ABD, Çin’in İnsansı Robotlar Planına Hazır mı?
Çin Komünist Partisi, yapay zekâyla çalışan insansı robotlar yapma planlarını büyütüyor. Böylece ortalama nüfusu giderek yaşlanan Çin, dünya imalat sektöründeki hâkimiyetini korumaya çalışıyor.
Çin rejimi, insansı robotların seri üretimine yönelik planlarını açıkladı. Dış güçlere bağımlı kalmamak için, Çinli işçilerin yerine makineler koyarak, görünür bir çaba sarf ediyorlar.
Çin Komünist Partisinin (ÇKP) Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı, Kasım ayında bu konuda bir kılavuz yayınladı. Belgede, insansı robotların seri üretimine yönelik planını açıkladı. Planlanan politikanın kapsamlı sonuçları hâlâ tamamen ortaya çıkarılmadı.
Belgeye göre strateji, 2025 yılına kadar ÇKP’yi robotik alanında dünya lideri yapmayı amaçlıyor. Bunun için yapay beyinler ve uzuvlar geliştiren bir “insansı robot yenilik sistemi” kurmayı planlıyor.
Belgede, rejimin “yıkıcı” teknolojilerden yararlanarak bir “tüm ulus sistemi” geliştireceği belirtiliyor. Böylece “insan üretimini ve yaşam tarzını temelden değiştirebilecek ve küresel endüstriyel kalkınma modelini yeniden şekillendirebilecek”.
Bu hareket, ulusal güvenlik açısından bazı sonuçlar doğuruyor. Aynı zamanda birçok rapora göre bu atılım, doğuma yönelik onlarca yıldır süren ciddi kısıtlamaların ardından, nüfusu azalsa bile ÇKP’nin ekonomik avantajını korumasına yardımcı olacak.
Aynı konu hakkında Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi adlı düşünce kuruluşu da bir rapor hazırladı. Rapor, emeğe dayalı yoğun imalat endüstrilerinde rekabet avantajını sürdürmek için, rejimin insanların yerine robotları getirdiğini ortaya çıkardı.
Sosyalist Temel Değerleri Yansıtma Koşulu
Çin’in robot hareketi aynı zamanda ÇKP’nin komünist ideolojisini de güçlendirecektir. Rejimin kendi çıkarlarını desteklemesi için paha biçilmez bir araç olarak hizmet edecektir.
Nisan ayında, rejimin internet düzenleyicisi tarafından hazırlanmış bir önerge yayınlandı. Bu önergeye göre yapay zekâ (AI) tarafından oluşturulan tüm içeriğin, ÇKP tarafından “sosyalist temel değerleri yansıttığı” yönünde onaylanması gerekiyor.
Rejimin robotik kılavuz belgesi daha da ileri gidiyor.
Yeni belgeye göre, tüm yeni robotlar ve yapay zekâ destekli yapay beyinler, “Xi Jinping Düşüncesi ile yönlendirilmelidir”. Bu düşünce, “Yeni Çağ için Çin Karakteristiklerine Sahip Sosyalizm”dir.
Adam Savit, Amerika Birinci Politika Enstitüsü düşünce kuruluşunun Çin Politika Girişimi direktörüdür. Savit rejimin, komünist ideolojiyi küresel pazara yaymak için robotları kullanabileceğini söyledi.
Savit, The Epoch Times’a “Kesinlikle deneyecekler” dedi. “ÇKP, ideolojisini yaymak ve nüfuzunu genişletmek için bulabildiği her türlü yolu, özellikle de gelişmiş yeni teknolojileri kullanıyor.”
ÇKP’ye bağlı ByteDance’in sahibi olduğu sosyal medya devi TikTok’a da değindi. Rejimin dünya görüşünü yaymak için teknolojiyi kullanmasının “en başarılı ve rahatsız edici örneği” olduğunu söyledi.
