Askıda Kelimeler

“Polonius: Ne okuyorsunuz efendim?
Hamlet: Kelimeler, kelimeler, kelimeler.”
Shakespeare

Askıda kelimelerim var sevgili okur, alır mıydınız?

Evet, yanlış okumadınız, askıda kelimeler. Hani askıda ekmek var ya, hani bir hayırsever fırına fazladan para verip, imkânı olmayanlar faydalansın diye ekmek bırakıyor ya askıya, tıpkı onun gibi. 

Alabilirsiniz, kullanabilirsiniz çekinmeyin. İsterseniz ihtiyacı olan birine de verebilirsiniz, üşenmeyin.

Onları eski bir sözlükten devşirdim, baktım fazla kullanan yok, ben de aldım onları, ihtiyacı olan birilerine dağıtırım diye düşündüm.

Kelime deyip geçmeyin sevgili okur, her ne kadar küçültme ekiyle “sözcük” diye söyleniyorsa da -zavallıcık, küçücük gibi – önemsiz görmeyin onları. Kelimeler hayati şeylerdir kimi zaman, önemlidir.

Kelimeler… Kimisi parlak, kimisi sivri, kimisi keskin… mücevherler gibi. Onları gururla taşırsınız. İsminizin önüne şerefle iliştirirsiniz, unvan olarak kullanırsınız. Muhatabınızın gözüne sokar, başına kakarsınız. Sizin farkınızdır onlar.

Kelimeler… Kimisi elektrik gibi çarpar, kimisi yere yıkar, kimisi öyle bir lekeler ki, ömür boyu temizleyemezsiniz. Onunla anılmaktan kaçarsınız, utancınızdır onlar.

Kelimeler… Kalbinizi eller kimisi, yoğurur, bam telinize basar, aklınızdan çıkmaz, hayatı onunla solursunuz, âhınızdır, yaranızdır onlar…

Askıdan bir kelime seçin hadi, sevdiklerinize verirsiniz. Mesela ben seçeyim bir tane sizin için:

“Canım”!

Canımla başlayan kelimeler ne kadar kötü olabilir ki?

Canımsın benim, “canımın gizlisinde bir can idin ki”, canımı veririm senin için, canıma can kattın…

Ama “canımı sıkıyorsun” da canımla başlıyor , “canımdan usandırdın” da! Nasıl , nerede kullanacağınız size bağlı.

Neyse kullanmasanız da canıma minnet..

Bakın şöyle kelimeler de var ama pek önermiyorum:

“Ben var ya ben”, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”,  “Bana ne”, “O senin sorunun”, “Hadi ordan”… Böyle kelimeleri barındıran cümleler iyi bir sonuca bağlanmıyor, tecrübeyle sabit.

Ama her durumda güzel sonuç veren kelimeler biliyorum, uç uca eklendiğinde yürek ferahlığı veriyor: İyi ki varsın, seninle her şeye varım, başıma gelen en güzel şeysin… gibi.

Az bulunan, az kullanılan kelimeler de var ve çok kıymetli şeyler ama pahalı değiller.

Örnek mi: Özür dilerim, haklısın, hata yaptım, beni affet, lütfen, rica etsem… gibi sözlerle başlıyorlar.

“Kimsenin kimseyi dinlemediği, okumadığı bu çağda, kuzum ne anlatıyorsun allâsen?” dediğinizi duyar gibiyim.

Evet, şu konuda haklısınız: kimse kimsenin ne dediğiyle ilgilenmiyor, herkes kendi söyleyeceği sözlerle meşgul. Ve elbette kimsenin kimseyi dinlemediği bu paradoksta kimin ne söylediğinin hiçbir önemi yok, zaten dinleyen yok. Herkes, hep, her zaman haklı(!)

Fakat belki de sorun muhatabınızda değil sizdedir, siz doğru/uygun kelimeleri seçememişsinizdir, o yüzden sözleriniz berhava olmuştur. Kim bilir…

Evet, şimdi oyuna yeniden başlayalım, askıdaki kelimelerden bir/ birkaç kelime seçin. Ama öyle tombala çeker gibi değil, ne çıkarsa bahtımıza değil, taammüden, bilerek, isteyerek seçin ve kullanın o kelimeleri. Öyle kelimeler seçin ki hedefi on ikiden vursun, sizi temsil etsin sözleriniz, sizi anlatsın, anlam taşısın. Yaşamaya hayat katsın.

Sözü ustasına, Cemil Meriç’e bırakıyorum.

Kelimeleri sana veriyorum okuyucu… onlar yanıp sönen birer oyuncak. Boş içleri. Boş mu? Alev var göğüslerinin içinde, barut var, gözyaşı var. Nihayet bütün dünya kelimelerden ibaret. Ama sende ne varsa kelimede de o var.”

1 yorum
  1. Hilmi diyor

    Harikasın, yazmaya deva. Senden daha çok şey bekliyoruz..

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.