Çin’in Yasaklarını Yıkan Adam (Bölüm 1)
Bilgisayarcı Yu Chao on yılını Pekin cezaevinde geçirdi, çünkü Falun Gong uygulayıcılarına yapılan işkencelerle ilgili raporları yurtdışına aktarıyordu. Çin rejimine karşı barışçıl direnişi, 15 yıl önce, 25 Nisan 1999 yılında başladı.
25 Nisan 1999’da 10.000 kişi Pekin’de imza ofisinin önünde protestoya katılmıştı. Farklı sosyal sınıflardan olmalarına rağmen insanları birbirlerine bağlayan tek bir bağ vardı. Geleneksel bir meditasyon uygulaması olan Falun Gong’un yasaklanmasına engel olmak istiyorlardı.
Rejim protestoyu sebep göstererek zaten var olan nefret-propagandasını yaymayı planlıyordu. Plana göre öldürülen kimse olmamalıydı. Bu kez önemsedikleri fotoğraflar, uluslararası camiada sansasyon yaratmak amacıyla kullanılacaktı. Polis o gün, protestoyu kasten imza ofisinden uzak tuttu ve yakınlardaki hükümet binalarının yer aldığı Zhongnanhai ilçesine yönlendirdi. Ve daha sonra bunu fırsat bilip, Çin devlet medyasında ”Falun Gong uygulayıcıları hükümeti kuşattı” şeklinde haberler yayınlattı.
Diktatörlüğün ortasında özgürlük
1992 yılında ilk kez halka tanıtılan özel bir meditasyon sistemi Falun Gong Çin’de çok hızlı bir şekilde yayıldı ve hızla popülerlik kazandı. Beden ve zihin üzerinde son derece olumlu etkileri olan Falun Gong ülkede egzersiz alanları oluşturdu, yüzlerce hatta büyük şehirlerde binlerce Çinli bir araya gelerek egzersizleri parklarda birlikte yapıyordu. Şafak vakti, öğleden sonraları ya da iş çıkışı bu egzersizler yapılıyordu. Hepsi diktatörlüğün gözetiminde yapılıyordu.
100 milyon Çinli bu uygulamayı yapıyordu. Bu, bir müddet sonra Çin rejimi için bir korku ve kıskançlığa dönüştü. Bir anda Çin Komünist Partisi (ÇKP) 65 milyon kayıtlı üyesi ile azınlıkta kalmıştı.
Genç bir adam her şeyi riske atıyor
25 Nisan 1999’dan kısa bir zaman önce Falun Gong uygulayıcılarına karşı tazyikli su ve tutuklamalarla saldırılar başlamıştı. Yu bu konuda bir şeyler yapmak istedi. 27 yaşında, Tsinghua Üniversitesi’nden bilgisayar uzmanı olarak mezun oldu ve uluslararası bir şirkette kariyerine başlamayı düşünüyordu.
Yu düşünen bir kişiydi. Kendi görüşleri olan, akılsızca şeyler yapmayan ve kalabalık tarafından etki altında kalmayan biriydi. Devlet karşıtı olduğunda tüm imkanlarını kaybedeceğini biliyordu.
Fakat Yu, o bahar sabahı sanki hayatının en anlamlı yoluna gidiyordu. O ”Mao’nun uslu çocuğu” olarak büyümüştü.
Üç yaşındayken ilk defa melankolik ve boş hissetmişti. Anaokulunda öğlen uykusuna bu sözlerle gönderiliyordu: “Başkan Mao’nun uslu çocukları olun ve uyuyun.”
Yu o anı iyi hatırlıyordu. Uyuyamıyordu, güneş ışığını izlerken kendine soruyordu: ”Mao’nun uslu bir çocuğu…. Hepsi bu muydu?”
Bu ümitsiz hali 21 yaşında Falun Gong’a rastlayana kadar sürdü. Kendisi qigong ile hiç ilgilenmezdi. Fakat Yu mide ağrısı çekiyordu ve ilaçlar için çok para harcıyordu. Annesi onu egzersizleri yapmaya ikna etti.
Yu 1993’de Falun Gong’un bir konferansına katıldı.
“Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü”
Konu, eskiye dayalı bilgelik, evrenin özellikleri ve önceden hiç açıklanmamış bilgilerdi… Çinliler için bu Konferanslar gelenek ve modern bilim arasındaki kayıp halka gibiydi. Yu için çok önemli bir deneyimdi.
Yu: “Sanki 21 yıldır gözü bağlı yaşıyordum. Hayatımı ‘Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü’ ilkelerine göre yaşamaya başladım ve artık hataları başkalarında değil kendimde aradım. Aniden hayatı anlamlı hissettim, kıskançlık ve olumsuz düşünceleri bırakmaya çalışıyordum.”
İç huzura odaklanarak, Yu yıllarca aşırı arzu, tutku ve takıntılarını aşmaya çalıştı. Temmuz 1999’da Falun Gong’a zulüm başladı.
