Tarihi Perspektiften KKTC’nin 42. Kuruluş Yıldönümüne Bakış
“Dünya, biz onu nasıl yaparsak, öyledir”
15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi self-determinasyonu (kendi kaderini tayin hakkı) kullanarak KKTC’nin kuruluşunu ilan etti. Elbette bu sürece kolay gelinmedi. Kıbrıs türlü badireler atlattı. Hâlen adada kalıcı bir çözüm ve barıştan uzağız. Rumların AB, ABD, İngiltere ve İsrail’i yanına alarak gösterdiği uzlaşmaz tavır devam etmektedir.
Türkiye garantör ülke olarak, artık federatif bir çözümü kabul etmemektedir. Onun yerine iki devletli çözümü önermektedir. 2004 yılında Rum kesimi AB’ye alındı. Aynı yıl Annan Planına, Rumların ‘hayır’ demeleri federatif çözüm yolunu kapatmıştır. Rumların ana hedefi Kıbrıs adasına önce tek başlarına sahip olup, ardından adayı Yunanistan’a bağlamaktır. Kıbrıs adasının Yunanistan’a bağlanma idealine ‘Enosis’ denmektedir.
Peki Kıbrıs Adası bu duruma nasıl geldi? Şimdi kısaca bir tarih turu yapalım.
1573 yılında Osmanlı Kıbrıs adasını fethetti ve ada Osmanlı vilayeti oldu. Aradan 300 yıl geçti. İnsanlar Osmanlı hakimiyeti altında, adada barış ve huzur içinde yaşadı. Adaya Anadolu’dan Türkler yerleştirildi.
1877 yılında Türk-Rus savaşında (93 Harbi) Osmanlı zayıf düştü. İngiltere Osmanlıya yardım karşılığında Kıbrıs adasını istedi. Osmanlı adayı İngiliz kontrolüne verdi. 1915’te İngilizler adayı tamamen ilhak etti. İngiliz yönetiminde Türkler, türlü haksızlık ve yıldırma politikalarına tabi tutuldu.
1931 yılında Rumlar, İngilizlere karşı isyan etti. Amaçları adayı önce İngilizler’den sonra da Türkler’den kurtarmaktı. Rumlar Yunanistan’a bağlı bir ada isterler. Bunun adı Enosis’tir(birlik).
1950’lere gelindiğinde Makarios adada başpiskopos seçilir. Türkler üzerinde baskı iyice artar. Bu baskı hem İngilizler’den hem de Rumlar’dan gelir.
1957’de Dr. Fazıl Küçük önderliğinde Türk direniş hareketi başlar. Sloganları ‘Ya taksim, ya ölüm’dür. Kıbrıs direnişi Türkiye’de geniş yankı bulur. Her yerde mitingler düzenlenir. TMT-Türk Mukavemet Teşkilatı Fazıl Küçük ve sağ kolu Rauf Denktaş ile iyice örgütlenir. Türkiye teşkilata her türlü yardımı yapar.
1960 yılında Türkiye Yunanistan garatörlüğünde adada Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur. Makarios Cumhurbaşkanı, Fazıl Küçük de yardımcısı olarak atanır. Fakat Rumlar bir türlü Türklerle adanın idaresini paylaşmak istemezler. Türlü entrikalar ve ajitasyonlar sahnelerler.
Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti sadece üç yıl devam edebilir. 1963’te Rumlar Eoka desteğinde ‘kanlı Noel’ katliamını gerçekleştirirler. Eoka çetesi 4 günde 364 Türk’ü katleder.
1964’te adaya BM askeri gücü yerleşir fakat onlar da Rum – Yunan saldırılarını önleyemez. Albay Grivas komutasında Yunan askeri ve Rumlar Erenköy’ü kuşatırlar. Erenköy kuşatması ancak Türkiye’nin hava gücü müdahalesiyle kırılır.
1967’de Eoka’nın başına Nikos Sampson geçer. 1967’den 1974’e kadarki dönem çok sıkıntılı geçer. 1974’te Eokacı Sampson bir darbeyle Makarios’u indirir. Makarios adadan kaçar. Bunun üzerine Türkiye, beklenen ve kaçınılmaz müdahale hakkını kullanır.
20 Temmuz 1974’te Türkiye Kıbrıs Barış Harekâtı’nı devreye sokar. Bülent Ecevit başbakan, Necmettin Erbakan başbakan yardımcısıdır. 8 bin askerle ilk çıkarma başlar 5 gün sonra ateşkes ilan edilir.
Ateşkes müzakerelerinden istenilen sonuç çıkmaz ve Rumlar katliamlarına devam ederler. Bunun üzerine Türkiye 40 kişilik bir kuvvetle 14 Ağustos 1974’te ikinci harekâtına başlar ve adanın üçte birden fazlasını ele geçirerek istediği amaca ulaşır.
Toplamda 660 şehit verilir ve Türk askeri adada gereken barışı sağlar. O gün bugündür, Türkler güven içerisinde yaşarlar. Rum kesimi Batı’nın, AB’nin destekleriyle hâlâ kalıcı bir antlaşmaya yanaşmaz.
Tarih bizlere Rumlarla bir arada, aynı devlet çatısı altında yaşanmayacağını defalarca göstermiştir. Bundan böyle Türkiye’nin ve adadaki aklı selim düşünenlerin ortak talebi, adada bağımsız bir Kıbrıs Türk Devleti’nin kurulmasıdır. Ancak KKTC’de bazı sorunlar vardır. Ekonomik, mafyacılık, seks – kumar turizmi gibi bazı sorunların acil olarak giderilmesi gerekmektedir.