Antik Çin Hikâyeleri: “Kalp Tıpkı Bir Tapınak Gibidir”
Antik Çin Hikâyeleri: “Kalp Tıpkı Bir Tapınak Gibidir”
Daha önce bir imparator, başkent Pekin’de tarihi bir tapınağı tamir ettirmek istemiş ve yüksek seviyelerde tasarım uzmanlarını bulup o tapınağın muhteşem bir şekilde tamir edilebileceğini ummuş. Kısa bir süre sonra, iki grup tamirci bulunmuş: birince grupta başkentteki ünlü inşaat ustaları ve ressamlar varken, ikinci grupta sadece uygulama yapan birkaç keşiş varmış.
İmparator, hangi grubun daha becerikli olduğuna karar veremediğinden, onlara eşit bir fırsat vermek istemiş ve karşı karşıya bulunan yaklaşık birbirine benzer iki küçük tapınağı seçip gruplara birer tane vererek, onları tamir edip üç gün içinde işlerini bitirmeleri gerektiği talimatını vermiş.
Birinci gruptaki inşaat ustaları ve ressamlar yüzlerce çeşit boya ve bir sürü alet isterlerken, ikinci gruptaki keşişler sadece su bidonları ve temizlik yapmak için kullanılan bezlerden istemişler. İmparator bunu çok garip bulmuş.
Üç gün sonra zamanları dolmuş ve imparator kontrol etmek için gelmiş.
İmparator ilk olarak birinci grubun tamir ettiği tapınağa bakmış. Büyük miktarda boya kullanılıp çok harika el işçiliği ile bütün tapınak rengârenk ve çok güzel olmuş. İmparator başını sallayarak çok memnun kalmış.
Ardından, dönüp keşişlerin tamir ettiği tapınağa gelmiş ve baktığında şaşkınlıktan donakalmış, çünkü keşişler hiç bir boya kullanmayarak, sadece ve sadece tapınağın içindeki bütün duvarları, masaları ve sandalyeleri en ufak yerlerine kadar temizlemişler.
Tapınak içindeki bütün eşyaların kendilerine ait asıl renkleri ortaya çıkmış. Tapınağın her yeri ayna gibi parlıyor, dışarıdan gelen tüm renkler daha da kusursuz bir şekilde yansıyormuş: gökteki değişik bulutlar, rüzgârla hareket eden ağaçların gölgeleri, hatta karşıdaki rengârenk tapınak bile, bu tapınağın güzel renginin bir parçası olmuş. Sanki bu dünyadaki tüm güzel şeyler sadece bu sakin ve sessiz tapınağın güzelliğini ortaya çıkarmak için var olmakta gibiymiş.
İmparator, bu görkemli tapınaktan derinden etkilenmiş ve hiç tereddüt etmeden keşişlerin kazandığına karar vermiş.
Kalbimiz tıpkı bir tapınak gibi, çeşitli metot ve mükemmel dekorlar ile süsleme gereği yok. Yapmamız gereken tek şey, sadece onun asıl ve saf iç dünyasını kusursuz bir şekilde ortaya çıkarmaktır.