Irak dönüşünde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’den anayasa değişikliği için destek isteyeceğini anlattı. Mevcut anayasanın kendilerine “çok dar” geldiğini söyledi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bağdat ve Erbil ziyaretlerinin ardından Irak turuyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulundu. Irak ziyareti ve bölgedeki anlaşmalara ilişkin bilgiler veren Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşme ve yeni anayasa tartışmalarına da değindi.
Bir süredir ikili görüşme haberlerinin gündem olduğu Özel’den kendisine henüz bir randevu talebi gelmediğini söyleyen Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına CHP’nin de destek vereceğini düşündüğünü söylerken “Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Sayın Özel’in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz” diye konuştu.
Sınır ötesi harekatı genişletme mesajı, ardından bölgede artan diplomatik trafik ve geçtiğimiz ay Irak’ın başkenti Bağdat’taki “güvenlik zirvesi”nin ardından Erdoğan’ın planlanan Irak turu gerçekleşti.
Irak’ın terör örgütü listesinde olmayan PKK’yi yasaklı örgüt sıfatıyla tehdit olarak duyururması ve enerji alanınıdaki anlaşmalar iki ülke arasındaki görüşmelerde öne çıkan başlıklar olmuştu. Bölgede daha yerleşik bir pozisyon almak isteyen Erdoğan yönetimi, Bağdat’ın desteği karşısında enerji ve ulaşım anlaşmalarını somutlaştırmış oldu.
Bu çerçevede ziyaretini değerlendiren Erdoğan, “PKK’nın resmen terör örgütü ilan edilerek Irak’taki mevcudiyetinin sonlandırılması yönündeki beklentimizi bir kez daha vurguladık. Önümüzdeki dönemde inşallah bunun somut çıktılarını daha net göreceğiz. Kalkınma Yolu Projesi de gündemimizin en üst sırasındaydı. İmzaladığımız dörtlü mutabakat muhtırasıyla bu konuda kritik bir eşiği daha aşmış bulunuyoruz. İnşallah bundan sonra daha da mesafe alacağız. Ayrıca akdedilen 27 anlaşma ve mutabakat zaptlarıyla ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirdik” ifadelerini kullandı.
Bağdat’ın ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkenti Erbil’e geçen Erdoğan, Erbil yönetimiyle de PKK’ye karşı ortak tutum ve pazarlıkları masaya yatırdı. Kentin Türk bayraklarıyla donatılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Irak Kürt bölgesel yönetimiyle tesis ettiğimiz iş birliğimizi ilerletme yönündeki irademiz bakidir. Ziyaretimizde kendilerine bunu açıkça ifade ettim. PKK tehdidine karşı atabileceğimiz adımları ele aldık. Terörle mücadelede elde edeceğimiz kalıcı başarıların bölgemizin güvenliği için kritik önemde olduğunu teyit ettik. Enerji, ulaştırma, ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere, ekonomik ilişkilerimizi kapsamlı bir şekilde değerlendirdik” diye konuştu.
Erdoğan Irak’a askeri operasyon açıklamalarının hatırlatılması üzerine operasyonların süreceği mesajı verdi. PKK, PYD ve YPG’ye karşı Irak ve Suriye’den destek isteyen Erdoğan, “Gerek yurt içinde gerek sınırlarımızın hemen ötesinde, uluslararası hukukun içinde ve komşularımızın toprak bütünlüğü noktasındaki hukukuna da saygılı olarak bu mücadele devam edecektir. Gönül ister ki komşularımız topraklarından bize yönelen tehditler karşısında gereken tavrı kendileri koysun ve müşterek olarak bu mücadeleyi sürdürelim. PKK/PYD/YPG terör örgütü Irak’ın da istikrarına, kalkınmasına, huzuruna bir tehdittir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması Irak’ın da çıkarınadır. Ben inanıyorum ki bu gerçeği görüyorlar ve artık bu pürüzün yok edilmesi için irade ortaya koyacaklardır. Irak’ın kalkınma vizyonunun, uluslararası yatırımların güvenliği için bu terör çukurlarının dümdüz edilmesi ve Irak için öngörülebilir yarınların inşa edilmesi şarttır. Biz terörü öyle ya da böyle yok edeceğiz. Biz bu konuda kararlıyız” dedi.
Irak ile enerji anlaşmalarının yanı sıra su konusu da önemli bir madde olarak görüşmelerde yer aldı. Irak’ın Fırat ve Dicle nehirlerinden akıtılan su miktarı konusundaki beklentilerine dikkat çeken gazeteciler “Su konusunda iki tarafı bir araya getirecek iş birliği ya da anlaşma olabilir mi?” diye sordu.