İlk tutuklama
Yu, protestolara katılmak için Tiananmen Meydanına gitti. “Egzersizleri düzenli olarak yapmadığım halde, protestoya kesinlikle katılmak istiyordum” diye anlattı.
Yu, 15 Ekim 1999’da ilk kez tutuklandı. Kamu Güvenliği dairesine zulme karşı ve gerçeği açıklayan bir broşür verdi. Çin yasalarına göre tutuklanmaya hakkı yoktu ama yine de tutuklandı.
İki hafta sonra, eşi de Kamu Güvenliği Dairesine Falun Gong’u savunmaya gittiği için tutuklandı.
Bütün aile acı çekiyordu
Yu, 38 gün boyunca tutuklu kaldı. İlk olarak Pekin’in Haidan-cezaevinde daha sonra bir çalışma kampındaydı. Serbest bırakıldığında tüm vücudunda uyuz böceği vardı. Ayrıca Yu’nun yakınları birbiri ardına Falun Gong uyguladıkları için tutuklandı. Tsinghua Üniversitesi İşletme profesörü olan kız kardeşi, üç buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Ağustos 2001’de baskı çok artmıştı. Yu ve eşi tutuklanmaktan kaçmak için evlerinden ayrılıp gizlendiler. Gece evlerini terk edip, 3 yaşındaki oğullarını arkadaşına bıraktılar. Hatta orada 10 ay kalan çocuk bırakılan arkadaşı annesi sanıyordu.
Bir ölüm ona korkusunu unutturdu
Yu: “2000 yılının ortasında korkudan felç oldum.”
Yu o kadar bilgiliydi ki şifreli mailleri çözebilip, yurt dışındaki medya ile irtibata geçebiliyordu. Ama o bunu yapıp yapmama konusunda tereddüt etti. Çünkü hükümetin neler yapabileceğini biliyordu. ”Ben onların vahşetini bizzat yaşamıştım.”
Ama bir deneyim ona korkusunu unutturdu. Zhao Xin 32 yaşında Pekin Üniversitesi’nde ekonomi profesörüydü ve işkence görerek hayatını kaybetti.
Aldığı darbeler sonucu omuriliği kırılmıştı ve felç oldu. Daha sonra ameliyatla yemek borusunun bir parçası çıkarıldı ve bu yüzden konuşma yeteneğini kaybetti. Yu: “Onlar onu susturmak için böyle yaptılar.” Yu bundan çok emindi.
Boğazında bir plastik boru ile kelimeleri söylemek için nefes nefese kalıyordu. Tekerlekli sandalyeyle Tiananmen Meydanı’nda protestoya katılmak istedi. Ama fiziksel olarak çok zayıftı ve altı ay sonra yenik düştü.
Yu: “Zhao Xin’in yaşadıklarını halka anlatmak istedim. Tüm dünya bu yapılanları öğrenmek zorunda.”
İşkence gören batılı muhabirlerle birlikte 5 kişilik bir ekip kuruldu ve gizli toplantılar düzenlendi. Birkaç ay iyi geçti. Sonra sırayla ekipte olanlar tutuklandı.
On yıl hapis ve işkence
Yu 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İlk başta Falun Gong uygulayıcılarına özel bir beyin yıkama merkezine gönderildi ve orada 11 ay kaldı.
Yu: “Gardiyanlar acımasızca kaburgama tekme atıyorlardı. Fakat ben o anlarda sakin ve huzurluydum. Ne yaptığımı çok iyi biliyordum.”
Her seferinde yeni gardiyanlar geliyordu. Yu dostça onların gözlerine bakıyordu ve onlara isimlerini soruyordu. Ne yazık ki kimse yanıtlamıyordu.
Yu gülerek bir gün sordu: ”Bana vurmaya cesaretiniz var, fakat adınızı söylemek istemiyorsunuz? Anneniz nasıl para kazandığınızı biliyor mu? Kız arkadaşınız var mı? Burada ne yaptığınızı biliyor mu?”
Yine kimse yanıt vermedi. Korumalar bakışından korkuyordu ve parmaklarını gözüne sokuyorlardı. Şiddetli ağrıya rağmen, Yu onlara bakıyordu. Bazıları sert vurmuyordu.
Yu: ”O anda ne kadar acınacak bir halde olduklarını fark ettim. Kendi kararlarını veremiyorlardı ve emirlere itaat etmekten başka birşey yapamıyorlardı.“
Yu, Ağustos 2002’den Temmuz 2003’e kadar beyin yıkama merkezinde kaldı. İki ay boyunca günde sadece bir saat uyku uyuyabiliyordu.
Yu: “Neyin gerçek neyin hayal olduğunu artık ayırt edemiyordum.”
100 gün ölüm döşeğinde
“Ölüm döşeği” olarak adlandırılan tahta bir yatakta kelepçelendi. Sol dirseği dayak yediğinden dolayı çıkmıştı, ona rağmen sırtını çevirerek kelepçelediler. Son derece acı vericiydi ve tüm vücudu soğuk terler döküyordu. Ayakları iple bağlıydı ve dört gün boyunca o pozisyonda kaldı.