“ABD’nin acilen Çin’e yönelik yatırımlarını kısması gerekiyor. Özellikle yapay zekâ, kuantum hesaplama ve gelişmiş yarı iletkenler gibi kritik yüksek teknoloji sektörlerinde.”
Adam Savit, Direktör, Çin Politika Girişimi, Amerika Birinci Politika Enstitüsü
Ayrıca Savit, riske karşı koymak için ABD’nin daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi. Kendi araştırma ve teknolojisinin Çin’e akışını sınırlayarak rejimin çabalarını kırabileceğini belirtti.
Savit “ABD’nin acilen Çin’e yönelik yatırımlarını kısması gerekiyor. Özellikle yapay zekâ, kuantum hesaplama ve gelişmiş yarı iletkenler gibi kritik yüksek teknoloji sektörlerinde” dedi.
“Biden yönetiminin bu tür yatırımları sınırlayan bir idari kararnamesi 2024’te yasalaşacak. Bu iyi bir başlangıç. Ancak belirsizliği nedeniyle ve uygulama mekanizmaları yeterince etkili olmadığı için eleştiriliyor.”
Komünist Robotlar
Robot girişiminin ideolojik temelleri, Pekin’in iki stratejik politikasının daha altını çiziyor: askeri-sivil kaynaşma ve zorunlu teknoloji transferi.
Pekin’in askeri-sivil kaynaşma politikası, tüm sivil teknolojilerin aynı zamanda partiye askeri fayda sağlamasını amaçlıyor. Kılavuz belgesindeki “üniversiteler ve kurumların [robot] girişimlerinde güçlerini birleştirme” çağrısında da bu amaç ortaya çıkıyor. Aynı zamanda rejimin teknolojiden ve ilgili araştırmalardan yararlanabilmesini garanti ediyor.
Benzer şekilde, bu girişim ABD şirketlerine ve onların fikri mülkiyetlerine yönelik riski muhtemelen artıracaktır. Diğer taraftan ÇKP’nin verilere erişebilmesini sağlamak için rejim, “yabancı şirketleri ve kurumları, Çin’de Ar-Ge merkezleri kurmaya teşvik etmenin” yollarını arıyor. ÇKP’nin yabancı şirketlerin verilerine erişimi, küresel güvenlik açısından önemli bir konudur. Çünkü Çin yasaları, verileri ulusal bir kaynak olarak değerlendiriyor. Böylece rejimin ülkedeki sunucularda saklanan her türlü bilgiye el koymasına izin veriyor.
İnsansı robotların kitlesel olarak piyasaya sürülmesi yönündeki baskının, ne miktarda veri gerektireceği dile getirilmemiştir. Kılavuz belgede, projenin geniş bir dil eğitimi modeli veri tabanı oluşturmayı amaçlayacağı belirtilmektedir. Bu veri tabanı kullanılarak, robotların yapay zekâ beyinlerini eğitilecek. Veri tabanı, yeni verilerin “otomatik” açıklamalarını kullanılabilir bilgilere dönüştürmek için kullanılacak.
Rejim, verileri ele geçirmenin yanı sıra, kendi üst düzey yarı iletkenlerini geliştirmeyi de hedefliyor. Bu yarı iletkenler robotlarda “hareket kontrolü ve bilişsel karar verme” için kullanılacak. Bunun yanı sıra “algılama, karar verme ve kontrol mekanizmalarının entegrasyonunu” kolaylaştırması planlanıyor.
Bunların yanı sıra rejim, hassas bölgeleri yönetmek için yeni komünist insansı robotları görevlendirmeyi umuyor. Bazı kritik bölgelerin, insan eliyle işletilmesi zorunlu olabiliyor.
Kılavuz belgeye göre, bu tür alanlar arasında kritik elektrik sistemleri yer alıyor. Örneğin hidroelektrik santraller, rüzgâr santralleri ve diğer “stratejik yerler” de var. Bunlar, insan muadilleri yerine “son derece güvenilir” robotların tercih edileceği bölgeler olacak.
