Amerika’lı Yazara Göre Türkiye’de Çay İçmek
ABD’li yazar Katharine Branning Türkiye ve Türk insanı üzerine yaptığı gözlemleri ve yaşadığı deneyimleri ‘ Evet Bir Bardak Daha Çay İstiyorum’ ( Yes , I Would Love Glass of Tea ) adlı kitabında anlatmış. Branning Türk çayını , Türk kültürünü esprili bir dille anlattığı kitabının sunumunda farklı bir bakış açısı sunuyor. Kendisini izleyenlerin zaman zaman güldüğü zaman zaman duygulandığı kitabının sunumunda Türk çayı, Türk insanı üzerine şunları söylüyor:
Türkiye’de çay içmek İngiltere’deki öğlen çayından veya Japonya’da hazırlanan çay ikramlarından biraz farklı , daha az karmaşık ve çok daha sadedir. Tıpkı Türk insanı gibi. Çayınızı alıyorsunuz, isteğinize göre 1 ya da 2 şeker atıyorsunuz . Sonra da çay kaşığınızla karıştırırken çıkarabildiğiniz kadar ses çıkarıyorsunuz. Bardağı ucundan tutuyorsunuz. Çünkü çok sıcak . Yavaşça küçük bir yudum alıyorsunuz. Ayrıca bir kaç bardak çay içmek zorunda kalacağınızı aklınızdan çıkarmayın. Tıpkı patates cipsi gibi bir tane alırsınız ardından birka tane daha yemek zorunda kalırsınız. Türkiye’de günün her saatinda bardak bardak çay içebilirsiniz.
Daha öncede dediğim gibi benim gözümde bu bir bardak çay Türkiye’yi temsil ediyor. Türk çayı yeşil ya da siyah değil kırmızıdır. Tıpkı her vatansever Türk’ün damarlarında akan gibi. Tıpkı göklerde dalgalanan bayrakları gibi. Eşsiz güzellikteki halılarındaki kırmızı yün gibi. Tıpkı ilkbaharda açan ateş kırmızı laleler gibi. Lalenin şekli kendisine bu çok benzeyen çay bardağına yansır. Türk çayı sıcaktır. Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi. İçinizi ıstan coşkulu müzikleri gibi. yemekleri , şehirleri , spor takımları , hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi. Türk çayı demlenir. Bir Türk ‘sallama çayı’ saymaz.
Karadeniz bölgesinde yetiştirilen çay Türkiye’nin her köşesinde sürekli demlenir. Her zaman servise hazırdır. Türkiye’de kahvaltı hazır demezsiniz . Çay kaynadı dersiniz. Çay Türkiye gibi bir mozaiktir. Miras , kültür, tarih, gelenek ve bir çok etnik grubun bir araya gelip kaynaşması gibi. Türk olmak demek Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir. Türk çayı sadedir, berraktır, sütle beraber içilmez. Çayın sade içilmesi gerekir. Berraktır. Tıpkı bir Türkü’n yüzü gibi . Her zaman anlaşılabilir. Hiçbir şey saklamaz. Komşulara gösterdikleri kalpleri gibi berraktır. Türk çayı sürekli içilebilir. çay keyfinin birmesinin imkanı yok. Bütün gün boyunca içebilirsiniz. Çayın altı sabahtan akşama kadar her zaman açıktır. Ülkenin dağları, ovaları doğal ,güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömert.
Türk çayı müzik gibidir. Müzik kültürü ile yetişmiş ve birçok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye . Türkiye arabeskten pop a ondan halk müziğine uzanan bir çizgide çok renkli bir müzik yelpazesine sahip. Yinede çay bardağına kaşığın temasıyla çıkan çın çın sesi başka hiç bir sese benzemez. Eğer bu sesin bütün Türkiye’de çayhanelerden evlerden vapurlardan işyerlerinden ülkenin her köşesinden yükseldiğini hayal ettiğinizde bunun ülkenin milli senfonisi olduğunu da söyleyebilirsiniz.
Türk çayı arkadaş canlısıdır. O hiç bir zaman yalnız içilmez. İllaki yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şey çaydır. Türkler yalnız başına iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanlarıyla birlikte sıcak ilişkiler geliştirebilmiş ataları gibi hayatı başkaları ile paylaşarak değerli kılınan bir şey olarak görürler. Türk çayı sadedir dolaysızdır. Demokratik bir içecektir. Herkes içebilir. Demokratiktir. Atatürk’ün izinde kurdukları ve 88 yıldır yaşattıkları devletleri gibi. sadedir dolaysızdır ve kolayca demlenir. Ve bu yönüyle Türklerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır.
Çay sade olabilir ama her zaman Türklerin hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgiyle ikram edilir. Türk çayının acelesi yoktur.Yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı. Türkiyeye gittiğinizde ilk öğreneceğiniz ifadelerden biri de ‘problem değil’ dir. Çay yavaş yeme hareketinin bir önemli bir üyesidir. Bu yaz Türkiye’de çayı biraz gereğinden fazla hızlı içtiğim için hafifçe azarlandım. Türk çayı barışçıldır. Bir bardak çay her nereye giderseniz gidin size ikram edilir. Ofislerde , evlerde , işyerlerinde ikram edildiğinde bir barış mesajı ve jestinide size taşır . 13. yüzyılın büyük sufi şairi Rumiyi hatırlatır. ‘Gel tanış olalım’ yavaş yavaş bu çayı içer gibi . Gel şu günün hay huyunu bir kenara koyalım. Birbirimiz tanıyalım . Gel bir bardak çay paylaşalım. Belki ısınırız onunla va arkadaşlığımızla. Gel hayatı ısıtalım.
Bunun için kitabımın adını ‘Evet Bir Bardak Daha Çay İsterim Koydum’. Türkiye’nin Ortadoğudaki Barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var bizlere bölgenin rasyonel entelektüel . Ben bir siyaset bilimci değilim. Ben hikayeler anlatırım. Ama barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu kitabı yazmamdaki amacım Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak . Türkiye bölgenin yükselen bir değeri olarak ve barışçıl yüzünü gösterebilir , ve daha iyi bir geleceğin inşaasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir.
O halde benimle beraber bir bardak çaya evet deyin. İki ülke arasındaki diyaloğa evet deyin. Bunun gibi festivalleri ve bir bardak çayı fırsat bilerek diyaloğa evet deyin.