8 Çocuğun Ebeveynleri Konuşma, Oyun Oynama, Müzik ve Kitap İçin Teknolojiden Bağımsız ‘Çalışma’ Oluşturuyor

(Adele Collins’in izniyle)

Sekiz çocuklu Virginia’lı bir çift, New York’a yaptıkları ufuk açıcı bir seyahatin ardından evlerinde yeni bir fikri hayata geçirmeye karar verdi: Çocuklarını herhangi bir ekran ya da teknoloji olmadan konuşmaya, oynamaya ve kaliteli zaman geçirmeye teşvik eden, teknolojiden arındırılmış bir oda!

Yazılım yöneticisi 40 yaşındaki Ben Collins ve ev hanımı bir anne olan 40 yaşındaki eşi Adele Collins’in, yaşları 16 ile 5 ay arasında değişen yedi kızları ve bir oğulları var.

Bay ve Bayan Collins sekiz çocuklarıyla birlikte. (Adele Collins’in izniyle)

Collins ailesi yıllar önce arkadaşlarıyla birlikte Yale Club’ı ziyaret etme fırsatı buldu.
Bayan Collins The Epoch Times’a verdiği demeçte, “İçeri girdiğimizde sanki geçmiş bir döneme giriyormuşuz gibi hissettik; herkesin blazer ceket ya da etek giymesi için bir kıyafet kuralı ve ayrıca teknoloji kullanımı konusunda sıkı kuralları vardı, bu yüzden insanlar telefonlarıyla meşgul değildi,”dedi.”Ancak etrafımıza baktığımızda harika bir atmosfer olduğunu fark ettik; insanlar konuşuyor, oyun oynuyor ve bir şeyler içiyordu.”

Bu, normalde halka açık yerlerde herkesin telefonlarına yapışmış bir halde dolaşmaları ile büyük tezat oluşturuyordu.

O yaz, Kaliforniya’dan Virginia’ya taşınan aile, birbirleriyle konuşmaya, oyun oynamaya, kitap okumaya ve benzeri şeylere öncelik verecekleri bir oda yaratmaya öncelik verdi – böylece Collins ailesinin teknolojiden arındırılmış çalışma odası doğdu.

Çalışma odasında televizyon ya da bilgisayar olmadığı gibi telefon, iPad ya da dizüstü bilgisayar da bulunmuyor. Bunun yerine, “her zaman kitap okuyan, piyano çalan, oyun oynayan ya da gazete okuyan birileri var.” Kışın, çıtıtr çıtır yanan bir şöminenin bulunduğu rahat bir alan. Bu arada Cumartesi sabahları, çalışma odasında her zaman işlerinden “saklanan”, elinde güzel bir kitapla kıvrılmış birileri vardır.

(Adele Collins’in izniyle)

“Çocukları kale inşa ederken ya da felsefe hakkında sağlıklı bir tartışmaya girerken bulmanız da aynı derecede olasıdır. Çeşitli konuları tartışan bir aile kültürümüz var,” diyor Bayan Collins. “Burası aynı zamanda ailece dua etmek için toplandığımız, Ben’in akşamları pipo içtiği ve sık sık arkadaşlarımızı ağırladığımız yer. Yakın zamanda odaya bir plak çalar ekledik, yani sanırım artık tamamen teknolojiden uzak değil!”

Bu bölge “sağlam bir aile kültürü” oluşturmalarına yardımcı oldu. Çocuklar birlikte okumaya, oynamaya ve tartışmaya teşvik edildikleri bir ortamda büyüyorlar. Çocuklar ayrıca, tıpkı ebeveynlerinin çocukluklarında yaptığı gibi, kendi skeçlerini ve oyunlarını yaratarak kendilerini yaratıcı bir şekilde ifade edebiliyorlar.

Şaşırtıcı bir şekilde, teknolojiden arındırılmış bölgede, hata yapan, sadece bazen telefonlarını kullanan ebeveynlermiş gibi görünüyor.