Küresel Pazarı Ele Geçirme Çabası
ÇKP’nin robotik rönesansı zaten oldukça iyi işliyor.
2022’de Çin, 290.000 insansı olmayan endüstriyel robot geliştirdi. Karşılaştırıldığında Amerika Birleşik Devletleri 39.000 kurulum yaptı.
Çin artık robot yoğunluğu açısından ABD’yi geride bıraktı. Bu da işçilere kıyasla daha fazla robot kullandığı anlamına geliyor. Komünist ulus artık dünyadaki en büyük kullanıma hazır robot stokuna sahip.
Uluslararası Robotik Federasyonu tarafından hazırlanan rapora göre rejim, önümüzdeki yıllarda ekonomik avantaj elde etmek amacında. Bu amaçla otomasyonu ne kadar iyi kullandığını anlamak için de bu ölçeklere bakmak gerekiyor.
Uluslararası Robotik Federasyonu Başkanı Marina Bill, “Robot yoğunluğu önemli bir göstergedir. Dünya çapında imalat endüstrisine, otomasyonun ne kadar dâhil olduğunu gösterir” dedi.
“Çin’in hızlı büyümesi şu ana kadar yaptığı yatırımın gücünü gösteriyor. Ancak hâlâ otomasyona geçme fırsatı var.”
Bu amaçla Pekin, robotlarını dünya çapında pazarlamadan önce yurtdışındaki robotik pazarını ele geçirmeye kararlı görünüyor. Üretim süreci üzerindeki gücü merkezileştirmek için yabancı teknolojiyi ve devlet tarafından işletilen araştırma kurumlarını kullanabilir.
Bir düşünce kuruluşu olan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından bir rapor hazırlandı. Rapora göre ÇKP, gelişmiş robot teknolojisi yaratmak için gerekli tedarik zincirlerini kuruyor ve kontrol ediyor. Böylece uzun vadeli bir avantaj elde etmeye çalışıyor.
Raporda, şu ifadelere yer veriliyor: “Pekin iki önemli hedefi var. Birincisi kendi kendine yeterlilik düzeyini en üst seviyelere yükseltmek. Diğeri de küresel pazardaki gelişmiş ürün ve bileşenlere ait geniş yelpazede önemli bir pay almak”.
İnsansı robotların seri üretimini ilk yapan olmanın kazandıracağı domino etkisiyle rejim, gelecekte önemli ekonomik ve askeri avantajlar elde edebilir. Ayrıca rejim, ilk teknolojiyi kontrol altında tutarak robot teknolojisinin nasıl gelişeceğini belirleyebilir.
Raporda “Çin, yüksek teknoloji ithalatına olan bağımlılığını azaltırken, imalatta dördüncü sanayi devrimi olarak tanımlanan süreçte bir avantaj elde etmeyi planlıyor. Eğer başarabilirse, kendi uzun vadeli büyüme beklentilerini yükseltirken, rakiplerinin beklentilerini de düşürebilir” diye yazıyor.
ÇKP Yapay Zekâ Teknolojisinde Kalıcı Avantajlar Elde Edebilir
Herman, ÇKP’nin hazırladığı klavuz belgesi ile yapay zekâ ve robotik konusunda uluslararası standartlar ve kurallar oluşturmada daha fazla nüfuz kazanabileceğini söyledi.
“Geleceğin ürünleri ve askeri sistemler bunların üzerine inşa edilecektir. Aynı zamanda, yapay zekâ gibi teknolojilerdeki atılımlar da kalıcı avantajlar sağlayabilir.”
Arthur Herman, Hudson Enstitüsü düşünce kuruluşunun kıdemli üyelerindendir. Rejimin kılavuz belgesindeki, kendi görüşüne göre “gerçekten korkutucu olan şeyin” ne olduğunu açıkladı. Herman’a göre bu kılavuz, ÇKP’nin yapay zekâ ve robot bilimi konusunda uluslararası standartlar ve kurallar oluşturmada daha fazla nüfuz kazanmasına yol açabilir.
