CHP Genel Başkanı “SGK’ya hangi şirketin borcu var, önce onu açıkla, SGK borçlarını geçmişte kendi belediyeleri yaptı” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Sancaktepe Belediyesi’nin Temel Atma Töreninde yaptığı konuşmada, iktidarın SGK üzerinden yerel yönetimler üzerinde kurduğu baskıya işaret etti. Özel, şunları söyledi:
“ANADOLU YAKASININ ESENYURT’U MU OLACAK DİYE ENDİŞE EDİLİYORDU”
“Bu ilçe, 31 Mart günü birilerinin kaybettiğine inanamadığı, iki gün öncesinde ‘İlk haberi Sancaktepe’den alacağım’ diye meydanlardan söz aldığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazanacağına hiç ihtimal vermediği bir ilçe. Ama bu ilçe, kurulduğu günden itibaren halka hizmet etmek için değil de bir takım alanları ranta açmak için adeta kente karşı suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş ve geleceği olan bir ilçenin geleceğini karartırcasına işler yapıldığından dolayı Sancaktepelilerin tedirgin olduğu bir ilçeydi. Her yeşil alan mı arsa olacak? Nefes alacak hiçbir yer mi kalmayacak? Hızla büyüyen, eskinin üç belde belediyesinden oluşan bu ilçe kısa sürede Anadolu yakasının Esenyurt’u mu olacak, her yer binalarla mı dolacak diye endişe ediliyordu. İşte liyakatine güvenilen, eğitimine güvenilen, vizyonuna güvenilen bir genç bu ilçenin geleceğini planlamak için, bu ilçeyi İstanbul’un Anadolu yakasının göz bebeği haline getirebilmek için sizler tarafından görevlendirildi. O günden bugüne arı gibi çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde aramızda birbirinden kıymetli, pırıl pırıl, her biri Alper Başkan gibi iki kişiden birinin oyunu almış, daha fazlasını almış belediye başkanlarımız burada. Tabii onların takım kaptanı, İstanbul’un iki dönemdir kaderini değiştiren, Türkiye’nin geleceğine umutla bakmasını sağlayan ismi Ekrem İmamoğlu aramızda. Daha geçen martta millete gittik, dedik ki ‘Biz İstanbul’u böyle yönetiyoruz, Kadıköy’ü böyle yönetiyoruz, Ataşehir’i böyle yönetiyoruz. Sancaktepe’yi de böyle yöneteceğiz’ dedik. İnsanlar oylarını verdiler ve Alper Başkan’ı göreve getirdiler. ‘Biz İstanbul’u son 5 sene nasıl yönettiysek, ranta değil de halka hizmet ederek, israf yapmayıp oradan artırdığımız parayı İstanbul’daki insanların yoksulluğuna bir nebze olsun çare bulabilmek için ya da küçücük evladı olan annelerin ulaşımını ücretsiz yapmak için, çocuğa süt vermek için, okuldaki çocuğun beslenme çantasını doldurabilmek için hizmet ettik ve bundan sonra da hizmet etmek istiyoruz’ dedik. İstanbullu düşündü ve Ekrem Başkan’a bir kez daha artan bir destekle görev verdi.”
