uyarı ateşinde bulunmamı istedi. Havaya doğru bir el ateş ettim. Polisle karşı karşıya geldik, ama onlarla asla birbirimize zarar vermedik. Bu sırada Bölük Komutanımız Muzaffer Dikenci de kontrolü kendi elinde toplamaya çalışıyordu. İki arada, bir derede kalmıştım. Nasıl yapabilirdim? Onlar benim polisimdi. Son olarak AK Parti binasına girme emrini alınca artık ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim. Bölük komutanımızın emrine itaat etmeyip binaya girmedim. TOMA’nın olduğu bölüme doğru yöneldim. Orada bir tam anlamıyla bir karışıklık vardı. Bazı vatandaşların askerlere şiddet uyguladığını, bazılarının ise askerlere sahip çıkmaya çalıştığını görünce o karışıklığı dağıtmak için havaya bir el ateş ettim zaten. Mesela benim emre itaat etmeyip binaya girmediğimi gören bazı vatandaşlar bana sarıldı, destek oldu. Polis de bizi muhafaza etti. Bunlar basına yansıyan ve iddianamede de bulunan güvenlik kamerası görüntülerinde mevcuttur” şeklinde konuştu. Uzman Çavuş Yörük, kendisine yöneltilen iddiaların ardından söz alan eski komutanı Binbaşı Şimşek’in, “Benim ateş ettiğim silah tutukluluk yapmış mıydı, yapmamış mıydı?” şeklindeki sorusuna, “Bunu senin daha iyi bilmen lazım” diyerek cevap verdi.
Bugün ilk duruşması yapılan davada, savunmaların alınmasına yarın devam edilecek.
İHA