Kuraklık Kapıda

Türkiye, son yıllarda giderek artan iklim değişikliğinin etkilerini derinden hissediyor. Özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde barajlardaki su seviyelerinin hızla düşmesi, akarsuların kuruması ve yer altı sularının azalması artık yalnızca mevsimsel bir sorun olmaktan çıktı; ciddi bir su krizi tehlikesiyle karşı karşıyayız. Toros Dağları’na yağan kar, yüzyıllardır Akdeniz’i besleyen ırmakların ana kaynağıdır. Ancak Kasım ve Aralık aylarına gelmemize rağmen Toroslar’da hâlâ kar görülmüyor. Adana ve Mersin gibi illerimizde mevsim normallerinin çok üzerindeki sıcaklıklar, geleceğe dair kaygılarımızı artırıyor.

Türkiye’nin farklı bölgelerinde de durum benzer. Son aylarda başta Bursa olmak üzere pek çok ilde barajların kuruması, uzmanları “kaçınılmaz senaryolar” konusunda daha yüksek sesle konuşmaya itti. Araştırmalara göre, bazı illerimiz önümüzdeki yıllarda içme suyunun tamamen tükeneceği “Sıfır Günü Kuraklığı” riskiyle karşı karşıya. Bu kapsamda Adana ve Mersin için 2030, İstanbul ve Diyarbakır için ise 2050 yılı uyarıları yapılıyor. Bu tarihler belki bize uzak gibi gelebilir; ancak hızla değişen iklim koşullarını düşündüğümüzde aslında çok da uzak değil.

Meteoroloji uzmanlarının “kara kış” beklediği bu yıl, özellikle Çukurova için durum hiç de öyle görünmüyor. Geçtiğimiz hafta bir miktar yağış alan Adana’da, sıcaklıkların yeniden 28 derecelere kadar çıkacağı bildiriliyor. Yani hava koşulları, olması gereken kış soğukluğundan oldukça uzak. Bu tablo, bölgedeki vatandaşlarımızın son 10 – 20 yılda gözlemlediği değişimleri doğruluyor. Bir zamanlar coşkuyla akan dereler, çaylar, akarsular artık yok. Dağlardan süzülen pınarlar kayboldu. Çünkü yeterli kar yağışı yok; yağsa bile hızla eriyip buharlaşıyor, yer altı sularını beslemeye fırsat bulamadan yok oluyor.

Suyu Kaybetmek, Geleceği Kaybetmek Demek

Uzmanlara göre önümüzdeki yıllar, geçmiş yıllara kıyasla çok daha kurak geçecek. Toros Dağları’nın yeterli kar almaması, bölgenin su kaynaklarını tehdit eden en büyük unsur. Barajların dolması, ırmakların akması, yeraltı sularının beslenmesi tamamen bu kar miktarına bağlı. Dolayısıyla birkaç yıl üst üste yaşanan kuraklık, ilerleyen yıllarda telafisi zor bir su krizine dönüşebilir. İklim bilimciler, Türkiye’nin yeni ve daha zorlu senaryolara hazırlanması gerektiğini söylüyor. Su politikalarının güncellenmesi, tarımda verimli sulama yöntemlerinin zorunlu hâle getirilmesi, kaçak kuyuların engellenmesi, şehirlerde su kullanımının daha bilinçli hale getirilmesi artık bir tercih değil, zorunluluk. Çünkü bugün atılmayan adımlar, yarının çok daha ağır faturaları olarak karşımıza çıkacak.

Sıcaklık Artışı Yalnızca Su Sorunu Değil: Bir İş Güvenliği Meselesi

Özellikle Adana gibi yazları çok sıcak, kışları ise ılık geçen illerde yaşayan vatandaşlar için sıcaklık artışı yalnızca bir çevre sorunu değil; aynı zamanda ciddi bir iş sağlığı ve güvenliği tehlikesi haline geliyor. Uzmanlar, yaz aylarında hissedilen sıcaklığın 50 – 60 dereceyi bulduğu zamanlarda tarım ve inşaat işçilerinin bu koşullarda çalışmaya devam etmesinin büyük risk taşıdığını belirtiyor. Nem oranının yüksek olduğu bölgelerde sıcak çarpması, sıvı kaybı ve diğer sağlık sorunları çok daha hızlı gelişiyor. Gelişmiş ülkelerde, sıcak hava dalgalarında çalışma saatleri düzenleniyor, zorunlu gölgelik alanlar oluşturuluyor, işçilere ek molalar veriliyor. Bizim de benzer önlemleri hızla uygulamaya koymamız gerekiyor. Çünkü sıcak hava dalgası, dünyada en fazla can kaybına neden olan meteorolojik afetlerin başında geliyor. Ülkemizde de artık bu tehlike kapımızda.

Sonuç: Kuraklık Kapıda, Önlem İçin Zaman Daralıyor

Kuraklık artık geleceğin değil, bugünün sorunu. Toroslar’a kar yağmadığında Çukurova susar. Akdeniz’in dereleri akmaz, barajlar dolmaz. Bugün yaşadığımız tablo, aslında geleceğin habercisi. Bilim insanlarının uyarılarını dikkate alarak suyu korumayı, su yönetimini modernleştirmeyi, iklim değişikliği gerçeklerini göz ardı etmemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü suyu kaybetmek, yalnızca doğayı değil, tarımı, ekonomiyi, sağlığımızı ve geleceğimizi kaybetmek demek.

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.