Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da düzenlenen 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı Töreni’ne katıldı.
“Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti’nden sonraki ikinci bağımsız devleti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, hepimiz için iftihar kaynağıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anadolu’dan Akdeniz’deki ufka, buradan Anadolu’ya bakarak nazlı nazlı dalgalanan ay yıldızlı bayraklarımız, millî davamızın ulaştığı noktayı gösteriyor. Varlıklarına yönelik sayısız saldırıya rağmen Kıbrıs Türkleri, hamdolsun kendi topraklarında başı dik, onurlu ve özgür bir şekilde yaşıyor. Kıbrıs Türk’ü kardeşlerimiz, artık geleceklerine daha büyük bir umutla, güvenle bakıyor” ifadesini kullandı.
KKTC’nin bugünlere kolay gelmediğini, nice şehitler vererek istiklalini kazandığını, onca zulme, işkenceye, ihanete rağmen mücadele sancağını asla yere düşürmediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mücahitlerimizin ve Mehmetçiğin destansı mücadeleleri sayesinde, hamdolsun zafere ulaştık. Bu vesileyle, Kıbrıs Türkü’nün özgürlük mücadelesinin lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başta olmak üzere, Kıbrıs Türk halkının kıyamında emeği geçen herkese Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü :
“Medeniyetimizin bin 400 yıla, Osmanlının 450 yıla yakındır mührünü taşıyan Kıbrıs, maalesef son 1,5 asırdır belirsizliğin hâkim olduğu çalkantılı bir süreç yaşamıştır. Rumların artan katliam ve saldırılarının ardından gerçekleştirdiğimiz 1974 Barış Harekâtı ile fiilen istikrara kavuşan Kıbrıs’la ilgili siyasi sorunlar hâlâ devam ediyor. Kıbrıs meselesinin, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini temin edecek şekilde; adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması önceliğimizdir. Türk tarafı olarak en başından beri bu doğrultuda çok güçlü irade ortaya koyduk; yapıcı fikirler sunduk; iyi niyetle çaba gösterdik. Ancak, sadece bir tarafın çabası çözümün kilidini açmaya yetmiyor. Kıbrıs Türk’ü 2004 yılında çözüm için, barış ve demokrasi uğruna, dünyayla bütünleşmek adına Annan Planı’na ‘evet’ dedi. Rum tarafı ise, masada planı kabul eden liderlerinin bizzat yürüttüğü ‘hayır’ kampanyası sonucunda Kıbrıs Türkü’yle ortak bir gelecek kurmayı reddetti. 2017’de İsviçre’de Rum tarafı, ‘Kıbrıs Türkü’yle bırakın siyasi gücü, refahı, hastaneleri bile paylaşmam’ diyerek yine masadan kaçtı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk tarafının attığı adımlara rağmen Avrupa Birliği’nin verdiği sözleri yerine getirmediğini, idari ve mali noktada vermesi gereken desteği KKTC’ye vermediğini vurguladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ve KKTC Hükûmetini 46 yıldır kapalı olan Maraş’ın kullanıma açılması yönünde aldıkları cesur karardan dolayı bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maraş kısa sürede yeniden hayat bularak çözümsüzlüğün sembolü olmaktan kurtulacağına inandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının iş birliği için fırsat olması gerektiğini söylediklerini anımsatarak iyi niyetli çabalarının karşılığını bir türlü alamadıklarını, Avrupa ülkelerinin diplomasi fırsatlarını değerlendirmediği gibi Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum kesiminin şımarıklıklarına boyun eğdiğini kaydetti.
Verilen sözlerin hilafına, Kıbrıs meselesi çözülmeden Avrupa Birliği’ne üye yapılan Rum tarafının, Kıbrıs Türklerini yok sayarak 2003’te Mısır’la, 2007’de Lübnan’la ve 2010’da İsrail’le deniz yetki alanlarının belirlenmesi için anlaşmalar imzaladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rum tarafının bununla da yetinmeyip, 2007 yılında sözde ruhsat sahaları belirleyerek, uluslararası ihaleler açtığını, 2011 yılında da ilk sondajı gerçekleştirdiğini anlattı.
Erdoğan, “Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adil bir şekilde yer almadığı hiçbir denklem barış ve istikrar üretemez” uyarısını yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Doğu Akdeniz’deki haklarımızı korumakta kararlıyız. Geride bıraktığımız dönemde yaşananlar, bu konudaki güçlü irademizin nişanesidir. Elbette anlaşmazlıkların diyalogla, uluslararası hukuk temelinde ve hakkaniyete uygun biçimde çözümü öncelikli tercihimizdir. Biz kimsenin hakkına, hukukuna el uzatmıyoruz, sadece Rum-Yunan ikilisinin haklarımızı gasp etmesine engel olmaya çalışıyoruz. Sorunun çözümünün gerilimi daha da tırmandırmaktan değil, müzakere masasından geçtiğine inanıyoruz. Diplomasi ve müzakere, bizleri ortak faydaya ulaştıracak en kısa yoldur. Kıbrıs Türklerinin de yer alacağı Doğu Akdeniz Konferansı önerimiz, bu irademizin samimi bir ifadesidir. Arzumuz, Avrupa Birliği’nin uzattığımız eli havada bırakmaması, Avrupa dayanışması adına çözümü zorlaştıracak adımlardan imtina etmesidir. Karadeniz’de keşfettiğimiz 405 milyar metreküplük doğal gaz rezervi, enerjiyi iş birliği vesilesine dönüştürme irademizi daha kuvvetlendirmiştir. Karadeniz’de olduğu gibi inşallah Doğu Akdeniz’deki araştırma faaliyetlerimizden de müjdeli haberler alacağımıza inanıyoruz. Doğu Akdeniz’deki sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerimize, belirlediğimiz çerçevede adil bir anlaşma sağlanana kadar kararlılıkla devam edeceğiz.
Bizler tek yürek, tek bilek olduğumuz müddetçe, Allah’ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk, aşamayacağımız engel yoktur. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bugünlere ulaştıran aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kahraman mücahit ve gazilerimizi şükranla anıyorum. Daha nice yıl dönümlerini birlikte kutlamayı Rabbimden niyaz ediyorum. Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.