Özgürlükçü Kadın
“Duygularını çözen, kaderini yazar.”
Kadın olmak başkadır. Kadının yaratılış özelliği gereği önce kadınlığı vardır. Sonrasında yaşam boyu edindiği unvanlar gelir. Burada demek istediğim kadınlık özelliklerinin belirleyici olmasıdır. Her şeyden önce kadın annedir. Doğurganlık yeteneği ona kısmi de olsa bir yaratıcılık özelliği katar. Kısaca bir kadın önce kadındır, annedir. Ardından öğretmenliği, yazarlığı ve diğer tüm unvanları gelir.
Çünkü kadının yaptığı her iş, öncelikle kadınlık vasıflarından beslenir. Daha itinalı ve özellikli tarafları vardır. Sözgelimi; ‘Kadın elinden çıktığı belli’ denir güzel, yaratıcı işler için. İşte bugünkü konuğum Leyla Oruç da öyle biridir.
Şairdir Leyla Hanım. Şairliğinde kadınsı vurgular, detaylar çok belirgindir. Cumhuriyet’in önemli atılımlarından biri, Anadolu kadınına hak ettiği yeri vermesidir. ‘Sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen’ kadının, toplumsal hayata girmesi sağlanmıştır. Kadına öncelikle eğitimci olma yolu açılmıştır. Leyla Oruç da öyledir. Köyünün vekil öğretmenidir örneğin.
Leyla Hanım özgürlüğüne çok düşkündür. Zira özgürlük olmadan özgün üretim olmaz. Düşünün! Zihni ipotek altında bulunan insan nasıl şiir yazar, nasıl düşünsel bir dünya içerisine girer?
Leyla Oruç şanslıdır; sadece Cumhuriyet’in verdikleri değildir onu özgür kılan. Ailesi, babasıdır o ortamı ilk sağlayan. Baba figürü belirleyicidir ailede. Baba özgürlükçü olduğunda daha kolaydır çocuklar için. Bilhassa kız çocukları için hayati önemi vardır. Oruç, bir Atatürk hayranıdır. Atatürk’ün dünyanın en büyük devrimcisi olduğunu savunur.
Leyla Oruç, böyle bir ortamda 1963 yılında doğdu. Köy kızıydı. Okudu, liseyi bitirdi. Fakülte eğitimi yurtdışı çıkışıyla yarım kaldı. Fakat o zihninde çözmüştü bir çok şeyi. Anadolu irfanı denilen değerleri kapmıştı bir kere. Küçük yaşlardan itibaren şiire, Anadolu kültürüne, ozanlık geleneğine, tasavvufa ilgi duyuyordu.
Bu nedenle şiirler yazmaya başladı. Öğrencilik yıllarında yazdığı şiirler, okulların duvarlarını süslerdi. İlk 20 yılda yazdığı şiirleri 2019 yılında ‘Bir Leyla’ adlı kitapta topladı. İkinci 20 yılda yazmaya devam ettiği şiirlerinin ilk kısmını 2023 yılında çıkardığı ikinci kitabı ‘İki Hece’de yayımladı. İlk 20 yıldaki şiirleri ile ikinci 20 yıldaki şiirleri arasında büyük gelişim ve ustalık apaçık bellidir. Bu, Leyla Hanım’ın iyi yönde gelişim gösterdiğinin, şiiri ciddiye aldığının bir kanıtıdır. Oruç’a göre şiir, insan düşüncesinin ve ruhunun dilidir. Şiir, insanı Yaratıcı’sına yaklaştırır ve aradaki bariyerleri kaldırır. O, Türk şiirine tıpkı öncülleri gibi kendi tarzını, imzasını bırakmak istiyor.
Leyla Oruç, aşıklar ozanlar geleneğine ilgi duyar. Çocukluğundan bu tarafa kulakları deyişler ve türkülerle doludur. Doğduğu il Kahramanmaraş, zaten Türk kültürü için bir hazinedir adeta. 35 adet şiiri bestelenmiş ve sanatçılar tarafından okunmaktadır. Leyla Hanım türküler, şarkılar söylemektedir. Saz kursu, nota kursu, tiyatro, resim kursları almıştır.
Yayıncılık konusuyla da çok ilgilidir. Bir dönem Mersin Alternatif Radyoda spikerlik yapmıştır. TRT Çukurova Radyo’ya ve bir ulusal TV kanalına konuk olarak katılmıştır.
Leyla Oruç’un yaşam felsefesi insan merkezlidir. Hümanist yapıdadır. İnsanları, doğayı, hayvanları tüm canlıları Yaratan’dan ötürü sever, saygı duyar. Seyahat etmeye, sosyal ortamlarda bulunmaya isteklidir.
22 yıl Almanya’da yaşamıştır. Ailesine yakın olmak amacıyla Mersin’e yerleşmiştir. Türkiye’deki sosyal ortamın, Almanya’ya nazaran daha iyi olduğunu düşünüyor.
Leyla Oruç, şiirler yazmaya devam ediyor. 3. kitabını çıkartmanın planlarını yapıyor. Şiirleri çeşitli antolojilerde, dergilerde yayımlanmıştır. 20 Azerbaycan antolojisinde, Türkiye’de de 8 antolojide şiirleri çıkmıştır.