Karun Efsanesi
Antik Çağ’da Anadolu’nun batısında yer alan güneyi Karia kuzeyi Mysia doğusu Frigya batısı Ionia ve Aiolia bölgeleri ile çevrili alana Lidya denmektedir. Ünlü tarihçi Heredot’a göre üç sülalenin yönettiği Lidya’nın son sülalesi Meermnandlar 141 yıl egemen olmuş Lidya’nın bölgede siyasal ve ekonomik yönden önemli ülke olmasını sağlamışlardır. Saray entrikaları ile 2. sülale Heraklidlerden krallığı ele geçiren 3. sülale Mermenandlar Kral Gyges ile başlar. Ardys Sadyattes Alyattes ile devam edip Kroisos yani Karun ile son bulur. Milattan önce 7. yy’ın ilk yarısında Gygesil’e başlayan Lidya İmparatorluğu parayı icat ederek insanlık tarihinde önemli buluşlardan birini gerçekleştirmişlerdir. Bu buluş ilk çağ dünyasının ekonomik gelişimini bir olay olmuştur. Lidya’nın ilkçağ dünyasının en zengin ülkesi olmasının bir nedeni Tmolos dağlarından çıkan ve Hermos Nehrine karışan başkent Sardes’ten geçen Paktalos deresinin alüvyonları içindeki altındır. Buradan çıkarılan altın Lidya’nın kaderini belirlemiştir. 3. sülalenin son kralı Kroisos babası Alyattes’in ölümünden sonra M.Ö. 560’ta tahta geçmiş ve akıl almaz zenginliği sayesinde “Karun kadar zengin” deyimiyle günümüze kadar taşımıştır.
İlk çağda çok zengin kişileri Kroisos gibi zengin denilmiştir; Bu zenginlik doğu dünyasını da etkilemiş Karun gibi zengin deyimiyle Kroisosun zenginlikleri kastedilmiştir. Kroisos çağında Lydia krallığının başkenti Sardes zenginliğinin etkinliğini ve kültürel gelişimin doruğuna ulaşmıştır. Siyasal alandaki uyum sanat olaylarını da etkilemiş Kroisos’un destek ve isteğiyle sanat alanında büyük eserler oluşturulmuş böylece İslamiyet öncesi 6. yüzyılın ortasında Lydia ve sardes Arkaik Doğu Yunan sanatının merkezi haline gelmiştir. Anadolu’nun verimli topraklarını ticaret ve sanat merkezi olan diğer kentlerine krallığına bağlayan Kroisous bunlardan elde ettiği zenginliklerle çok parıltılı bir yaşam sürmeye başlamış her yönden Sardes’e koşan bilginleri iyiliklere boğarak o zamanki uygar dünyada kenine büyük bir ün kazandırmış Kroisous döneminde Lydia devleti İslamiyet öncesi 5. yüzyılda oyun yazarı Anskhylos’un deyimiyle altın Sardes ya da altın yatağı Savdus zenginliğinin ve kültürel gelişiminin doruğuna ulaştı; başkentin bu göz kamaştıran görkem ve zenginliğini büyük merak konusu giderek bir Lydia hayranlığının oluşmasına neden oldu; Örneğin Lydia’da üretilen parfüm ve kremler o zamanki dünyanın en çok aranan malları durumuna geldi. Lydia’ya karşı duyulan hayranlık özellikle Yunan dünyasında Lydia kremi ve süs eşyalarının da dışına taştı; Söz gelimi Atina’nın ünlü siyah figürlü vazo ressamlarından birinin Lydia’lı ismini taşımış olması bu ilginin coşkunluğunu dile getirir.