Herman, The Epoch Times’a şunları söyledi: “Bunun ne anlama geldiğini tahmin edebilirsiniz. Çin’in robot endüstrisi, küresel standart haline geliyor. Üstelik bunu yaparken ahlaki standartların belirlenmesi de dâhil olmak üzere her türlü rekabet unsurunu aşıyor.”
“Herkesin birlikte etkileneceği ve yıkıcı olma potansiyeline sahip bu teknolojinin, ilerideki gelişimi için mantıklı ve sağlam standartlara sahip olmak istiyorsak, bu iyi bir işaret değil.”
Herman, Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi robot şirketlerinin çoğaldığına dair iyimserliğini dile getirdi. Yine de ABD’nin yapay zekâ gelişimi için tutarlı bir stratejiye sahip olmamasından endişe duyuyor.
Herman, “Aradaki farkı şöyle ifade edebiliriz. Çin, bu robot atılımını, 2017’de duyurduğu 110 milyar dolarlık kampanyasının bir parçası olarak görüyor. Amacı 2030 yılına kadar dünyanın önde gelen yapay zekâ üreticisi olmaktır” dedi.
“Robotik ve yapay zekânın birleşimine ilişkin bir strateji şöyle dursun, ABD’nin ulusal bir yapay zekâ stratejisi bile yok.”
Bununla bağlantılı olarak, IISS raporunda bir takım sonuçlara ulaşılmış. Eğer ÇKP gerçekten robot teknolojisinin “ardışık nesillerinin” yönünü belirleyebilirse, zamanla “daha doğrudan askeri faydalar sağlayabilir”. Ayrıca robotik hâkimiyet zamanla, yapay zekâ ve kuantum bilgi işlem alanında hâkimiyete dönüşebilir.
Geleceğin Askerleri?
Bu teknolojilerin tümü modern askeri gelişim için de kritik öneme sahip.
Raporda “Yarı iletkenler, yapay zekâ, robotlar ve yeni malzemeler gibi teknolojilerin çoğu, hem askeri hem de ticari uygulamalara sahiptir. Bu durum, ileri sanayi ülkelerinin gelecekteki güvenliği ve refahı açısından endişe yaratıyor” diye yazıyor.
Bu, rejimin robot teknolojisine, yapay zekâya veya askeri uygulamaya yönelik ilk hamlesi değil. Yirmi yıldır ÇKP “akıllı silah sistemlerinin sahaya sürülmesi” hayalini gerçeğe dönüştürmenin yollarını arıyor.
Zeng, “akıllı cihazlar gelecekteki savaşların temel belirleyici bileşeni olacak. Yapay zekâ, insanların hâkim olduğu mevcut komuta yapısını tamamen değiştirebilir” dedi.
Pekin otonom öldürücü sistemlere büyük yatırım yapıyor. İnsansı robotların kitlesel olarak piyasaya sürülmesi muhtemelen bu çabayı artıracaktır. Bu çaba, rejimin askerlerin yerine robotları sahaya sürüp sürmeyeceği sorusunu gündeme getirdi.
Çin devletine ait askeri şirket Norinco Group’un üst düzey yöneticilerinden Zeng Yi, daha önce Çin’in, 2025 yılına kadar ölümcül otonom silahlara geçeceğini söylemişti. Bu aynı zamanda, rejimin yeni kitlesel robot girişiminin tüm hızıyla devam edeceği yıldır.
Benzer şekilde Zeng, akıllı cihazların gelecekteki savaşların temel belirleyici bileşeni olacağını öne sürdü. Zeng’e göre yapay zeka, insanların hâkim olduğu mevcut komuta yapısını tamamen değiştirebilir. Tıpkı “insan vücudundaki beyin gibi” çalışan bir “yapay zekâ kümesi”, mevcut komuta yapısının yerine geçebilir.