“Bizim de en az onlar kadar su konusunda sıkıntımız bulunuyor” diyen Erdoğan şöyle cevapladı:
“Burada kaynakların su konusunda akılcı kullanılması gereği söz konusu. Irak’ın su konusunda bizden talepleri bulunuyor. Bu noktada yapılması gereken dünyanın değişen iklim şartlarına uygun yeni planlar, programlar ortaya koymak ve suyun sürdürülebilir kullanımını temin etmektir. Akıldan çıkartmamak gerekir ki bizim de en az onlar kadar su konusunda sıkıntımız bulunuyor. Türkiye de su zengini değil ve su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde. Yani, kısa süre içerisinde planlamalarımızı hayata geçiremezsek biz de su temini konusunda sorun yaşayabiliriz. Dolayısıyla temkinli adım atmamız gerekiyor. Bu doğrultuda yapılacak değerlendirmelerle bir ortak noktada buluşmak mümkün olabilir. Teknik meseleler ayrıntılı incelenmeden, geleceğe yönelik senaryolar oluşturmadan ‘yaptık oldu’ mantığıyla bunlar halledebilecek konular değildir. Türkiye bu konularda duygusal değil, akılcı, uzlaşmacı ve çözüm odaklı bir yaklaşım tarzını benimsemektedir ve buna devam edeceğiz. Yapacağımız iyi niyetle ve yapıcı bir yaklaşımla diyaloğu sürdürmek, ortak projeleri hayata geçirmek ve ortak sorunumuza müşterek çözümler üretmektir. Çünkü su, çatışma aracı değil müşterek çıkarlarımıza hizmet edecek bir iş birliği alanı”.
İsrail’in Gazze’deki saldırı bağlamında Irak ile görüşmeleri soran gazetecilere Erdoğan şöyle yanıt verdi:
“İsrail’in bu şımarık, cani tavırları karşısında bizler de Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ni devreye sokma, onlarla müşterek bazı adımları atma gayreti içinde olacağız. İslam dünyası bu soykırımlara varan katliamlar zincirinin oluşturduğu titremeyle kendine gelmezse, reflekslerini tamamen kaybetme tehlikesiyle yüzleşir. Onun için de bizim burada sessiz kalmamız mümkün değildir. Bütün sinir uçları nerede ise onları harekete geçirmemiz şarttır. Gazze konusu şu anda İslam dünyasının en önemli meselesidir. İslam dünyasının odaklanması, çözüm için akıl yürütmesi, gerçekçi ve etkili politikalar üretmesi gereken yer Gazze’dir. Hem Hamaslı yetkilerle hem birçok ülkenin liderleri ile bu konuları görüşmeye devam edeceğiz.”
Yeni Anayasa tartışmalarını hatırlatan gazeteciler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in randevu talebine de değinerek yeni Anayasa konusunda CHP’yle uzlaşma olup olmayacağı sorusunu yöneltti.
Erdoğan henüz bir randevu talebi gelmediini söylerken şu şekilde yanıt verdi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım. Bu görüşme sağlandığında tabii ki anayasa konusu da bizim görüşme başlıklarımızın arasında yer alacaktır. Kaldı ki Meclis Başkanımızın da liderlerle yapacağı görüşmelerde bu konuları onlarla ele alma düşüncesinin olduğunu biliyorum. Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum. Sayın Özel’in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz. Biz Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli köşe taşlarından biri olan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili çalışmaktan, gayret etmekten geri durmayacağız. Milletimize yeni ve demokratik bir anayasa kazandırana kadar gayretimiz sürecektir.”
DEM Parti’nin kayyumlardan geri kazandığı belediyelere ilişkin bir süredir, ‘istiklal marşı’, ‘Türk bayrağı’ tartışmaları gündem edilmek isteniyordu. Söz konusu iddialara dair değerlendirmeleri ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin konuya dair açıklamaları sorulan Erdoğan şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığımız şu anda kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Teröre destek vermek, terörle müşterek hareket etmek şüphesiz ki bizim değerler silsilemize saldırıdır ve bununla ilgili olarak da Anayasanın çok açık hükümleri vardır. Birliğimize ve bütünlüğümüze böylesine kışkırtıcı eylemlerle el uzatmaya kalkanlara bundan önce hukuk zemininde hangi yanıt verildiyse aynısının ortaya konması sürpriz olmaz. Buna bir defa herkesin hazır olması gerekir. Sayın Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu açıklamalar Anayasa hükmünün icrasından başka bir şey değildir. Aynı durum şu anda benim için de geçerlidir. Anayasa’nın hükümlerini kimler çiğnemeye kalkıyorsa bedelini de ödemeye hazır olmalıdır.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.