“SİLKELEME GÜREŞ MEYDANINDA OLUR, BİR DE ZEYTİN AĞACINDA”
“Bunun üstünden daha 8-9 ay geçti. Daha bir senesi olmadı ama bir anda Tayyip Bey’de bir hareketlenme başladı. ‘Bu belediyelerin elini, kolunu bağlayalım. Hizmet edemez hale getirelim’ diye her yola başvurdu. Bundan sonra da biraz önce Ekrem Başkan’ın da bahsettiği gibi daha da çirkinleşileceğini gösteriyorlar. Diyor ki ‘Belediyeleri biraz daha silkeleyin.’ Ekrem Başkan dedi ki ‘Silkeleme, güreş meydanında olur.’ Bizim Manisa’da bilhassa Akhisar ilçemiz, Türkiye’nin en çok zeytin ağacı olan, en bereketli topraklarından bir tanesidir. Silkeleme bizim orada da zeytin ağacında olur. O verimli zeytin ağacından aldığını alırsın. Son kalanlar da kalmasın diye silkelerler o ağacı. Tayyip Erdoğan’ın bilinçaltı şunu söylüyor. O da bir şeyi görüyor, ben de görüyorum. Belediyelerimizin ilk 7-8 aylık performanslarını ölçtürdük. Türkiye kendi çapında Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin memnuniyet oranı ortalama yüzde 58. Yani tek bir belediye olsa vatandaşa sorduğunuzda yüzde 58 oyla yeniden seçilecek. Biz görüyoruz bunu, gurur duyuyoruz. Tayyip Bey’in de ‘Demek ki vatandaşıma iyi hizmet ediliyor’ deyip, mutlu olması gerekirken ama o hasetlik yapıyor, kıskançlık yapıyor. O bu başarının bize yeni seçim başarıları, yeni 31 Martlar ve iktidar getireceğini görüyor. O yüzden de talimatlar yağdırıyor. O son söylediği, o ‘Silkeleyin’ sözü aslında daha önce kapalı kapılar ardında ‘Bu CHP’li belediyelerin imkanlarını daraltın’… ‘Peki efendim.’ ‘Bizim bu belediyeler, Sancaktepe Belediyesi’nin 2 milyara yakın borcu varmış. Bunu AK Partili belediye zamanında yaptı ama SGK’ya, vergi dairesine faizini de koyun, bir seferde bu parayı Sancaktepe’den alın.’ ‘Peki efendim.’ ‘Başka nereden bunlara para gidiyorsa kaynaklarını kesin.’ ‘Tamam efendim.’ Sonra dönüyor, bir bakıyor. Sancaktepe çalışmaya devam ediyor. Ataşehir çalışmaya devam ediyor. Kadıköy çalışmaya devam ediyor. İstanbul Büyükşehir çalışmaya devam ediyor. İyice çıldırmış, bakana dönüyor diyor ki ‘Biraz daha silkeleyin. Biraz daha silkeleyin. Bugüne kadar ne yaptıysak durduramadık. Biraz daha silkeleyin’ diyor. Vallahi siz bunu yapmaya devam ederseniz, zaten vatandaş sizden yaka silkiyordu, ilk seçimde sizi sırtından silkeleyip atacak Tayyip Bey. Silkeleyip atacak.”
“2,2 MİLYAR LİRA BORÇLA DEVRALDI AMA PROJELERE DEVAM EDİYOR”
“O yüzden Tayyip Bey’in ne dediğine değil de gelin birazcık Alper Beyin ne yaptığına bakalım. 2,2 milyar lira borçla devraldı belediyeyi. Kasasında bir TL para yoktu devraldığında. Tüm bunlara rağmen ilk verdiği sözü tuttu, 19 mahallede Mahalle Buluşmalarını yaptı. Geldi size ‘Sancaktepe’yi nasıl yönetelim?’ diye sordu. Sordu mu, geldi mi? Sizi dinledi mi, söz verdiğini yapıyor mu? Bakın, ne yapıyor: 6 bin öğrenciye okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıtmış. Bir lira para yokken aldı belediyeyi 2 milyar lira borçla. Engelliler derneğine tam donanımlı bir bina yaptı. İhtiyaç sahibi bin üniversite öğrencimize 12 bin 500 lira burs verdi. İstanbul Büyükşehir’in desteği ile 10 yeni hatta 515 tane sefer koydu. Yani sizlerin ‘Buradan otobüs geçmiyor’ dediği yere hat açtı, yeni seferler koydu; 515 sefer. Aziz Bayraktar İmam Hatip Lisesi’nde spor salonunu yaptı, sahayı