Bu amaçla ÇKP bir taraftan da askeri karar alma, komuta ve kontrol ile ilgili yapay zekâ yeteneklerinin geliştirilmesine yatırım yapıyor.
Bu vizyona dayanarak, ÇKP’nin askeri kanadı ile sözleşme imzalayan 4Paradigm gibi Çinli şirketler de var. Amaçları, şirket ve tabur seviyelerinde kullanılmak üzere yapay zekâ karar verme modelleri ve insan-makine ekibi oluşturmak için yazılım geliştirmek.
Robotlar Savaşta Destekleyici Rolü Üstlenebilir
Brent Sadler, The Heritage Foundation adlı düşünce kuruluşunda kıdemli araştırmacıdır. Çin’in yapay zeka destekli robotları, askeri karar alma mekanizmasına entegre etme konusunda muhtemelen “rahat” olacağını söyledi. Rejimin kendi halkına olan güvensizliği göz önüne alındığında bunun çok normal olduğunu belirtti.
Sadler, The Epoch Times’a şunları söyledi: “Robotların, savaşta destekleyici rolü üstleneceğini düşünüyorum. Bu amaçla robotları algılayıcı platformları ve saldırı amaçlı silah platformları olarak kullanılabilirler.”
“Bütün bunlar bugün zaten oluyor. Ancak gelecekte bu cihazlar daha özerk olacak. Belki de öldürücü güç kullanma kararı [robotlara] devredilecek.”
Rejimin öldürücü güç kullanmak için böyle bir teknolojiye yetki vermesi ihtimalinin “gerçek bir olasılık” olduğunu söyledi.
“Bu, Batının silahlı çatışma hukuku, ahlakı vb. kavramlarına uymaz. … ÇKP’nin insanlardan daha güvenilir veya kontrol edilebilir gördüğü robotik sistemlere pek çok şeyi devrettiğini görebiliyorum” dedi.
Herman, “rejimin tarihteki gaddarlıklarına bakarsak, ölümcül görevleri robotlarına verme konusunda diğer uluslara göre daha istekli olacağını görebiliriz” dedi.
“Zorunlu kürtaj politikası olan bir ulusun, insansı polis robotları konusunda herhangi bir zorluk yaşayacağını sanmıyorum. Bunlar bazen önce ateş edip, sonra insanların soruları sormasına izin verecektir”.
“Ölümcüllük içeren kararlar üzerinde insan kontrolünü belirleyen ahlaki sınırları genişletmeye istekli olacaklar. Bu oldukça korkutucu olacaktır.”
Robot ve İnsanlardan Oluşan Hibrit Ekip
Ancak bunun gerçekleşmesi, çok uzak bir geleceğe kalabilir. Herman, askeri yapay zekâdaki bir sonraki adımın, “robotlar ve insan operatörlerden oluşan hibrit bir ekip” kurmak olacağına inanıyor.
Savaş Çalışmaları Enstitüsü düşünce kuruluşu tarafından hazırlanan bir rapor, ÇKP lideri Xi Jinping’in kendi askeri liderliğine karşı aşırı güvensiz olduğunu belirtiyor. Bu güvensizlik, rejimin stratejik karar alma sürecinde insanların rolünü azaltmaya çalışırken, yapay zekâ destekli robotların hızla yayılmasına yol açabilir.
Raporda, “Çin gibi otoriter bir devletin askeri karar alma yetkisini yapay zekâ destekli sistemlere devretmeye ne kadar istekli olduğu bilinmiyor” ifadesine yer veriliyor.
“Xi Jinping ve diğer Çinli liderlerin ordunun sadakatine yeterince güven duymadığı biliniyor. Bu durum, onları yapay zekâ ve otonom sistemlerin kullanımını hızlandırmaya ve insanların karar yetkisini azaltmaya itebilir.”
Yazan: Andrew Thornebrooke, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.