Avrupa Krizi Türkiye Ekonomisini Ticaret ve Kredi Kanalıyla Vuracak
Deloitte Türkiye: “Avrupa Krizi Derinleşirse Türkiye’yi Ticaret ve Kredi Kanalıyla Vuracak”
Deloitte Türkiye tarafından hazırlanan “2012’ye girerken… 20 soruda dünya ve Türkiye ekonomisinde son gelişmeler” başlıklı Ekonomik Görünüm raporuna göre Avrupa’daki krizin Türkiye’ye etkisi krizin boyutuna bağlı olacak. Raporda “Avrupa’daki kriz daha fazla derinleşmeden engellenirse, Türkiye ekonomisi üzerindeki etki sınırlı kalabilir” deniyor.
Güçlü büyüme, yüksek cari açık
Türkiye’deki ve dünyadaki ekonomik gelişmelerin özetlendiği rapor ile ilgili görüşlerini paylaşan Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer şunları söyledi: “Deloitte Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan bu yılın son Ekonomik Görünüm raporu yine çok çalkantılı bir döneme denk geldi. Avrupa’da kamu borç krizi hızla derinleşirken, dünya ekonomisinde yeni bir resesyon beklentisi kuvvetlenmeye başlamıştı. Türkiye tarafında ise güçlü bir büyüme, sağlıklı bir bankacılık sektörü ve hatırı sayılır bir bütçe performansı gibi olumlu unsurların yanında, yüksek seyreden cari açık ve enflasyon önemli kırılganlık unsurlarını oluşturuyordu.
Avrupa krizi Türkiye ekonomisini ticaret ve kredi kanalıyla vuracak
Ekonomik Görünüm raporu, “Avrupa krizi Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?” sorusuna temkinli yaklaşıyor. “Bu her şeyden önce krizin boyutuna bağlı. Kriz daha fazla derinleşmeden engellenirse –ki şu aşamada bunun en olası senaryo olduğunu söylemek zor– ekonomi üzerindeki etki sınırlı kalabilir. Nispeten kısa sürecek bir durgunluk dönemi sonrasında risk iştahındaki iyileşmeyle birlikte Türkiye’ye para girişi güçlenir, ekonomi –dış talep zayıf seyretse bile– iç taleple büyür” denilen raporda derinleşen bir krizin ise Türkiye’yi ticaret ve kredi kanalıyla vuracağı belirtiliyor. Daha genel anlamda Türkiye’nin ihracatının ve genel büyüme oranının dünya ekonomisinin büyüme oranıyla güçlü bir ilişkide olduğu kaydedilen raporda global ekonomideki ciddi bir zayıflığı ticaret kanalı üzerinden Türkiye’yi derinden etkileyebileceği ancak içinde bulunduğumuz konjonktürde finansman/kredi kanalının Türkiye açısından daha önemli olduğu ifade ediliyor.
Global resesyonu engellemek için 2008/2009’a oranla fazla manevra alanı kalmadı!
“Tekrar bir global resesyon ihtimali nedir? Engellenmesi için ne yapılmalı?” sorusuna cevap aranan raporda “Birçok gözlemci son aylarda yeni bir global resesyon ihtimalini %50’lere kadar çıkardı. Bunun engellenmesi özellikle Euro Bölgesi tarafından cesur bir siyasi liderlik ve güven ortamının tesisini gerektiriyor. Ayrıca dünya genelinde yerine göre parasal ve mali genişlemenin devam etmesi gerekiyor. Bu konuda G-20 platformları farklı görüş ve menfaatleri uzlaştırmakta zorlanıyor” deniliyor. Ekonomiye destek tarafında en büyük sorunun 2008/2009’a oranla fazla manevra alanı olmaması olduğu belirtilen raporda, ABD’de yükün mali politikada olduğu, çünkü para politikası açısından fazla yapılacak bir şey kalmadığı ifade ediliyor.
Lira daha fazla değer kaybeder mi?
Raporda TL’nin hem nominal hem de reel olarak oldukça değer kaybettiğine vurgu yapılıyor. “Nominal kur sepeti (%50 dolar+%50 euro) geçen sene Ekim/Kasım’da 1,7 düzeylerindeydi; bu sene Kasım ortalarında ise 2,1 düzeyini aşmış yani yaklaşık %25 değer kaybetmişti. Böyle durumlarda uzun vadeli bir perspektiften reel kura, yani ticaret ortaklarımıza göre mukayeseli enflasyon etkisinden arındırılmış kura bakmak daha doğru. Bu şekilde bakıldığında Ekim ayı itibariyle reel kurun uzun vadeli trendinin yaklaşık %10 altında olduğunu, yani oldukça zayıfladığını görüyoruz” denilen raporda meselenin cari açık ve bunun finansmanında bittiği belirtiliyor ve yüksek cari açığın ciddi bir finansman ihtiyacı doğurduğu kaydediliyor.