yaptı. İlk 8 ayda 12 park, halı saha, üç spor salonu, bir kreş, bir muhtarlık binası, bir kent bostanı olmak üzere 18 projeyi tamamladı. Yetmedi; Ekrem Başkan’ı çağırdı, Özgür Başkan’ı çağırdı. Bugün sizinle birlikte 15 yeni projenin daha temelini atıyor. Biraz önce her birini izledik. Ne yapıyor? Verdiği sözü tutuyor. Bir mahalleye kreşi yapmıştı, şimdi üç mahalleye daha kreş yapıyor. Birileri garibanın çocuğu ucuza ya da hiç imkânı olmayan bedavaya kreşe gitmesin isteyen birileri, anneler çocuğu kreşe koyup da işe gitmesin oradan evine ekmek getirmesin diyen birileri, Alper Başkan bunları yapınca insanların gönlüne giriyor, gözüne giriyor diyen birileri bu işe engel olmaya çalışıyor. Geçen hafta yazı yollamıştı. ‘Kreşleri ya siz kapatın ya gelip ben kapatacağım’ diye. Karşısına hep birlikte gördük anneler dikildi, karşısına anneanneler, babaanneler dikildi, ‘Evladımızın kreşine, torunumuzun kreşine dokunmayın’ dediler. Geri vites yaptı. O gün ben Ankara’da söyledim, Ekrem Başkan İstanbul’da söyledi. ‘O iş o kadar kolay değil’ dedik. ‘Hodri meydan’ dedik. ‘Gel bakalım garibanın kreşini kapat da görelim’ dedik. Bugün de geldik, üç tane daha temel atıyoruz, temel. O yüzden onlar kreşin düşmanı, onlar çocuğun düşmanı, onlar çocuğunu bırakıp da çalışmaya giden, ‘Evime bir somun ekmek de ben getireyim’ diyen kadının düşmanı.”
“ONLAR HUZURUN DÜŞMANI, BELEDİYELERİMİZ HEPİNİZİN EVLADI”
“Onlar huzurun düşmanı. Ama Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanları hepinizin evladı, hepinizin kardeşi, hepinizin yoldaşı. Paraları keserek, kaynağında keserek hizmete engel olmaya çalışanların esas yaptığı iş, ‘Sancaktepe Belediyesi’ni nasıl kaybederiz?’ Buradan Tayyip Bey’e bir daha söylüyorum; eğer vatandaşın gönlünden düştüysen bunun çaresi vardır, gönlünü geri kazanmak. Bunun için çirkeflik yapmak, arkadan çelme çakmak, belediyenin hizmet aracının lastiklerini patlatmakla olmaz. Ne yapman lazım? O gönüle yeniden girmek için çalışmak lazım. Daha iyisini yapmak lazım. ‘Onlar üç yapıyorsa ben de beş yaparım’ dersen, vatandaşın gönlüne girersin. Yok bunu yapmayıp, ‘Ben yapmadım, ben bıraktığımda İstanbul’da sıfır kreş vardı, şimdi 100’ü geçmiş, ben bunlara engel olayım’ dersen, ‘Ben bıraktığımda 10 tane metro vardı, hepsi de durmuştu, kaynağı yoktu, parası yoktu, ilerlemiyordu, durmuştu. Ben bıraktığımda 10 atıl metro vardı ama bu Ekrem İmamoğlu nasıl yaptıysa yaptı, dünyadan para buldu, kredi buldu, israfı durdurdu, parayı doğru yerlere yönlendirdi ve 10 tane metroyu birden,10 metro inşaatını birden yaptı’ deyip ‘Ben bunlara engel olayım, çalıştırmayayım’ dersen ya da ‘Esenyurt’u ben aldığımda 100 bin nüfusluydu, 1 milyon oldu elimden aldılar’ dersen, Esenyurt’a kayyum atarsan, Ovacık’a kayyum atarsan, alamadığın belediyelere hazımsızlıkla kayyum atarsan, paralarını kesersen, ‘Hizmete mani olmaya çalışayım’ dersen, o vatandaşın gönlünden düştüğün yere geri gelemezsin. Ama bunları yaptığın zaman vatandaşın bir de gözünden düşersin. Gönlünden düşenin gönlüne girmek için imkânı olur. Ama bunları yapan vatandaşın gözünden düşerse, bir daha vatandaşın gözüne girmenin imkânı yoktur. Ve vatandaşın gözünden düşen, çok yakın zamanda vatandaşın önüne konulacak ilk sandıkta iktidardan da düşecektir. Bunu hep birlikte göreceğiz.”
