20 Temmuz 1999: İnsanlık Tarihinde Kara Bir Leke
Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin Eski Devlet Başkanı Jiang Zemin tarafından, Falun Dafa meditasyonu uygulayıcılarına karşı başlatılan işkence 20. yılına girdi. Acımasız soykırım hala devam ediyor.
Bundan tam 20 yıl önce, 25 Nisan 1999 tarihinde, Çin devleti çok talihsiz bir adım attı ve dönemin Devlet Başkanı Jiang Zemin’in talimatıyla büyük çaplı bir iftira kampanyası başlattı.
Birçok Falun Dafa meditasyonu uygulayıcısı aniden haksız yere gözaltına alınmıştı. 20 yıl önce o gün, yaklaşık 10 bin uygulayıcı, gözaltındaki uygulayıcıların serbest bırakılmasını istemek için Pekin’deki temyiz bürosunun önünde toplandı. Olay, Çin devlet medyası tarafından bir “idari bölge kuşatması” olarak çarpıtıldı. O gün yaşananlar, Çin devletinin zulmü geniş çaplı başlatması için bir bahane oldu ve 20 Temmuz 1999 günü, Çin’in tamamında akıl almaz bir zulüm başlatıldı.
25 Nisan 1999 olaylarını bahane eden Çin’in eski devlet başkanı Jiang Zemin, sonrasında Falun Gong’a karşı geniş çaplı bir zulüm başlattı ve bunu yaparken tüm devlet mekanizmasını kullandı. Bunun üzerine binlerce insan hapsedildi, aşağılandı, işkence gördü ve hatta organları için “sipariş üzerine” öldürüldüler.
Kişisel bir gelişim uygulaması olan Falun Gong (Falun Dafa olarak da bilinir) 20 yıldır Çin hükümeti tarafından zulüm görmektedir.
Falun Dafa, 1992 yılında Çin’de halka yayılmaya başlamış, zihin ve beden gelişimi için uygulanan bir kişisel gelişim uygulamasıdır.
Bu uygulamayı Çin hükümeti önceleri desteklese de, hatta sağlığa olan etkileri ile birçok ödül alsa da, uygulayıcı sayısının kısa süreçte büyük bir hızla artıp 100 milyon kişiye ulaşması, Çin Hükümetinin tehdit hissetmesine sebep oldu. Falun Dafa uygulayanların, Çin Komünist Partisi üye sayısını büyük bir oranda geçmesi hükümete tehdit olarak algılanarak, Çin devleti tarafından o zamanki devlet başkanı Jiang Zemin’in emri ile bir yok etme politikası başlatılmıştır.
25 Nisan 1999 tarihinde hükümet, barışçıl bir eylemi bahane ederek, Falun Gong’a karşı iftira ve yalan propagandalarına başlamış olsa da, resmi tarih 20 Temmuz 1999 olarak kabul edilmiştir.
Çin polis departmanları ve istihbaratı Falun Dafa uygulayıcılarının herhangi bir tehdit oluşturmadığını, sadece sivil insanlar olduklarını, hiç bir siyasi görüşleri olmadığını defalarca rapor etse de bazı ÇKP yöneticileri şiddetli bir şekilde yasaklanmasını emretti. Özel olarak Falun Gong’u yok etme kampanyasını yürütmek için özel 610 polis ofisleri kuruldu.
610 Ofisi, özellikle Falun Gong’a zulmetmek için kurulmuş bir kurum olup, Çin devletinin bu kuruma verdiği güç ÇKP’nin yönetimindeki, tüm diğer politik ve adli sistemlerin daha üstünde olduğu belirtilmektedir.
ÇKP’nin eski başkanı Jiang Zemin, Falun Dafa uygulayıcılarının itibarlarının zedelenmesini, maddi olarak çökertilmelerini ve bedenlerinin yok edilmelerini emretti.
