Dünyayı İyilik Kurtaracak

Bazen öyle bir an gelir ki, bir tebessüm, bir selam, bir yardım eli hayatımızı değiştirir. O an, insanın yüreğine umut eker. Çünkü iyilik, parayla ölçülemeyen, makamla kıyaslanamayan, dilden dile değil gönülden gönüle yayılan tek evrensel dildir. Bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan krizler, savaşlar, adaletsizlikler, çevre felaketleri arasında insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey işte bu: saf, karşılıksız, samimi bir iyilik.

İyilik, insan doğasının en derin katmanında saklıdır. Her insanda, ne kadar hırpalanmış olursa olsun, iyilik tohumu vardır. Ancak bu tohum bazen korkular, hırslar, çıkarlar, önyargılarla gölgelenir. Onu yeşertecek olan ise, karşımızdaki insanın insanca yaklaşımıdır. Bazen bir komşunun kapımıza bırakıp gittiği sıcak bir çorba, bazen sokaktaki bir yavru köpeğe verilen su, bazen de hiç tanımadığımız birinin omzumuza koyduğu destek eli, bu tohumu filizlendirir.

Tarih bize gösteriyor ki, büyük değişimlerin başlangıcı, çoğu zaman küçük ve basit görünen iyiliklerdir. Bir insanın yüreğine dokunan iyilik, zincirleme bir etki yaratır. O kişi, aldığı iyiliği başkasına aktarır. Böylece bir kıvılcım, koskoca bir ışık halini alır. Bir çocuğun eğitim masrafını üstlenen hayırsever, o çocuğun ileride başkalarına destek olmasının önünü açar. Bir doğa gönüllüsünün diktiği ağaç, yıllar sonra yüzlerce canlının yuvası olur.

Ama ne yazık ki, çağımızda “iyilik” çoğu zaman reklam aracı haline geldi. Sosyal medyada yapılan yardım paylaşımları, iyiliğin özü olan samimiyetin önüne geçti. Oysa gerçek iyilik, görünürlükten çok, görünmez olmayı sever. Sessizdir, gösterişsizdir, ama etkisi derindir. Tıpkı kökleri toprak altında olan bir ağacın, gövdesini ayakta tutması gibi…

Toplum olarak da iyiliğe muhtacız. Günümüzde kutuplaşma, tahammülsüzlük ve önyargılar arttıkça, empati azaldıkça, toplumsal bağlarımız zayıflıyor. Oysa birbirimizi anlamanın yolu, önce iyilikten geçiyor. Birini dinlemek, anlamaya çalışmak, farklı düşüncelere saygı duymak da bir iyiliktir. Trafikte yol vermek, pazarda yaşlı birine poşet taşımak, kış günü kapımızın önüne bir kap su bırakmak…

Bunlar küçük gibi görünür, ama toplumu iyileştiren büyük adımlardır.

İyilik sadece bireyler arasında değil, devletler ve milletler arasında da hayatidir. Yardımseverlik, uluslararası ilişkilerde köprüler kurar. Deprem, sel, yangın gibi felaketlerde birbirine yardım eden ülkeler, aralarındaki siyasi sorunları aşacak bir insani bağ geliştirir. Çünkü acının dili, iyiliğin diliyle buluştuğunda düşmanlıklar bile anlamını yitirir.

Çevre için yapılan her küçük adım da bir iyiliktir. Denize atılan bir plastik şişeyi toplamak, doğaya bırakılan çöpü yerden almak, suyu israf etmemek… Bunlar, geleceğe bırakacağımız en değerli mirasın parçalarıdır. Dünyayı iyilik kurtaracak derken, kastımız sadece insana yapılan iyilik değil; hayvana, bitkiye, doğaya yapılan her türlü iyiliktir. Çünkü yaşam bir bütündür.

Unutmayalım, kötülük sesini daha gür çıkarabilir ama iyilik kalıcıdır. Tarihte kötülükle anılan nice isimler silinip gitmiş, iyilikle anılanlar ise hafızalarda yaşamaya devam etmiştir. Yunus Emre, Mevlânâ, Gandhi, Mandela… Hepsi, dünyayı bir nebze daha yaşanabilir kılmak için iyiliğin gücüne inanmış insanlardı. Onların bıraktığı miras, bugün hâlâ milyonlarca insana yol gösteriyor.

Peki biz ne yapabiliriz? Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: Dünyayı tek başımıza değiştiremeyiz belki, ama bir insanın dünyasını değiştirebiliriz. Bu bazen bir çocuğun elinden tutmak olur, bazen kırgın bir gönlü onarmak… Bazen de sadece dinlemek… Her gün bir iyilik yapmak için kendimize söz verelim. Bugün sokaktaki yaşlı amcaya gülümseyelim, yarın iş arkadaşımıza moral verelim, ertesi gün bir ağacın dibine su dökelim.

İyilik, bulaşıcı bir hastalık gibi yayılır. Ancak bu hastalık, insanı zayıflatmaz; güçlendirir. Onu alan da, veren de kazanır. Belki de dünyanın bu kadar yaralı, kırgın, huzursuz olmasının sebebi, iyiliğin yeterince yayılmamasıdır.

Evet, belki savaşları bir günde bitiremeyiz. Belki açlığı bir haftada yok edemeyiz. Ama bulunduğumuz yerde, elimizdeki imkânlarla başlayabiliriz. Çünkü her büyük değişim, küçük bir adımla başlar. İşte o yüzden, her yeni güne “Bugün bir iyilik yapacağım” niyetiyle başlayalım. Kimseye göstermeden, karşılık beklemeden… Çünkü inanıyorum ki, bir gün bu küçük iyilikler birleşecek ve dünyayı değiştirecek.

Ve o gün geldiğinde, işte o zaman göreceğiz!

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.