Teleizdivaç’ın Düşündürdükleri
Televizyonun hayatımıza ilk girdiği yıllarda ‘Bir gün insanlar evlenmek için eş bulmak amacıyla televizyonlara çıkacaklar’ deseydik acaba nasıl karşılarlardı. Eskiden insanlar evlenmek için aile büyüklerinin karar verdiği görücü usulüyle kendilerine uygun eş bulmalarının yerini günümüzde teknolojinin de katkılarıyla ‘Teleizdivaç’ usulü evlenmek aldı. Eskilerin yerini görücü olarak stüdyoda belirli roller için oturtulmuş, bilirkişi edasında ‘’Profesyonel Uygun Eş Adayı Anlayıcılar’, aile büyüğü olarak da ‘En Doğru Eşbulucu Program Sunucular’ aldı.
İlk başlarda eşini kaybetmiş yaşlı amcaların kendilerine uygun bir hayat yoldaşı bulmaları için başlayan ve gayet masumane olan bu programlar birer reyting makinesine dönüşmesi nedeniyle hemen hemen her ulusal televizyon istasyonunda yayınlanmaya başladı. Yıllardır evinde uygun kısmetini bekleyip de bulamayanlar, bekleyemeyip de bulup çabuk yol alanlar, kısmetlerini spot lambalar altında televizyon stüdyolarında bulabileceklerine inananlar…Bu büyüye inanmak isteyenler. Aslında oraya evlenmek için çıkmıyorlar. Kafalarında kurdukları, kendileri için belirlemiş oldukları hayal ettikleri eş adayını bulmak için çıkıyorlar. ‘Bulduklarını değil umduklarını arıyorlar.O kadar kişinin önünde de ‘Umduğumu bulamadımın’ daha kibarcası ‘Elektrik alamadım’ oluyor.
Özellikle evlenmek isteyenlerin beklentileri de insanların evliliğe bakışını çok iyi yansıtıyor. Bayanlar kaç yaşında olurlarsa olsunlar, ne kadar güzel oldukları, hangi becerileri ve vasıfları olduğu hiç önemli değil evlenmek istediği eşten beklentileri kendilerine güvenli ve konforlu bir gelecek sağlaması. Hem istedikleri maddi imkanlar sağlanmış olacak hem de sevilip sayılıp el üstünde tutulacaklar. Eşlerinin evi olsun, arabası olsun, yazlığı olsunda bütün bunlara sahip olmak için çekilmesi gereken zorluk ve sıkıntıları da çekmesin istiyorlar. Toplumda kabul görmüş kadın beklentisi bu. İnsan olarak eşlerden beklenti aslında hayattan beklentimiz anlamına da geliyor. Maddiyata bu kadar bağlanıldığı günümüzde ilişkiler ve evlilikler de bundan nasibini fazlasıyla alıyor. Beklenti maddiyat olunca evlenilecek kişiye değil onun maddiyatına değer verilmiş olmuyor mu? Bu durumda evlenilen kişi bunu bilmiyor mu? Bu temeller üzerine kurulmuş bir evliliğin de yürümediğini günümüzdeki boşanma oranlarının her yıl katlanarak artmasından öğrenebiliriz.
Bundan elli yıl önceki anneannelerimizin babaannelerimizin dedelerimizin evliliklerine baktığımızda birbirlerine olan saygı, nezaket ve sevginin sürdürüldüğünü görüyoruz. O evliliklerde eşlerin karşılıklı olarak anlayışlı, saygılı ve fedakar olduklarını görürsünüz. Özellikle de evliliklerde en büyük fedakarlık ve hoşgörüyü daha çok kadınların göstermesi gerektiğini, kadının her zaman için dengeleyici bir faktör olarak kadın erkek arasındaki farklılıkları yumuşattığını söyleyebiliriz.
Evliliğin hayatın sonrası için yürünecek yolda bir yol arkadaşı olduğunu evlenecek olanlar değil de uzun yıllar evli kalmış insanlar daha iyi biliyor.