“KİMİN BORCU VAR, YILLARDIR AÇIKLAMIYORLAR”
“Sürekli belediyelerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan borçlarından bahsediliyor. Bu borçların toplamı 100 lira, bu paranın 10 lirası belediyelere ait. Bu 10 liranın da içinde AK Partilisi var, MHP’lisi var, DEM’lisi var, CHP’lisi var. Hepsi 10 lira. Toplam borç 100 lira. Bu 10 liranın başında kıyamet koparıp, bu 10 lirayla size zulmetmeye, bize zulmetmeye kalkıyor. Önce bir kanun bunu söylüyor, ‘Sosyal Güvenlik Kurumu’na kimin borcu var, yukarıdan aşağıya bir açıkla bakalım.’ Bunu 6 ayda bir açıklamaları lazım, yıllardır açıklamıyorlar. Nerede yandaş şirketler var, nerede bunların desteklediği bütün ihaleleri verdiği şirketler var, bu şirketler vergi vermiyorlar, sıfır matrah. 43 şirketleri var bunların 36-37’si hiç vergi vermemiş geçen sene. Ve sigortaya da öldür Allah para ödemiyorlar. Bugün sigortanın bütün belediyelerden, her partiden bütün belediyelerden 10 lira alacağı varsa, toplam 100 lira alacağı var. O 100 liranın peşine düşeceğine buradaki 10 liranın peşine düşüyor. Bu 10 lira borcu da geçmişte kendi belediyeleri yaptı. ‘Nasılsa Tayyip Bey af çıkarıyor, yatırırsak boşu boşuna öderiz, bu para dursun, af çıkar faizle silinir, taksitlere bölünür’ diye hesap ettiler de yaptılar. Şimdi yeniden af gelecek, buradan söylüyorum. Tayyip Erdoğan, Ocak ayı içinde şirketlerin SGK borçlarının faizini silecek, eşit taksitlere bölecek, sırf bundan belediye şirketleri yararlanmasın diye şimdi bu işe tevessül ediyorlar, tenezzül ediyorlar. Bunun için biz bu işi en yakından takip ediyoruz, önümüzdeki günlerde bunu yaptığında, bütün Türkiye’de perdeyi açtığında karşısındaki duvarda görecek. Yolda yürürken yolda görecek. Eline verilen afişte görecek, bütün vatandaşlarımız Tayyip Erdoğan’ın nasıl bu hazımsızlıkla bu güzel hizmetleri engellemek için, bu yatırımları engellemek için, Ekrem Başkan’ın yaptığı işleri engellemek için bu işlere kalkıştığını her yerde görecek.”
“ASLA VE ASLA UNUTTURMAYACAĞIZ”
“Ama esas şunu asla ve asla unutturmayacağız. Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde şuradan beni dinleyen emekli ablam aldığı en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alıyordu, 8. Şimdi aldığı en düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira, 2.5 tane çeyrek altın alıyor. Tayyip Bey’in geldiği günden bugüne her ay 5.5 çeyrek altın kaybı var onun. Asgari ücretli kardeşim Tayyip Erdoğan geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu asgari ücretle. Şu anda 3 çeyrek altın alabiliyor. Yani her ay 4 tane çeyrek altın kayıp. Sancaktepelilere soruyorum. Şuradan karşıdaki kuyumcudan gitseniz, bir çeyrek altın alsanız, bunu cebinize katsanız, eve gidip baksanız ki düşürmüşsünüz insanın aklı çıkmaz mı? Ne yapar? Gezdiği yerlere bakar ‘Nerede düşürdüm bunu’ diye. Bakın bir emekli değil, her emekli. Bir çeyrek altın değil, 5.5 çeyrek altın. Bir sefer değil, her ay kaybediyor. Bir işçi değil, her işçi, bir sefer değil her ay. Bir çeyrek değil 4 çeyrek altın kayıpta. Bir taneyi kaybeden gidip ‘Nerede düşürdüm’ diye arar ya, her ay bunu kaybedenler nerede düşürdülerse bu altınları gidip orada bulacaklar. Bu altınlar bir seçim sandığında kaybedildi, bir seçim sandığında bulunacak. Bir seçim sandığında bulunacak ve geri alınacak. Buradan çağrımızdır, emekli maaşı mutlaka ve mutlaka asgari ücrete denk olmalıdır. Şimdilik. 2002 yılında en düşük emekli maaşı 1.5 asgari ücretti. Şu anda 0.7 asgari ücret. Eskiden asgari ücretin 1.5 katıydı, şimdi asgari ücretin neredeyse üçte ikisi kadar. O yüzden emekliye geçim haktır ve bir asgari ücret şarttır.”