100 gün boyunca ”ölüm döşeğinde” bu şekilde kaldı. Arada bir kelepçesi çözülüyordu. Yıkanmak için izin yoktu ve günde sadece iki bardak su veriliyordu. Yıkanmak için bir yudum suyu yüzüne tükürüyordu. Gözünün etrafında iltihap oluştu ve beş ay yıkanmadığı için cildi pul pul oldu.
Temmuz 2003 – Temmuz 2004 arası farklı hücrelerde geçirdi. 40 metrekarelik bir alanı 50 kişiyle paylaşılıyordu. 20 Şubat 2012’e kadar Pekin Tianjin cezaevindeydi. Kışın bile sabah 4.30’da koşu yapılıyordu. Gıdalar kötü koşullarla üretiliyordu.
Orada duş alamadıkları halde gıdaların içindeydiler. Mahkumlar kekleri bir kağıt tabağın içine yerleştiriyor, daha sonra plastik ile ambalajlanıyordu. Yu, şeker ambalajlıyordu. Yaptıkları, makineden çıkmış kadar güzel olmak zorundaydı. Bu sebepten dolayı bazı mahkumlar tırnaklarını kaybediyordu.
Bir başka işkence yöntemi daha vardı. Hoparlörle ses çok yüksek seviyede açılıyordu, bu da mide bulantısına sebep oluyordu. Her sabah saat 06.00’dan 22.00’a kadar bir hafta boyunca bu işkenceyi çekti. Ayrıca septik tankların temizliğini de yaptırıyorlardı.
Yu: ”Amaç, haysiyetim ve kendime olan saygımın yok edilmesiydi.”
ABD’ye kaçmayı nasıl başardım
2012 yılında taburcu olduktan sonra pasaport için başvurdum.
Yu: ”Normal şartlar altında alamazdım, fakat şanslıydım çünkü eğitimli insanlarda daha esnek davranıyorlardı.”
2013’ün Mayıs ayında, 41 yaşındaki Yu New York’a eşi ve 15 yaşındaki oğlu ile gitti. Havaalanında tatilcilerin ve iş adamlarının arasından geçerken ölü gibiydi, beş gün sonra özgür olduğunu fark etti.
Yu: “En büyük zorluk bundan sonra geliyordu. Ağır kaburga hasarlarından dolayı halen sırtüstü uyuyamıyorum. Buna rağmen intikam düşünmüyorum. İnsanları değiştirmenin tek yolu kalbe dokunmak. Nefret olmadığını göstermek.”
Falun Gong hakkında genel bilgi:
Falun Dafa, bir meditasyon sistemi olup, zihin ve bedeni birlikte geliştiren bir qigong uygulamasıdır. Aynı zamanda Falun Gong olarak da bilinir. Çok eski bir uygulama olmasına rağmen, ilk kez 1992 yılında Li Hongzhi tarafından Çin’de halka tanıtılmıştır. Zihin ve beden sağlığı üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu için büyük ilgi görmüş ve kısa sürede hızla yayılmıştır. Üç temel prensip ile yaşamayı öğretir: doğruluk, merhamet, hoşgörü. Tamamen insan doğasını, ahlakını ve bedenini geliştirmeyi hedefler.
Çin’de çok popüler olan bu uygulama daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır. Bugün 100’ün üzerinde ülkede 100 milyondan fazla insan tarafından uygulanmaktadır.
20 Temmuz 1999 yılında Çin’deki iktidar partisi olan Çin komünist Partisi ÇKP, ülkede çok sevilen Falun Dafa’yı yasakladı.
ÇKP, Falun Dafa uygulayıcılarını bir tehdit olarak görmeye başladı. Özellikle uygulayıcı sayısı 100 milyona ulaşıp, Komünist Parti üye sayısını geçince devletin totaliter yaklaşımı devreye girdi.
Falun Dafa yasadışı ilan edilerek, uygulayıcılar tutuklanmaya başladı. Temmuz 1999’dan bu yana 1 milyondan fazla Falun Gong uygulayıcısının tutuklandığı tahmin ediliyor. Ayrıca tahmini 500.000 ‘den fazla uygulayıcı çalışma kampına gönderildi ve çoğu mahkeme kararı olmadan hapse atıldı.
Çin’de zulüm hayatın tüm alanında mevcut: insanlar işlerini ve evlerini kaybetmeye zorlanıyor, öğrenciler eğitimsiz kalıyor, kadınlara zorunlu kürtaj yapılıyor ve evliler boşanmak zorunda bırakılıyor.
Falun Dafa Bilgi Merkezi’nin verdiği bilgiye göre, karakolda ve çalışma kamplarında işkence görerek ölenlerin sayısı 3.476. Sayıların daha da yüksek olduğu tahmin ediliyor. Devlet yetkilileri tarafından sistematik organ ticareti yapılıyor. Çin’de yaşayan 65.000 sağlıklı Falun Gong uygulayıcısının organ ticareti kurbanı olduğu tahmin ediliyor.
Hazırlayan: Amelia Pang ve Rosemarie Fruehauf