Hamile kadınlar, yaşlılar ve çocuklar da dahil Falun Dafa uygulamasını yapan insanlar yasal hiç bir yargılamadan geçmeden çalışma kamplarına gönderilmektedir. Binlerce insan kanun dışı şekilde en uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmakta, binlerce kişi tutuklanmakta ve neredeyse tamamı insanlık dışı muamele görmektedir.
Falun Dafa’ya Karşı Gerçekleştirilen Zulme Dair Yapılan Bazı Araştırmalar
Ünlü insan hakları avukatı David Matas ve Eski Kanada Bakanı David Kilgour’ın birlikte yürüttüğü bağımsız bir araştırma raporu, Çin hükümetinin Falun Dafa uygulayıcılarına yaptığı zulmün acı boyutlarını gözler önüne sermiştir. Falun Dafa meditasyonu uygulayıcılarının organlarının, organ ticaretinde kullanıldığı ve organları zorla alınarak ölüme terkedildikleri belirlenmiştir. Bu rapor; Bloody Harvest (Kanlı Hasat) adında yayınlamıştır ve ulaşılabilir haldedir.
New York Post ise, geçtiğimiz günlerde, “Eski hastane çalışanı, Çinli muhaliflerin organları için idam edildiğini söylüyor” başlıklı bir makale yayınladı. Eski bir hastane çalışanının, şahit olduğu olayları anlattığı makale, Nüfus Araştırma Enstitüsü başkanı ve Çin hakkında birçok yazısı bulunan Amerikalı bir sosyal bilimci olan Steven W. Mosher tarafından yazılmıştır.
Dünyaca ünlü Forbes dergisi de, “Çin’deki yasadışı organ ticareti akıllarda birçok soru işareti bırakıyor” başlıklı bir makale yanınlamış, ve
Falun Dafa uygulayıcılarının maruz kaldığı yasadışı organ ticareti ile ilgili ortada birçok sağlam kanıt bulunmakta olduğunu belirtmiştir. Çin’de cereyan eden ve inanılması güç olan yasadışı organ ticareti, gün geçtikçe daha fazla kamuoyunun ve toplumun ilgisini çekmektedir.
Falun Dafa Uygulayıcıları Üzerinde Uygulanan Organ Ticareti
Falun Dafa 20 yıl önce sadece yasaklanmakla kalmamış, aynı zamanda hapishanelerde, akıl hastanelerinde ve toplama kamplarında tutulan bu masum insanların organları, zorla çıkartılıp devlet hastanelerine satılır bir hale getirilmiştir
Masum insanlardan, zorla çıkarılan kornea, kalp, böbrek, karaciğer gibi yaşam organları fahiş fiyatlara satıldığı belirtilmektedir. Organları alınan Falun Dafa uygulayıcıları ölüme terk edilmektedir.
“Falun Gong Uygulayıcılarının Fiziksel olarak yok edilmesi” politikası, polis yüksek devlet mahkemesi ve Çin yargı sistemi tarafından yürütüldü. Ölümler, 30’dan fazla eyalette, özerk bölgelerde ve belediyelerde vuku buldu.
Sadece resmi açıklamalarda yer alan bilgi, ölenlerin en genci 10 aylık, en yaşlısı 82 yaşında.
Resmi olarak en az 4316 Falun Dafa uygulayıcısının zulümde yaşamını yitirdiği açıklansa da, birçok ÇKP görevlisi işkenceden ölen uygulayıcı sayısının çok daha fazla olduğunu itiraf etmiştir.
Öte yandan, 500.000’den fazla Falun Gong uygulayıcısı çalışma kamplarında ve hapishanelerde ciddi işkencelere maruz kaldı.
65.000’den fazla canlı ve sağlıklı Falun Gong uygulayıcısı ise, hayati önem taşıyan organlarının yasadışı yollarla alınmasına maruz kaldı. Bu durum Avrupa tarafından da onaylanmıştır. (12 Aralık 2013).
3960 kişinin cezaevlerinde ve çalışma kamplarında polis memurları, güvenlik görevlileri ve gardiyanlar tarafından gördükleri işkenceler sonucu öldükleri belgelenmiştir.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.