“ASGARİ ÜCRET, SADECE ENFLASYON TELAFİSİYLE 30 BİN OLUYOR”
“Ayrıca asgari ücret belirlenmesi için toplandılar. Diyorlar ki, ‘Asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artar.’ Hayatımda bu kadar bir yalan görmedim. Geçen yıl 17 bin liralık asgari ücreti, bir yıl boyunca bir kuruş zam yapmadılar. Seçimden önce diyorlardı ki ‘Üç kere zam yapacağız.’ Bir kere bile zam yapmadılar asgari ücrete. Ne oldu? Enflasyon yüzde 50 oldu. Asgari ücreti artırmamakla enflasyon baskılansa, geçen sene bu enflasyon olmazdı. Asgari ücretin enflasyona katkısı, yüzde 1 asgari ücret artırırsan, binde 0.7 enflasyona katkısı var. Yani hiç alakası yok. Ama sırf bu emekçinin cebinden çalmak için böyle bir yalan uyduruyorlar. Onun için biz asgari ücret diye TÜİK‘in yani Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen istatistik kurumunun verileri ile değil, gerçek asgari ücretlinin enflasyon rakamıyla zam istiyoruz. Geçen seneden bugüne bakıldığında asgari ücretlerin enflasyonu yüzde 76’dır. Kirasına, ekmeğe, suya, telefona, elektriğe, süte ve zorunlu mutfak harcamalarına yapılan artış yüzde 76. O yüzden de asgari ücretin en az yüzde 76 zam alması ve sadece enflasyonu telafi etmek için bile 30 bin lira olması lazımdır. Bugün birtakım yamyamlar ‘21 bin lira, 22 bin lira, Tayyip Bey belki yapar 23 bin 500 lira’ diyorlar. 23 bin 500 lirayla bir yıl geçim olmaz. Biz 30 bin lira yapılmasını ve temmuz ayında yeniden enflasyon ayarlanmasını talep ediyoruz. Ve buradan bir kez daha asgari ücret tespit komisyonuna, hükümete ve Tayyip Erdoğan’a sesleniyoruz: Asgari ücret talebimiz 30, biz bunun altında yokuz. Emeklilere de bir asgari ücret verilmeli. ömrünü, gözünün nurunu bu ülke içine akıtmış, elleri bu ülke için nasır olmuş, bu ülke için dirsekleri çürümüş emeklilerin kıymeti bilinmelidir. Emeklimize bir asgari ücret ve asgari ücretlimize 30, biz bunun altında yokuz arkadaşlar.”
“BİR KEZ DAHA YOKLUĞU BİTİRECEĞİZ”
“Bu kışın başladığı ama havanın bize müsaade ettiği bu güzel günde, bu güzel ilçede 40 yaşında pırıl pırıl belediye başkanımızın yaptıklarıyla iftihar edip, yapacaklarına destek vermek için buraya geldik. İstanbul’u yıllar sonra Tayyip Erdoğan’dan, onun atadıklarından alıp, onu sizin için yöneten, her gün İstanbul’a biraz daha nefes aldıran, biraz daha yüz güldüren Ekrem Başkan ile birlikte geldik. Biz bugün burada büyük bir kalabalık, gülen yüzler ve Alper Başkan’dan, Ekrem Başkan’dan razı sizleri gördük. Biz sizden razıyız, siz bizden razısınız. Hep birlikte yolumuz açık olacak. Bu ülkenin yüzünü güldüreceğiz, biz bu ülkenin kaderini değiştireceğiz. Bu ülkeyi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 100 yıl önce yaptığı gibi bir kez daha kurtaracağız. Bir kez daha yokluğu bitireceğiz. İşsizliği bitireceğiz. Bir kez daha bu ülkeyi ayağa kaldıracağız. Hepinizi çok seviyoruz, hepinize saygılar sunuyoruz. Alper Başkan’a, Ekrem Başkan’a sahip çıkmaya devam edin. Onlar da size sahip çıkıyorlar.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.