İsraf Açlık Yan Yana
“Sade yaşa ki, başkası da yaşasın.”
Gazze’deki açlık görüntüleri tüm insanlığın ayıbıdır, suçudur. Kolektif ölümlerden, kolektif suç sorumludur. Kimse topu taca atmasın! Hepimiz dünyanın bugünkü hâlinden sorumluyuz. Tabii sadece sorumluluğun oranı değişiktir. Karar merciindeki kişinin sorumluluğu ile israf edenin, savurganlık yapanın sorumluluğu elbette aynı derecede değildir.
Bugün etrafa düşüncesizce çöp atan, suyu boşa akıtan, gıdasını çöpe yollayan, gereksiz her türlü alışveriş yapan tüm insanlar sorumludur. Ne var ki çoğu bunun farkında bile değildir. Onlar için dünya bir zevk ve tüketim alanıdır.
Dünyadaki ana sorun kaynakların yetersiz oluşu değil, var olan kaynakların adil bölüşülmemesinden ve israftan kaynaklanmaktadır. Ki bu zaman, su, gıda, enerji gibi her türlü nimetin gereksiz yere harcanması demektir.
Günümüzde yaşanan tüm olumsuzlukların temelinde israf yatar. İsrafla, kaynaklar hızla tükenir, toplumsal adaletsizlik, huzursuzluk artar, çevre kirliliği, iklim değişikliği tetiklenir, insan ruhunda doyumsuzluk ve memnuniyetsizlik oluşur.
‘Tüket, at!’ zihniyeti iyice yerleşmiştir. Tamir etmek yerine, yenisini almak fikri kabul görmektedir. Tüm bunlara bir de zayıf geri dönüşüm imkanlarını eklediğinizde israfın boyutu daha da çoğalır.
Bugün Türkiye’de yıllık 23 milyon ton gıda israf edilmektedir. Dünyada üretilen gıdaların yaklaşık 3’te biri ya kaydedilmekte ya da israf edilmektedir. Dünyada her 11 kişiden biri yatağa aç girmektedir. Dünya genelinde 800 milyon kişi açlık çekerken, 1 milyardan fazla insan da aşırı kilolu ve obezdir. 2035 yılına kadar, dünya nüfusunun yarıdan fazlasının aşırı kilolu olacağı öngörülmektedir.
Türkiye’de gıda israfı dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Her yıl kişi başına 100 kilogram gıdanın çöpe atıldığı hesaplanmaktadır. Sokakta baktığınızda hemen herkesin kilo fazlası olduğu rahatça gözlemlenebilir. 40- 50 yıl öncesi çekilen filmlere baktığımızda, insanların daha az kilolu ve sağlıklı göründüğü tespit edilebilir.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, işlenmiş gıda alımıyla kilo artışlarının arasında bağ olduğu kanıtlandı. Yani ne kadar işlenmiş gıda, o kadar gereksiz kilo alımı.
Dünyada çözülmeyecek bir problem yoktur. Yeter ki karar vericiler konulara ciddi, samimi eğilim göstersin. Dünya nüfusu 20. yüzyılda kitlesel nüfus artışıyla birden büyüdü. Tabii bunda sanayileşmenin, ilaç endüstrisinin falan katkısı büyüktür. Büyük nüfusları doyurmak için devasa üretimlere, stoklama ve ambalajlama teknolojilerine ihtiyaç duyuldu.
Bu gibi çabalar nüfus patlamasına yol açarken, diğer taraftan sağlıksız, obez kitlelerin artmasına vesile oldu. Sanayileşmiş toplumlar hızla büyüdü, semirdi, belli bir konfora ulaştı. Fakat dünyada bir çok coğrafyada da açlık, kıtlık gündeme geldi.
Çöp dağları, denizleri oluştu. Geri dönüşüm yeterince ve istenilen hızda gelişmedi. Günümüzde, sadece sağlıklı bir geri dönüşüm sektörü ile, birçok sorununun üstesinden gelinebilir. ‘Sıfır Atık Projeleri’ yaygınlaşıyor. Bilhassa çöpü kaynağında ayrıştırmak çok önemli ve gereklidir.
Posalı atıklardan ‘solucan gübresi’ üretmek örneğin sağlıklı ve teşvik edilmesi gereken bir sistemdir. Solucan gübresi yeterince kullanılması durumunda çok sağlıklı yiyecekler üretmek mümkündür.
Diğer taraftan kenevir ekiminin yaygınlaştırılması bir başka önemli başlıktır. Kenevir gıdadan, kimyaya, akaryakıttan, sanayiye, tekstile yüzlerce sektörde oldukça çevre dostu ürünler ve gıdalarla insanlığın kullanımına hızlıca sunulmalıdır.