Bayan Collins, “Çalışmak için genellikle sessiz bir yer arayanlar da bizleriz ve ‘çalışma odası’ evin kapısı kapalı olan odalarından biri” dedi.

(Adele Collins’in izniyle)

Bay ve Bayan Collins’in karşılaştığı zorluklardan biri de çocuklarının eğitimi için bilgisayar kullanımını yönlendirmek olmuştur.

Bayan Collins, “Aldığımız karar, liseye kadar çocuklarımızın günlük ev ödevleri için bir bilgisayara erişemeyecekleri yönünde” dedi. “Bu, okullarına ilettiğimiz bir şey oldu. Öğretmenlerinin ve idarecilerinin bu hedefe yönelik olarak ne kadar destekleyici ve uzlaşmacı olduklarını görmek bizi çok şaşırttı.”

Bayan Collins, ebeveynlik ve aile yaşamı hakkındaki düşüncelerini paylaştığı @simplelifemusings adlı başarılı bir Instagram hesabına sahip. Ancak Collins ailesinin evinde sosyal medyaya erişim ebeveynler için bile son derece kısıtlı ve çocuklar ehliyet alana kadar akıllı telefon sahibi olamıyor; bu da şu anda sadece en büyük çocuklarının telefonu olduğu anlamına geliyor.

(Adele Collins’in izniyle)

“Çocuklarımızı sosyal medyadan uzak tutmak çok önemli. Akıllı telefonların ve sosyal medyanın çocuklarımız için ne kadar zararlı olduğunu gösteren tonlarca çalışma var,” diyor Bayan Collins. “Çocuklarımızı telefonlardan uzak tutmak, onların sadece çocuk olmalarını sağladı; arkadaşlarıyla takılıyorlar, öğle yemeği almak için kasabaya yürüyorlar, yürüyüşe çıkıyorlar ya da kurabiye pişiriyorlar.”

Bayan Collins, toplum olarak “güvenlik” konusunda takıntılı hale geldiğimize ve ağaca tırmanmak ya da derede oynamak gibi açık hava etkinliklerinde ekstra dikkatli olmaya çalıştığımıza inanıyor.

Bayan Collins, “Ancak ebeveynler her çocuğa bir akıllı telefon veriyor ve bu da özellikle sosyal medyada çocuklarla ve gençlerle iletişim kuran yırtıcı yetişkinlerin potansiyeli göz önüne alındığında aslında en büyük tehlike kaynağı” dedi. “Her şeyi tersinden düşünüyoruz.”

(Adele Collins’in izniyle)
(Adele Collins’in izniyle)

Bayan Collins, kendi “teknolojiden arındırılmış bölgelerini” yaratmak isteyen ancak tüm odayı buna ayıramayacak olan diğer aileler için bunun bir yer meselesi olmadığı konusunda ısrar ediyor.

“Yemek odanızın teknolojiden arındırılmış olduğunu söyleyerek başlayabilirsiniz, yani masada asla telefon yok” dedi. “Ya da ön kapınızın yanına bir sepet koyabilir ve aile üyelerinin eve girerken telefonlarını içine koymalarını sağlayabilirsiniz. Oturma odanızda bir televizyon varsa, ya üzerini kapatabilir, kapaklı bir dolaba yerleştirebilir ya da kullanılmadığında sanat eserlerini gösteren bir ‘çerçeve’ haline getirebilirsiniz.”

(Adele Collins’in izniyle)

Teknoloji kullanımı yerine geleneksel aktiviteleri teşvik eden Bay ve Bayan Collins, “sosyal medya aracılığıyla değil, gerçek hayatta” birlikte vakit geçirdikleri için çocuklarının ilişkilerinin kalitesinin “geliştiğini” görmüşler. Ve öyle görünüyor ki deneyleri kalıcı olacak.


Haber : Louise Chambers, The Epoch Times
Çeviri : Tijen A.Ç., The Epoch Times

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.