1,5 Milyon Çin’deki Yasadışı Organ Ticaretine Hayır Dedi
1999 yılından bu yana Çin’deki Falun Gong uygulayıcılarına yapılan vahşi işkenceyi ve yasadışı zorla organ çalma eylemini durdurmak için dünya genelinde bir imza kampanyası başlatıldı. Kampanya sonucu 5 kıtada, 53 ülkede 1,5 milyon imza toplandı.
Zorla Organ Toplamaya Karşı Doktorlar Örgütü’ne (DAFOH) bağlı bir heyet Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne 1,5 milyon imzanın yer aldığı dilekçeyi bugün sundu. Sunumun 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Gününe denk getirilmesi ayrıca önemliydi.
Dilekçede “Çin’deki Falun Gong uygulayıcılarından zorla organ toplam işlemine derhal son verilmesi” için çağrıda bulunuldu. Birleşmiş Milletler’den insanlığa karşı işlenen bu suçun sorumlularının yargılanması yolunu açacak soruşturmanın başlatılması ve Falun Gong uygulayıcılarına yapılan zulmün durması için Çin Hükümeti’ne çağrıda bulunması istendi.
İmza toplama çalışması daha çok Falun Gong uygulayıcılarının öncülüğünde gerçekleşti. Falun Gong uygulayıcısı olmayan birçok gönüllü de imza toplama kampanyasında çalışarak destek oldu.
Kampanyaya imzaları ile destek olan birçok insan daha önce bu zulmü ve zorunlu organ ticaretini duymamıştı. Birçok insan duydukları hikayeler karşısında dehşete düştü.
Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki tıp profesyonelleri ilk organ nakli ameliyatlarını 1980’li yıllarda infaz edilen mahkumlardan zorla alınan organlar ile gerçekleştirmişlerdi. 2001 yılı Haziran ayında ise Çinli bir doktor Wang Guoqi, Uluslararası İlişkiler Alt Komitesi önünde, hastanelerin infaz edilen mahkumlardan, onların yazılı izni olmaksızın, organlarını almak için devlet güvenlik örgütleri ile işbirliği içerisinde çalıştığını kanıtladı.
Falun Gong uygulayıcılarından zorla organ çalma iddiası ilk kez Mart 2006’da dünyanın dikkatini çekmişti. Japon Televizyonunda çalışan bir araştırmacı ve bir göz cerrahı eşi ilk kez işkence ve organ ticareti ile ilgili bilgileri aktardılar. Kuzeydoğu Çin’de bir hastane yakınında organ bankası gibi muamele gören Falun Gong uygulayıcılarının tutulduğu kampın detaylarını açıkladılar. Hastane transplantasyon için organa ihtiyaç duyduğunda, hemen kampta kalan bireylerin kayıtları inceleniyor, uygun eşleşme durumunda kişi seçiliyor ve organları çıkartılarak satılıyor. Yani Falun Gong uygulayıcısı canlı canlı organları çıkartılırken hayatını kaybediyor.
Bu hikayenin gün ışığına çıkması ile, uluslararası insan hakları avukatı David Matas ve Kanada eski Dış İşleri Bakanı David Kilgour bu zulmün tüm Çin’e yayıldığı iddialarını araştırmaya başladı. Yayınladıkları rapor ve daha sonra “Kanlı Hasat” (Bloody Harvest) adı verilen kitap bu iddiaları doğruladı. Tahminlerine göre, 2000-2005 yılları arasında, Falun Gong uygulayıcılarından 41.500 adet organ temin edildi.
1999 yılının ardından, Çin’de Falun Gong uygulayıcılarına yapılan yasadışı ve vahşi zulümle birlikte organ nakli ameliyatları da kat be kat arttı. Halka yönelik bir organ bağışı programı olmaması ve infaz sayılarındaki azalma, hapsedilen Falun Gong uygulayıcılarını yaşayan organ bankaları haline getirdi.
Kanlı Hasat kitabına göre Falun Gong uygulayıcılarından temin edilerek yapılan yasadışı organ ticareti, 1999 yılında Jiang Zemin tarafından Falun Gong’a karşı başlatılan işkencenin bir parçası.
Falun Gong meditasyon egzersizleri uygulamayı ve aynı zamanda doğruluk, merhamet ve hoşgörü ilkelerine göre yaşayarak iyi bir insan olmayı öğretir. 1992 yılında halka ilk öğretildiğinde, çok hızla popüler oldu. O zamanki devlet resmi kaynaklarına göre, Çin’de en az 70 milyon kişi uygulamaya başlamıştı. Uygulayıcıların gerçek sayısının 100 milyon olduğu da söyleniyordu.
Jiang Zemin, Falun Gong’un bu denli popüler olmasından rahatsız oldu. Falun Gong’u uygulayan kişi sayısı Çin Komünist Partisi üye sayısını geçmişti. Ayrıca Falun Gong’un geleneksel ahlaki öğretilerinin Komünist Partisi ateist ideolojisinin otoritesini sarsmasından korkuyordu.